"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/311 E., 2022/1555 K.
DAVA TARİHİ : 01.07.2019
KARAR : Davanın usulden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/455 E., 2020/723 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kaçak akaryakıtın teslim alınması, taşınıp depolanması, muhafazası ve tasfiyesine yönelik işlemleri yapmak üzere davalı ile imzaladığı sözleşme uyarınca soruşturma sonrası kolluk kuvvetleri tarafından ele geçirilen kaçak akaryakıtın kendisine teslim edildiğini, teslim aldığı akaryakıtı davalıya 21.788 kg eksik teslim ettiğinden bahisle aleyhine açılan davada akaryakıt bedeli olarak 1.318.751,73 TL ödemek zorunda kaldığını, kendisine teslim edilen akaryakıtın teknik düzenlemelere uygun olmayan akaryakıt olduğunu, dolayısıyla birim fiyatın ele geçirilen akaryakıttan alınan numuneye göre belirlenebileceğini, güncel motorin birim fiyatı üzerinden yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 1.318.751,73 TL'den, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 20.000,00 TL'nin ödeme tarihi olan 26.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; 10.09.2018 ile 31.12.2018 tarihleri arasında kaçak akaryakıtın teslim alınması, taşınması, depolanması, muhafazası ve tasfiyesi işlemlerini kapsayan 05.10.2018 tarihli hizmet alım sözleşmesini davacı ile imzaladığını, davacıya ait akaryakıtların depolandığı alana yapılan baskın ve arama çalışmaları sonucunda, depolama alanında 264.468,38 litre akaryakıt bulunması gerekirken mevcut akaryakıtın yaklaşık 42.600 litre olduğunun tespit edildiğini, depolama sahasında bulunmadığı tespit edilen 221.886,38 litre akaryakıt bedelinin tahsiline yönelik davacı aleyhine açmış olduğu davada güncel fiyatlar baz alınarak hesaplanan 1.198.659,21 TL'nin faiziyle birlikte davacı tarafından rızaen kendisine ödendiğini, eldeki davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında kaçak akaryakıt hizmet sözleşmesi bulunduğu, sözleşme ile davalı idare tarafından el konulan kaçak akaryakıtın bulunduğu yerden alınıp yüklenmesi, taşınması, depolanması, boşaltılması, tasfiye edilinceye kadar muhafaza edilmesine yönelik işlemlerin davacı tarafından yapılacağının kararlaştırıldığı, davalı idare tarafından davacının depolama sahasında yapılan baskın ve arama çalışmaları sonucunda, depolama sahasında olması gerekenden eksik akaryakıt bulunduğunun tespit edilmesi üzerine davacıya akaryakıt bedeli olarak 1.318.751,73 TL borç çıkartıldığı, güncel motorin birim fiyatı üzerinden yapılan hesaplamanın hukuka uygun olduğu, davacının 1.318.751,73 TL tutarında davalı aleyhine sebepsiz zenginleştiği, el konulan akaryakıtın teknik düzenlemelere uygun olup olmamasının akaryakıtın tasfiyesinde önem arz ettiği, kaldı ki eksik olduğu tespit edilen akaryakıtın teknik düzenlemelere uygun olmadığına dair somut bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, davalı tarafça uyuşmazlık konusu kaçak akaryakıt daha harmanlanmadan veya işlenmeden ulusal marker seviyesindeki bir akaryakıt ile aynı litre fiyatı üzerinden hesaplama yapılarak davacıdan tahsili yoluna gidilmesinin davalının zenginleşmesine yol açtığını, kaçak akaryakıtın teknik düzenlemeye uygun olduğunu davalının ispatla yükümlü olduğunu, Mahkemece davaya konu akaryakıtın teknik düzenlemeye uygun olup olmadığı yönünde araştırma yapılmadan karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davada davacı tarafından ileri sürülen iddiaların tamamının davalı tarafından davacı aleyhine açılan davada savunma olarak ileri sürüldüğü, söz konusu davada; davaya konu alacak yargılama sırasında ödendiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmeksizin 10.06.2019 tarihinde kesinleştiği, o davada verilen hükmün eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafından aleyhine açılan davada banka hesaplarına bloke konulmakla birlikte, taşınır ve taşınmaz bütün mal varlığına ihtiyadi tedbir konulması nedeniyle davalının talep ettiği meblağı ödemek zorunda kaldığını, Mahkemece şekli ve maddi anlamda herhangi bir yargılama yapılmadan, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu nedenle eldeki dava için maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 303 üncü maddesinin birinci fıkrasında maddi anlamda kesin hüküm; “ Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması şarttır.” şeklinde açıklanmıştır.
2. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konularının) dava sebeplerinin yani davanın dayandığı olayların ve davanın taraflarının aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur. Yargısal kararlara tanınan bu yasal gerçeklik niteliğinden dolayı, aynı konuda yeni bir dava açılamaz. Açılırsa bu dava dinlenmez, dava koşulu (şartı) yokluğundan reddedilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.04.2013 tarihli ve 2012/1-1133 E. - 2013/421 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).
3. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hüküm bulunduğu (dava şartı yokluğu) gerekçesiyle reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi ilk defa Yargıtayda (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, 2001, C. V, s. 4980 vd.).
4. Kesin hüküm öncelikle (hükmü veren mahkeme de dâhil) diğer bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha (yeniden) inceleyemezler ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Kuru, C. V, s. 5051- 5053).
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; aynı konuda işbu davanın davalısı tarafından davacıya karşı açılan davanın görüldüğü Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/15 E., 2019/496 K. sayılı kararı ile davaya konu alacak bedelinin yargılama sırasında ödenmesi nedeniyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, hükmün taraflarca istinaf edilmeksizin 10.06.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2. Bu itibarla, Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/15 E., 2019/496 K. sayılı kararının, eldeki dava yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiğini gözeten Bölge Adliye Mahkemesince, davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.