"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/512 E., 2022/1388 K.
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ceylanpınar Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi
SAYISI : 2017/221 E., 2020/339 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile 14.01.2016 tarihinde noterde onaylanan sözleşme ile adi ortaklık kurduklarını, ortaklığın ... ... Botaş Boru Hattı Bölge Müdürlüğü personel taşıma servis işini yapacağını, başlangıç tarihinin 16.01.2016, süresinin 36 ay olarak belirlendiğini, ortaklıkta kendisinin %30, davalı şirketin %70 pay sahibi olduğunu, iş ortaklığı sözleşmesinde şirkete herhangi bir kâr payı verilmediğini, davalı şirket yetkilisi ...nın adi ortaklık şirket müdürü olmasından dolayı hak ediş miktarları hakkında bilgi edinemediğini, sözleşme kapsamında ödenen teminatın 150.000 TL'sini karşılamış olmasına ve fiilen de yapılan işin devam etmesine rağmen herhangi bir kazanç elde edemediğini, 16.01.2016-31.12.2016 tarihleri arasına ait kâr payı alacağı talep hakkı doğduğunu ileri sürerek; iş ortaklığının tasfiyesine gidilmeden (adi ortaklık feshedilmeden) sadece ilk hesap dönemi için kâr payı alacağının tespiti ve bankalarda mevzuata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; şirketin henüz kâr etmediğini, 31.12.2016 tarihindeki hesaplamaya göre 16.703,68 TL şirketin zarar ettiğini, bu hususun davacı tarafça bilindiğini, davacı tarafından şirketin kâr ettiğine dair ispata yarar delil sunulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; adi ortaklık hükümleri gereği, yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişkinin vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlere tabi olduğu, ortaklığı yönetme yetkisi bulunmayan bir ortağın, ortaklığın işlerini görmesi veya bu yetkiye sahip ortağın yetkisini aşması hâllerinde vekâletsiz işgörmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı, yönetici ortakların, yılda en az bir defa hesap vermek ve kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlü olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2016 defter kayıtlarına göre 07.01.2016- 31.12.2016 tarihleri arasında ortaklığın 13.447,76 TL zarar ettiğinin tespit edildiği ve davacının çeşitli sahtelik iddialarını somutlaştıramadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; hukuki denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanıldığını, davalı yönetici ortak olduğundan gelir ve gider belgelerini bizzat düzenlediğini, resmi kayıtlarda kâr payı gösterilmemesinin vergi sorumluluğundan kurtulmaya yönelik yapıldığını, kâr payının belirlenmesinde vergi dairesine yatırılan matrah üzerinden değil de alanında uzman bilirkişilerce kâr payının belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiğini, iş ortaklığının... Bilişim Tem. San.Tic. Ltd. Şti. den sürekli olarak almış olduğu temizlik malzeme faturalarını gider olarak göstererek iş ortaklığın zarar ettiğini rapor edildiğini, adı geçen şirketin davalı şirketin ortaklarına ve aile fertlerine ait olduğunu, şirketin kurucu tek ortağının... olduğu, davalı şirketin de Mustafa Çelikbay'a ait olduğunu, adi ortaklık (iş ortaklığı) sözleşmesini davacı adına vekaleten...'ın imzaladığını, iş ortaklığı hakkında...'ın davacıya herhangi bir bilgi vermemesi ve kandırıldığını anlaması üzerine azlettiğini, bu durumun şahıslar arasındaki bağlantıyı ve gider faturalarının gerçek dışı olduğunu gösterdiğini, sunulan emsal Yargıtay kararlarına uygun şekilde alanında uzman bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmadan, hukuki denetime elverişsiz ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğranılan zararın veya kâr payının talep edilmesi; aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar ise de, dava dilekçesinde açık bir şekilde ortaklık tasfiye edilmeden sadece 2016 yılına ait kâr payının istendiği, davalının dava konusu ortaklıkta yönetici ortak olduğu belirlenmekle, adi ortaklık döneminde yönetici olmayan ortak tarafından kâr payı istenmesinin, adi ortaklığın tasfiyesini gerektirmediği, davacı yanın şişirilmiş fatura ve danışıklı olarak zarar gösterildiği iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu nedenleri temyiz dilekçesinde de tekrar ederek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan kâr payının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Adi ortaklıkta ortaklığın kâr veya zarar ettiğinin belirlenmesi idarecilerin görevidir. Gerçekten de yönetici ortaklar bu amaçla kural olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 630 uncu maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde her yıl bilanço düzenlemeli, bu düzenledikleri bilançoya göre ortakların kâr ve zarar hesabını çıkartarak onlara kâr paylarını ödemeli ve zarar paylarını tahsil etmelidir.
2.Bu çerçevede yönetici ortakların; ortakların kar payının belirlenmesi bakımından öncelikle tespit etmeleri gereken, ortaklığın safi karıdır. Bunun sonucu olarak söz konusu hesap döneminde ortaklığın elde ettiği tüm gelirin değil, vergiler ve bilhassa gerçek giderler indirildikten sonra, geri kalan kârın, yani safi kârın ortaklar arasında paylaştırılması gerekir (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, ... : Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 231-233).
3.Kural olarak elde edilen kâr veya zararın paylaştırılması bakımından, ortaklar arasında eşitlik ilkesi geçerlidir. Nitekim (6098 sayılı Kanun'un) “Kazanç ve zarara katılma” başlıklı 623 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir."
3. Değerlendirme
1.Hükme esas alınan 03.09.2019 tarihli raporda; davalı şirkete ait Yevmiye Defterinin yasal süre içerisinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdikinin yapılmadığı, defterde aylık yapılması gereken ücret tahakkuklarının üç ayda bir deftere kaydedildiği, iş ortaklığının 2016 yılı satışlarına ait 12 adet faturanın 973.74376 TL, gider ve hizmet alışlarına ait faturaların ise toplamının 990.447,46 TL olduğu, böylece davalının 2016 defter kayıtlarına göre 07.01.2016-31.12.2016 tarihleri arasında 13.447,76 TL zarar ettiği belirtilmiştir. Oysa ki, daha önceden hazırlanan 16.10.2018 tarihli ön raporda; iş ortaklığı tarafından dava dışı bölge müdürlüğüne 12 adet fatura düzenlendiği ve toplamının 1.061.380,69 TL olduğu belirtilmiş, Mahkemece iki rapor arasındaki 12 adet fatura toplamına ilişkin çelişki giderilmemiştir.
2.Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının yevmiye defterinin usulüne uygun düzenlenmediği belirtildiği halde anılan defter esas alınarak sonuca gidilmiştir. Ayrıca adi ortaklığa konu işin gerçekleştirilmesi amacıyla masraf yapıldığı kesin olmakla birlikte, 2016 yılı "Gider ve Hizmet Alışlarına" ait tabloda 24 kalem olarak düzenlenen faturanın 17 kaleminin... Bilişim Tem. San. Tic. Ltd. Şti.ne ait olduğu, davacının bu şirket yönünden gerçeğe aykırı fatura düzenlendiği iddiasında bulunduğu, nitekim Ticaret Sicil Gazetesine göre şirket yetkilisinin "..." olduğu,...'ın noterde düzenlenen 14.01.2016 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde davacı ... Tarım Plastik Tekstil Gıda İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. temsilen hareket ettiği, sonrasında davacı tarafından 16.06.2016 tarihinde azledildiği dosya kapsamı ile sabittir.
3.Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; yapılan masrafların ispatı bakımından yazılı delil sunulamasa bile, ortaklığın faaliyeti alanında uzman bilirkişiler tarafından yapılan masrafların tespit edilebileceği, bu durumda taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesi, ortaklık konusu işle ilgili bilgi ve belgeler, üçüncü kişi, kurum ve firmalarla yapılan ilgili sözleşmeler, ortaklarca yapıldığı iddia edilen gider ve masraflara dair belgeler üzerinde inceleme yapılıp, özellikle belgelendirilemeyen masraflar yönünden ise, işin mahiyeti gereği yapılması beklenilen giderlerin piyasa rayiçlerine (yapıldığı tarihteki) göre tespit edilmesi; ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara borcunun olup olmadığı hususunun da belirlenmesi suretiyle, ortaklar tarafından yapıldığı iddia ve ispat edilen masraflar tespit edilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.