"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/541 E., 2022/1673 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/689 E., 2020/906 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın başvurusunun usulden reddine, davalı tarafın başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. ........, ile davalı vekili Av. ........,'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca görüşmenin bırakıldığı 23.01.2024 tarihinde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı kurum bünyesindeki Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığı ve bağlı birliklerine ait su faturalarının davalı tarafından fiyatlandırılıp tahakkuk ettirildiğini 05.10.2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 86 ncı maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'na (5393 sayılı kanun) eklenen Ek 2 nci maddesine göre; kamu ve kurum ve kuruluşlarına uygulanan su ve atık su tarife ücretinin, tüketim miktarına bakılmaksızın sabit tarife ücreti olarak belirleneceği ve konutlar için belirlenen en düşük su ve atık su tarife ücretinin %50'sini geçemeyeceğinin hüküm altına alındığını, anılan Kanunda kamu kurumuna uygulanacak tarifelerde meskenlere uygulanan tarifenin uygulanacağı düzenlenmişken davalı tarafından diğer abone grupları altında şehir merkezi ve ilçelerdeki tüm askeri kışlalara şehir merkezindeki mesken su fiyatının %50 sinden fazlasının uygulanmasının açıkça yasaya aykırılık teşkil ettiğini, yine aynı maddeye göre kamuya ait eğitim kurumları, yurtlar, okul pansiyonları ve hastanelerden abonelik, açma kapama, bağlantı, teminat, güvence bedeli, katılma payı ve benzeri ad altında herhangi bir ücret talep edilemeyeceği düzenlemesine de aykırı davranıldığını ileri sürerek; davalı tarafından 2018 yılı Ocak-Aralık aylarında tahakkuk ettirilen su faturalarına istinaden yapılan 800.522,10 TL fazla ödemenin her bir faturanın ödenme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıya ait hem il merkezinde hem de ilçe merkezlerindeki teşkilatlarında kaç aboneliğinin bulunduğu, bunların abone numarası bilgileri ile belirtilen dönemler bazında hangi tarifenin uygulandığı hususlarının idareden istenmesi gerektiğini, tüm bu belgeler ikmal edildikten sonra dosyanın su abonelik sözleşmeleri ile su ücretlerini hesaplama konusunda uzman bilirkişiye veya bilirkişi heyetine tevdi ile detaylı ve teknik bir raporun düzenlenmesi gerekeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişiden dava konusu 2018 yılı dönemine ait bedellerden tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre Şanlıurfa İli Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birliklerin bulunduğu mahaldeki yerler için belirlenen en düşük su ve atık su tarife ücretinin azami yüzde elli fazlası olması gerektiği dikkate alınarak atık su bedeli ile su bedellerinin su satış tarifesi ile protokol hükümlerinde belirtilen dönemler nazara alınarak meskende su bedelinin 2,10 TL, atık su bedeli 1.05 TL, köy tarifesi meskende su bedeli 0,52 TL, atık su bedeli 1,05 TL olarak belirlenmiş ve davaya konu dönemler bilirkişinin raporuna ekli çizelge ve hesap tablosunda ayrı ayrı hesaplanarak davalı idarenin 2018 yılının 12 ayına ait iade etmesi gereken tutarın 798.543,57 olduğu, Kanunun Ek 2 nci maddesinin son cümlesinde açıkça belirtilmediği ve davacının kanunda sayılan kamuya ait eğitim kurumları, yurtlar, okul pansiyonları ve hastanelerden olmadığı anlaşıldığından abonelik, açma kapama, bağlantı, teminat, güvence bedeli, katılma payı ve benzeri ad altında ücret talep edilebileceği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı idare tarafından davacı kuruma 2018 yılında tahakkuk ettirilen faturalardan dolayı yapılan 798.543,57 TL'lik fazla ödemenin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişinin ehil olmadığı gibi söz konusu raporun eksik incelemeye dayanılarak hazırlandığını, köy sınırları içerisinde yer alan davacı kurum birlikleri tespit edilerek buralara da köy tarifesinin uygulanması gerektiğini beyan etmelerine rağmen bilirkişi raporunda buna dair herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, 5393 sayılı Kanun'un Ek 2 inci maddesi uyarınca yapılan düzenlemeye aykırı olacak şekilde tahakkuk ettirilen faturalardan dolayı ödenmiş olan fazla ödemelerin taraflarına iadesi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; bağlı teşkilatlara ait aboneliklerin merkez ilçeler dışında yer alan ilçelerde bulunması nedeniyle bunlar yönünden Mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava konusu dönemde uyguladığı mesken tarifesini kademeli olarak tahakkuk dönemine uygulayan yeni bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın miktar itibariyle davacı yönünden kesin olduğu, davalı Belediyenin resmi kurum olan davacı hakkında 5393 sayılı Kanun'un Ek 2 nci maddesine uygun tahakkuk yapması gerektiği halde buna aykırı şekilde yüksek tarife üzerinden tahakkuk yaptığı belirlenerek, yargılama sırasında alınan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama sonucunda fazladan tahakkuk ettirilen su bedeli tespit edilmek suretiyle Mahkemece buna uygun olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, su abonelik sözleşmesinden kaynaklı 2018 Ocak-Aralık arası döneme ilişkin fazla tahsilatın iadesine yönelik alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5393 sayılı Kanun'a, 28.11.2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi ile eklenen, aynı Kanunun 123 üncü maddesi uyarınca 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren Ek 2 nci maddesi.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 4 üncü maddeleri,
3. Değerlendirme
1. 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinin (a) bendine göre, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; imar, su ve kanalizasyon hizmetlerini sunmak belediyelerin görevidir. Bu görev, büyükşehir belediyesi statüsündeki belediyelere ise 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun Kanun'un 7 nci maddesi ile verilmiş olup, aynı Kanun'un 26 ncı maddesinde ise; büyükşehir belediyelerinin kendilerine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilecekleri düzenlenmiştir. Nitekim davalı idare de 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'a (2560 sayılı Kanun) göre kurulmuştur.
2. 2560 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin (f) bendine göre; “Su satışı ve kullanılmış suların boşaltılmasına ilişkin tarifeleri inceleyerek karara bağlamak,” İSKİ Genel Kurulunun görevidir ve bu tarifelerin yönetmelikle belirleneceği aynı Kanun'un 23 üncü maddesiyle hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun'un 4 üncü maddesinde; İSKİ Genel Kurulunun, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi olduğu ve Ek 5 inci maddesinde ise bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı hükmü yer almaktadır. Bu hüküm doğrultusunda, davalı idare bir tarife yönetmeliği [... Tarifeler Yönetmeliği] hazırlamış ve aboneleri gruplandırmıştır. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Meclisi, su tarifelerini belirlemektedir. Dosya kapsamında davalı idarenin 02.03.2020 tarihli cevabi yazısı ekinde 2018 yılı Su Satış Tarife Dökümü bildirilmiştir. Davaya konu faturalar bu tarifeye göre tahakkuk ve tahsil edilmiştir.
3. Bununla birlikte 5393 sayılı Kanun'un Ek 2 nci maddesinde; "Kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan su ve atık su tarife ücreti tüketim miktarına bakılmaksızın sabit tarife ücreti olarak belirlenir ve konutlar için belirlenen en düşük su ve atık su tarife ücretinin yüzde 50 fazlasını geçemez. Belediyeler temiz şebeke suyu hizmeti vermediği yerleşim yerlerindeki kamu kurumlarından herhangi bir ad altında ücret talep edemez. Kamuya ait eğitim kurumları, yurtlar, okul pansiyonları ve hastanelerden abonelik, açma, kapama, bağlantı, teminat, güvence bedeli, katılma payı ve benzeri ad altında herhangi bir ücret talep edilemez." denilmekte olup, 5216 sayılı Kanun'un 28 inci maddesindeki; "Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanır." hükmü doğrultusunda; Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini sunmakla görevli olan davalı idarenin de tarifelerini düzenlerken, Kanun'un bu hükmünü dikkate alması gerekmektedir.
4. Büyükşehir belediyelerinin bu görev ve hizmetleri bir şirket eliyle yerine getirmelerinin, kendilerini bu kanunlarda yer alan düzenlemelere uyma yükümlülüğünden azade kılmayacağı ve bu şirketlerin belediye hizmetlerinin sunulmasında belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin bağlı olduğu mevzuata uygun olarak çalışmaları gerektiği açıktır.
5. İdare, yönetmelik gibi düzenleyici işlemlerini kanunların ve tüzüklerin uygulanmasında kolaylık sağlama amacıyla çıkarır. Bu yetki idareye kanuna aykırı kurallar getirmek yetkisinin verildiği anlamını taşımaz. İdarenin düzenleyici işlemlerinin normlar hiyerarşisindeki yeri ve tali olma özelliği gözetildiğinde bir hakkın kanun koyucunun verdiği bir yetki bulunmaksızın ya da kanuna aykırı şekilde idarenin düzenleyeci işlemleriyle sınırlandırılıp kaldırılamayacağı açıktır.
6. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; mahkemeler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hâkim yargılama faaliyeti sırasında, normlar hiyerarşisinde alt sıralarda bulunan yönetmelik kuralının Anayasa, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olup olmadığını inceleyerek üst normalara aykırılığı tespit ederse yönetmeliğe değer vermez ve kanun hükümleri ile uyuşmazlığı çözümler. Elbette bu durum yönetmelik hükmünün iptali anlamını taşımaz (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C:II, s.1929 vd; Hukuk Genel Kurulunun 30.06.1999 tarihli, 1999/21-892 E., 1999/864 K. sayılı kararı). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.01.2020 tarihli ve 2017/4-1323 E., 2020/59 K. ve 27.05.2021 tarihli ve 2017/(13 )3-2517 E., 2021/1628 K. sayılı ilamlarında da aynı hususa işaret edilmiştir.
7. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; temyiz olunan kararın, normlar hiyerarşisine göre üst norm olan kanun hükmüne aykırı bulunan tarife hükümleri yerine, yukarıda yer verilen kanun hükümleri esas alınarak verilmiş olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.