"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tüketici hakem heyeti kararının iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; vermiş olduğu hizmet nedeniyle tahakkuk ettirdiği su ve atık su bedellerini ödemeyen davalı abonenin bu amaçla başlattığı takibe de itiraz ettiğini, sorunun halli için yapmış olduğu başvurunun ise Selçuklu İlçe Tüketici Hakem Heyeti tarafından genel mahkemelerde itirazın iptali davasının bir yıllık süre içerisinde açılmadığı gerekçe gösterilerek reddedildiğini, borca itiraz dilekçesinin henüz tebliğ edilmemiş olması nedeniyle hakem heyeti kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; tüketici hakem heyeti kararının kaldırılmasını, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını talep etmiştir.
Davalı; hükümlü olarak cezaevinde bulunması nedeniyle borcunu ödeyemediğini savunmuştur.
Mahkemece; davacı tarafından hakem heyeti kararının iptali talebi yanında takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı talepleriyle dava açıldığı, tüketici hakem heyetinin itirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı, diğer taraftan taleple bağlılık kuralı gereğince davacı tarafça tüketici hakem heyetine yapılan başvuruda itirazın iptali ve takibin devamının talep edilmediği, bu nedenle işbu davada itirazın iptali ile takibin devamının talep edilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile Selçuklu İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 08/07/2021 tarihli kararının "Selçuklu İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının görevsizliğine ve yetkisizliğine" şeklinde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 15/09/2022 tarihli yazısında; mahkemece, davacının hakem heyetine alacağının tespiti talebiyle başvuru yaptığı, itirazın iptali talebinde bulunmadığı göz önünde bulundurularak, tüketicinin alacağının tespiti yönündeki talebi değerlendirilmeksizin, icra takibine vaki itirazın iptalini talep ettiği değerlendirmesi ile yanılgılı karar verdiği hususu değerlendirilerek tüketici hakem heyeti kararının iptali yönünde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Uyuşmazlık; hizmet sağlayıcısı olan davacı şirket tarafından davalıya ait abonelikte kullanılan su bedelinden kaynaklanan alacağının tespiti için yapılan başvuru nedeniyle tüketici hakem heyeti tarafından verilen kararın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle takip ve hakem heyetine başvuru tarihlerinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'dan (6502 sayılı Kanun) doğan uyuşmazlıkların çözüm mercii konusuna değinmek gerekir.
6502 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesine göre; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” Ancak kanun koyucu tüketici uyuşmazlıklarının çözüm merci olarak tüketici mahkemelerinden önce, aynı Kanun’un 66 ncı ve devamı maddeleri ile tüketici hakem heyetlerini düzenlemiştir. Buna göre; Ticaret Bakanlığının, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla tüketici hakem heyeti oluşturmakla görevli olduğu belirtilmiş, aynı maddenin devam eden fıkralarında hakem heyetlerinin nasıl oluşacağına yer verilmiştir.
"Başvuru" başlıklı 68 nci madde ise; “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” şeklindedir.
Madde metninden anlaşıldığı üzere, 6502 sayılı Kanun belli bir miktarın altındaki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetine başvuruyu zorunlu kılmıştır. Bu parasal sınır her yıl "yeniden değerlenme oranına" göre artmaktadır (m. 68/4). Parasal değerin belirlenmesinde uyuşmazlığın başvuru tarihindeki değeri esas alınır.
Yukarıda da açıklandığı üzere, tüketici ile satıcı ve sağlayıcı arasında çıkan uyuşmazlıkların daha hızlı ve daha az masrafla çözümlenmesini sağlamak ve aynı zamanda tüketici mahkemelerinin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla tüketici sorunları hakem heyetleri kurulmuştur. Kanun koyucu tüketici hakem heyetlerinin atıl duruma düşmesini engellemek ve kaynakların daha hızlı ve etkin şekilde çalışmasını sağlamak için, belli miktarın altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmasını zorunlu kılmıştır. Söz konusu kanun hükmü emredici mahiyette olup tüketici hakem heyetine başvurana tercih hakkı tanımamıştır.
Bu noktada tüketici hakem heyetlerinin verdiği kararların niteliği ve kapsamına değinilmesi faydalı olacaktır.
Tüketici hakem heyetlerinde uygulanacak usul hükümleri 6502 sayılı Kanun’da düzenlenmemiştir. 27/10/2014 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği’nin 11 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; hakem heyetine başvuruda bulunan tüketicinin, talebini ve uyuşmazlık değerini göstermesi zorunludur. Tıpkı mahkemeler gibi tüketici hakem heyetleri de kural olarak taleple bağlıdır. Bununla birlikte Yönetmelik’in 22 nci maddesine göre; başvurunun yapıldığı tarihte uyuşmazlık miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, başvuru sahibinin hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı belirtmesi gerekir. İnceleme sürecinde uyuşmazlık miktarının bilgi veya belgelerle tam olarak tespit edilmesi hâlinde tüketici hakem heyeti, miktar itibariyle görev sınırı dâhilinde kalmak kaydıyla, talep edilen miktardan daha fazlasına veya daha azına karar verilebilecektir.
Buna göre; belli bir değeri içeren uyuşmazlıklara ilişkin başvurunun, Kanun’un amacına uygun şekilde öncelikle tüketici hakem heyetleri nezdinde yapılması gerekir. Aksi yönde bir kabul, değeri para ile ölçülemeyen, delil niteliğindeki kararları içeren uyuşmazlıkların, kanun koyucunun belli parasal sınırlar için zorunlu çözüm yeri olarak öngördüğü tüketici hakem heyetleri önüne getirilmesine ve bu suretle gerek heyetlerin gerekse bu heyetlerce verilen kararlara yönelik
itirazları inceleyen tüketici mahkemelerinin iş yükünün artmasına, uyuşmazlıkların daha geç çözümlenmesine yol açacaktır. Nitekim bu husus Kanun’un 72 ve 84 üncü maddeleri uyarınca çıkarılan Yönetmelik’in hazırlanması sırasında da dikkate alınmış ve 22 nci maddede açıkça düzenlenmiştir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının, alacağının tespiti için yaptığı başvuruyu değerlendiren hakem heyetinin; alacaklının icra takibine devam edebilmesi için itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerektiği, alacaklının yasal süresi içinde dava açmamış olması nedeniyle talebinde haksız olduğu gerekçesiyle; 08/07/2021 tarihinde başvurunun reddine karar verdiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; hakem heyeti kararının sonuç ve gerekçe kısmının, delil niteliğinde karar verilmesi için davacı tarafından yapılan başvurunun, görev sınırını aşması nedeniyle usulden reddedilmesi gerekirken esastan reddedilmiş olduğu gerekçesiyle düzeltilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle düzeltilmiş olması doğru değil ise de, verilen karar sonucu itibariyle usul ve kanuna uygun olduğundan, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz itirazının reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz itirazının REDDİNE, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.