Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6473 E. 2023/2049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından imzalandığı iddia edilen adi ortaklık protokolünden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafın, imzalı boş kağıda sonradan protokol içeriğinin eklendiği iddiasını yazılı delille ispatlayamaması ve davacının yemin yoluyla protokol hükümlerinin geçerliliğini teyit etmesi; alacağın likit, hesaplanabilir ve sözleşmeye dayalı olması; davalı tarafından borç tutarının bilinmesi ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1003 E., 2022/1851 K.

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/186 E., 2020/504 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. ... ... ... ile davalı vekili Av. ... ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ile TOKİ tarafından ihale edilen hastane ve ... düzenlemesi işine birlikte katılmaya karar verdiklerini, ihalenin davalı üzerinden alınması, kendisinin de işin yapım aşamasında görev alması yönünde anlaştıklarını, 17.07.2014 tarihinde ortaklık protokolü düzenlendiklerini, protokol kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin protokolün 3 üncü maddesinde yer ... hak edişten önce ödediği 307.667 TL'nin geçici kabul yapılıp iskanın yapılmasından 10 ... sonra ödeneceği ve 4 üncü maddesinde yer ... emek ve mesaisine karşılık 1.000.000 TL'nin geçici kabul yapılıp iskanın yapılmasından 1 ay sonra ödeneceği hükümlerine göre edimlerini yerine getirmediğini, geçici kabulün 21.09.2016, iskanın ise 04.11.2016 tarihinde alındığını, ödenmesi gereken 1.307.667 TL için ihtarname göndermesine rağmen olumlu cevap alamadığını, bedelin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, davalının haksız bir şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı şirket; dava konusu protokolün tarafı olmadıklarını, şirket adına atılan imzanın şirket yetkilileri tarafından atılmadığını, protokoldeki logonunda şirkete ait olmadığını, davacının ihale alınabilirse ortaklık teklif ettiğini, bunun üzerine dosya hazırlanarak ihalenin kazanıldığını, ortaklığa ilişkin anlaşmanın kağıt üzerinde kaldığını ancak imzalanmadığını, sözlü anlaşma gereği iki tarafında 500.000 TL sermaye vermesini ve % 50 kar paylaşımının kararlaştırıldığını, davacının ise eksik olarak 307.667 TL sermaye ödemesi yaptığını, bakiye kısmı kendilerinin ödeyerek işe başladıklarını, emek ve mesai ücretinin mesnetsiz olduğunu, hastanenin iskanı alınmış ise de teslim işleminin gerçekleşmediğini, henüz inşaatın tamamlanmadığını, yapılan hesaplamalarda işten zarar edileceğinin belirlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu sözleşmenin 3 üncü maddesi uyarınca daha önce davalıya ödediği 307.667.00 TL'yi işin geçici kabulünün yapılıp iskanının alınmasından 10 ... sonra ödenmesi, 4 üncü maddesi uyarınca işin geçici kabulünün yapılıp hastanenin iskanının ilgili makamlardan alınmasından bir ay sonra davalının davacıya emek ve mesaisine karşılık 1.000.000 TL ödemesi gerektiği hususlarının kararlaştırıldığı, davalı tarafın sözleşmedeki imzayı inkâr ettiği, inceleme neticesinde imzanın davalı şirket yetkilisi ...'e ait olduğunun saptandığı, söz konusu maddelerde belirtilen şartların gerçekleştiği, bu kapsamda davalının sorumluluğunun bulunduğu, alacağın likit olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 11,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda hesaplanacak ticari temerrüt faizi işletilmesine, asıl alacağın % 20'si oranındaki 261.533,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; şirket yetkilisi ...'in protokolü ve içeriğini kabul etmediğini, davacıya ilgili kurumlarda işlerin takibi için kaşe ve imzalı boş dilekçe örneği verildiğini, Belediyeden gelen evrakın içeriğindeki el yazısının davacıya ait olduğunu, protokolün sonradan doldurulduğu iddiasının araştırılmadığını, garanti bedel ödemesinin ortaklık ilkesine uymadığını, protokol aslının kesin süre içerisinde sunulmadığını, Adli Tıp raporundan anlaşılacağı üzere protokolün dilekçe formatında düzenlendiğini, kaşe ve imzanın sayfanın ortasına denk geldiğini, ... taraflı düzenlendiğini, çelişkili maddeler içerdiğini, sözleşmenin neden feshedildiğine ilişkin açıklama bulunmadığını, davacının neden ödeme yaptığını, bu miktarın kendileri tarafından da kabul edildiğini, davacının mühendis olmadığını, hangi vasıfla ücret hak ettiğini, mevcut piyasa koşullarına göre hesaplama yapılmasını, davacının ikametgahının Maltepe, davalının ise ... ilçesi olduğunu, bu durumunda kendi menfaatine göre düzenlendiğini gösterdiğini, davacının protokolden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şantiyeyi terk ettiğini, ortaklığın sözlü aşamada kaldığını, tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini, taraflarca imzalanan gelir gider evrakı dikkate alınmadığını, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, 500.000 TL sermaye ödemesi gerekirken 300.000 TL ödediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı şirket müdürü olarak seçilen ... ve ...'ın 20 yıl süre ile şirket kaşesi veya ünvanı altında atacağı münferit imzası ile şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili kılındığı, 08.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu 17.07.2014 tarihli protokol aslındaki "Teknik Yapı" içerikli kaşe basımı üzerinde atılı bulunan imzanın, mukayese imzaları bulunan davalı şirket yetkilisi ... ... mahsulü olduğunun bildirildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 13.02.2020 tarihli raporunda da imzanın ...'in ... ürünü olduğu, "TEKNİK YAPI" logosunun sonradan eklendiğine veya sahte olduğuna dair bir bulgu saptanamadığı, davalı vekilince davacıya yemin teklif edildiği, davacının ise "protokolün davalı şirket yetkilisi ... ile görüşülüp hazırlandığını ve sözleşmenin ... tarafından imzalandığı" hususunda yemin ettiği, işin geçici kabulünün yapıldığı, yapı kullanma iznin verildiği, davacının protokol gereği talep edilen alacaklara hak kazandığı, davalı tarafın iradesine aykırı düzenlendiğini ispat edemediği, icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; adi ortaklık protokolünden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

2. Adi ortaklık sözleşmesi; karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşme olmayıp, herkesin belli bir amaca ermek için bir takım borçlar altına girdiği bir sözleşmedir. Bu sözleşmeden ... borçlar, hukuk bakımından birbirinin karşılığı sayılmaz.

3. Öte yandan, adi ortaklığın tasfiyesinde tamamen irade özerkliği ilkesi hakimdir. Bunun sonucunda ortaklar; adi ortaklıkta tasfiyenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağını, ortaklık sözleşmesinde kararlaştırabilecekleri gibi, ortaklığın sona ermesinden sonra yapacakları bir anlaşmayla da düzenleyebilirler.

4. Hemen belirtmek gerekirse; imza, ... yazılmadan önce, tamamen veya kısmen boş kâğıda atılmış olsa da (beyaza imza) geçerlidir (Reisoğlu, S.: Borçlar Hukuk Genel Hükümler, İstanbul 2000, 14. Bası, s. 68). Bu aşamada sözleşmenin geçerli olacağı hususunda duraksama olmamalıdır.

5. Sözleşmede yazan hükümler açısından yapılacak değerlendirmede ise ilgili mevzuat incelendiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) 201 ... maddesinde "Senede karşı tanıkla ispat yasağı" başlığı altında;“Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü düzenlenmiştir.

6. Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Senede karşı senetle ispat zorunluğu da, 290 ıncı maddede açıkça yazılı olduğu gibi, ancak ispat edilecek iddianın hukuki işlem olması halinde uygulanır. Buna karşılık, senede karşı ileri sürülen iddia (savunma) bir hukuki fiil ise, bu hukuki fiil tanıkla ispat olunabilir (..., B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, 6. Baskı, s. 2325).

7. Hukuki fiil terimi, hukuki işlem teriminin karşıtıdır. Hukuki fiil de, hukuki işlem gibi hukuki sonuçlar doğurur. Bu bakımdan hukuki fiil, hukuken önemi olmayan diğer fiillerden ayrılır ve hukuki işleme yaklaşır, ancak hukuki fiil, hukuki işlemden ayrıdır. Hukuki fiiller, genel olarak bir irade beyanını içermezler. İstisna olarak, hukuki fiil bir irade beyanını içerse bile, bu irade beyanı (hukuki işlemdeki gibi) belli bir hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş değildir. Hukuki fiiller belli bir hukuki sonuç doğurmak iradesiyle yapılmadıkları ve irade beyanının karşı tarafa ulaşması şart olmadığı için, hukuki fiil (meselâ haksız fiil) hakkında senet alınması (düzenlenmesi) imkânsızdır. Bu nedenle, hukuki fiiller 6100 Sayılı Kanun'un 200 ve 201 ... maddeleri kapsamı dışında kalır ve tanıkla ispat edilebilir. Uygulamada, hukuki fiil yerine daha çok maddi vakıa terimi kullanılmaktadır. Maddi vakıa terimi, hukuki fiil teriminin tam karşılığı olmadığı için, yanıltıcıdır. Hukuki işlemin içinde de maddi vakıalar vardır; başka bir deyimle, her hukuki işlem maddi bir vakıaya dayanır. Hukuki işlemin kendisi değil de, içindeki maddi vakıalar üzerinde durulursa, maddi vakıaların ispatı bahanesi ile hukuki işlemin tanıkla ispatı mümkün olduğu gibi yanlış bir sonuca varılabilir. Örneğin, bir borcu ödemek, maddi bir vakıadır. Fakat ödeme, bir borcu sona erdirmek amacıyla yapıldığı için, bir hukuki fiil değil, hukuki işlemdir. Bu nedenle, ispat sınırından bir borcun ödendiği, tanıkla ispat edilemez; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. O hâlde, senetle ispat zorunluluğu olup olmadığını belirlerken, ispat edilmek istenen hususun maddi vakıa olup olmadığını değil, hukuki fiil mi yoksa hukuki işlem mi olduğunu araştırmak gerekir. Hukuki işlem tanıkla ispat edilemez; hukuki fiil ise tanıkla ispat edilebilir (..., B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, 6. Baskı, s. 2317 vd.).

8. İmza, ... yazılmadan önce, tamamen veya kısmen boş kâğıda atılmış ise metnin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun bir şekilde yazıldığı karine olarak kabul edilir. Beyaza imza atan taraf aksini iddia ediyorsa, iddiasını yazılı delille ispat ile yükümlüdür (Reisoğlu, S.: Borçlar Hukuk Genel Hükümler, İstanbul 2000, 14. Bası, s. 68). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.03.1989 tarihli ve 1988/1 E., 1989/2 K. sayılı kararında da bu hususa işaret edilmiş olup ceza davasında dahi imzalı boş belgenin anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğu iddiasının tanık ile ispat edilemeyeceğine değinilmiştir. Yine Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2018 tarihli ve 2017/13-619 E., 2018/919 K. sayılı kararında da aynı ilkeler açıklanmıştır.

9. Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için; usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.

3. Değerlendirme

1.Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında 17.07.2014 tarihinde ortaklık protokolü düzenlendiği, protokolün 3 üncü maddesine göre davacının daha önce yaptığı ödemenin geçici kabulün yapılıp iskanının alınmasından 10 ... sonra iadesi, 4 üncü maddesinde ise emeğinin karşılığının iskan alınmasından 1 ay sonra kayıtsız ve şartsız olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının ise protokolün yetkili temsilcileri tarafından imzalanmadığını, içeriğinin sonradan doldurulduğunu savunduğu görülmektedir.

2. Davalı taraf matbu ve boş olarak imzaladığını belirttiği belgeyi sonradan davacı tarafından davaya konu sözleşme bilgilerinin eklenmiş olduğunu iddia ettiğine göre, sözleşmenin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun bir şekilde doldurulduğunun karine olarak kabul edilmesi, hukuki işlem olan bu durumun iradesine aykırı doldurulduğunu ancak yazılı delille davalının ispatlaması gerekir.

3. Dava konusu belgeye ilişkin imza incelemesinde, protokolün davalı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı belirlenmiştir. Davalı şirket içeriğin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delille ispatlayamamıştır. Teklif edilen yemin neticesinde; davacı, davalı şirket yetkilisi ile protokoldeki hususları kararlaştırıldıklarını, yazdıklarını ve imzaladıklarını beyan ederek yemini eda etmiştir. Dava konusu protokol maddelerinde öngörülen sürelerin gerçekleştiği, kayıtsız ve şartsız ödeneceği ifade edilen bedellerin davacıya iadesi şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.

4. Eldeki davada alacağın sözleşmeye dayalı, hesaplanabilir nitelikte ve likid olduğu, davalı tarafından borç tutarının bilindiği, icra inkâr tazminatı talebinin yasal koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

5.Temyizen incelenen kararda; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava konusu protokol kapsamında belirlenen bedellerin tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.