"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1960 E., 2022/2153 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/68 E., 2018/449 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı OSB ile imzalamış olduğu üyelik sözleşmesi uyarınca aidatlarını düzenli bir şekilde ödediğini, ödediği toplam miktarın 206.873 Euro olduğunu, akabinde davalı OSB tarafından düzenlenen 19.06.2008 tarihli arsa tahsis belgesi ile ilgili parselin kendisine tahsis edildiğini, buna rağmen bahse konu parselin adına tapuya tesciline yönelik talebinin davalı OSB tarafından yerine getirilmediğini, tapu tescili istemiyle açmış olduğu dava derdest iken, davalı OSB'nin yönetim kurulu kararıyla arsa tahsis belgesinin iptaline karar verildiğini, anılan kararın tarafına 26.05.2015 tarihli ihtarname ile tebliğ edildiğini; yaşanan tüm bu olaylar nedeniyle davalı OSB'ye noterden çekmiş olduğu 03.11.2016 tarihli ihtarname ile katılımcılıktan vazgeçip ödediği paranın yasal faiziyle birlikte iadesini istediğini, bunun üzerine yasal faiz işletilmeksizin ödediği para olan 404.727 TL'nin hesabına yatırıldığını, OSB Uygulama Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde arsa tahsislerinin iptalinde iade edilecek arsa bedelinin, ilk satış bedelinden az, yılı kanuni faiz oranları ile belirlenen arsa bedelinden fazla olmamak üzere OSB'ce belirlenerek katılımcıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ne var ki davalı OSB'nin yönetim kurulunun ısrarla ve adeta hukuku hiçe sayarak faiz ödemesini gerçekleştirmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre tahsis tarihinden üyelikten çıkma tarihine kadar işleyen faiz alacağının davalıdan tahsilini talep etmiş, 04.07.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 225.305,97 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı; imzaladığı üyelik sözleşmesi gereği davaya konu parselin 20.05.2008 tarihinde davacıya tahsis edildiğini, ancak ilgili Yönetmelik'te belirlenen süreler dahilinde davacının yatırıma başlamaması nedeniyle 26.05.2015 tarihli yönetim kurulu kararıyla arsa tahsisinin iptal edildiğini, ardından ödenen toplam 404.727 TL tutarındaki tahsis bedelinin davacı katılımcıya iade edildiğini, davacı tarafından çekilen 03.11.2016 tarihli ihtarname ile parsel tahsis işlemlerinden vazgeçildiğinin bildirildiğini, bu durumda davacının OSB Uygulama Yönetmeliği'nin 110 uncu maddesi uyarınca arsa tahsis bedeli dışında faiz ve tazminat talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2018 tarihli ve 2017/68 E., 2018/449 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 225.305,97 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2021 tarihli ve 2019/1169E., 2021/748 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında imzalanan 20/05/2008 tarihli üyelik sözleşmesi gereği davaya konu taşınmazın davacıya tahsis edilip davalı OSB tarafından 19/06/2008 tarihli arsa tahsis belgesinin düzenlendiği, davacı katılımcı tarafından arsa tahsis bedeli olarak davalıya toplam 203.520 Euro ödemede bulunulduğu, ancak tapunun davacıya devredilmemesi üzerine, davacı tarafından taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemiyle dava açıldığı, dava derdest iken davalı yönetim kurulu kararı ile 26.05.2015 tarihinde arsa tahsisinin iptal edildiği, davacı tarafça 20.12.2015 tarihinde yeni parsel tahsis talebinde bulunulduğu, akabinde davacı
tarafından davalıya noterden çekilen 03.11.2016 tarihli ihtarnameyle de açılan davalardan feragat edildiğinin, parsel tahsis işleminden vazgeçildiğinin bildirilip, ödenen tahsis bedelinin yasal faiziyle birlikte iadesinin istendiği, bu itibarla davacı tarafça davalı aleyhine açılan davalardan feragat edilmiş olmasının davacının ilk tahsisten vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği, dolayısıyla arsa tahsisinin davalı yönetim kurulu kararıyla iptal edildiğinin kabulü gerekeceği, bu durumda ilgili yönetmelik maddesine göre arsa tahsis bedelinin, ödeme tarihinden iptal/iade tarihine kadar Maliye Bakanlığınca her yıl belirlenen yeniden değerleme oranı üzerinden hesaplanan tutarın ödenen tutara eklenmesi suretiyle bulunan tutarı geçmemek üzere iade edileceği, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her bir ödeme tarihinden itibaren işlemiş faiz alacağı hesaplanarak sonuca ulaşıldığı, anılan Yönetmelik hükmü gereği davacının davalıdan 148.976 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulü ile 148.976 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 22.06.2022 tarihli ve 2022/2752 E. - 2022/6121 K. sayılı ilamıyla; "...Her ne kadar davacı tarafından keşide edilen 03.11.2016 tarihli ihtarname ile anılan Yönetmeliğin 110/3. maddesi gereğince para iadesi talep edilmiş ise de, bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere tahsisin iptali, davacının vazgeçmesi ile değil, davalı OSB yönetim kurulu kararı ile gerçekleşmiştir. Ancak anılan yönetim kurulu kararının yenilik doğurucu işlem olması nedeniyle davacıya tebliğ tarihi itibariyle sonuç doğuracağı nazara alındığında yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ tarihindeki yönetmelik hükümleri nazara alınarak sonuca varılması gerekmektedir...
....Buna göre bölge adliye mahkemesince; söz konusu yönetim kurulu kararında, davacıya ilişkin tahsisin anılan yönetmeliğin 108. maddesi gereğince iptal edildiğinin belirtildiği nazara alındığında uygulanması gereken yönetmeliğin, yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte bulunan OSB Uygulama Yönetmeliği olması gerektiği, bu tarihteki yönetmeliğin 110. maddesinin katılımcının parsel alımından vazgeçmesi üzerine arsa tahsis bedelinin iadesine ilişkin olduğu, 111/3. maddesinin (09.02.2011 tarihli değişiklikle) ise; OSB'ce arsa tahsislerinin iptalinde iade edilecek arsa bedeline ilişkin olduğu nazara alındığında, yönetmeliğin 111/3. maddesinin uygulanması gerektiği kuşkusuzdur.
O halde, bölge adliye mahkemesince, davacının arsa tahsisinin iptal edildiği yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ tarihindeki OSB Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 111/3. maddesi gereğince yapılacak hesaplama sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır..." gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacı katılımcının parsel alımından vazgeçtiğini, bu durumda OSB Uygulama Yönetmeliğinin 110 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, sadece ödenen tahsis bedelinin iadesinin istenilebileceğini, faiz ve tazminat talep edilemeyeceğini, arsa tahsisinin tarafınca iptal edildiğinin kabulü halinde dahi bahse konu yönetmeliğin 111 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, katılımcıya ödenecek bedeli belirleme yetkisinin kendisinde olduğunu, katılım bedelinin de davacıya iade edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa tahsis belgesinin iptali nedeniyle faiz alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “Bozmaya uyma ve direnme” başlığı altında düzenlenen 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.” ;
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” şeklinde düzenleme yapılmış olup; bölge adliye mahkemesince, bozma kararına uyulduğu takdirde, bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekir. ( Dairece verilen 04/10/2022 tarihli ve 2022/4229 E. - 2022/7336 K. sayılı ilamdan )
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek kaldırılmış ve esas hakkında yeniden karar verilmiştir. Dairece, Bölge Adliye Mahkemesinin esas hakkında yeniden vermiş olduğu bu karar, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca bozulmuş ve dosya aynı Kanunun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayalı olarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
2. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince; Dairece verilen bozma kararına uyulmakla gelinen safhada, artık davanın esası hakkında bozma kararına uygun olarak yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, kaldırılan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Bozma sebebine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Pesin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.