"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2922 E., 2022/1736 K.
DAVA TARİHİ : 01.11.2018
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/580 E., 2019/236 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne, yeniden esas hakkında karar verilmesi nedeni ile konusuz kalan davalının başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; bünyelerindeki otel hakkında, davalının 31.07.2018 tarihli yazısı ile şehir şebeke suyu haricinde başka bir kaynaktan su temin edildiği ve idareye ait kanalizasyona deşarjının bulunduğu gerekçesiyle şirketleri 755.365,82 TL atık su bedeli ve kaçak atıksu cezası tahakkuk ettirildiğini, cezanın usulsüz ve yasalara aykırı olduğunu, cezaya itiraz edildiğini ancak reddedildiğini, tespitin yapıldığı 16.03.2018 tarihinde otelin Tohaç ÇAKAR tarafından işletildiğini, kendilerinin ise oteli 22.03.2018 tarihinde işletmeye başladıklarını, oteli kiraladıktan sonra şirketin dahi varlığından haberdar olmadığı kuyudan kiracı tarafından bilgileri ve rızaları olmadan motor takılmak suretiyle su kullanıldığına ilişkin idare tarafından tespit yapıldığını, otelin kullanılmasına başlandığı 22.03.2018 tarihinden cezanın tanzimine ilişkin belgede yer alan 26.07.2018 tarihleri arası için sorumlu tutulabileceklerini, otelin 2018 yılı kış aylarında tadilatta olduğunu, cezanın fahiş ve yönetmeliklere aykırı olduğunu, otelin 10 yıllık kazancının dahi cezayı karşılayamayacağını, kiracı tarafından kullanılan kaçak kuyuya ilişkin şirket aleyhine kesilen cezadan sorumlu olmadıkları ileri sürerek; anılan döneme ilişkin şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, şirketin sorumlu olduğu dönem tespit edildikten sonra kuyuda su kullanımına ilişkin olarak bilirkişi vasıtasıyla kullanılacak suya bağlı atık su bedelinin ve ceza miktarının tespit edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu otele ilişkin 12.06.2012 tarihinde TSN isimli şirkete su aboneliği tesis edildiğini, davacı şirketin başvurusu üzerine 08.08.2016 tarihinde aboneliğin devredildiğini, araştırmalar neticesinde otelin davacı tarafından 10.04.2014 tarihinde dava dışı Reşat isimli kişiden kiralandığını tespit ettiklerini, ayrıca TSN şirketi ile davacının aynı şirket bünyesinde bulunduklarını, 27.03.2017 tarihli yazıyla; şehir şebekesi kullanılmayıp kuyu suyu kullanıldığı, kanalizasyona deşarj edildiği, buna göre atıksu aboneliği yapılması için müracaat etmelerinin bildirildiğini, davacı tarafından işlem yapılmadığını, 16.03.2018 tarihinde su kuyusu nedeniyle kaçak su kullanım tutanağı düzenlendiğini, otel 10.04.2014 tarihinde kiralandığından bu tarih başlangıç alınarak Yönetmeliğin 38 inci maddesine göre tahakkuk yapıldığını, davacının 24.04.2018 tarihinde atıksu aboneliği için başvuruda bulunduğunu ve 13.07.2018 tarihinde abonelik sözleşmesini imzalandığını, kiracının abonelik başvurusunun bulunmadığını, davacının müteselsil sorumluluğu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı idare tarafından yapılan tetkikler sonucu şebeke aboneliğinin tüketimlerinin otel kapasitesine göre çok düşük bulunarak dava konusu cezanın tahakkuk ettirildiği, kira kontratlarına göre davacı şirketin dava konusu oteli 10.04.2013, 10.04.2014 ve 01.05.2016 başlangıç tarihli birer yıllık süreli kira sözleşmeleri ile kendi adına kiralayıp 15.05.2013 başlangıç tarihli bir yıllık kira sözleşmesi ile alt kiracı olan Tohaç Çakar'a kiraladığı, vergi kayıtlarına göre de Tohaç Çakar'ın dava konusu oteli 21.01.2013 tarihinde şube tescili ile işe başlayıp 15.05.2014 tarihinde bu adresteki işi terk ettiği, bahse konu su kuyusunun kiracı tarafından bilgileri ve rızaları dışında motor takılmak suretiyle kullanıldığı ileri sürülmüş ise de; davalı idare ile abonelik sözleşmesini davacı şirketin imzaladığı, otel işletmesi başka bir kişiye kiralansa dahi aboneliğin yeni kiracıya devri yönünde herhangi bir başvurunun bulunmadığı, davacının davalı idareye karşı sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı, bahse konu su kuyusunun ruhsatsız olduğu, ayrıca bilirkişi heyet raporunda ayrıntıları tek tek izah ve hesap edildiği üzere, davalı idarenin tahakkuk ettirdiği ceza tutarının, ... Abone Hizmetleri ve Tarifeler Yönetmeliği'nin 32 ve 38 inci maddelerinde düzenlenen esaslara uygun olup herhangi bir hesap hatasının bulunmadığı, aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinde öngörülen hesaplama yöntemi kaçak kullanıma ilişkin olduğundan somut uyuşmazlığa uymadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; tanıklarının dinlenmediğini, 22.03.2018 tarihinde oteli işletmeye başlattıklarını, kiracı Tohaç'ın aboneliği bulunmayan kuyudan su temin ettiğini oteli işletmeye başlattıktan sonra öğrendiklerini, ivedilikle 24.04.2018 tarihinde abonelik başvurusunda bulunduklarını, tahakkuktan sorumlu olmadıklarını, tahakkuk miktarının da hatalı belirlendiğini, hesaplamanın neye göre yapıldığının, güvence bedelinin esas alınmasının anlaşılamadığını, hesaplamanın Yönetmeliğin Atık Su Tarifesi başlıklı 11/7-b maddesi ile 38/13 maddesine göre yapılması gerektiğini, buna göre bilirkişi raporunda 94.420,73 TL hesaplama yapıldığını, kuyu suyu kullanımının kaçak kullanım olarak değerlendirilemeyeceğini, kaçak su tahakkuku yapılsa dahi hükümlere göre her oda için 20 m3 üzerinden hesaplama yapılması gerekeceğini, oda sayısının fazla gösterildiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı vekili; davanın reddedilmesine karşın gerekçeli kararın hüküm kısmının üçüncü ve dördüncü bendinde yer alan vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ait hususlar yanlış yazıldığını, dava sanki aleyhlerine sonuçlanmış gibi karşı taraf lehine vekalet ücreti ile yargılama gideri ödemelerine hükmedildiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olduğuna göre, davalının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan bir veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerektiği, davacının abone ve fiili kullanıcı olarak sorumluluğu olduğu, şebeke dışı kaynaklardan su kullanımı nedeni ile emsal işyerleri dikkate alınarak aboneye atıksu bedeli tahakkuk ettirilmesi gerektiği yönündeki tespit içeren bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, Yönetmeliğin 11 inci maddesindeki hesaplama yönteminin kaçak su kullanımına ilişkin olduğundan bahisle davanın tümden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin atıksu tahakkukuna esas alınacak tüketim miktarının doğru tespit edilmediğine yönelen istinaf istemi dışında tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden esastan reddine, davacı vekilinin atık su tahakkukuna esas alınacak tüketim miktarının doğru tespit edilmediğine yönelen istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından 31.07.2018 tarihli 755.365,82 TL tutarlı kaçak atıksu bedelinin 660.945,07 TL'lik kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine, 94.420,73 TL'lik kısım yönünden istemin reddine, davalının istinaf istemi yeniden karar verilmesi ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; bilirkişi tarafından Yönetmelik hükümlerinin yanlış değerlendirildiğini, 1082 gün üzerinden hesaplama yapıldığını, 1436 gün üzerinden hesaplama yapıldığının saptanmasının doğru olmadığını, Yönetmeliğin 11 inci maddesinin, idarede atıksu kaydı bulunup ölçümlenemeyen miktarın tespitinde uygulanacağını, atık su sayacı olmadığı durumlarda uygulanmayacağını, 11 inci maddede değişiklik yapıldığını, 38 inci maddede ise kaçak su kullanımının belirlendiğini ve 32 nci maddedeki güvence bedeli üzerinden hesaplama yapılacağının hükme bağlandığını, takdir yetkisi bulunmadığını, emsal işyerlerinin esas alınamayacağını, tahakkuklarının doğru olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Temyize konu uyuşmazlık; davacı hakkında düzenlenen tespit tutanağına göre, abonesiz kuyu suyu kullanımı nedeniyle kaçak su tahakkuku mu, atık su tahakkuku mu yapılacağına yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun (2782 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimleri atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri almakla yükümlüdürler”.
2. Aynı maddenin dördüncü fıkrası ise; “Atıksuları toplayan kanalizasyon sistemi ile atıksuların arıtıldığı ve arıtılmış atıksuların bertarafının sağlandığı atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı, ıslahı ve işletilmesinden; büyükşehirlerde 20.11.1981 tarihli ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunla belirlenen kuruluşlar, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bunların dışında iskâna konu her türlü kullanım alanında valiliğin denetiminde bu alanları kullananlar sorumludur” hükmünü içermektedir.
3. Maddenin altıncı fıkrasında, atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacakların, bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın, arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorunda oldukları, bu hizmetlerden yararlananlardan, belediye meclisince ve bu maddede sorumluluk verilen diğer idarelerce belirlenecek tarifeye göre atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınacağı düzenlenmiştir. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, atıksu ile ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.
4. 2782 sayılı Kanun'un atıksuların arıtılması ve tahliyesiyle görevli kıldığı belediyelerin yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların karşılığını oluşturan ve büyük bir bölümü kamu hukukuna dayalı olan gelir kaynakları, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda sayılmıştır. Ağırlıklı olarak bu gelir kaynakları, ilan ve reklam vergisi (md.12), eğlence vergisi (md.17), haberleşme vergisi (md.29) elektrik ve havagazı tüketim vergisi (md.34) gibi çeşitli vergilerden; ikinci kısımda düzenlenen belediye harçlarından ve üçüncü kısımda düzenlenen harcamalara katılma paylarından oluşmaktadır. “Ücrete tabi işler” başlıklı 97 nci maddede ve ayrıca “Müze giriş ücretleri ile madenlerden belediyelere pay” başlıklı mükerrer 97 nci maddede, belediyelerin gelir elde edecekleri diğer kaynaklar düzenlenmiştir. Buna göre “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet ve belediye mücavir alan sınırları içerisinde yer altı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi suları için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyeye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir”.
5. Açıklanan düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde; kuyu suyunun yeşil alanlarda sulama suyu olarak kullanılması durumunda su ve atıksu bedelinin ödenmeyeceği, ancak bu kuyu suyunun yeşil alan dışında kullanılıp (evde, işyerinde, wc, lavabo vs.) çıkan atık (kirli) suyun kanalizasyon tesisine deşarj edilmesi hâlinde Tarife hükümlerine göre atıksu bedelinin ödeneceği açıktır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2016 tarihli ve 2017/3-964 E., 2019/476 K.; 20.01.2016 tarihli ve 2014/13-193 E., 2016/16 K.; 22.01.2014 tarihli ve 2013/13-508 E. 2014/39 K. sayılı kararlarında da kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkartarak kullanan kişinin fiili kaçak su kullanımı olarak değerlendirilemezse de, kişinin bina ya da işletmede kullandığı kuyu suyu kadar atıksu ürettiği, atıksuların uzaklaştırılması konusunda verilen hizmetlerden yararlanması ve atıksuları kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla binadan uzaklaştırması hâlinde, yukarıda belirtilen Tarife ile belirlenen atıksu bedelinden sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmiştir.
6.... Abone Hizmetleri ve Tarifeler Yönetmeliği'nin Atıksu tarifesi başlıklı 11 inci maddesinde; " İdarenin şehir şebeke suyu hizmetlerinden yararlananlar ile yararlanmayıp kuyu, kaptaj, deniz, havuz ve benzeri yerlerden tankerle veya diğer yollarla yeraltı ve yüzeysel suları temin ederek su kullanan ve kanalizasyon şebekesinden yararlanan gerçek ve tüzel kişiler atıksu bedeli ödemekle yükümlüdürler. Tüketilen her bir m3 su üzerinden alınan atıksu bedeli, abonenin ait olduğu tarifenin su bedelini aşmayacak şekilde Genel Kurul tarafından belirlenir.", maddenin 7. bendinde ise; "Sayaç olmayan yerlerde atıksu miktarının konut dışı abonelerde, çalışan insan sayısı, aboneliğin özellikleri, emsal abonelerin tüketimleri veya varsa daha önceki şebeke suyu sarfiyatı gibi ölçüler dikkate alınarak atıksu tahakkukuna esas alınacak tüketim miktarı bulun İdarenin hizmetlerinden yararlanan aboneler, tükettiği kadar su kirleteceğinden suyun uzaklaştırılması için atıksu bedeli ödemekle yükümlü olup; İdareye müracaat ederek atıksu abone sözleşmesi yapmak zorundadırlar. " şeklinde düzenlenme yapılmıştır.
3.Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre de; kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkararak su kullanan kişi ve kuruluşlardan kaçak su bedeli alınamayacağı, üretilen atıksuyun kanalizasyon tesislerine verilmesi hâlinde atıksu bedeli alınabileceği, Atıksu tarifesini düzenleyen 11 inci maddeye göre cezalı tahakkuk miktarının hesaplandığı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.