"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/324 E., 2022/523 K.
DAVA TARİHİ : 24.04.2019
KARAR : Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/171 E., 2020/334 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Muğla ili, Bodrum, Gökçebel mahallesi, Kızılburun mevkii 550 ada 24 parselde hissesi bulunan taşınmazın satışı için davalı ... ile 14.02.2017 tarihinde yazılı satış sözleşmesi yapıldığını, yapılan bu ön protokolde, ilk olarak taşınmazın “1930 m2’nin 1000 m2’sini davalıya 300.000.00 USD karşılığında satış yaptığını” belirtildiğini, sözleşmenin yapıldığı tarihte tapuda tescil işlemi de gerçekleştiğini ancak davalının satış bedelinin tamamını ödemediğini, sadece 100.000 USD yatırdığını, sözleşmede belirtilen taşınmazın 930 m2'lik bölümünün de sözleşme gereği davalı tarafından iade edildiğini, banka hesap özetlerinde yapılan ödemelerin görüldüğünü, satış tarihi itibariyle o zamanki dolar kurunun 3.6560 lira olduğunu, 100.000 USD karşılık gelen miktarın 365.600 TL olduğunu, davalı tapudaki sözleşme gereği iade yaparken 930 m2 değil, 965 m2 iade ettiğinden 310.000 TL ödendiğini ileri sürerek, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili; gayrimenkul satışlarının resmi şekle tabi olduğunu, tapuda satış yapılırken taşınmazın satış bedelinin tamamen alındığını açıkça belirtilerek alıcı ve satıcı tarafından imzalandığını, resmi senetteki beyanların aksinin sadece aynı güçte bir delille ispatlanabilir olduğunu, tanıkla ispatın mümkün olmadığını, öncelikle yetki konusundaki itirazlarının değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiş, tahkikat aşamasında verilen beyan dilekçesi ile davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sözleşmenin 14.02.2017 tarihinde taraflar arasında imzalandığı, dava dışı ... ve Ümit Gezer'in şahit olarak imzalarının yer aldığı, sözleşmenin altıncı satırının son cümlesinde alacağım kelimesine dikkatli bakıldığında ilk halinin aldım kelimesi olduğu ve davacı asilin kelime altında parafının bulunduğu, toplanan deliller, taraf ve tanık beyanları, tüm dosya kapsamı bir bütün halde değerlendirildiğinde, sözleşmede kararlaştırılan bedelin taraflar arasında sabit olduğu, uyuşmazlığın bedelin tamamının ödenip ödenmediği hususlarında toplandığı, davacı taraf her ne kadar söz konusu satış sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılan bedelin 200.000 Dolarlık kısmının davalı tarafından ödenmediğini ileri sürmüş ise de sözleşmede son kelimesi değiştirilen cümlenin "300.000 USD karşılığında paramı aldım." olduğu, sözleşme şahitlerinin dinlenmesi neticesinde kelime üzerinde yapılan değişiklikten haberlerinin olmadığı, davacının iddiasının aksine beyanlarda bulundukları ve sözleşmede sadece davacının parafının yer almış olması nazara alındığında davacının davasını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla açılan itirazın iptali davasının reddine; davalı tarafça açıkça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulduğu, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu, İİK 67 nci maddesinde takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının talep halinde uygun bir tazminata mahkum edilmesi hükmü hamil olduğu gerekçesiyle davalının tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı istinafında; davalı tarafın hukuka aykırı olarak tahkikat aşamasından sonra kötü niyet tazminatı talep ettiğini, davalının bu şekilde iddia ve savunmasını genişlettiğini, mahkemenin kendisi aleyhine vermiş olduğu kötü niyet tazminatı kararının usul ve yasalara açıkça aykırı olması sebebiyle kararın kaldırılması gerektiğini, kendisinin davalı ile 14.02.2017 tarihinde aralarında yazılı satış sözleşmesi yaptıklarını, yapılan bu ön protokol gereği kendisinin ilk olarak taşınmazın "1930 m2 1000 m2'sini ...'ya 300.000 USD karşılığında satış yaptığını" belirttiğini, iş bu sözleşmede yer alan taşınmazın satışının gerçekleştiğini, fakat iş bu sözleşmede yer alan 300.000 USD'lik bedelin sadece 100.000 USD'lik kısmının ödendiğini, nitekim sözleşmede kararlaştırılan bedelin taraflar arasında sabit olduğunun açık olmasına rağmen bedelin ödenip ödenmediği hususunun çekişme konusu oluşturduğunu, HMK'nın 201 nci maddesi uyarınca mahkemenin sadece tanık beyanlarına dayalı olarak davanın reddine karar vermesinin usul ve yasalara açıkça aykırı olduğunu, söz konusu tanık beyanlarına göre banka dekontları incelendiğinde 300.000 USD'nin kendisinin banka hesabına geçmediğinin görüleceğini, davalının sadece sözleşme üzerinden savunma yaptığını fakat 300.000 USD'nin ödenip ödenmediğine ve nasıl ödendiğine dair bir savunma yapmadıklarını, elden ödeme yapıldığını savunması nedeniyle sözleşme tarihinde bankadan böyle bir meblağın davalı tarafından çekilip çekilmediğinin incelenmesi gerektiğini ve buna göre delil başlangıcı sayılacak bir dekont bulunması gerektiğini, banka havalesi ile de sadece 100.000 USD (o günkü kurdan karşılığı TL olarak) ödendiğini ispat ettiğini, keza dava konusu taşınmazın bedelinin 450.000,00 TL gösterilmesine rağmen bu bedelin bile kendisine ödenmediğini, sözleşme ile satış bedelinin 300.000 USD olduğunun sabit olduğunu, davalının da bu yönde bir itirazı olmadığını, başka türlü ödeme yaptığına ilişkin iddiasının olmadığını, davalının iddiasına göre tahrifatsız sözleşme örneğinin mahkemeye sunulması gerektiğini, davalının tahrifat olduğunu iddia etmesine rağmen kendilerinde bulunan belgeyi mahkemeye sunmamalarının sözleşmede tahrifat olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, davalının bu sözleşmeyi sunmaktan kaçındığını ve tahrifat iddiasını ispat edemediğini, dolandırıldığı iddiası ile suç duyurusunda bulunduğunu, Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/13538 sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, hem taşınmazını kaybettiğini hem de taşınmaz bedeli ödenmediğinden zarara uğratıldığını belirleterk ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2- Davalı istinafında; itirazın iptali davalarında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini savunarak ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında tanık olarak beyanı alınan ve davacı tarafça dayanılan 14.02.2017 tarihli adi yazılı sözleşmeyi şahit sıfatıyla imzalayan ... ve Ümit Gezer'in anlatımları ve özellikle davacı tarafın tanık olarak ismini bildirdiği ...'ün 08.01.2020 tarihli karakol ifadesinde, sözleşmede "parayı aldım" ifadesinin yazdığını, "alacağım" ibaresinin sonradan değiştirildiğini beyan ettiklerini, davacı tarafından dayanılan 14.02.2017 tarihli adi yazılı sözleşmenin çıplak gözle incelenmesinde dahi "Alacağım" ibaresinin tahrifatlı halde olduğu, yapılan değişiklik işleminde davalının imzasının bulunmadığını, belgenin alt bölümündeki "NOT; ... bu satıştan 100.000 USD almıştır" ibaresindeki yazı karakter ve şekillerinin yazının diğer metniyle uyumlu olmadığından sonradan eklenmiş olduğunu, sözleşmede şahit olarak imzası bulunan kişilerin beyanları ile sözleşmenin ilk şeklinin "aldım" şeklinde düzenlendiği ancak sonradan davacı tarafça "alacağım" olarak değiştirildiğinin anlaşıldığını, hazırlık soruşturması sırasında alınan kriminal raporunun tüm bu hususları teyit ettiğini, bu durumda dava konusu olayla ilgili olarak yapılan hazırlık soruşturması neticesinde açılan kamu davasının bekletici mesele yapılmasının usul ekonomisi ilkesi de dikkate alındığında davaya sübut yönünden herhangi bir katkısı olmayacağını, kötü niyet tazminatının özellikle alacaklı olmadığını bildiği halde icra icraya yoluna başvurarak alacak elde etme amacını güden kişilere karşı haksız icra takiplerinin önlenmesi için konulduğu, kötü niyet tazminatının açıklanan niteliği gözönüne alındığında, savunmanın genişletilmesi kuralının takip hukukuna ilişkin bu tazminat yönünden uygulama yeri bulunmadığını, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece cevap ve cevaba cevap dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğini, davacının, davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin savunmanın genişletilmesi yasağına aykırılık oluşturduğuna ilişkin istinaf itirazı yerinde olmadığı gibi davacının dayandığı belge üzerinde yaptığı tahrifat nedeniyle kötü niyetli olması itibariyle mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin yerinde olduğunu, aleyhine açılan itirazın iptali davası reddedilen ve yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına nisbi vekalet ücreti yerine, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı davalı yan lehine hükmolunan vekalet ücreti yönünden usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ; davacının istinaf başvurusunun, esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle; Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 05.11.2020 tarih ve 2019/171 Esas - 2020/334 Karar sayılı kararının, HMK’nun 353/1-b.2 inci maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne ile; asıl alacak miktarının %20'si oranında kötü niyet tazminatının davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali ile tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 237 nci maddesinde " Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır. Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmî şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. "
İcra İflas Kanunu 67nci maddesinde "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. " şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1. İcra İflas Kanunu 67 nci maddesinde; takibinde haksız ve kötüniyetli görülen alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine red olunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir şeklinde düzenleme yer almaktadır. Davalı tarafından yargılama sırasında verilen dilekçe ile tazminat talebinde bulunulduğu ve talep üzerine mahkemece kötüniyet tazminatına hükmedildiği anlaşıldığından davacı vekilinin bu hususa ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede yazılı bulunan " aldım " ibaresinin " alacağım " şeklinde değiştirildiğinin ve yine sözleşmenin alt kısmında yer alan "NOT; ... bu satıştan 100.000 USD almıştır" ibaresindeki yazı karakter ve şekillerinin yazının diğer metniyle uyumlu olmadığından sonradan eklenmiş olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğinin anlaşılmasına göre de, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.