"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/432 E., 2022/174 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
DAVA TARİHİ : 14.04.2016
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 14.04.2016
KARAR : Asıl ve birleşen davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/325 E., 2019/495 K.
Taraflar arasındaki asıl dosyada itirazın iptali, birleşen dosyada alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen dosyada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen dosyada davacı vekili temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Sultan Merve Çebişli ile davalı vekili Avukar Merve Gök Cinoğlu'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bilgileri belirtilen 7 adet çeke dayalı alacağa istinaden davalı ve dava dışı Cevat Alakurt aleyhine başlattıkları ilamsız icra takibinin, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu, ... İlçesinde Lavsh Kebap Cafe&Bar isimli restaurantı işlettiğini, Emin Akyüz'ün ise manav dükkanı işlettiğini ve aynı zamanda ilçede pastanesi bulunduğunu, ... İlçe Jandarma Komutanlığı'nın sebze-meyve ihtiyacını uzun yıllardır ihale ile Emin Akyüz'ün manav dükkanından karşıladığını, aynı zamanda Emin Akyüz'ün işlettiği pastaneden de pastane ihtiyaçlarını karşıladığını, davaya konu çeklerin dava dışı Emin Akyüz tarafından ciro edilerek alacağına karşılık davacıya teslim edildiğini, davalı kurumda mutemet olarak görev yapan Cevat Alakurt ile bir görüşmüşlüğü dahi olmadığını, Emin Akyüz'ün uzun yıllardır ... İlçe Jandarma Komutanlığının meyve - sebze ve pastane ihtiyaçlarını aldığı ihale ile karşıladığını, ... İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde başçavuş rütbesiyle mutemet olarak görev yapan Cevat Alakurt'un tüm çekleri tek başına keşide ettiğini ve bu hali ile bankalarca ödeme yapıldığını, bu konuda teamül oluştuğunu, davacının adı geçen şahıs ile görüşmüşlüğünün dahi bulunmadığını, ... Sulh Ceza Mahkemesinin takibe konulan çekler hakkında bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmemesi amacıyla tedbir kararı verdiğini, davacının iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dosyasına sunulan dava dilekçesindeki hususları tekrarla, asıl davanın dayanağı icra takibine konu edildiği halde asıl davaya konu yapılmayan 16 adet çek bedeli olan toplam 463.500,00 TL tutarındaki alacaklarının ödenmediğini ve davalının bu miktar oranında haksız olarak zenginleştiğini belirterek, 463.500,00 TL alacaklarının işleyen ve işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; ... İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde başçavuş rütbesiyle mutemet olarak görev yapan ve icra takibinde davalı idare ile birlikte borçlu olarak gösterilen Cevat Alakurt'un kurum adına tek başına çek keşide etme yetkisi olmadığı halde(mutemetin, bedelen beslenme heyeti başkanı ile birlikte çeki imzalaması gerektiği), keşide ettiği takibe konu çekler ile sayısını ve meblağını tam olarak bilemediğini belirttiği pek çok çeki, davacının resmen ortağı olan Emin Akyüz isimli şahıs ile halk arasındaki tabiri ile kırdırmak konusunda anlaştığını, başlangıçta %10 %15, devamında %4 oranında kırım payları ile lehdarı Emin Akyüz olan birden fazla çek keşide edilerek, anlaştıkları şekilde Emin Akyüz'e teslim edilen çeklerin, Emin Akyüz'ün ortağı olan davacıya kırdırılmak suretiyle tedavüle çıkartıldığını, çeklerden birini devralan vatandaşlardan birinin çekin gerçekliğini sorgulamak üzere Korkuteli İlçe Jandarma Komutanlığı'na başvurması ile dikkat çektiğini ve bunun üzerine idarece olayın araştırılmaya başlandığını, söz konusu çeklerin malzeme karşılığı keşide edilmediklerini, gerçekte borç bulunmadığını, Cevat tarafından sahte banka hesap özeti düzenlenerek durumun gizlendiğini, idari tahkikatta bu hususların Cevat ve Emin tarafından ikrar edildiğini, davacı ve Emin Akyüz hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesine tefecilik suçundan dolayı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığını, Isparta Askeri Mahkemesinin sanık Cevat Alakurt'un zincirleme memuriyet görevini kötüye kullanmak ve zincirleme hakikate muhalif evrak tanzim etmek suçlarından cezalandırılmasına karar verdiğini, davalı idarenin başvurusu üzerine ... Sulh Ceza Mahkemesince takibe esas çekler dahil 25 adet çek hakkında bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, suç teşkil eden eylemler nedeniyle davalı idarenin zarar gördüğünü ve idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının iyi niyet iddiasının kabulünün hukuken mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde afaki olarak alacağın kesin olduğunu belirttiğini, davacı yanın bu iddiasını yani davacının ortağı Emin Akyüz'den, ortağının da Jandarma'dan olduğunu iddia ettiği alacaklarına karşılık hangi malzeme veye hizmeti verdiğini, basiretli bir tacir olarak onaylı ticari defter, belge marifetiyle hukuki zeminde ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dosyasına sunulan cevap dilekçesindeki hususları tekrarla, asıl ve fer'ileri ile birlikte borcu kabul etmediklerini, borcun tamamına ve personelin yetkisiz imzalarına itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''davaya konu çeklere ilişkin Ziraat Bankası’ndan ayrıntılı dökümler getirtildiği, ... İlçe Jandarma Komutanlığı’nın alış-veriş hacmi düşünüldüğünde, incelenen farklı tarihlerde, farklı kişiler adına keşide edilen çek bedelleri ile davacının ödenmediğini iddia ettiği çek bedelleri arasında miktar açısından olağandışı fazlalık olduğunu, dava dışı Emin Akyüz ve davacı Nusret Zenciralmaz’dan iddia ettikleri şekilde Jandarma Komutanlığı ile ticari ilişkilerini ispatlamaları için ticari defterleri istenilmiş ise de istenilen kayıtlar veya ticari ilişkinin varlığına dair tek bir fatura dahi sunulmadığı, Askeri Ceza Mahkemesinin ve ... 2.Asliye Ceza Mahkemesinin maddi vakıayı tespiti ile birlikte yukarıda belirtildiği üzere ... İlçe Jandarma Komutanlığı’nın tüketim ve ihtiyaç hacmi düşünüldüğünde, davaya konu çeklerin gerçekte bir alacağa dayanmadığı, ilişkinin dava dışı Cevat Alakurt, Emin Akyüz ve davacı Nusret Zenciralmaz arasında “senet kırdırma” olarak bilinen eylemin gerçekleştirilmesinden kaynaklandığı, adı geçenlerin Cevat Alakurt tarafından aslında usulsüz bir şekilde keşide edilen çekleri birbirlerine satarak bundan kazanç elde ettikleri kanaatine ulaşıldığı, davacının durumu bilmesine rağmen davalıdan alacak talep etmekte haklı olamayacağı açık olduğundan itirazın iptali dosyasında davalı tarafından talep edilen tazminata hükmedildiği'' gerekçesiyle; 2016/325 E. sayılı davanın reddine, asıl alacak 175.350,00 TL nin %20 si olan 35.070,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, birleşen 2016/326 E. sayılı davanın reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde asıl ve birleşen dosyada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Asıl davanın, ciro yoluyla devralınan çeklere dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine, birleşen davanın ise aynı icra takibinin dayanağı olup, asıl davaya konu edilmeyen çeklerden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, asıl davanın, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire ve ortaya koyduğu gerekçeye göre, mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı'' gerekçesiyle davacı vekilinin hem asıl hem de birleşen dosyaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 359 uncu maddesinde bir bölge adliye mahkemesi kararının hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (e) alt bendine göre karar; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışmasını, ret ve üstün tutma sebeplerini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.
3. 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 E., 1976/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.
4. 6100 Sayılı Kanun'un ''Hükmün Kapsamı'' başlıklı 297 nci maddesi; '' (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
'' şeklindedir.
2. Değerlendirme
1.Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
2. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulamagerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
7. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın, hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama ve gerekçe içermediği görülmüştür.
8. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren, önceki hüküm sonucuna uygun bir karar vermek olmalıdır.
9. Kararın, 6100 Sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun şekilde yazılmadığı, hükmün “Türk Milleti Adına” verildiği ibaresinden sonra kanunda belirtilen şekilde hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının yazılması gerektiği, ayrıca gerekçede tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin de yer alması gerekirken yer almadığı anlaşılmakla, bu husus da usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.