"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/566 E., 2022/1545 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/86 E., 2021/790 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... İli ... İlçesinde kain 134 ada 2, 156 ada 1, 107 ada 1, 171 ada 1 ve 44 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olduğunu, 26.07.2015 tarihinde davalının sorumluluğundaki enerji nakil hattından kaynaklanan yangın sebebi ile taşınmazları üzerinde bulunan fıstık ve elma ağaçları ile bağ omcalarının yanarak zarar gördüğünü, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/67 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, uğramış olduğu zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 281.661,39 TL tazminatın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; tek taraflı olarak yapılan tespiti kabul etmediğini, yangının elektrik direklerinden çıkmadığını, aksi yöndeki iddiaların kanıtlanması gerektiğini, nakil hattının kime ait olduğunun tespiti gerektiğini, olayda sorumluluğunu doğuracak illiyet bağı bulunmadığını, kusurunun olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; fen bilirkişisinden alınan ek rapor ile yangının başlangıç noktası ile yayılış yönünün tespit edildiği, davacının meydana gelen zarar nedeniyle kusursuz olduğu, tüm sorumluluğun davalı şirkette olduğu; ancak olayın meydana geldiği yerde kaçak elektrik kullanımının fazla ve davalı şirketin sorumlu olduğu alanın geniş olması, mevsim şartları itibariyle her bölgeye yetişmesinin zorluğu nazara alındığında hesaplanan toplam 238.920,32TL tazminat üzerinden takdiren %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 191.136,25 TL tazminatın yangın tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; eksik inceleme ile karar verildiğini, olay sebebiyle sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olduğunu, yangının çıkış nedeninin net olarak tespit edilmediğini, ihtimale binaen belirlenen kusur oranının hatalı olduğunu, zarar miktarına yönelik bilirkişi raporunun gerekçesiz hazırlandığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aynı yangın olayı nedeniyle başkaca zarar gören vatandaş tarafından açılan ve Dairemizin 2020/10394 E, 2021/2030 K.sayılı kararı ile onanan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/129 Esas ve 2019/478 Karar sayılı dosyasının "25.09.2017 tarihli elektrik bilirkişi raporunda davalıya %60, davacıya %40 oranında kusur izafe edilmiş ise de; yangının çıkmasına neden olan elektrik direklerinin davacıya ait taşınmazda bulunmayışı, yangın çıkış noktası ile davacıya ait taşınmaz arasındaki mesafenin uzaklığı, yangının ... Mezrasından başlayıp çevre köylere kadar geniş bir alana yayılması, yangının yayılmasında davacının bir etkisinin olduğuna ilişkin delillerin bulunmadığı hususları da gözetilerek dosyaya sunulu 08.07.2019 tarihli elektrik bilirkişisi raporunda da detaylandırıldığı üzere davacının kusuru olmadığı değerlendirilerek hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış, ancak olayın meydana geldiği yerde kaçak elektrik kullanımının fazla olması, davalı şirketin sorumlu olduğu alanın geniş olması, mevsim şartları itibariyle her bölgeye yetişmesinin zorluğu nazara alındığında tazminattan makul oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğinden hesaplanan toplam 117.082,02 TL miktar üzerinden Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre takdiren %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılmış..." şeklindeki gerekçesi esas alınmak ve davacı yangının çıkmasında ve büyümesinde kusursuz sayılmakla birlikte toplam tazminattan % 20 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle verilen kararda usul ve esas bakımından yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik nakil hattından kaynaklandığı ileri sürülen yangın nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) ‘’Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme ‘’ kenar başlıklı 71 inci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur."
2. Dairemizin 10.03.2015 tarihli ve 2014/17484 E, 2015/3876 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şu şekildedir: “Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).”
3. Bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Dairemizin bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir (Dairemizin 16.03.2020 tarihli ve 2020/834 E., 2020/2392 K.; 27.02.2020 tarihli ve 2019/6118 E., 2020/1792 K. sayılı ilamları).
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporu incelendiğinde, yanan ağaçlar nedeniyle uğranılan zararın, ağaçların tespit edilen değerlerinin yanan ağaç sayısıyla çarpılması suretiyle belirlendiği anlaşılmaktadır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. İlk Derece Mahkemesince; açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, ziraat mühendisi bilirkişiden, meydana gelen zararın tespiti noktasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararında emsal gösterilen, Dairemizin 01.03.2021 tarihli ve 2020/10394 E., 2021/2030 K. sayılı ilamıyla onanan dosyada alınmış olan rapor gibi, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin tazminat tutarına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca tazminat tutarı yönünden davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.