Logo

3. Hukuk Dairesi2022/3320 E. 2023/601 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, takipsiz bırakılan icra dosyası ile ilgili olarak davalı avukatı bilgilendirme tarihinden itibaren beş yıllık ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açtığı, ayrıca davacının dava dilekçesinde icra takibi ile ilgili talepte bulunmadığı, ilk kez davalı tarafın cevap dilekçesinde bu husustan bahsetmesi üzerine, cevaba cevap dilekçesinde bu konuya değinildiği ve vekaletnamede davalı avukatın bu dosyadan feragat etmesi hususunda yetkilendirildiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1815 E., 2022/338 K.

KARAR : Asıl davanın reddi / Karşı davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/7 E., 2019/160 K.

Taraflar arasındaki asıl ve karşı davadaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalının ve davalı-karşı davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle ve incelemenin davalı-karşı davacı vekili tarafından duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre karşı davada reddedilen ve davalı-karşı davacı vekilince temyize konu edilen toplam miktar 50.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-karşı davacı vekilinin, karşı dava yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-karşı davalının ve davalı karşı davacının, asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, 14.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı-karşı davalı vekili Avukat ... ve davalı-karşı davacı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde;...37. Noterliğinin 11.02.2011 tarih 4498 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalıya, şirket tarafından genel vekaletname verdiğini, davalının bu vekaletname ile...4. İcra Müdürlüğünün 2012/4578 E. sayılı dosyası ile ... aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, borçlu ... vekilinin takibe ve icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunduğunu, davalı tarafın bu itirazdan sonra dosya üzerinde hiçbir işlem yapmadığını, ne itirazın kaldırılması için dava açtığını ne de dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiğini, ipotek 2 yıl süre ile verilmiş olduğundan süresinin dolduğunu ve tahsil imkanının ortadan kalktığını, şirkete icra dosyaları ile ilgili bilgi veren davalının hep dosya ile ilgili birtakım sorunlar olduğundan, ipotek belgesinde alacaklının kim olduğunun belli olmadığından bahisle sorunu çözmeye çalıştığını belirtir raporlar gönderse de avukatın çelişkili beyanları üzerine dosyanın kontrolünün sağlanarak takipsiz bırakıldığını ve ipoteğin süresinin dolduğunu Ekim 2016 tarihinde öğrendiklerini, davalı avukatın şirket adına görülmekte olan hem iş bu dosya, hem de başkaca dosyaları takipsiz bırakması, hak kaybına ve davacının zararına yol açmış olması nedeniyle vekillik görevinden azledildiğini, davalının hak kaybına neden olmakla aynı zamanda görev suçu da işlediğini ve davacının maddi ve manevi tazminat hakkı doğduğunu beyan ederek; ipotek alacak miktarı 150.000,00 TL'nin 20.02.2012 tarihinden itibaren % 54 oranında faiziyle, 832,95 TL harç tutarının 13.04.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle, 15.000,00 TL manevi tazminatın icra takibinin takipsiz bırakılmış olduğu 24.02.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının tazminat istemlerinin Av.Kan. 40 ıncı madde uyarınca zamanaşımına uğradığını, borçlu şirket lehine üçüncü kişi...nın teminat ipoteği verdiğini, borçlu ... şirketi ile ... aleyhine...4.İcra Müdürlüğünün 2012/4578 E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi için takip başlatıldığını, borçlu şirkete tebligat yapılamadığını ve fakat...ya tebligat yapıldığını ve bu borçlu tarafından yasanın aradığı şekilde bir ipotek belgesinin bulunmadığı ve alacaklının da böyle bir alacağının bulunmadığı beyan edilerek takibe tiraz edildiğini, itiraz üzerine, davacı şirkete ipoteğin borçlu ... şirketi lehine verildiği hususunun ipotek belgesinden anlaşılamadığını, bu sebeple ipotek belgesinin hatalı olduğunu ve bu ipotek belgesine dayanılarak açılacak bir davanın kaybedilebileceğini bildirdiğini ve ortaya çıkacak masraflar yönünden şirketi uyardığını, Eylül 2012'de bu hususların davacıya anlatıldığını, bunun üzerine tarafların da dava açılmaması yönünde karar aldıklarını, akabinde alacağın başka yollardan tahsili için çalışmalara başladıklarını, davalının bir avukat olarak ipotek takibi için gerekenleri yaptığını, karşılaşılabilecek hukuki durumları davacıya anlattığını, davacıyı bilgilendirdiğini, icra takibi ile ilgili sürecin davacı bilgisi dahilinde yapıldığını, bu nedenle tazminat talebinin haksız fiil unsurlarının bulunmadığından reddini talep etmiş, karşı davasında; davacı vekil edenin gerek hakkındaki suç duyurusu gerekse azil gerekçeleri kapsamında görevi kötüye kullandığı, özensiz ve kötü bir çalışan olduğu şeklindeki savları için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; '' Davalı tarafın zamanaşımı definin incelendiği, taraflar arasında vekalet ilişkisinin bulunduğu, zamanaşımının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 40. maddesi gereğince, 1 yıl ve 5 yıl olduğu, 6098 sayılı TBK 147/5 maddesi uyarınca yine 5 yıl olduğu, Avukatlık Kanunu 40.maddesindeki 1 yıllık sürenin dava açmaya hakkı olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı, Yargıtay'ın yerleşik kararları gereğince vekalet sözleşmesinin istifa, azil yada başka bir nedenle sona ermedikçe zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağı, ayrıca zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için avukatın müvekkiline hesap verme borcunu ifa etmesinin gerekeceği, somut davada iş bu dava tarihinden önce vekalet sözleşmesinin istifa, azil yada başka bir neden ile sona erdiğinin anlaşılamadığı gibi, davalı avukatın davacıya hesap verme borcunu yerine getirdiği hususunun da anlaşılamadığı, davacı adına davalı avukatın yapmış olduğu...4. İcra Müdürlüğünün 2012/4578 E. sayılı icra takip dosyasına borçlu itirazının 24/04/2012 olduğu, mahkememizdeki davanın ise 05/01/2017 günü açıldığı, bu nedenle 5 yıllık sürenin dolmamış olduğu anlaşılmakla zamanaşımı definin reddine karar verildiği,...4.İcra Müdürlüğünün 2012/4578 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın süresinde olmadığı, takibin kesinleştiği ve fakat takipsiz bırakıldığı, ne var ki davacının bu durumdan yazılı olarak ve sözlü olarak bilgilendirildiği ve davacının muvafakatinin alındığı, başta muvafakat verilen bir konuda, alacağın başka yollardan tahsili cihetine gidildikten sonra ve fakat bu yollarla da alacağın tahsil edilememesi halinde muvafakate rağmen baştaki icra takip dosyasının takipsiz bırakılmasından dolayı tazminat talebinde bulunmanın TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesine aykırı olup talepte bulunulmasının mümkün olmayacağı değerlendirilmekle asıl davada maddi tazminat talebinin, davalı avukatın görevini ihmal ettiği, icra takip dosyasını takipsiz bıraktığı ve alacağın tahsilini imkansız hale getirdiği iddiaları ile itham edildiğinden ve bu iddiaları davacı şirketin kişilik haklarına doğrudan bir saldırı niteliği olmadığından asıl davada manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği, karşı davanın yapılan değerlendirilmesinde ise; asıl dava ile davacının hak arama özgürlüğünün bulunduğu, takipsiz bırakılan icra takip dosyası nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğu, ortada gerçekten de takipsiz bırakılan bir dosya bulunduğu, davacının asıl dava ile amacının sırf davalıya ızrar kastının bulunmadığı, bu durumda hak arama özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiği, her ne kadar davalı -karşı davacı, aşamalardaki beyanlarında haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunduklarını beyan etmiş ise de, karşı dava dilekçesinde haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat taleplerinin açıkça yer almadığı, dilekçeler teatisi aşamasında da manevi tazminat taleplerinin haksız şikayete dayandırılmadığı, ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasındaki beyanlarda haksız şikayete dayanıldığı, bu durumun ise karşı davada iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu, bu iddianın mahkemece dinlenebilmesi için HMK 141/2. maddesi gereğince ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatinin gerekli olduğu, somut davada bu şartların gerçekleşmediği değerlendirilerek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat talepleri yerinde görülmediği, asıl dava nedeniyle manevi tazminat taleplerinin ise hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmekle neticede karşı davanın da reddine karar verildiği, '' gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı - karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara gerekçe yapılan 04.02.2014 tarihli belgelinin vekil edenin hukuki bilgi eksikliğinden faydalanarak ve yanıltılarak düzenlendiğini, bu belgenin dahi davalının icra dosyasını hatalı olarak takipsiz bıraktığını belgelediğini, müvekkilin borçlulara ve piyasadaki rakiplerine karşı aciz duruma düşürüldüğünden maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulü gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı - karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının reddi kararının isabetli olmadığını, müvekkilin vekil edeni usulünce bilgelendirip onayı ile hareket ettiğini, zarar ve eylemleri arasında illiyet bağı bulunmadığından esas davanın reddi kararı isabetli ise de görevi kötüye kullanma ve özensizlik ithamları sebebiyle karşı davanın kabulü gerektiği savunmasıyla istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Öncelikle karşı davalının zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda mahkemenin tespitinin aksine davacının uğranılan maddi ve manevi zarar dışında vekilinin tahsil ettiği alacağı kendisine teslim etmediği vb. hesap verme yükümlülüğüne aykırılık kapsamında istemde bulunmadığı, davanın 1136 sayılı Av. Kan. 40.maddesinde düzenlenen "tazminat istemlerinde zamanaşımı" hükümleri kapsamında kaldığı, dosyada mevcut 04/02/2014 tarihli belge ile icra takibinin takipsiz bırakıldığı hususunun Eylül 2012 yılında davacı vekil edene bildirildiği, olayın bu tarihte gerçekleşip yasada öngörülen zararı her halde zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıllık ve zararın en geç 14/10/2016 yılı azil tarihinde öğrenildiği anlaşıldığından zararın öğrenilmesinden itibaren öngörülen 1 yıllık zamanaşımı sürelerinin 05/01/2017 dava tarihi itibariyle dolmadığı ve davalının zamanaşımı itirazlarının bu sebeple dinlenemeyeceği, ( E: Yargıtay 3.H.D 2021/3934 E- 2021/8014 K.), öte yandan davalı vekilin 04/02/2014 tarihli bilgilendirme ve rıza içerikli mutabakat doğrultusunda icra takibinden sonuç alınamayacağı öngörüsünü vekil edenle paylaştığı, bu konuda kendisini bilgilendirip onay ve rızasını aldığı ve tarafların alacağın dava dışı tahsili cihetine gidip vekalet ilişkisini bu suretle sürdürdükleri, davalı vekilin alacağın tahsili amacıyla takip edeceği hukuki yolun tercihinde hataya düşmüş olması halinde dahi bu hususun özen ve sadakat yükümlülüğünü ve hesap verme borcunu ihlal anlamı taşımayacağı, vekilin özen ve sadakatle işi takiple yükümlü olup, sonuç almadan yükümlü olmadığı, davacı vekil edenin dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı veya tahsilinin imkansız hale geldiği iddialarının bulunmadığı, alacağı yönünden genel haciz yoluyla takip ve/veya alacak davası şeklinde tazmin imkanına halen sahip olup, davalı vekil eylemleri ile doğan zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat isteminin reddi kararında bir isabetsizlik olmadığı, tarafların manevi tazminat istemleri yönünden de; manevi tazminat istemlerinin TBK 56-58.maddeler ile TMK 24.madde kapsamında kalmayıp sözleşme ilişkisine dayalı olarak manevi tazminat istemeyeceği, öte yandan davacının azil ve suç duyurusunda bulunma yasal haklarını kullanırken görevi kötüye kullanma ve özen yükümlülüğünü ihlal şeklindeki savlarının hakkın kullanımı(hak arama hürriyeti) kapsamında olup, kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığından her iki yanın manevi tazminat istemlerinin reddi kararında isabetsizlik olmadığı'' gerekçeleriyle; davacı-karşı davalının istinaf talebi yönünden; HMK m.353/1-b-1 gereğince davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-karşı davacının istinaf talebi yönünden; HMK m.353/1-b-1 gereğince davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı - karşı davacı vekili duruşmalı, davacı - karşı davalı vekili duruşmasız temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı - karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; şirketin icra dosyasının takip edildiği inancıyla alternatif çözüm yollarına sıcak baktığını, ancak sağlanan bir uzlaşma, yapılan bir tahsilat olmadığını, davalı avukatın takibin zaman aşımına uğradığını ve bundan böyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla işlem yapmasının mümkün olmadığını müvekkile açıklamadığını, davalının, sunduğu belgede itirazın iptali davası açılması durumunda davanın reddedileceğine dair bilgi verdiğini beyan ettiğini ancak İİK gereği ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipler için itirazın iptali davası açılmasının mümkün olmadığını, davalı avukatın tek yapması gerekenin icra dosyasını yetkili müdürlüğe taşıyarak takibe devam etmek olup, dava açması gereken tarafın borçlu taraf olduğunu, şirketin karşı tarafın davasından feragat etmesi, ya da asla açılması mümkün olmayan bir davanın açılmaması için davalı tarafa yetki vermesi ve tüm bu yanlış bilgilendirmeler sonucu sakatlanan iradesi ile davalıyı ibra etmesi mümkün olmadığı gibi, geçerli de olmadığını, ibraname olduğu iddia olunan belgedeki bilgilerin zaten gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, ipotekle teminat altına alınmış bir alacak varken, bu hakkı kullanmamak, hakkı zaman aşımına uğratmak ve bu konuda sağlıklı bilgi vermemenin hukuk tarafından korunmayacağını, olayda, görevi ihmal / kötüye kullanma söz konusu olup, elbette haksız fiil nedeniyle müvekkilin manevi tazminat hakkı da doğduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı - karşı davacı vekili asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece verilen davanın reddi ile istinafın esastan red kararı doğru olmakla birlikte, kararların gerekçesinin dosyadaki bilgi ve belgeler ile içtihatlara aykırı olduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, beyan ederek asıl dava yönünden davanın reddine dair kararın zamanaşımı yönünden davanın reddinin gerektiği gerekçesiyle onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava vekalet sözleşmesinden kaynaklı, avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranması gerekçesine dayalı maddi manevi tazminat istemine, karşı dava ise kişilik haklarının zedelenmesi gerekçesine bağlı manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 1116 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun ''tazminat isteklerinde zamanaşımı'' başlıklı 40 ıncı maddesi; ''İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer.

''

2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci maddesi; ''Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.

''

3. 6098 Sayılı Kanun'un 505 inci maddesi; ''Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz.

'' şeklindedir.

3.Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen 1116 Sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi gereği avukata karşı açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresinin bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı, dosyada mevcut 04.02.2014 tarihli mutabakat metninde yer alan ifadelerden borçlu...nın takibe itiraz ettiği ve takip konusu ipotek belgesinin yasanın aradığı şekilde bir ipotek belgesi olmadığı, alacağın dava dışı tahsil yoluna gidildiği hususunun Eylül 2012 yılında davacı vekil edene bildirildiğinin anlaşıldığı, davacı-karşı davalının dava dilekçesinde icra dosyasının takipsiz bırakıldığını ve ipoteğin süresinin dolduğunu Ekim 2016 itibariyle öğrendiklerini beyan ettiği ve davalı vekilin 14.10.2016 tarihinde azledildiği, bu durumda yasada öngörülen zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıllık süre içerisinde ve zararın en geç 14.10.2016 yılı azil tarihinde öğrenildiği anlaşılmakla bu tarihten itibaren de 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde 05.01.2017 tarihinde davanın açıldığı, bu durumda davalı-karşı davacının zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği yönündeki temyiz itirazının yerinde olmadığı, 28.12.2010 tarihli ipotek belgesinin incelenmesinde; ipoteğin Alfa... Plastik şirketi ile imzalanmış olan bayilik sözleşmesinden dolay... Kompozit Yatırım İnş. Taah. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.'ne doğmuş ve doğacak olan borçların 150.000,00 TL'lik kısmı için ve %54 faizli olmak üzere konulduğu, ipoteğin davacı-karşı davalının iddia ettiği gibi dava dışı ... İnş. Tur. Elektronik ve Plastik ...cere San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine düzenlenmiş bir ipotek olmadığı, bu hususta davacı-karşı davalı müvekkilin 04.02.2014 tarihli mutabakat metninden de anlaşılacağı üzere Eylül 2012 tarihinde bilgilendirildiği ve alacağın dava dışı tahsiline gidileceğinin kararlaştırıldığı, her ne kadar davacı-karşı davalı temyiz başvuru dilekçesind... ... İnş. Tur. Elektronik ve Plastik ...cere San. ve Tic. Ltd. Şti.'den alınan kambiyo senetlerinin...14. İcra Müdürlüğünün 2016/15483 (2011/10386) Esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, davalı vekilin söz konusu dosyayı takipsiz bıraktığını ve kambiyo senetlerinin de zamanaşımına uğradığını ve olayda görevi ihmal olduğunu ileri sürmüşse de, davacının dava dilekçesinde bu dosya hakkında herhangi bir talepte bulunmadığı, ilk kez davalı-karşı davacının cevap ve karşı dava dilekçesinde bu dosyadan bahsetmesi üzerine cevaba cevap dilekçesinde bu dosyadan bahsedildiği, davacı-karşı davalı vekilinin 11.05.2017 tarihli duruşmada eldeki davanın konusunun...4.İcra Müdürlüğünün 2012/4578 Esas sayılı dosyasının takipsiz bırakılması sebebiyle uğranılan zarar olduğunu beyan ettiği, ayrıca davacı şirketin davalı avukata verdiği vekaletnamede, vekili...14. İcra Müdürlüğünün 2016/15483 (2011/10386) Esas sayılı dosyasından feragat etmesi konusunda yetkilendirdiği, davacı-karşı davalının istinaf başvuru dilekçesinde bu dosyadan kaynaklı bir zararı olduğuna dair de talepte bulunmadığı, istinaf aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği de anlaşılmakla; taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı - Karşı Davacının Karşı Dava Temyizi Yönünden;

Davalı - karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B .Davacı - Karşı Davalı ve Davalı Karşı Davacının Asıl Dava Temyizi Yönünden;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

8.400 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınıp verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.