Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5845 E. 2023/1959 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya verilen kredi kartlarının borcunun ödenmemesi nedeniyle, davacı tarafından ödenen tutarın davalıdan tahsili için açılan itirazın iptali davasının sonucuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, kredi kartlarını ortak işlerde kullandığına dair iddiasını ispatlayamaması ve ceza mahkemesinde kredi kartlarını kullandığını kabul etmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/921 E., 2022/1055 K.

DAVA TARİHİ : 07.12.2016

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/307 E., 2021/32 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalı asıl ... ve davacı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka bir güne bırakılmasına karar verilerek, uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile 2011 yılında bir şirketin ortaklığını yaptıklarını ve 2011 yılının Mayıs ayında bu şirketi dava dışı başka bir şirkete satarak devrini gerçekleştirdiklerini, davalı ile öncesinde arkadaşlık, sonraki zamanda aralarında ticari ilişki bulunması nedeniyle yakın dostlukları oluştuğunu ve bu doğrultuda müvekkiline ait 7 adet kredi kartının 2011 yılının başından itibaren davalının özel ve ticari işlerinde kullanılmak üzere davalıya tahsis edildiğini, 2012 yılının Mart ayı sonuna kadar kredi kartlarının davalı tarafça sorunsuz ve borçsuz olarak kullanılmaya devam ettiğini, ancak Mart ayından itibaren kartların rızasına aykırı olarak kullanılmaya başlandığını, yapılan harcamalar nedeniyle oluşan kart borçlarının asgari tutarlarının ödendiğini, bu nedenle kart borçlarının tahakkuk ettiğini, faiz borcu meydana geldiğini, kart borçlarının ödenmesi ve 7 adet kredi kartının teslimi amacıyla Fethiye 7. Noterliğinin 07.08.2012 tarih ve 7080 yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, gönderilen ihtara rağmen kart borçların ödenmediğini ve kartların iade edilmediğini, davalının kart borçlarını ödememesi sonucunda meydana gelen 215.789,00 TL'lik borcun, ilgili bankalara ihtirazi kayıt ile ödendiğini ve rücu hakkının saklı olduğuna ilişkin açıklamaların da yer aldığını, davalı aleyhine Fethiye 1. İcra Dairesinin 2014/2111 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve takibin tüm ferilerine itiraz ettiğini, davalı hakkında Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/379 E. sayılı dosyası ile yapılan yargılamada güveni kötüye kullanma suçundan dolayı davalının mahkumiyetine karar verildiğini beyan ederek; Fethiye 1. İcra Dairesinin 2014/2111 E. sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, davalı-borçlu aleyhine % 40 'dan aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının söz konusu kredi kartlarının kesin ve net olarak müvekkili tarafından ve davacının bilgisi ve iradesi dışında, müvekkilinin şahsi işleri için kullandığını yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, bu konuda miktar itibariyle tanık dinletilemeyeceğini, ortak işler kapsamında, davacı ile birlikte davacının kredi kartının kullanılmasının, söz konusu kredi kartı borcunun müvekkili tarafından ödeneceği anlamına gelmediğini, ortak işler kapsamında kullanılan kendi kredi kartları borcundan da davacının sorumlu olduğunu savunarak; davanın reddine, davacının icra borcunun %20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; '' Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/379 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında kovuşturmaya başlandığı, davacı tarafça davalıya teslim edilen 7 adet kredi kartının bulunduğu, bu kartların davalı tarafından kullanıldığı, davalının ceza dosyasındaki ve mahkememizdeki beyanlarında kredi kartlarını kullandığını kabul ettiği, ihtarname tebliğ edilmiş olmasına rağmen söz konusu kredi kartlarının iade edilmediği, kartların devir amacının dışında kullanıldığı ve bu haliyle davalının güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olduğu ve bu hükmün de kesinleştiği, davacı tarafça yapılan ödemelere ilişkin banka dekontlarının da dosya kapsamında mevcut olduğu, bu kapsamda başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız ve kötüniyetli itiraz edildiğinden şartları oluşan icra inkar tazminatının da kabulü gerektiği'' gerekçesiyle davanın kabulü ile; Fethiye 1. İcra Müdürlüğünün 2014/2111 E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle ceza verilmiş olmasının usul ve yasa gereği kredi kartı borçlarından müvekkilinin sorumlu olduğu anlamına gelmediğini, bu konuda, cevap dilekçesinde ifade etmiş olduğu hususlar ile bildirmiş olduğu tüm deliller bir bütün olarak ele alınarak bilirkişi incelemesi yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken salt ceza dosyasında verilen mahkumiyet hükmü esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının sözde çalınan ve yenilenmesi istenen 15 adet çek ve yine sözde iadesi istenen 7 adet kredi kartı nedeniyle tek taraflı ihtar göndermiş olması ve ihtarın tebliğ edilmiş olması ve hatta ihtardan sonra kredi kartlarının kullanılmamış olmasının davacıya herhangi bir hak bahşetmediğini, davacının kendisine ait kredi kartlarına ait borçlarını, tek taraflı olarak ihtirazi kayıt ileri sürerek veya rücu hakkını saklı tuttuğundan bahisle ödemesinin davacıya herhangi bir hak bahşetmediğini, bu nedenle istinafa konu kararın gerekçesinde belirtilen "ceza dosyası kapsamında davalı tarafça kullanılan kredi kartlarının ihtirazi kayıtla ödendiği" tespit ve değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kredi kartlarının kesin ve net olarak tarafından kendisinin bilgisi ve iradesi dışında, müvekkilinin kendi şahsi işleri için kullanıldığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, ortak işler kapsamında davacı ile birlikte davacının kredi kartının kullanılmasının söz konusu kredi kartı borcunun müvekkili tarafından ödeneceği anlamına gelmediğini, dava dosyasında herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmadan doğrudan davacının iddialarının doğru kabul edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kartların nerelerde kullanıldığı ve kullanılan bu yerlerin müvekkili ile herhangi bir bağlantısının olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''İlk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesi, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirilmesi, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunması, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulması, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edilmesi, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olması, mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıması ve özellikle davacıya ait kredi kartlarını davacı ile ortak işlerinde kullandığını ileri süren davalının bu yöne ilişkin iddialarını yasal ve yeterli deliller ile kanıtlayamaması'' gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafından davalı tarafa tahsis edildiği iddia edilen kredi kartlarıyla davalı tarafından yapılan harcamaların ödenmemesi üzerine, ödemeleri ihtirazi kayıtla yapan davacının, ödediği bedeli geri almak üzere başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereği; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190/1 inci maddesi; ''İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.'' şeklindedir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 266/1 inci maddesi gereği Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi uyarınca; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklindeki hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Başka bir deyişle, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.

Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli ve 2012/17-2112 E., 2020/850 K. sayılı kararı).

3.Değerlendirme

Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağladığı, davalının davacı tarafından tahsis edilen kredi kartlarının kendisi tarafından kullanıldığını ceza mahkemesi yargılaması ve duruşmadaki beyanlarında kabul ettiği ancak davacı ile ortak işler kapsamında kullanılan kredi kartları borcundan davacının da sorumlu olduğunu yasal delillerle ispatlayamadığı, yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.