Logo

3. Hukuk Dairesi2022/4962 E. 2022/6543 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Satın alınan ikinci el bir çekicide gizli ayıp iddiasıyla açılan tamir bedeli, masraflar ve kazanç kaybı tazminatı davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Satıcının, satım anında mevcut olan ayıpların varlığından haberdar olmasa dahi sorumlu olduğu ve aracın arızasına sebep olan ayıbın satıştan önce mi yoksa sonra mı ortaya çıktığının tespit edilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin ve istinaf mahkemesinin kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalıdan 02/09/2019 tarihinde 204.000,00 TL bedelle çekici satın aldığını, aracın yetkili serviste uzun yol için bakım ve muayeneleri yapıldıktan sonra nakliye işi için sefere çıktığını, aracın 16/09/2019 tarihinde Osmaniye'de arızalandığını ve çekici marifetiyle ...'e nakledildiğini; bu hususta davalıyı arayarak bildirimde bulunduğunu; ancak, davalının arızayı gidermeye yanaşmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de netice alınamadığını, tamirat bedelini ödemek zorunda kaldığını; tespit yaptırdığını ve bu dosya kapsamında alınan raporda araçtaki arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu yönünde görüş bildirildiğini, aynı bilirkişi tarafından tamir bedeli olarak 57.407,00 TL hesaplama yapıldığını, ayrıca bu dosyaya 1.537,10 TL masraf ödendiğini, araç serviste olduğu sürece kullanılamadığı için kazanç kaybı oluştuğunu belirterek; tamir bedeli olarak tespit edilen 57.407,00 TL'nin kaybın ortaya çıktığı 16/09/2019 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte, kazanç kaybı olarak 1.000,00 TL'nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince; noter tarafından düzenlenmiş resmi satış senedinde davacının aracı halihazır durumu ile satın aldığının yazdığı,davacının haklarını saklı tutmadığı, araç için üretici firma tarafından verilmiş garanti süresinin dolduğu, davalı

satıcının sattığı araç için garanti taahhüdünde bulunduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi veya belge bulunmadığı ve davalının yargılamanın tüm aşamalarında istikrarlı bir biçimde sorumlu olmadığını beyan ettiği gerekçesiyle; davanın reddine dair kararın, davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğundan bahisle ödenen tamir bedeli, yapılan masraflar ve kazanç kaybının tahsili istemine ilişkindir.

6098 sayılı TBK'nin 219. maddesinde; ''Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.'' denmektedir. Yine aynı Kanununun 227. maddesinde satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik haklarının neler olduğu belirtilmiş ve bu seçimlik haklar; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,imkân varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme olarak sıralanmış, bu sırada alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava, satıma konu araçta ortaya çıkan ayıplardan kaynaklı zararın tazminine yönelik olup, davacı söz konusu satış işleminde tüketici konumunda olmadığı gibi davaya da genel mahkeme sıfatıyla bakıldığından, davada, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ''ayıptan sorumluluğa'' ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Davaya konu araçta hasar olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, davalıdan 02.09.2019 tarihinde aracı satın almış, aracı satın aldıktan 14 gün sonra arıza meydan gelmiş ,25.09.2019 tarihinde tespit yaptırmak amacıyla mahkemeye başvurulmuştur.Söz konusu tespit dosyasında rapor alınarak davalı tarafa tebliğ edilmiştir.

Dosyanın incelenmesi neticesinde; ilk derece mahkemesi, resmi satış senedinde davacının aracı halihazır durumu ile satın aldığının yazdığı,davacının haklarını saklı tutmadığı, araç için üretici firma tarafından verilmiş garanti süresinin dolduğu, davalı satıcının sattığı araç için garanti taahhüdünde bulunduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi veya belge bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi cihetine gidilmiş ise de; satıcının satım anında mevcut olan ayıpların varlığını bilmese bile sorumlu olduğu göz ardı edilmiş,söz konusu arızanın satış anında mevcut olup olmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Bu durumda, mahkemece; davacının satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtları ve tramer kayıtları getirtilerek gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak arızaya sebep olan ayıbın satımdan önce mi sonra mı olduğu yönünde tespite yer vererek, buna uygun karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi