"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/795 E., 2022/1057 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/261 E., 2021/72 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 17.07.2010 tarihinde kopan elektrik telinin üzerine düşmesi sonucu elektrik akımına kapılarak yaralanması sonucunda bedeni ve zihinsel fonksiyonlarını yitirdiğini ve sürekli olarak başkasının bakımına muhtaç duruma düştüğünü, davalının sorumluluğunda bulunan elektrik iletim hattındaki bozukluk ya da bakım eksikliği nedeniyle gerçekleşen olay nedeniyle davalıya karşı açmış oldukları maddi ve manevi tazminat davasında davalının kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun ve kendisinin meslekte kazanma gücünü %100 kaybettiğinin tespit edildiğini, anılan davanın kabulüne ilişkin kararın temyiz incelemesi sonucu kesinleştiğini, haksız eylem sonucu sadece zihinsel fonksiyonlarını ve meslekte kazanma gücünü kaybetmekle kalmayıp sürekli olacak şekilde başkasının bakımına ihtiyaç ... hale geldiğini ileri sürerek, fazla çıkması halinde artırılmak üzere 750.000 TL bakıcı gideri tazminatının olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 24.12.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini toplam 1.219.891,05 TL olarak belirlemiştir.
II. CEVAP
Davalı; olay tarihinden 7 yıl sonra açılan davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, davacının bakıcı gideri tazminatı adı altında talep ettiği bedelin kesinleşen ve ödemesi yapılan tazminat dosyasında hüküm altına alındığını, tazminat ismi değiştirilerek mükerrer tazminat talep edildiğini, ihbar gelir gelmez olay yerine intikal edildiğini, kazaya sebep olan kablonun abone kablosu olup dağıtım kablosu olmadığının tespit edildiğini, olayda kendilerine atfedilecek bir kusur veya ihmalin bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, ayrıca davacının kusuru da göz önünde tutularak hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı şirkete ait elektrik dağıtım tellerinin kopması nedeniyle davacının elektrik akımına kapıldığı, elektrik çarpması nedeniyle davacının yaralandığı, davalı tarafından bakım ve gözetim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden meydana gelen zarar nedeniyle davalının haksız fiil hükümleri doğrultusunda davacıya karşı sorumlu olduğu, taraflar arasında cismani zarar ve manevi tazminat nedeniyle görülen Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/572 E. sayılı dosyasında davalının sorumluluğuna karar verildiği, verilen kararın Yargıtayca düzeltilerek onandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere olay nedeniyle davacının %100 maluliyete uğradığı, bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olduğu ve bakıcı gideri nedeniyle davacının zarara uğradığı, anne ve babasının ömür sonuna kadar davacıya bakması nedeniyle %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması yerinde görüldüğü bu doğrultuda hesaplama yapılan 23.11.2020 tarihli bilirkişi raporu ile davacının bakıcı gideri nedeniyle uğradığı zarar miktarının 919.794,18 TL olarak kabul edildiği, davacının uğradığı zarar 919.794,18 TL olduğundan bu miktarı aşan 300.096,87 TL yönünden talebin esastan reddine karar verildiği, dava dilekçesinde 750.000 TL talepte bulunulmuş olup bedel artırım dilekçesinde 1.219.891,05 TL talep edildiği, bedel artırım dilekçesiyle artırılan kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 750.000 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı; geçerli ve makul sebepler gösterilmeksizin tazminatın %50'si oranında hakkaniyet indirimine tabi tutulmasının doğru olmadığını, maruz kaldığı eylemin suç niteliği ortada olup 17.07.2010 olay tarihinden itibaren 8 yıllık uzamış zamanaşımı süresi dolmadan belirsiz alacak davası açıldığını, davanın açıldığı 13.07.2018 tarihinde zamanaşımı süresinin kesildiğini, bu nedenle olay tarihi ile rapor tarihi arasında ya da olay tarihi ile bedel artırım tarihi diye belirtilen talebin tam ve kesin olarak belirlenme tarihi arasında geçen sürenin hiçbir önemi bulunmadığını, 13.07.2018 dava tarihi ile 24.12.2020 talep artırım tarihi arasında zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığından 169.794,18 TL yönünden talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, hakkaniyet indirimi miktarı ve zamanaşımından dolayı reddedilen miktar yönünden kararının kaldırılması için istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, mükerrer tazminat talep edildiğini, bilirkişi raporunun denetimden uzak olduğunu, %50 hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiği belirtilmiş ise de uygulanmadığını, kusur raporuna itiraz edildiğini, kusur raporu alınmadan karar verildiğini, kazaya sebep olan kablonun abone kablosu olduğunu ve zarardan abonenin sorumlu olması gerektiğini, olayın ... tanığının vefat etmesi nedeniyle dinlenemediğini, hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğunu, faize olay tarihinden değil dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini, davacının olay tarihinde 16 yaşında olduğunu, anne ve babasının bakım ve gözetim yükümlülüğü altında olduğundan kusurlarının bulunduğunu, yüksek miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılması için istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava konusu olay nedeniyle ağır bedensel zarara maruz kaldığı, 19.02.2019 tarihinde kesinleşen Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/572 E., 2017/31 K. sayılı dosyasındaki bilgi ve belgelere göre davacının olay nedeni ile %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin, davalının olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacının işbu davayı 750.000 TL üzerinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesine dayalı belirsiz alacak davası olarak 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi içerisinde açtığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere olay nedeniyle davacının %100 maluliyete uğradığı, bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olduğu ve bakıcı gideri nedeniyle davacının zarara uğradığı, tazminat talebinin yerinde olduğu, davalı tarafça kesin hüküm itirazında bulunulmuş ise de eldeki dava konusu bakıma muhtaç kalma nedeniyle (bakıcı gideri) uğranılan zarar iddiası olup Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/572 E. sayılı dosyasında davacının maluliyet nedeniyle uğradığı zararın dava konusu edilmediği, her iki dava aynı olaydan kaynaklanmakla birlikte farklı konularda olduğundan kesin hüküm itirazının yerinde görülmediğine ilişkin gerekçede bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak dava dilekçesinde açıkça 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesine göre dava açıldığı belirtildiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi gerektiği, zamanaşımı süresinin belirsiz alacak davası açılması ile tüm alacak için kesildiği, diğer bir anlatımla davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğramasının söz konusu olmayacağı, bu nedenle davacının artırım dilekçesindeki talebi dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde artırılan talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı; bundan ayrı olarak Mahkemece, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 185 ... maddesi uyarınca aile bireylerinin yardım yükümlülüğü nedeniyle davacıya aile içinde bakılacağından bakıcı giderinden %50 oranında indirim yapılmasına karar verilmiş ise de somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgular bir arada değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 51 ... ve 52 nci maddelerinde belirtilen durumların gerçekleşmesi hâlinde ancak hâkim tarafından tazminattan indirim yapılabileceği, ölüm nedeniyle uğranılan zararlarda ve bedensel zararlarda 55 ... madde ile açık biçimde hakkaniyet düşüncesiyle indirime gidilemeyeceği açıkça düzenlendiği dikkate alındığında zarar görenin aile bireylerinin zarar veren lehine sorumluluğu ve yükümlülüğü olmayacağı gibi zarar verenin sorumluluğunu haksız fiil failine hizmet eder şekilde aile bireylerine yüklemenin de doğru olmadığı, her ne kadar toplum aile içi bakım dayanışmasını ahlaki ödev olarak görse de, bu durumun zarar sorumlusu lehine yorumlanmasının mümkün olmadığı, bu nedenlerle Mahkemece aile içi bakım ve dayanışma nedeniyle bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılmasının doğru görülmediği gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kabulü ile, 1.219.891,05 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerin yanında zamanaşımı süresinin dolduğu sabitken İstinaf Mahkemesince zamanaşımının uygulanmamasının, 4721 sayılı Kanun'un 185 ... maddesi uyarınca aile bireylerinin yardım yükümlülüğü nedeniyle davacıya aile içinde bakılacağından bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken hakkaniyet indirimi yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik çarpmasından kaynaklı bedensel zarar nedeniyle bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 58 ... maddesinde; "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." denmektedir.
2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 5 ... maddesinde; "Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.
Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır."düzenlemesi,
3. Aynı Yönetmelik'in 27 nci maddesinde ise; "Tesislerin ve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir." düzenlemesi mevcuttur.
4. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrin kusursuz sorumluluk hallerini olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayrıma tabi tutarken, TBK tarafından; hakkaniyet sorumluluğu, ... (sebep) sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ayrıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde ... (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2021 tarihli ve 2018/927 E. 2021/531 K. sayılı kararının ilgili kısmı şu şekildedir: "Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgular bir arada değerlendirildiğinde; TBK’nın 51. ve 52. maddelerinde belirtilen durumların gerçekleşmesi hâlinde ancak hâkim tarafından tazminattan indirim yapılabileceği, ölüm nedeniyle uğranılan zararlarda ve bedensel zararlarda 55. madde ile açık biçimde hakkaniyet düşüncesiyle indirime gidilemeyeceği açıkça düzenlendiği dikkate alındığında zarar görenin aile bireylerinin zarar veren lehine sorumluluğu ve yükümlülüğü olmayacağı gibi zarar verenin sorumluluğunu haksız fiil failine hizmet eder şekilde aile bireylerine yüklemek de doğru değildir. Her ne kadar toplum aile içi bakım dayanışmasını ahlaki ödev olarak görse de, bu durumun zarar sorumlusu lehine yorumlanması mümkün değildir. Bu nedenlerle ... Dairenin aile içi bakım ve dayanışma nedeniyle bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılmasını belirten kararına karşı verilen direnme kararı yerindedir..."
6. 6100 sayılı Kanun’un belirsiz alacak davasını düzenleyen 107 nci maddesi; “(1)Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek alacak davası açabilmesi belirsiz alacak davası ile mümkündür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 nci maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Uyuşmazlığa konu dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, davacının 24.12.2020 tarihli dilekçesi bedel artırım dilekçesidir, belirsiz alacak davasının sağladığı imkan dahilinde belirlenen alacağın zamanaşımına uğraması söz konusu değildir.
2. Elektrik çarpmasına bağlı gerçekleşen yaralanma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan eldeki davada; olayın meydana gelmesinde, davalı ... şirketinin kusursuz sorumluluğu bulunduğu hususu taraflar arasında görülüp kesinleşen cismani zarar ve manevi tazminat davasında belirlenmiştir. Diğer taraftan anılan davada bakıcı gideri tazminatının talep edilmediği dosya kapsamı ile sabittir. İşbu belirsiz alacak davasının ise uzamış ceza zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Olayda %100 malul olan davacının aile içinde bakılması, onun tekrar topluma kazandırılmasında, sosyal hayatla bütünleşmesinde bir şans olup tahmini bir varsayımla aile içi bakım dayanışmasından yararlanacağını kabul etmenin, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, zaman içinde devamlı olup olmayacağı, belli olmayan bir olay üzerinden maddi tazminattan indirim yapılmasının ve aile içinde sürekli %100 malul olan kişiye bakan yakının da sosyal hayattan kopma noktasına gelip manevi acı ve üzüntüsünün arttığı düşünüldüğünde, bu durumun zarar sorumlusu davalı lehine yorumlanmasının adalete ve hakkaniyete uygun olmadığı anlaşılmıştır.
4. Temyizen incelenen karar açıklanan bu nedenle usul ve kanuna uygun olduğundan davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.