Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5113 E. 2022/6499 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıymet kaçakçılığına konu edildiği iddiasıyla el konulan aracın geri alınabilmesi için yapılan ödeme ve masrafların satıcıdan tahsili istemine ilişkin tazminat davasında zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği ve davalıya husumetin düşüp düşmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza mahkemesinde, araca el konulmasına sebep olan hususlarla ilgili beraat kararı verilmiş olmasına ve kesinleşmemiş de olsa bu kararın hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte vakıalar içermesine rağmen, bölge adliye mahkemesince ceza dosyası neticesi beklenmeyerek ve davalı tarafa husumetin düşüp düşmediği araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, murisi Seçkin ...’nın 12.01.2015 tarihinde ... plakalı aracı davalıdan satın aldığını, diğer mirasçıların feragat etmeleri üzerine aracın mülkiyetinin kendisine geçtiğini, satışa konu aracın kıymet kaçakçılığına konu edilmiş olması nedeniyle 22.05.2017 tarihli Ankara 3.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2017/4027 D.İş numaralı dosyasından verilen karar ile 24.05.2017 tarihinde araca fiilen el konulduğunu, aracını mevzuat değişikliği sonucu ilgili idari merciye başvurarak 13.11.2019 tarihinde geri alabildiğini, davalının kusuru nedeniyle elinden alınan aracı geri alabilmek için yaptığı ödeme ve masrafların tahsili amacıyla davalıya Konya 3.Noterliği’nin 16.01.2020 tarih ve 01043 yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini, bu ihtarın muhataba 21.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme söz konusu olmadığını belirterek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının eylemi nedeni ile uğradığı maddi zararı olan 65.221,72 TL zorunlu masraf ile aracını kullanamaması sebebi ile uğradığı zarardan kaynaklı şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 75.221,72 TL’nin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi olan 21.01.2020 tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, aracın birkaç kez el değiştirmiş olduğunu, kusurunun olmadığını, zamanaşımı definde bulunduğu, ötv bedelinden idarenin sorumlu olduğunu, talep edilen

./..

tazminat kalemlerinden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/29032 sayılı soruşturması sonucu açılan kamu davasının Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/342 esasında görüldüğü, yapılan yargılama sonunda dava konusu (... şase numaralı, ... plakalı) aracın kıymetinin emsal araçlarla uyumlu olduğu ve buna göre eksik vergi ödemesi olmadığının tespit edildiği, bu yönden sanıkların beraatine karar verildiği, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenmeksizin ayıp ihbarı yönünden yapılan değerlendirmede; gizli ayıp olduğu kabul edilse dahi ayıp ihbarının satıcıya hemen (TBK m. 223/2) bildirilmediğinin anlaşıldığı, davacının söz konusu aracı 13.11.2019 tarihinde geri aldığı halde ihtarnameyi 16.01.2020 tarihinde keşide ettiği, ayıp ihbarının süresinde kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; taşınır satışlarında ayıptan sorumluluğun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 219 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, 231. maddesinde ise zamanaşımı süresinin belirtildiği, somut olayda, davaya konu aracın davalı tarafından davacının mirasbırakanına 12.01.2015 tarihinde satıldığı, mahkeme kararı gereği araca 24.05.2017 tarihinde el konulduğu, davacı tarafından 13.11.2019'da geri alındığı ve 16.01.2020 tarihli ihtarnameyle ayıbın davalıya bildirildiği, eldeki davanın ise 19.03.2020 tarihinde ikame edildiği, davacı tarafından, davalı satıcının aracı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğu ise ispat edilemediğinden, TBK'nın 231/1. maddesinde belirtilen sürenin geçtiği anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dava, kıymet kaçakçılığına konu olduğu iddiasıyla el konulan aracın geri alınabilmesi için yapılan ödeme ve masrafların tahsili istemine ilişkindir.

6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 207. maddesine göre; satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.

Satıcının diğer bir borcu ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 214 ilâ 218. maddelerinde düzenlenen zabta karşı teminat borcudur.

Ayıp sözüyle, bir şeyde bulunmaması gereken objektif bozukluklar ve eksiklikler kast olunmaktadır. Ayıp maddi şekilde olabileceği gibi hukuki veya ekonomik bir ayıp şeklinde de ortaya çıkabilecektir. Bir eşyanın aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü nitelik maddi ayıptır. Satım sözleşmesinin yerine getirilmesi için geçirilen hakkın, objektif bir hukuk kuralından ötürü sakatlanmış bulunması, satılanın objektif bir hukuk kuralı nedeniyle öngörülen amaca hizmet edememesi ise “hukuki ayıp” olarak nitelendirilmektedir. Satılanın değerine ve ondan beklenen yarara etki eden ve objektif hukukun koyduğu bir takım sınırlama ve yasaklardan doğan eksiklikler “hukuki ayıp” olarak ifade edilebilir. Hukuki ayıpların tayin ve tespiti maddi ayıplarda olduğu gibi kolay değildir.

Özellikle “zapt” ile “hukuki ayıp teşkil eden noksanlıklar”ın birbirinden ayrılması güçlük arz eder. Bunun başlıca nedeni taahhüt edilen hak ile ilgili olmasıdır. Hukuki ayıp, satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmaz. Bu hal satıcının

./..

zabta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin, ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması hukuki ayıp olarak kabul edilebilir. Ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azaltması veya kaldırması gereklidir. Satıcının bu yükümlülüğünün ortaya çıkması için alıcının satılanı muayene etmesi ve iddia olunan ayıpları satıcıya ihbar etmesi gereklidir. Bunun aksine davranan alıcının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden faydalanma olanağı yoktur.

Ankara 3.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2017/4027 D.İş sayılı dosyasında verilen 22.05.2017 tarihli kararla; kıymet kaçakçılığına konu olduğu iddia edilen davacı ...’ye ait araca, sahte fatura ibrazı suretiyle eksik KDV ve ÖTV ödenerek ülkemize ithal edildiği tespit edildiğinden 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 9/1 Maddesi yollaması ile CMK’nın 127/1 maddesi gereğince fiilen el konulmasına karar verilmiştir.

09.08.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle Başlatılan Bir Soruşturma veya Kovuşturmaya Konu Kara Taşıtlarının Sahiplerine İadesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik ile; 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun geçici 11 inci maddesine istinaden, gümrük vergilerinin kısmen eksik ödenmesi nedeniyle Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca başlatılan bir soruşturmaya veya kovuşturmaya konu kara taşıtlarının, sahiplerine iadesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu Yönetmeliğin, gümrük vergilerinin kısmen eksik ödenmesi nedeniyle Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca başlatılan bir soruşturmaya veya kovuşturmaya konu müsadere kararı verilmemiş ve henüz tasfiyesi tamamlanmamış olan kara taşıtlarını kapsadığı belirtilmiştir. 5607 sayılı kanunun geçici 11. maddesinde (Ek:17/7/2019-7186/21 md.) ise; “(1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gümrük vergilerinin kısmen eksik ödenmesi nedeniyle başlatılan bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında bulunan ve müsadere kararı verilmemiş kara taşıtları ile ilgili olarak; a) Taşıtın tasfiyesinin tamamlanmamış olması, b) 31/12/2019 tarihine kadar ilgili gümrük idaresine başvurulması ve taşıtın ilk iktisabında ödenmesi gereken özel tüketim vergisinin %25’ine tekabül eden tutarın, başvuru sahibine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ilgili tahsil dairesine ödenmesi, şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde, araç hakkında el koyma ve müsadere kararı verilmez, mevcut el koyma kararı kaldırılır ve el konulan aracın sahibine iade edilmesine karar verilir. İadesi talep edilen ulaşım araçlarının muhafazasına ilişkin masraflar araç sahibince ödenir. ” denilmiştir.

Somut olayda davacı, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle Başlatılan Bir Soruşturma veya Kovuşturmaya Konu Kara Taşıtlarının Sahiplerine İadesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik uyarınca idari mercie başvurarak aracını 13.11.2019 tarihinde geri almıştır.

Dosya kapsamından dava tarihi olan 19.03.2020 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Zamanaşımı süresi, davacının zararı öğrendiği yani aracını geri aldığı tarih olan 13.11.2019 tarihi itibariyle başlar.

6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/29032 sayılı soruşturması sonucu açılan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/342E.-2021/64K. Sayılı dosyası ile yapılan

./..

yargılama sonucunda; dava konusu (... şase numaralı, ... plakalı) aracın gümrük idaresine beyan edilen kıymetinin aynı model ve marka araçlarla dosyaya sunulan emsal kıymetlerle uyumlu bulunduğu ve emsal araç ithalatına ilişkin kıymetlerden daha yüksek kıymet beyan edildiği, böylece düşük kıymetle ithalat yapılmadığı anlaşıldığı, sonuç itibariyle; kıymetinin emsal araçlarla uyumlu olduğu ve buna göre eksik vergi ödemesi olmadığı tespit edildiğinden sanıkların beraatine, 5607 sayılı yasanın Geçici 11. maddesi kapsamında ÖTV tutarının %25’ine tekamül eden tutarın araç maliki tarafından gümrük idaresine yatırıldığı ve bu araç bakımından Gümrük İdaresine eksik vergi ödemesi de bulunulmadığı anlaşıldığından, sahibine iade edilmiş bulunan dava konusu (... şase numaralı, ... plakalı) araç bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak ceza mahkemesi kararının kesinleşmediği görülmüştür.

Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; ceza dosyası neticesi beklenerek, davalı tarafa husumet düşüp düşmediği araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.