"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/356 E., 2022/496 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Av. ... ile davalı asıl ... ve vekili Av. ...’ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22.10.1985 doğumlu davacı ...'ın normalin üstünde bir zekaya sahip olduğunu ve ileri derecede kimya bilgisinin bulunduğunu, 12.10.2004 tarihinde evde kimya çalışmaları yaptığı sırada siyanür zehirlenmesine maruz kalması üzerine acilen davalı şirkete ait ... hastaneye kaldırıldığını, burada diğer davacılar tarafından siyanür zehirlenmesi olduğu söylenmesi üzerine acilen müdahale edildiğini, ... ...'nın beş saat komada kaldığını sonradan şuurunun açıldığını ve 2 ... sonra MR ve tomografi çekilmeden beyninde hiçbir hasar olmadığı sadece psikolojik tedavi alması gerektiği söylenerek davalılar tarafından taburcu edildiğini, psikolojik tedavi için dava dışı ... Rum Hastanesi’ne yatırıldığını burada durumunun daha da ağırlaşması üzerine Marmara Üniversitesi Hastanesi' ne götürüldüğünü, yapılan tetkikler sonucunda konuşma ve yürüme zorluğunun beyin hasarından dolayı oluştuğunun, ... ...'da sekonder parkinsonizm hastalığının geliştiğinin bildirildiğini, bu hastalığın toksik zehirlenmeye bağlı olarak yoğun bakım sırasında siyanür antidotları kullanılması gerekirken kullanılmaması, oksijen çadırına alınması gerekirken alınmaması, yani uygulanan yanlış tedavi sonucu oluştuğunu ...'ın halen tedavisinin yurtdışında sürdürüldüğünü, tedavi için bir çok gider yapıldığını, iş gücü kaybının oluştuğunu, ... ... ile birlikte davacı olan anne ve babanında gerek maddi gerekse manevi yönden sıkıntılar yaşadıklarını ileri sürerek davacı ... için 100.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminat ile davacı anne ve ... için de ayrı ayrı 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2014 tarihli 2013/10 Esas, 2014/47 Karar sayılı kararıyla; davacı ...'ın olay günü maruz kaldığı siyanür zehirlenmesi sonucu kaldırıldığı davalı hastanesinde tedavisini yapan davalı doktorlar Dr. ... ve Dr. ... ile davalı hastanenin aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olan davalı ...'ın herhangi bir kusur ve ihmallerinin bulunmadığı, davacı ...'e uygulanan tedavinin Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, 14.08.2008 tarihli Adli Tıp Rapor ve içeriği ile Yüksek Sağlık Şurasından alınan 24-25.02.2011 tarihli rapor içeriklerine göre tıbben uygun olduğu, bu itibarla davacıların davalılardan maddi ve manevi giderim taleplerinin yerinde olmadığı yasal sonucuna ulaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2016 tarih ve 2015/29751 Esas, 2016/8502 Karar sayılı ilamıyla; mahkemece, ceza dosyasında alınan raporlara karşı davacıların itirazları da dikkate alınarak üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek, aralarında nöroloji uzmanının da bulunduğu, konularında uzman doktorlardan oluşturulacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; denetime elverişli 07.04.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre, hastaya uygulanan tedavi protokolleri ve sonrasındaki tıbbi uygulamalar dikkate alındığında, davacı ...'ın psikotik ilaç kullanımının mevcut olduğu, bunun sekonder parkinsonizme sebebiyet verme durumunun söz konusu olabildiği, hastanın siyanür zehirlenmesiyle yoğun bakıma yatırılışının üzerinden 8 ... geçtiğinde gözlenen etkilerin sebebinin siyanür harici kimyasallar olmasının yüksek ihtimal olduğu, hastanın yoğun bakımdan normale dönmesi için gerekli tedavilerin uygulandığı, destekleyici tedavide normabadik oksijen tedavisine hastanın olumlu yanıt verdiği, dolayısıyla siyanür zehirlenmesi nedeniyle hastanedeki takip muayene, teşhis, müdahale ve tedavi sonrası tıbbi uygulamada davalıların kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, davalıların tedavi sırasında siyanür antidotlarını kullanmaları gerekirken kullanmadıklarından ve oksijen çadırına almaları gerekirken almadıklarından dolayı davacı ...’te sekonder parkinsonizm hastalığının geliştiğini, dosyada bilirkişi incelemesinin yapılması için alanında en ... kurum olan Ulusal Zehir Merkezi'ne gönderilmesi talep edilmiş ise de; bu talebin dikkate alınmadığını, 07.04.2022 tarihli raporun Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 2015/29751 Esas, 2016/8502 Karar sayılı, 23.03.2016 tarihli bozma gerekçesine uygun olmadığı gibi denetime elverişli bir rapor da olmadığını, bilirkişilerin hiç bir kayıt ve belgede bulunmadığı halde sadece davalılar tarafından iddia edilen eter inhilasonu, psikotik ilaç kullanımı gibi iddiaları sanki varmış gibi değerlendirmesinin tamamen taraflı ve etik olmayan bir durum olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin ... yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 390 ıncı maddesine göre; vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Buna göre vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından ... zararlardan dolayı sorumludur.
2. Aynı Kanun’un 321/1 ... fıkrası gereğince mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en ... yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken ... görevini göstermeyen vekil, 818 sayılı Kanun’un 394/1 ... fıkrası uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Ancak tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise doktor sorumlu tutulmamalıdır.
3. Değerlendirme
Davanın temelini vekalet sözleşmesi oluşturmaktadır. Dava, davalı hastane ve doktorların vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ... borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. (Dava tarihi olan 12.10.2005 tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı B.K. 386, 390. md.). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır ( B.K. 390/II ). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur ( B.K. 321/1 md. ). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları ( hafif de olsa ) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en ... yolu tercih etmelidir ( Bkz. Tandoğan, Borçlar Hukuk ... Borç İlişkileri, Cild, Ank.1982, Sh.236 vd). Gerçektende mesleki bir işgören; doktor olan vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir ... göstermeyen vekil, B.K. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan 07.04.2022 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunması gerektiği, alınan bilirkişi raporunda davacının yaşadığı mağduriyetin herhangi bir dikkat ve ... eksikliğine dayanmadığının tespit edildiği dikkate alınarak, davalıların eylemi ile meydana gelen zarar arasında davalılara yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı ...’e verilmesine,
Aşağıda yazılı fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.