Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6423 E. 2022/8070 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kentsel dönüşüm projesinin iptal olması nedeniyle ödenen arsa bedelinin iadesi talebiyle açılan davada, iade edilecek bedelin hesaplanma yöntemi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca, ödenen bedelin iadesinde paranın alım gücünün korunması gerektiği ve ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değerin hesaplanarak ortalamasının alınması gerektiği gözetilerek, mahkemenin sadece ödenen bedelin iadesine karar vermesi hatalı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davalı ile aralarında ... vadisi 4. ve 5. etaplar kentsel dönüşüm projesi kapsamında kadastro arsa sözleşmesi akdedildiğini, yapılan sözleşme gereği her bir 400 metrekare arsaya bir daire verileceğinden kendilerine ait 500 metrekare arsanın iki daire almaya yetmemesi sebebiyle davalı belediyeye 300 metrekare arsa bedelini ödeyerek arsa yüz ölçümünü 800 metrekareye çıkardıklarını, 2006 yılı itibariyle 93.000 TL ödeme yaptıklarını, ancak projenin uygulanamadığını, bunun üzerine davalı aleyhine kamulaştırmasız el atma davası açtıklarını, açılan davada sahibi oldukları 500 metrekarenin bedeline hükmedildiğini, verilen kararın kesinleştiğini, ancak 300 metrekare arsa bedelinin kendilerine ödenmediğini, 300 metrekare arsa bedelinin dava tarihindeki değerinin davalıdan tahsilinin gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 93.000 TL’nin 2006 yılından itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslah ile taleplerini 552.000 TL’ye yükseltmişlerdir.

Davalı; kamulaştırmasız elatma davası sebebiyle iş bu davanın açılmasında hukuki yararın olmadığını, davacılar ile ayrı ayrı sözleşme akdedilmesi sebebiyle davacıların birlikte dava açmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 62.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı ...’e verilmesine, 31.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacılar ..., ... ve ...’a verilmesine karar verilmiş; hükme karşı, taraflar istinaf talebinde bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Davacılar eldeki dava ile, davalı ile aralarında ... vadisi 4. ve 5. etaplar kentsel dönüşüm projesi kapsamında kadastro arsa sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında sahip oldukları 500 metrekare arsanın iki daire almaya yetmemesi sebebiyle 300 metrekare arsa bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalıya 93.000 TL ödeme yaptıklarını, ancak anılan kentsel dönüşüm projesinin iptal edildiğini, davalıya karşı açtıkları kamulaştırmasız elatma davasının kabulle sonuçlanarak kesinleştiğini ileri sürerek, sözleşmeye konu 300 metrekare arsanın rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ilk derece mahkemesince, davacıların sahip oldukları 500 metrekare dışında herhangi bir taşınmazı davalıya devretmedikleri, iki daire alabilmek için nakdi ödemede bulundukları, bu nedenle ancak ödedikleri bedeli alabilecekleri gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.

Dosya kapsamından; davacı ... ile davalı arasında 15.08.2006 tarihli “Kadastro Arsa Tahsis” sözleşmesi başlılı adi yazılı sözleşme akdedildiği, sözleşmede her 400 metrekareye bir daire düşeceği, davacı ... ’in 48 ay vade ile 62.000 TL ödeme yapması halinde eksik kalan 200 metrekarenin tamamlanacağı; yine diğer davacılar ile davalı arasında akdedilen 14.08.2006 tarihli “Kadastro Arsa Tahsis” sözleşmesi başlılı adi yazılı sözleşmede de davacıların 48 ay vade ile 31.000 TL ödeme yapması halinde eksik kalan 100 metrekarenin tamamlanacağının belirtildiği, davacıların sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, sözleşmede belirtilen kentsel dönüşüm projesi iptal edilmiş, davacılar tarafından davalı aleyhine, kendileri ait 500 metrekare taşınmaza vaki kamulaştırmasız elatma davasının kabulüne karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

Somut olayda; taraflar arasında akdedilen dava konusu 14.08.2006 ve 15.08.2005 tarihli sözleşmelerin, sözleşme konusu kentsel dönüşüm projesinin iptal edilmesi sebebiyle ifa olanağının kalmadığı, sözleşme konusu bedelin davacılarca ödendiği dikkate alındığında, davalı belediyenin sebepsiz zenginleştiği anlaşılmaktadır.

Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, sözleşme konusu bedelin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.

Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davacılar her ne kadar sözleşme konusu taşınmazın rayiç bedeli üzerinden talepte bulunmuş iseler de “çoğun içinde azda vardır” kuralı gereğince, davacıların ödemiş olduğu bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ifanın imkansız hale geldiği tarihteki güncel değerinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesi ve bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

2- Bozma nedenine davacının sair temyiz itirazları ile davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 01.07.2022 tarih, 2020/2271 Esas, 2022/1878 Karar sayılı kararının kaldırılarak Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/418 Esas, 2019/610 Karar sayılı kararın davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte gösterilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazları ile davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.