"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/229 E., 2022/219 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/128 E., 2020/4 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; olay tarihinde davalı ...'in sevk ve idaresindeki 41 U 1697 plakalı araçta kolluk görevlilerince yapılan kontrollerde suça konu gümrük kaçağı 2.122 adet cep telefonunun ele geçirildiğini, diğer davalıların da suça iştirak ettiğinin tespit edildiğini, Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2014 tarihli ve 2014/4 E., 2014/713 K. sayılı kararıyla 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na(5607 sayılı Kanun) muhalefet suçunun sabit olduğu kanısına varıldığından, davalıların cezalandırılmasına, suça konu gümrük kaçağı cep telefonlarının 5607 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi delaleti ile TCK'nin 54 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca müsaderesine karar verildiğini, davalılar hakkında ceza yargılaması sonucunda verilen karar ile ilgili Kocaeli Tasfiye İşletmeleri Müdürlüğünce hesaplanan 121.422,00 TL kamu zararının davalı sanıklardan talep edildiğini ancak davalılar tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin talep, masraf ve faiz hakları saklı kalmak kaydıyla; müsadere edilen kaçak eşyaların taşıma, depolama, yazışma ve sair masrafları için 121.422,00 TL kamu zararının, zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/4 E., 2014/713 K. sayılı kararının tarafınca temyiz edildiğini, dosyanın Yargıtayda incelemede olup henüz bir karar verilmediğini, CMK'nın 293 üncü maddesine göre ceza davası kesinleşmeden, asıl ceza ve ferilerinin infaz edilmeyeceğini, bunun yanında bahse konu Mahkeme ilamı incelendiğinde de kamu zararının tahsili yönünde herhangi bir karar verilmediğini, yine Mahkeme kararında bahsi geçen olayla ilgili sorumluluğuna gidilmesi halinde bile, yakalanan tüm eşyalar ile ilişkilendirilmemesinin ve bu eşyaların tamamı üzerinden hesaplandığı iddia edilen kamu zararından sorumlu tutulmasının da söz konusu olamayacağını, yargılama sonucunda suça konu eşyaların müsaderesine karar verildiğini, müsaderesine karar verilen davaya konu eşyaların muhafazası ve imhası için 121.422,00 TL gibi fahiş bir kamu zararı oluşmasının hayatın doğal akışına ters düştüğünü, bu eşyaların muhafazası ve imhası için yapılmış işlemlerin ve evrakların Mahkemece celbini talep ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; kaçak eşyaların bulunduğu aracın sahibini veya sürücüsünü tanımadığını, suça konu olan 2.122 adet cep telefonunun kendisi ile ilgisinin olmadığını, suçun işlendiği belirtilen tarihte kendisinin Van İli Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünde şirket elemanı olarak çalıştığını, yanlışlığın büyük bir olasılıkla isim benzerliğinden kaynaklandığını, davacının iddia ettiği hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
3. Diğer davalılar; davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 5607 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin altıncı fıkrasının "Kaçak akaryakıt hariç el konulan ve alıkonulan her türlü eşya, yük hayvanı ve taşıtların muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması, nakliyesi ve imhası gibi nedenlerle el konulduğu andan itibaren yapılan masraflar, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı döner sermaye işletmesi gelirlerinden karşılanır. Bu kapsamda yapılacak her türlü mal,araç, gereç ve hizmet alımlarında 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz" şeklinde olduğu, madde metninden de anlaşılacağı üzere yapılan masrafların idare tarafından karşılanacağı, masrafların kaçak eşyayı bulunduran kişilere rücu edilebileceğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, ele geçirilen eşyaların Mahkeme kararıyla müsadere edildiği, bu sebeple davalılar tarafından giderilmesi gereken herhangi bir kamu zararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; 5607 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na Göre El Konulan Taşıtlara İlişkin Uygulama Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 11 inci maddesi uyarınca kurum zararının belirlendiğini, Yönetmelik'in 15 inci maddesi ve 31.12.2005 tarihli Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği'ne göre harcamaların yapıldığını, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 182 nci maddesinde gümrük yükümlülüğünün doğuşundan, 208 inci maddesinde ise sona erme hallerinden bahsedildiği, yine Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünce Kamu Zararı Hesabı konulu 2013/2 sayılı ve 2014/3 sayılı Genelge'lerde eşyanın müsadere edilmesi halinde taşıma, depolama, yazışma masrafları ve sair masrafların eşyaya el konulamaması nedeniyle müsaderesinin mümkün olmaması durumunda bunlara ilave olarak gümrüklenmiş değer ya da kaim değere eşit tutarda zararın sanıktan tahsili ile zararın karşılanacağının belirtildiğini, Mahkemece 5607 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin genel olarak yorumlandığını, aynı maddenin yedinci fıkrasında, önceki fıkralarda belirtilen hususlarda Bakanlığın düzenleme yapma yetkisinin olduğunun belirtildiğini, bunların Mahkemece ele alınmadığını belirterek, kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya
kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, Mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve Mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, ceza mahkemesi kararında kamu zararı yönünden bir hüküm tesis edilmediğini, söz konusu kurum zararının mevzuat hükmüne uygun olarak belirlendiğini, eşyaların ne şekilde tasfiye edildiğinin önem teşkil etmediğini, eşyanın satış yoluyla mı yoksa imha yoluyla mı tasfiye edildiğine ilişkin Mahkemece ilgili Tasfiye Müdürlüğüne herhangi bir müzekkere yazılmadığını, İlk Derece Mahkemesince 5607 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin altıncı fıkrası gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verildiğini, söz konusu madde hükmünün Mahkemece genel olarak yorumlandığını, madde hükmünün uygulanması noktasında ceza mahkemesince yapılan yargılama neticesinde eşyalara ilişkin verilmiş olan karar ya da eşyalara ilişkin uygulanacak tasfiye yönteminin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, söz konusu madde hükmünün genel bir hüküm olup eşyalar hakkında karar verilinceye kadar uygulanabileceğini, şartlar ve neticeye göre uygulamada farklı sonuçlar doğurabilecek şekilde yorumlanacak bir fıkra olduğunu, bu hususun İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince dikkate alınmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, müsaderesine karar verilen kaçak eşyaların muhafaza giderlerinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5607 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin altıncı fıkrası ve "Tasfiye" başlıklı 16 ncı maddesi,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) "Tazminat" başlığı altında düzenlenen "İndirilmesi" alt başlıklı 52 nci maddesinin birinci fıkrası,
3.Yönetmelik'in 4 üncü maddesi ve "Eşyanın muhafaza süresi ve ücret tarifesi" başlıklı 11 inci maddesinin ikinci ve altıncı fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Kaçak akaryakıt hariç el konulan ve alıkonulan her türlü eşya, yük hayvanı ve taşıtların muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması, nakliyesi ve imhası gibi nedenlerle el konulduğu andan itibaren yapılan masraflar, Ticaret Bakanlığı döner sermaye işletmesi gelirlerinden karşılanır.
2. 5607 sayılı Kanun'da tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya, sahibine iade edilemez. Kaçak şüphesiyle el konulan kaçak akaryakıt hariç her türlü eşya hakkında, el koyma tarihinden itibaren altı ay, ancak eşyanın zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı veya muhafazasının ciddi külfet oluşturması halinde bir ay içinde, gerekli tespitler yaptırılarak soruşturma aşamasında hâkim, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından tasfiye kararı verilir. Bu süreler içinde karar verilmemesi halinde eşya derhal tasfiye edilir. Tasfiye edilecek eşyadan tasfiye edilmeden önce numune alınması mümkün olan durumlarda numune alınır, numune alınması mümkün olmayan durumlarda eşyanın her türlü ayırt edici özellikleri tespit edilir.
3. Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2014 tarihli ve 2014/4 E., 2014/713 K. sayılı kararıyla; sanıkların 5607 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan mahkumiyetine karar verilerek cezalandırıldıkları, suça konu kaçak cep telefonlarının taşındığı aracın ve yargılama sırasında 03.12.2014 tarihli ara kararla tasfiyesine karar
verilen suça ve tazminata konu olan kaçak cep telefonlarının, 5607 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince müsaderesine karar verilmiştir
4. Davacı idare tarafından, davalıların kasti suç vasfı niteliğinde bulunan 5607 sayılı Kanun'a muhalefetten mahkum olmaları nedeniyle, davaya ve suça konu kaçak cep telefonlarının depolama, saklama ve her türlü masraflarından dolayı alacak davası ikame edilmiştir. Davacı idare, el konulan gümrük kaçağı eşyalar için depolama, muhafaza gibi giderleri yapmak zorunda kalmış olup, yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinde yer alan, el konulan ve alıkonulan her türlü eşyanın muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması, nakliyesi ve imhası gibi nedenlerle el konulduğu andan itibaren yapılan masrafların, Ticaret Bakanlığı döner sermaye işletmesi gelirlerinden karşılanacağı düzenlemesi karşısında, kaçakçılık suçundan mahkum olan sanıkların işledikleri suç nedeniyle oluşan her türlü giderden sorumlu olmaları ceza davasının doğal sonucudur.
5. Yukarıda belirtilen ceza mahkemesi kararı ile mahkumiyet kararı verilen sanıkların dava konusu zarara sebebiyet verdikleri sabittir. Diğer bir anlatımla, davacı idare, hakkında mahkumiyet kararı verilen sanıklardan uğradığı zararın tazminini isteyebilir. Bu noktada uyuşmazlık, davalıların tazmin yükümlülüğünün hangi sürelerle sınırlı olduğudur. 5607 sayılı Kanun'un "Tasfiye" başlıklı 16 ncı maddesinde; Kanun'da tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşyanın, sahibine iade edilemeyeceği, kaçak şüphesiyle el konulan eşya hakkında, el koyma tarihinden itibaren altı ay içinde, gerekli tespitler yaptırılarak soruşturma aşamasında hâkim, kovuşturma aşamasında Mahkeme tarafından tasfiye kararının verilmesi gerektiği, bu süreler içinde karar verilmemesi halinde eşyanın derhal tasfiye edileceği hüküm altına alınmıştır.
6. Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre, kaçak şüphesiyle el konulan eşya hakkında, el koyma tarihinden itibaren 6 ay içinde tasfiye kararının verilmesi gerekir. Kocaeli 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 03.08.2013 tarihli ve 2013/737 Değişik İş sayılı kararıyla; 02.08.2013 tarihli el koyma tutanağında ele geçirildiği belirtilen listede dökümü yapılan muhtelif markalarda 2.122 adet gümrük kaçağı cep telefonuna el konulmasının onaylanmasına karar verilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, ceza davasının görüldüğü Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.12.2014 tarihli ara karar ile kaçak eşyaların tasfiyesine hükmedilmiştir.
7. 6098 sayılı Kanun'un 52 nci maddesinde; "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir." düzenlemesi mevcuttur.
8. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; davalıların, davacı idarenin kaçak eşyalar için yapmış olduğu giderlerden her halükarda sorumlu olduğu gözetilerek, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davacı idare tarafından dava konusu gümrük kaçağı cep telefonları ile ilgili olarak el koyma tarihinden itibaren altı aylık süre içinde yapılan giderlerin ve tasfiyenin bu sürenin geçmesinden sonra yapılması halinde ise tasfiye tarihine kadar yapılan giderlerin, Yönetmelik'in 11 ncı maddesinin altıncı fıkrası uyarınca muhafaza ücretinin eşyanın değerinin yüzde otuzunu geçemeyeceği sınırlaması da dikkate alınmak suretiyle ayrı ayrı belirlenmesi, davacı idarenin tasfiyeyi Yönetmelik'te öngörülen süre içerisinde tamamlamadığının belirlenmesi halinde bu durumun müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak Yönetmelik'te tasfiye için öngörülen süreden sonra yapılan giderlerden 6098 sayılı Kanun'un 52 nci maddesi uyarınca indirim sağlayacağı nazara alınarak, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.