Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7236 E. 2022/9656 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin davacı avukata vekalet ücretini ödeyip ödemeyeceği ve ödemekle yükümlü ise miktarının ne olacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, davacı avukatı haklı bir sebep olmaksızın azlettiği ve haksız azil durumunda avukatın, üstlendiği tüm işlerin vekalet ücretini talep edebileceği hükmü gözetilerek, mahkemenin derdest davalardaki vekalet ücretini hesaba katmadan eksik inceleme yapması nedeniyle hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, avukat olduğunu, 2013 Kasım ayından itibaren davalı şirketin taraf olduğu bir kısım dava ve icra takip dosyalarını davalıya vekaleten takip ettiğini, ancak davalı tarafından 17.08.2015 tarihinde haklı bir neden gösterilmeden şifahen vekalet ilişkisinin tek taraflı olarak sona erdirildiğini ve .... Noterliği’nin 08.09.2015 keşide tarihli ihtarnamesi ile azledildiğini, yapılan azil haksız olduğundan yasal avukatlık ücretinin tamamını istemeye hak kazandığını, ayrıca 06.11.2014 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi’nin de tek taraflı olarak sona erdirilmesi nedeniyle davalı şirketin 1 yıllık dönemin sonuna kadar ödemesi gereken aylık ücretin tamamından sorumlu olduğunu ileri sürerek, hak ettiği sözleşme ve yasal avukatlık ücretinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL vekalet ücreti ile 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı şirket vekili, davacının kendisi tarafından azledilmediğini, bildirimsiz ve mesnetsiz olarak 20.08.2017 tarihinde vekillik görevinden istifa ettiğini, bilahare takip etmediği dosyaların yasal vekalet ücreti ile sözleşmenin devam eden aylarına ilişkin vekalet ücretlerini talep etmesi üzerine, tarafların karşılıklı olarak vekalet sözleşmesini 31.08.2018 tarihinde sona erdirmesinde mutabık kaldıklarını, istifa ettiği dava dosyalarından sürekli para istemesi nedeniyle zaten layıkı gibi takip edilmediği düşünülen davaların neticesinde davacıya karşı bir güvensizlik oluştuğu ve vekaletin iptalinin gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.

Davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince; somut uyuşmazlığın tüketici işlemi olarak kabul edilen vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle mahkemenin görevli olmadığı, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay(Kapatılan)13. Hukuk Dairesi’nin 29/03/2018 tarihli, 2016/17259 esas, 2018/3880 karar sayılı ilamıyla "...Davalı, şirket olup, 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımamaktadır. Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı şirket, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına göre davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir. O halde, mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozulmuştur.

Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyulduğu belirtilerek, tüm dosya kapsamından vekalet ilişkisinin ve vekalet sözleşmesinin davalı şirket tarafından sona erdirildiği, davalı tarafça vekalet ilişkisinin davacı tarafın kusurundan kaynaklı sona erdirildiğine dair bir sebep ve somut delil de ibraz edilmediğinden davacı tarafın akdinin haksız olarak sona erdirildiğinin kabul edildiği, davacı tarafın vekalet ilişkisi dolayısıyla takip ettiği işlemler ile dava ve takiplere ilişkin kayıtların celp edildiği, bu kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, takip edilen işler için hesaplanan hasım vekalet ücretinin toplam 14.489,32 TL olduğu; 2015/1818 E. sayılı dosyada kısmi tahsilat sırasında davacının hasım vekalet ücretini tahsil etmemiş olması halinde ayrıca 9.109,54 TL isteyebileceğinin tespit ve rapor edildiği, davacı tarafın danışmanlık ücreti talebinin de değerlendirildiği, 04.08.2015 ve 08.09.2015 tarihlerinde ayrı ayrı davalı tarafça davacı tarafa 6.125,00 TL ödeme yapıldığı, davalının ara karar uyarınca düzenlediği dilekçesi ekinde sözleşmenin başladığı Kasım ayından itibaren peşin ödendiği yönünde 2 adet dekont sunulduğu dikkate alındığında davacı tarafın danışmanlık ücreti talep etmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığı, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin de değerlendirildiği, davacı tarafın avukat olduğu ve vekaletten azil hususunun davacının her zaman karşılaşabileceği bir durum olduğu ve yine sözleşmenin sona erdirildiği azilnamede davacı tarafın kişilik haklarını zedeleyebilecek bir gerekçe ve ithamın bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 23.598,86-TL alacağın davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, haksız azle dayalı olarak akdi vekalet ücreti ve karşı yan vekalet ücretin tahsili istemine ilişkindir. Davalı şirket vekili, davacının kendileri tarafından azledilmediğini, davacının istifa ettiği savunmuşlardır.

... İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. ile Av.... arasında imzalanan 06.11.2014 tarihli Avukatlık Sözleşmesi incelenecek olursa: 1. Maddesinde; Avukatın müvekkile hukuki danışmanlıkta bulunacağı, müvekkili taraf olacağı dava ve icra takiplerinde temsil edeceği, 3. Maddesinde; Avukata her ayın 5.gününde net 5.000,00TL ücret ödeneceği, ücretin her yıl Kasım ayında karşılıklı mutabakata uygun olarak yeniden belirleneceği, ücret ödemesi mukabili avukat tarafından Serbest Meslek Makbuzu düzenleneceği, 6. Maddesinde; Sözleşmede yer almayan konularda Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek toplam 8 maddeden oluşan işbu sözleşmenin taraflarca müzakere edilerek karşılıklı mutabakatla imzalandığı belirtilmiştir.

... Noterliği'nin 09.12.2014 tarih ve 39311 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile yetkilendirilen davacı avukatın ... Noterliği'nin 08.09.2015 tarihli azilnamesi ile davalı şirket yetkilisi tarafından "gördüğüm lüzum üzerine" açıklaması ile azledildiği görülmüştür.

17.08.2015 tarihli davacı avukat tarafından davalı şirket ile ilişkili mail adresinden ...'a gönderilen mailde; "...'in ay sonu itibariyle avukatlık ilişkisini sona erdirme isteğini bildirerek, dosyaların tarafınıza teslim edilmesi talebi nedeniyle, Maltepe'de 19.08.2015 günü dosyaların teslim edileceği; son durum raporunun da gün içerisinde gönderileceğinin " bildirildiği görülmüştür.

Her iki tarafça başlıksız olarak imzalanmış 19.08.2015 tarihli el yazılı belgede; "Taraflar arasındaki avukatlık ilişkisinin 31.08.2015 sonu itibari ile sonra ermesi sebebi ile yukarıda sayılan dosya ve belgeler, müvekkilin talebi ile Av.... tarafından ... Alüminyum İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.'ne teslim ve adı geçen şirket tarafından tesellüm olunmuştur. Dosyalar avukat tarafından takip edilmeyecektir." denilmiştir.

Bilahare davalı şirket tarafından davacı avukata gönderilen .... Noterliği'nin 08.09.2015 tarihli ihtarnamesi ile; tarafınca şirketteki işleri layıkıyla takip etmemesi nedeniyle, aralarında akdedilen 06.11.2014 tarihli avukatlık sözleşmesinin 31.08.2015 tarihi itibariyle sona ermesi konusunda mutabık kalındığını, ancak karşılıklı herhangi bir bildirim yapılmadığını, bu nedenle sözleşmenin sona ermesine ilişkin olarak işbu ihtarı keşide etme ve fesih bildirimini yapma zorunluluğunun doğduğunu, şirket nezdinde hiçbir alacağı olmamasına rağmen fesih nedeniyle makul süre öngörülerek iyi niyet çerçevesinde hesabına 1 aylık ücretin 5.000-TL+KDV tutarında ücretin ödendiğini, bu çerçevede vekalet görevinden istifa ettiğini bildirdikleri haricinde mevcut kalan dosyalardan da derhal istifa etmesini bildirdikleri görülmüştür.

Mahkemece hükme esas alınan Hesap Bilirkişisi ... den alınan rapor ve ek raporlarda; 17.08.2015 günü davacı avukat tarafından davalı şirket ile ilişkili mail adresinden ...'e gönderilen mailde “...'in ay sonu itibariyle avukatlık ilişkisini sona erdirme isteğini bildirerek, dosyaların tarafınıza teslim edilmesi talebi nedeniyle, Maltepe 'de 19.08.2015 günü dosyaların teslim edileceği..” bildirildiği, dolayısıyla 20.08.2015 tarihinden önce dosyalardan el çekilme durumunun mail içeriğinden anlaşıldığı, hal böyle olunca, vekalet ilişkisinin sona erdirilmesi kapsamında davacı avukat tarafından 20.08.2015 tarihli bildirimlerin istifa olarak değerlendirilemeyeceği, taraflar arasındaki ilişkinin 31.08.2015 tarihi itibariyle karşılıklı mutabakat ile sona erdirildiğine ilişkin belgenin olmadığı, mevcut delillere göre davacı avukatın dosyalara sunduğu vekalet görevinin sona erdiğine ilişkin anlatımının istifa olarak değerlendirilmediği, dilekçelerde de asil ile olan vekalet ilişkisinin son bulduğu gerekçesiyle dosyaya bildirim yapıldığı, bu durumun avukata el çektirme olarak değerlendirildiği, işten el çektirmenin de haklı gerekçesinin dosyada bulunmadığı, davalının delil listesi ekinde 2 adet ödeme belgesi sunduğu, bunların 04.08.2015 tarihli 6.125,00 TL ve 08.09.2015 tarihli 6.125,00 TL tutarlı makbuzlar olduğu, 08.09.2015 tarihli ödemenin Eylül ayı kapsamında yapılmış olması halinde, davacının talep hakkı olmayacağı, anılan ödemenin Ağustos ayı ile ilişkili olması halinde ise 6.125,00 TL danışmanlık ücreti isteyebileceği, hasım vekalet ücretinin derdest davalar bakımından dava sonucunda belli olacağı, listelenen dosya sayısının 26 olduğu, dolayısıyla davalar sonuçlanmadan tespitinin mümkün olmadığı, hesaplanan hasım vekalet ücreti tutarının 2015/1818 E. sayılı dosya ayrık kalmak kaydıyla toplam 14.489,32 TL olduğu, 2015/1818 E. sayılı dosyada kısmi tahsilat sırasında davacının hasım vekalet ücretini tahsil etmemiş olması halinde ayrıca 9.109,54 TL isteyebileceği tespit ve rapor edilmiştir.

Avukatlık Kanunu'nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil Avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.

Her ne kadar Mahkemece, davalı şirketçe davacı avukatın azlinin haksız olduğunun kabulü değerlendirmesi yerinde olmuşsa da haksız azil halinde avukatın, hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işlerdeki vekalet ücretinin tümünü talep edebileceği gözetilerek yapılacak inceleme ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin derdest davalar yönünden karşı vekalet ücretinin hesaba katılmadığı bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 1.047,60 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.