Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7511 E. 2022/9548 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fon bankası statüsündeki davalı bankanın dava harçlarından muaf tutulup tutulmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 5411 sayılı Kanun'un 140. maddesi gereğince fon bankalarının her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ve davalı bankanın da fon bankası statüsünde olduğu gözetilerek, mahkemenin davalı bankayı temyiz harcından sorumlu tutmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hüküm düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen dosyalarda alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı bankadan konut kredisi kullanarak konut satın aldığını, kredinin kullanımı sırasında davalı banka aracılığıyla dava dışı ... Sigorta şirketi taraf kılınarak DASK yaptırdığını, sigorta süresi bitince bankanın sigortayı yenilemediğini, konutun 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihinde meydana gelen depremlerde hasar gördüğünü, ancak sigorta süresinin bitmesi nedeniyle zararın ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl davada 5.000 TL'nin, birleşen davada 2.452,74 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; DASK poliçesinin yenilenip yenilenmemesi hususunun davacının sorumluluğunda olduğunu, sigortayı yenileme yükümlülükleri olmadığı gibi herhangi bir başvuruda da bulunulmadığını savunarak asıl ve birleşen davaların reddini dilemiştir.

Mahkemece; dava konusu olayda davacının yenileme yönünde bankaya yönelik bir talebinin bulunmadığı, davalı bankanın, davacının malik olduğu konuta ilişkin olarak zorunlu deprem sigortası yaptırma veya yapılmış olan sigortaları yenileme yönünden yasal veya sözleşmeye dayanan herhangi bir hukuki yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin, 08/12/2015 tarihli, 2015/27707 esas - 2015/35862 karar sayılı ilamıyla "...mahkemece Van’da ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, ayrı bir tüketici mahkemesinin bulunmaması halinde ise davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, dava konusu olayda davacının yenileme yönünde bankaya yönelik bir talebinin bulunmadığı, davalı bankanın, davacının malik olduğu konuta ilişkin olarak zorunlu deprem sigortası yaptırma veya yapılmış olan sigortaları yenileme yönünden yasal veya sözleşmeye dayanan herhangi bir hukuki yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin, 23/10/2019 tarihli, 2016/22524 esas - 2019/10375 karar sayılı ilamıyla "...17.01.2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında, zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; kredi sözleşmesinin 20. maddesinde yazılı "Asya Katılım Bankası A.Ş.nin yeniden ve yenilen her poliçe yahut poliçeler için ayrıca, bilgilendirme yükümlülüğü bulunmadığını kabul, beyan ve taahhüt etmekte "şeklindeki düzenlemenin de haksız şart niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa da, davalı bankanın zorunlu olan bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden, davalı bankanın burada kusuru vardır. Ne var ki, davacı sigortalının da zorunlu olan DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru vardır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular göz önüne alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, Her iki kusurlu fiil dikkate alındığında tarafların meydana gelen zarar açısından yarı yarıya kusurlu oldukları kabul edilmiştir. Davacının taşınmazı 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihleri arasında meydana gelen depremlerde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünce orta hasarlı ve güçlendirmeye değer bulunduğundan davacının zararı taşınmazın güçlendirme masrafıdır. Güçlendirme masrafı ise 25/01/2020 tarihli inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın İpekyolu Belediyesinden celp edilen mimari ve statik projesine göre 14.905,49TL olarak hesaplanmıştır. Söz konusu raporun gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu taraflarca rapora karşı itiraz edilmediği de dikkate alınarak asıl dava yönünden davanın KABULÜ ile 5000 TL'nin 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Van 4. A.H.M.’nin 2021/148 E. sayılı dosyası yönünden davanın kabulü ile 2.452,74 TL'nin 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-5411 sayılı Kanunun 140. maddesi gereği fon bankaları her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Asıl ve birleşen davalarda davalı banka da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 29/05/2015 tarihli ve 6318 sayılı kararı ile fon bankası statüsüne alınmış olup, 22/07/2016 tarihi itibariyle bankacılık faaliyet izni kaldırılmıştır. Buna göre ilk derece mahkemesince; davalı bankanın asıl ve birleşen davada harçtan muaf tutulması ve davacı tarafından dosyaya yatırılan tüm harçların karar kesinleştiğinde talebi halinde kendisine iade edilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davalının temyiz harcından sorumlu tutulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün, HUMK'nIn 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının dört nolu bendinin kaldırılarak yerine “asıl ve birleşen davada davacının yatırdığı tüm harçların karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine,” cümlesinin eklenmesine, altı nolu bendin hükümden çıkarılarak yerine; "Davacı tarafından bilirkişi ve posta gideri olarak yapılan toplam 743 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.