"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/919 E., 2022/1025 K.
DAVA TARİHİ : 04.03.2017
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/318 E., 2022/261 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine, davalının başvurusunun kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Zonguldak ili Merkez ilçesi 142 ada 1 ve 143 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarda hissedar olduğunu, taşınmazına komşu olan 142 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 335 m² yüzölçümlü kısmın davalı ... İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından ilanen ihaleye çıkarıldığını, davacının ihaleyi kazanarak 60.000,00 TL bedel karşılığında 21.06.2007 tarihinde taşınmazı satın aldığını, zaman içerisinde taşınmazın bulunduğu bölgenin değer kazandığını, davacının da buna bağlı olarak gelir getirmesi amacıyla taşınmaz üzerinde birçok masraf yaptığını ancak daha sonra taşınmaza ilişkin ihalenin davalı idarenin kendi kusuru nedeniyle Danıştay tarafından iptal edildiğini, iptal sonucu davacının ödemiş olduğu ihale bedelinin iade edilmediğini, ihalenin iptal edilmesinde davacının hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının ihale bedeli olarak ödediği 60.000.00 TL'nin taşınmazın civarında yer alan emsal taşınmazların rayiç değerleri gözetilmek suretiyle yeniden güncellenerek ihale tarihinden itibaren faiziyle birlikte güncel bedelinin ve mahrum kalınan kazançlarının tespiti ile şimdilik 1.000.00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11.04.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL ile dava ettikleri miktarı 75.630,50 TL arttırarak toplam 135.630,50 TL alacağın 21.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, yetki (Zonguldak mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle), tahkim ve iş bölümü itirazları olduğunu, davalı idareye ait taşınmazın 12.04.2007 tarihli ihale ile davacıya satıldığını, Liman-İş Sendikasının davalı aleyhine açtığı dava sonucunda ihalenin iptal edildiğini, davalıdan kaynaklanan bir durumun söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki satış sözleşmesinde taraflardan kaynaklanmayan nedenlerden dolayı tapu devrinin gerçekleşmemesi halinde alıcının TCDD'den faiz, gecikme bedeli ve benzeri herhangi bir hak talebinde bulunamayacağının düzenlendiğini, bu nedenle davacının davalıdan herhangi bir alacak talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Mahkemenin 15.11.2018 tarihli, 2017/103 E., 2018/576 K. sayılı kararıyla; ''Davalı idare tarafından yapılan satışa esas yönetmeliğin ve dolayısıyla satışın iptalinde Danıştay 13. Dairesi Başkanlığının karar vermesi nedeniyle davalı idarenin bir kusuru bulunmadığı, davalı idarenin satış ile davacı üzerine geçmiş olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini mahkeme kararı ile sağladığı ihale Danıştay kararı ile iptal edildiğinden herkesin aldığını geri vermekle yükümlü olduğu, davalı idarenin tapu iptali ve tescili sağladığı, davacının da dava konusu taşınmazın satımı sırasında ödemiş olduğu 60.000,00 TL'yi satış sözleşmesinin yapıldığı 21.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan talep edebileceği, mahrum kalınan karı talep edemeyeceği'' gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, 60.000,00 TL alacağın 21.06.2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
2. Hükme karşı süresi içinde taraflar İstinaf yoluna başvurmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 09.07.2021 tarihli, 2021/457 E., 2021/895 K., sayılı kararı ile "Mahkemece; sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca denkleştirici adalet ilkesine göre, alanında uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davacı tarafından ödenen bedelin ilk ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar ulaşacağı alım gücünün çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir. Ancak, mahkemece; bu yönde araştırma yapılmadan ve deliller toplanmadan karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun(diğer hususlar incelenmeksizin) kabulü ile HMK.'nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına" karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''İstinaf kararı doğrultusunda sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca denkleştirici adalet ilkesine göre alanından uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davacı tarafından ödenen bedelin ilk ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar ulaşacağı alım gücü çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle belirlendiği, davacının dava konusu taşınmazın satışı için düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesi uyarınca davalı idareye 28.05.2007 tarihinde fatura karşılığında 60.000,00 TL ödediği, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/2015 tarihinde kesinleşen 2012/649-2013/286 sayılı hükmü ile iptal edildiği ve taşınmazın davalı adına tescil edildiği, bu nedenle taşınmaz satış sözleşmesinin ifasının tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararı iptali ile 16.03.2015 tarihinde imkansız hale geldiği, buna göre davacının davalı idareye 28.05.2007 tarihinde ödediği 60.000,00 TL'nin, ifanın imkansız halde geldiği 16.03.2015 tarihinde ulaştığı değerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince işçi ücretleri, memur maaşları, altın fiyatları, dolar ve TÜFE'deki artışların ortalaması dikkate alınarak 135.630,50 TL olduğu'' gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 135.630,50 TL alacağın 16.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ihale ile satışa çıkarılan taşınmazı ticari faaliyetlerini devam ettirmek amacıyla satın aldığını, ihale ile taşınmazı satın almasından sonra Kozlu ilçesinin geliştiğini ve söz konusu arazinin hemen bitişiğine şehir merkezinin taşındığını, davacının ihale bedeli olarak ödemiş olduğu miktar iade edilmediği gibi, herhangi bir emsal yer tapusu da gösterilmediğini, mahkemenin kararı sonrasında davacının zarara uğradığını, mahkeme tarafından yalnızca ihale bedelinin işçi ücretleri, memur maaşları, altın fiyatları, dolar ve TÜFE'deki artışların ortalaması dikkate alınarak bir karar verildiğini, Yargıtay'ın emsal nitelikteki kararları uyarınca dava konusu taşınmazın rayiç bedeli üzerinden hesaplama yapılması yönünde hüküm tesis edilmesini ve taşınmaz satışlarına ilişkin belgelerin dosyaya kazandırılmasını talep ettiklerini, davacının ticari faaliyetini etkin bir şekilde yürütemediğinden ticari itibarının da oldukça zarar gördüğünü, ihalesi iptal edilen taşınmazı almak suretiyle işyerinin etrafında bulunan civar taşınmazlardan birini alma fırsatından mahrum kaldığını, kararda faiz türünün yasal faiz olarak belirtildiğini, reeskont (avans) faiz oranının uygulama alanı bulması gerekirken, yasal faiz uygulanması hususunun da nazara alınmasını ve kararın bu yönüyle de bozulmasını talep ettiklerini, emsal taşınmaz bedelleri de dosyaya kazandırılarak taşınmazın rayiç bedeli için bilirkişi heyetince gerçekleştirilecek değerlendirme neticesinde hesaplanması, davacının elde etmekten mahrum kaldığı miktarın da hesaplanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme gereği faiz, gecikme bedeli vb. hak talebinde bulunulamayacağını, bu sebeple dava konusu taşınmazın tespit edilen bedelini kabul etmemekle birlikte bu bedelin talep edilemeyeceğini düşündüklerini, olayda davalının kusurundan söz etmenin mümkün olmadığını, bu sebeple somut uyuşmazlıkta sözleşme kurallarının uygulanması gerektiğini, benzer olayda Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/8199 E. ve 2016/11984 K. sayılı ilamında" 88.632,00.-Tl'nin temerrüt tarihi olan 06.09.2011 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesi" gerektiği düşüncesiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verdiğine ilişkin de beyanda bulunulduğunu, hal böyle iken aynı uyuşmazlıklardan farklı kararların doğmasının hukuka olan güveni sarstığını, ifanın imkânsız hale geldiği tarihin, satışa dayanak ihalenin iptal edildiği tarih olduğunu, bu sebeple yapılan bu hesaplamanın da hükme esas alınamayacağını, alacağın zamanaşımına uğradığı yönünde itirazlarının değerlendirilmediğini, ıslah dilekçesi tarihi esas alınmaksızın dava konusu alacağa işletilen faiz başlangıcının 16.03.2015 tarihi olarak kabul edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın lehlerine ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Mahkemece görüşüne başvurulan hesap bilirkişisi 09.02.2022 tarihli hükme esas alınan raporunun ihtilafı giderici, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, belirsiz alacak davası olarak açılmış olan davada davacının; dava dilekçesi ile 60.000.00 TL'nin yeniden güncellenerek ihale tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, bu talebini 11.04.2022 tarihli dilekçesi ile 135.630,50 TL’ye yükselttiği, buna göre; hüküm altına alınan alacağın tamamına tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerektiği, davalı aleyhine yargılama gideri olarak hükmedilen harca yönelik incelemeye gelince; davalı ...’nün, 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre harçtan muaf olması nedeniyle, bakiye 3.056,87 TL harcın davalıdan tahsiline ve davacı tarafından karşılanan harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmediği'' gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, davanın kısmen kabulü ile, 135.630,50 TL alacağın 16.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davalı kurum harçtan muaf olduğundan davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan alınan 1.041,73 TL peşin harç ve 1.295,00 TL ıslah harcının talep halinde davacıya iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıdan ihale yoluyla satın alınan taşınmaz hakkında, ihalenin iptaline ve taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmesi nedeniyle, davacının bu yüzden uğradığı zararların tazmini ve taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ''Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri'' başlıklı bölümünde yer alan 77 nci maddesi; ''Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.''
2.6098 Sayılı Kanun'un ''
zamanaşımı'' başlıklı 82/1 inci maddesi; '' Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.''
3.6098 Sayılı Kanun'un borçlunun temerrüdüne ilişkin 117 nci maddesi; ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.'',
4.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 nci maddesi; ''(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.'' ,
5.6100 Sayılı Kanun'un 26/1 inci maddesi; ''Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.'' şeklindedir.
6.''Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlemiştir. Burada benimsenen ilkeye göre; zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminat da o kadar olacaktır. Bir başka deyişle, ödenecek tazminat o miktarda olmalıdır ki, eğer zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, ödenecek tazminatla, aynı durum tesis edilebilsin (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 esas, 2010/427 karar; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618-668 esas, karar ve 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 esas, 2003/125 karar sayılı ilamları).
7.492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun harçtan müstesna işlemleri belirten 13 üncü maddesi; ''Aşağıda yazılı mevzular harçdan müstesnadır: a) Değeri 50 Yeni Türk Lirasını geçmeyen dava ve takipler (Ticari senetlere ait takipler hariç), (b) Vasi tayini ve azli, hakimin reddi talebinin kabulü ve hakimin istinkafına ait kararlar, c) Ayda 100 Yeni Türk Lirasını geçmeyen nafakalara ait dava ve takipler, “Birden fazla kişiler lehine nafakaya hükmedilmesine dair ilamlarda her kişi lehine hükmedilen miktar müstakil olarak nazara alınır. d) İcra ve iflas dairelerinin kusuru yüzünden yanlış yapılmış olan işlemlerin ıslahı ve iptaline dair tetkik mercileri kararlariyle, bu iptal veya ıslah dolayısiyle yeniden yapılacak işlemler, e) Ticaret sicilinde re'sen yapılan düzeltmeler, f) İcra tetkik mercilerinin cezaya mütedair kararlariyle bu kararların temyizi işlemleri. g) İcra ve İflas Kanununun 270 nci maddesine göre yapılacak defter tutma işlemleri, h) Yetkili makamların istiyecekleri ilam ve sair evrak suretleri, i) Kamu adına C. savcıları tarafından Hukuk mahkemelerine açılan davalar ve kanun yolu başvuruları ile ceza mahkemelerinden verilen kararlara karşı kanun yolu başvuruları, (J) Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemleri.'' şeklindedir.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, temyizen incelenen dosyada, davacının, davalı kurumun açtığı ihaleyi kazanarak, dava konusu taşınmazı 21.06.2007 tarihinde satın aldığı, sonrasında Danıştay kararı ile ihalenin iptaline karar verildiği ve davalının, davacı aleyhine Zonguldak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/318 E. sayılı dosyasında açtığı dava sonucu "dava konusu taşınmazın tescilinin dayanağını teşkil eden ihale işlemi ortadan kalktığından sicilin hukuki dayanaktan yoksun kaldığının tespiti ile davanın kabulüne" karar verildiği ve hükmün 16.03.2015 tarihinde kesinleştiği, bu tarih itibariyle davalının, davacının ödediği bedel yönünden sebepsiz zenginleştiği, davanın, 16.03.2015 tarihinden itibaren henüz 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 04.03.2017 tarihinde açıldığı, belirsiz alacak davası olarak açılan davada, davacı vekilinin 11.04.2022 tarihli talep artırım dilekçesini sunduğu, zamanaşımı süresi belirsiz alacak davasının açılması ile alacağın tamamı için kesildiğinden, davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğrama riskinin bulunmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 107/2 nci maddesi çerçevesinde davacının alacak miktarının mahkemece tam ve kesin olarak belirlenmesinin ardından iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talep sonucunu artırabileceği, bu hâlde davanın ıslahı kurumundan bahsedilemeyeceği ve artırılan talep yönünden davalının zamanaşımı def’înin de dinlenmeyeceği anlaşılmakla davalının zamanaşımı yönünden temyiz itirazlarının reddi gerektiği, ifanın imkansız hale geldiği tarihin aynı zamanda davalının sebepsiz zenginleştiği tarih olduğu anlaşılmakla, 6098 Sayılı Kanun'un 117/2 nci maddesi gereği, 16.03.2015 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, davacı vekilinin dava dilekçesinde; niteliğini belirtmeden alacaklarının faiziyle birlikte tahsilini talep etmesine, yine 11.04.2022 tarihli talep artırım dilekçesiyle 135.630,50 TL alacağın yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmesine ve taleple bağlılık ilkesi gereği alacağa yasal faiz yürütülmesinin usul ve kanuna uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacının aşağıdaki paragrafın dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3.Davacının ödediği satış bedelinin, başlangıçtan itibaren geçersiz satışlarda uygulanması gereken denkleştirici adalet ilkesine göre (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları esas alınarak) belirlenmesi ve bu bedele hükmedilmiş olması, davacının gerçek zararını karşılamamaktadır. Somut olay değerlendirildiğinde; davacının, davalı kurumun açtığı ihaleyi kazanarak, dava konusu taşınmazı 21.06.2007 tarihinde satın aldığı, sonrasında Danıştay kararı ile ihalenin iptaline karar verildiği ve davalının, davacı aleyhine Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/318 E. sayılı dosyasında açtığı dava sonucu "dava konusu taşınmazın tescilinin dayanağını teşkil eden ihale işlemi ortadan kalktığından sicilin hukuki dayanaktan yoksun kaldığının tespiti ile davanın kabulüne, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline" karar verildiği ve hükmün 16.03.2015 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki ihale sonucu yapılan sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen, ihale kararının iptal edilmesi ile geçersiz hale geldiği ve açılan tapu iptal tescil davasının kesinleştiği 16.03.2015 tarihinde ifanın imkansız hale getirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda ifanın imkansız hale geldiği tarihteki davacının gerçek ve güncel müspet zararının belirlenmesi, taşınmazın ifanın imkansız hale geldiği tarih olan 16.03.2015 tarihindeki rayiç değerine hükmedilmesi gerekirken, denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen değerine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Kabule göre de, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 üncü maddesinde harçtan müstesna işlemler belirtilmiş olup, davalı harçtan muaf değildir. Buna rağmen hüküm fıkrasında davalının harçtan muaf olduğu belirtilerek harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya istek halinde iadesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.