Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7069 E. 2022/9095 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı optik işyerinden faturalandırılan 252 reçetenin sahte olduğu iddiasıyla Kurum tarafından uygulanan cezai şart işleminin yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, reçetelerin sahte olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu, hastaların ve reçete yazan doktorların dinlenilmesi, sahtecilik iddiasının ve iğfal kabiliyetinin bilirkişi incelemesi ile araştırılması gerektiği gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, bölge adliye mahkemesi kararının ise kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : IĞDIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalılardan ...’ye ait ... Optik isimli işyerinde yapılan denetimde optisyen ...'ün işyerinde fiilen çalışmadığının ve işyerinin muvazaalı şekilde işletildiğinin tespit edildiğini, kuruma fatura edilen 252 adet reçetenin sahte kaşe ve imzalarla tanzim edilerek bedellerinin kurumdan tahsil edildiğini, kuruma fatura edilen reçetelerle ilgili olarak 2012/08, 09, 11, 12 ve 2013/01 dönemlerinin her biri için sözleşmenin 8.1.18 maddesi uyarınca ayrı ayrı 3 kat, 2013/02 dönemi için ise aynı sözleşme uyarınca bir kat tutarında cezai şart uygulanması neticesinde tahakkuk eden 570.000 TL cezai şartın 05/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.

İlk derece mahkemesince; kurum denetmeni tarafından yapılan soruşturmada her ne kadar 252 faturanın sahte olduğu sonucuna ulaşılmışsa da bunun soyut tespitlere dayandığı, dosya kapsamı ile örtüşmediği, davalılar tarafından kuruma fatura edilen yaklaşık 1400 reçeteden sadece üç tanesine ilişkin olarak hastaların reçete ve içeriğini kabul etmediği, optisyenlik müessesesinin muvazaalı işletilmesinin ve davalı ...'ün imza ve kaşesinin taklit edilmesinin başlı başına gerçek bir hizmet karşılığında düzenlenen ve fatura edilen reçetelerin sahteliği sonucunu doğurmayacağı, sahte düzenlendiği iddia olunan 252 adet reçetenin kurumu zarara uğratmak ve menfaat temin etmek maksadıyla davalılarca düzenlendiğinin davacı tarafından ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, davalı optik işyerinden faturalandırılan 252 reçetenin sahte olduğu gerekçesiyle kurum tarafından uygulanan cezai şart işleminin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; cezai işleme konu, sahte olduğu iddia edilen reçetelerin sahiplerinin Kurumca dinlenmemiş olmaları, reçetelerdeki kaşelerin reçeteyi yazan doktorların kaşelerinden farklı olması ve bu doktorların söz konusu reçetelerdeki yazıların kendilerine ait olmadığının söylemeleri üzerine başka hastane personeli tarafından yoğunluk sebebiyle yazılmış olup olamayacağının araştırılmadığı gerekçesiyle, yeterli araştırma yapılmadan somut verilere dayandırılmadan bulunan tespitlere itibar edilemeyeceği kanaati ile cezai işlemin yerinde olmadığı kanaatini bildirilmiştir. Oysaki HMK md. 31 uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında olmak üzere kurum işleminin konusunu oluşturan reçetelerde adı geçen hastaların ve reçeteleri yazan doktorların mahkemece tanık olarak dinlenmesi gerekir. Zira bir kısım hastalar reçete konusu malzemeleri alıp almadıklarını hatırlamadıklarını, bir kısım hastalar da reçete yazdırmadıklarını beyan etmişlerdir. Bu hususun aydınlatılması cezai işlemin yerinde olup olmadığına karar verilebilmesi için önemlidir. Bu durumda mahkemece tüm hastaların tanık sıfatıyla beyanları alınarak reçeteler kendilerinin yazdırıp yazdırmadıkları, reçete muhteviyatını alıp almadıkları, davalıların sahte reçete düzenlenmesi eylemi ile bir ilgilerinin bulunup bulunamayacağı sorulduktan sonra; reçetelerin sahte olup olmadıkları, iğfal kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılarak tarafların tüm delilleri değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi Kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.