"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı ile davalılar ..., ..., ... ve ... vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı ile davalılardan ..., ..., ... ve ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine; davacı ile davalılardan ...'in temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tapu malikleri olan davalılardan ..., ... ve ...ye adına kayıtlı iki adet taşınmaz üzerinde yer alan kaba inşaat halindeki daireyi 13.100 € bedelle satın aldığını, satışı tapu malikleri vekili ve yüklenici olarak davalılar ... ve ...’in yaptığını, 13.100 €'nun, 10.200 €'sunu ... ve ...’e elden ödediğini, 05/06/2006 tarihli banka dekontuyla ... tarafından 12/12/2003 tarihinde Almanya'daki hesaba havale edildiğini, bakiye 2.900 €'nun ise 25/01/2004 tarihinde senet mukabili ödenmesinin kararlaştırıldığını, senet bedelini de yine ... ve ...’e ödediğini, aldığı daireyi 2004 yılında yaklaşık 70.000 TL harcayarak tamamladığını ve oturmaya başladığını, yaklaşık 3 yıl sonra davalı tapu maliklerinin daireyi satmadıkları iddiası ile müdahalenin meni ve ecrimisil talepli dava açtıklarını, kendisinin de bu davaya karşılık tapu iptali ve tescil davası açtığını, tapulu taşınmazın haricen satışı mümkün olamayacağından aleyhine açılan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının kabulüne, açtığı tapu iptali ve tescil davasının ise reddine karar verildiğini iddia ederek; taşınmazın devrinin yapılmaması nedeniyle ödediği bedel ve yaptığı masraflar nedeniyle şimdilik 150.000 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ...; davanın zamanaşımına uğradığını, müteahhit olmadıklarını ve bina inşa etmediklerini, ...’nın dairenin satışına yahut satış bedelinin tapu malikine ödenmesinde bir dahlinin olmadığını, ...’in ise sadece satışın yapılmasına her iki taraf adına yardımcı olduğunu, davanın haksız olduğunu savunarak, reddini istemişlerdir.
Davalılar ..., ... ve ...ye; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, aynı konuda derdest bir başka dava bulunduğunu, davacı ile aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince; davacının kaba inşaat halindeki daireye yaptığı imalat bedelinin bilirkişilerce 2004 yılı fiyatlarına göre 17.490 TL olarak tespit edildiği, bu bedelden taşınmaz maliki olan davalıların sorumlu olduğu, davacının davalı ...’e ödediği 12.100 €'nun el atmanın önlenmesi davasının kesinleştiği 07/11/2018 tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesine göre karşılığının 118.407,19 TL olduğu, taraflar arasında görülüp kesinleşen davada davalı tapu maliklerinin davacıdan para almadıklarına dair yemin etmeleri nedeniyle davacının bu davalılardan bedel iadesi talep edemeyeceği, davalı ... yönünden ise bu davalıya ödeme yapıldığı kanıtlanamadığından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle; davanın davalılar ..., ... ve ...ye yönünden kısmen kabulü ile 17.490 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 118.407,19 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; davalı ... yönünden ise davanın tümden reddine karar verilmiş; karar, davacı ve davalılardan ..., ..., ...ye ve ... tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; tapu maliki davalıların harici satış bedelinin güncel karşılığından sorumlu olmadıkları, sorumluluğun bedel kendisine ödenen ...’e ait olduğu, taşınmaza yapılan masraf ve iyleştirme giderlerinin denetime elverişli bilirkişi kurulu raporu ile belirlendiği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı ve davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde HMK’nın 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, davalılar ..., ... ve ... yönünden hüküm altına alınan miktar 17.490 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kalmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenle, davalılar ..., ... ve ...’nin temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacı ve davalı ...'in aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3- Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan geçersiz satış sözleşmesine dayalı olarak sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, satış bedeli olarak alınan paranın alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Somut olayda; davacı alıcı ile davalı ... arasında imzalanan, “Mukaveledir” başlıklı, ... adresinde bulunan ve kaba inşaatı tamamlanmış binada yer alan 6 numaralı dairenin 13.100 € bedelle satımına dair sözleşmede; 10.200 €’nun peşin ödendiği, 2.900 €’nun ise anlaşma ekindeki senet mukabilinde ödeneceği belirtilmiştir. Sözleşmede tapu maliklerinin imzası bulunmamaktadır. Tapu maliki davalılar tarafından davacı aleyhine 02/03/2007 tarihli elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli dava açılmış, karşı dava olarak da davacı tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş, mahkemece asıl dava olan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine ve karşı dava olan tapu iptal ve tescil davasının kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07/07/2014 tarihli ve 2013/4786 E. 2014/14337 K. sayılı kararıyla; tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, davacının karar düzeltme talebi 08/09/2015 tarihli ve 2014/25157 E. 2015/15708 K. sayılı karar ile reddedilmiş, bunun üzerine eldeki dava açılmıştır. Davacı, satış bedeli olarak 13.100€ ödediğini iddia ederek dava tarihi itibariyle bedel iadesi talebinde bulunmuş ise de; İlk Derece Mahkemesince neden 12.100€ üzerinden hesaplama yapıldığı, bu değere ne şekilde ulaşıldığı gerekçede açıklanmaksızın, 12.100€ üzerinden ve dava 22/11/2016 tarihinde açılmış olmasına rağmen 07/11/2018 tarihi esas alınmak suretiyle yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; öncelikle davacının ödediğini ispat ettiği satış bedelinin tespit edilmesi, sonrasında her davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağı ilkesi gözetilmek suretiyle, ödendiği ispatlanan bedelin davanın tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değer tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ...’nin temyiz dilekçelerinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı ...’in sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı ve davalılardan ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.