"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1310 E., 2022/2065 K.
DAVA TARİHİ : 25.12.2017
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/226 E., 2021/85 K.
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekilinin başvurusunun reddine, davacı vekilinin başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... Özel Güvenlik Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından duruşma istemli, davacı ve davalı ... Site Yöneticiliği vekili tarafından duruşmasız temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı ... Site Yöneticiliği vekili Avukat ..., diğer davalı ...Ş. vekili Avukat ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, Beysu Konakları Sitesi D:53 nolu villada ikamet ettiğini, davalılar arasında güvenlik hizmetleri sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin evinde 11.11.2017 tarihinde hırsızlık olayı gerçekleştiğini, müvekkilinin evinden bir kısım ziynet eşyaları, para, kıymetli evrak çalındığını, davalı ... Yöneticiliğinin sitenin güvenliğini, davalı ...Ş.'nin ise güvenlik hizmetleri sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini, davalıların olayda kusur ve sorumlulukları bulunduğunu ileri sürerek; şimdilik 4.000,00 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 19.01.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminata ilişkin talebini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 156.534,94 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; olayda sorumluluğun güvenlik şirketin ait olduğunu, müvekkilinin site güvenliğinin sağlanması için gerekli sözleşmeyi yaptığını, müvekkilinin olayda ihmal ve kusurunun bulunmadığını, davacının evinin içinde güvenlik tedbiri alması ve maddi zararın ispatı gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı ...Ş. vekili; dava süresinde açılmadığından zamanaşımı def'inde bulunduklarını, hırsızlık olayında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, risk analiz raporu ile belirtilen hususlara riayet edilmediğini, davacının ikamet ettiği konutta alarm sisteminin bulunmadığını, davacının hırsızlık olayı sonucunda çalındığı iddia edilen eşyaları ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu hırsızlık olayında; davacı ...'ın sitenin büyüklüğü karşısında, konutunda gerekli güvenlik tedbiri almamasına rağmen evinde altın ve ziynet eşyaları ile senet ve belgelerini korunmasız olarak bırakmasına bağlı olarak %60 oranında; davalı ... yönetiminin yetersiz güvenlik tedbiri ve güvenlik görevlisi ile yeterli koruma hizmeti verilemeyeceğini düşünerek gerekli emniyet tedbirleri almadığına bağlı olarak %20 oranında; davalı ... şirketinin sitenin büyüklüğü karşısında, sadece 3 adet güvenlik görevlisi ile 8 saat arayla 24 saat görev yapan güvenlik görevlileriyle ve kamera kaydı olmaksızın, devriye görevi yapılmadan güvenlik hizmetinin verilemeyeceğini bilmesine rağmen sadece kapıyı kontrol etmek suretiyle yetersiz güvenlik hizmeti sunmasına bağlı olarak %20 oranında kusurlu oldukları; ayıplı hizmetler için 2 yıllık zamanaşımı süresi tayin edilmiş ise de (TKHK md. 16) davada 10 yıllık genel sözleşme zamanaşımı süresi geçerli olduğundan zamanaşımı defiinin yerinde görülmediği (TKHK md. 83/1 ve TBK md. 146); olayın niteliği ve kusur durumuna göre davacının kişisel varlığına ait hak alanında meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle davacının konut dokunulmazlığının ihlal edildiği ve manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 156.534,94 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; müvekkili ve diğer site sakinlerinin sahip oldukları sosyal ve ekonomik imkanlar göz ardı edilerek alınması gereken tedbirlerin hiçbirinin sitede alınmaması neticesinde hırsızlık olayının gerçekleştiğini, davalı ... yönetiminin bu konuda gerekli özeni göstermemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu, hırsızlık olayının gerçekleşme nedeninin davalıların tedbirsiz davranmaları olduğunu, bu nedenlerle müvekkiline %60, davalılara ayrı ayrı %20 kusur oranı verilmesine itiraz ettiklerini, ziynet eşyalarının gramı ve değerinin eksik belirlendiğini, manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı ... vekili; dava konusu olayda sitenin kusursuz olduğunu, sitenin güvenliğinden sözleşme gereğince diğer davalı şirketin sorumlu olduğunu, davacının tam kusurlu olduğunu, 381.000,00 TL değerinde ziynet eşyasının evde bulundurulamayacağını, eşe ait bazı ziynet eşyaları yönünden husumet itirazları olduğunu, ıslah edilen talebin zamanaşımına uğradığını, manevi tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3.Davalı ...Ş. vekili; olayda haksız fiil nedeniyle 10 yıllık değil, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu, dava kısmi dava olduğundan ıslah edilen miktarın da zamanaşımına uğradığını, çalındığı ileri sürülen eşyalar ile para ve dövizin de ispat edilemediğini, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, bu tutarda ziynet eşyasının evde tutulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu yönüyle davacının kusurlu olduğunu, ziynet eşyalarının çoğu eşe ait olduğundan davada aktif husumet sorunu bulunduğunu, manevi tazminat talebinin ispat edilemediğini, müvekkili hakkında belirlenen kusur oranının hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı sağlayıcı şirketin, güvenlik hizmeti kapsamında, sitenin çevre düzenlemesi, site alanının büyüklüğü ve sitedeki konutların durumu göz önünde bulundurularak, site içine izinsiz giriş ve çıkışları önleme ve siteyi koruma yükümlülüğü bulunduğu, hırsızlık olayının gerçekleşme biçimi dikkate alındığında, davalı şirketin güvenlik görevlilerinin siteye giriş ve çıkışları denetim ve gözetim altında bulundurma görevini yerine getiremediği, bu nedenle hırsızlık olayının meydana geldiği anlaşılmakla, davalı sağlayıcı şirketin hırsızlık olayının gerçekleşmesinden sorumlu ve (%35) oranında asli kusurlu olduğu, davalı ... yönetiminin, sitenin çevre düzenlemesi, site alanının büyüklüğü ve sitedeki konutların durumu ile hırsızlık olayının gerçekleşme biçimi dikkate alındığında, sitenin güvenliği için gerekli tedbirlerin alınması ve sözleşmeden kaynaklanan gözetim ve denetim görevini yeterince yerine getirmediği, sitenin güvenliğine ilişkin eksiklikleri gidermediği, bu nedenle hırsızlık olayının meydana geldiği anlaşılmakla, davalı ... yönetiminin hırsızlık olayının gerçekleşmesinden sorumlu ve (%35) oranında kusurlu olduğu, davalı şirket ile site yönetimi arasında imzalanan sözleşme kapsamında, sürekli olarak güvenlik hizmeti alan bir sitede bulunan ve bunun bedelini ödeyen konutun villa olması tek başına risk faktörü oluşturmaz ise de, sitenin çevre düzenlemesi, site alanının büyüklüğü, sitedeki konutların durumu, yetersiz güvenlik
hizmeti ile hırsızlık olayının gerçekleşme biçimi dikkate alındığında, davacının bu şartlar altında, konutuna alarm ve kamera sistemi kurmaması yanında, içinde değerli eşyaların bulunduğu kasanın anahtarını hırsızların kolayca erişebileceği el çantasına tedbirsiz ve korumasız bırakarak konuttan ayrılması ve hırsızların ilk giriş yeri olduğu anlaşılan pencerede gerekli emniyet kilidi ile güvenlik önlemi almaması nedeniyle hırsızlık olayının gerçekleşmesinde (%30) oranında tali kusurlu olduğu, hırsızlık olayı nedeni ile davacının konutundan çalınan para ve değerli eşyaların toplamda 391.337,35 TL değerinde olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği, tarafların yeniden belirlenen kusur oranları üzerinden sorumlu oldukları maddi tazminat miktarları hesaplanarak hüküm kurulması yoluna gidildiği, manevi tazminat koşullarının olayda gerçekleştiği ve hukuka uygun tayin edildiği gerekçesiyle; davacının istinaf talebinin kabulüne, davalıların istinaf taleplerinin reddine, dava konusu 273.936,14 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11.11.2017 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; hırsızlık olayının vuku bulmasında müvekkile atfedilebilecek kusur bulunmadığını, davalıların her birine %35 oranında kusur izafe edilmesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda yer alan, müvekkilin hırsızlık olayı neticesinde çalınan değerli eşyalarının kıymetlerine ilişkin değerlendirmede ziynet eşyalarının gramı ve değerinin eksik belirlendiğini, müvekkile ait Infinty marka 06 HNR 56 plakalı aracın anahtarı için de 500,00 TL kıymet takdiri yapılmış ise de, dosyada mübrez faturaya göre toplamda 9.469,59 TL masraf yapıldığını, takdir edilen manevi tazminatın, mevzuat hükümleri ve emsal yargı kararları ile düzenlenen manevi tazminattan beklenen tatmin duygusu yaratacak miktarda olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ... Site Yöneticiliği vekili; müvekkil site yönetiminin yaşanan hırsızlık olayında herhangi bir kusurunun olmadığını, site yönetiminin dava ehliyetinin de bulunmadığını, sitenin güvenliğinden profesyonel güvenlik hizmeti sağlayıcısı olan davalılardan güvenlik şirketinin sorumlu olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin neye istinaden hangi kriterlere göre, bilimsel dayanaktan uzak bir şekilde yapmış olduğu kusur değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının olayda alınacak önlemler açısından tamamen kusurlu olduğunu, davaya konu edilen miktar ve değerde menkulün evde mevcut olduğunun da ispata muhtaç olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince talep aşımı yapılarak karar verildiğini, çalındığı iddia olunan çoğu eşyanın davacı tarafın eşine ait olduğundan davacı tarafın bu davada dava ehliyetinin bulunmadığını, davacı tarafın ıslahla arttırdığı tutarın zamanaşımına uğradığını, ıslah dilekçesiyle birlikte arttırılan bedelin faizinin ıslah tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini, manevi tazminatın yaşanan hırsızlık olayının faillerinden istenebileceğinden müvekkil site yönetiminin manevi tazminattan sorumluluğunun olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalı ...Ş. vekili; Bölge Adliye Mahkemesince "taleple bağlılık ilkesi" yok sayılarak karar verildiğini, hırsızlık gerçekleştiği iddia edilen taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olmayıp, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, hırsızlık sonucunda çalındığı iddia edilen taşınır ve zilyet eşyalarının neredeyse tamamının davacının eşine ait olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hiçbir teknik değerlendirme yapmaksızın ve bu uğurda uzmanlık alanı bulunmaksızın, dosya kapsamında mübrez kusur raporundaki kusur oranları yerine kusur oranı belirlemesi yapıldığını, müvekkil şirketin hiçbir zaman sitenin tam güvenliğini sağlama vaadi olmadığını, davacı tarafın kendi üzerine düşen tedbiri yerine getirmediğini, davacının kusurunun daha ağır olduğunu, davacının
çalındığını iddia ettiği eşyalara ilişkin hırsızlık anında bunların kasada bulunduğunu ispat edemediğini, davacının çalınan eşyalara ilişkin iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazına itibar edilmediğini, manevi tazminat talebinin de reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ayıplı güvenlik hizmeti nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararının tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 266 ncı maddesinin birinci fıkrası.
2. HMK’nın 281 inci maddesi.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58 inci maddesi.
4. 6100 sayılı HMK’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen kararda; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. 6100 sayılı HMK'nın 266 ncı maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281 inci maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
3. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporuna neden itibar edildiği belirtilmeden dava konusu hırsızlık olayına ilişkin olarak yeniden kusur dağılımı belirlenmiştir. Ancak dava konusu hırsızlık olayı, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren bir konu olup, eğer gerekli görülürse yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4.Davacı evinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle çalınan ziynet, para vb. eşyalara ilişkin olarak eldeki davayı açmıştır. Davacının ilk olarak olay günü 11.11.2017 tarihinde sıcağı sıcağına verdiği ifadesinde polis tarafından tutulan tutanak ile çalınan eşyaları belirlenmiş, ancak davacı tarafından olaydan 2 gün sonra yeniden verdiği ifadede unuttuğu eşyalara ilişkin ilk ifadesindeki eşyalara ek olarak çalınan eşyalara ekleme yapılmıştır. Hal böyle olunca, Mahkemece olayın hemen ardından polis tarafından tutulan tutanakta belirtilen eşyaların çalındığı kabul edilmek suretiyle eşyaların 2. el değerlerinin tespiti yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yön gözardı edilerek ikinci ifade tutanağındaki eşyaların da dikkate alınması bozmayı gerektirir.
5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58 inci maddesinde "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." düzenlemesi mevcuttur. Anılan madde uyarınca manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranmalıdır. Kişilik haklarının zarar görmediği hallerde eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesi mümkün değildir. Öyle ki manevi tazminatta kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusudur. Somut olayımızda, davanın niteliği itibariyle davacının kişisel haklarına ilişkin bir saldırı söz konusu değildir. Hal böyle olunca, Mahkemece; manevi tazminatın yasal şartları oluşmadığı düşünülmeden yazılı şekilde manevi tazminatın kısmen kabulü yönünden hüküm kurulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
6. Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 inci maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen kanun maddesi uyarınca, Mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde, maddi tazminat talebi yönünden fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 4.000,00 TL’nin tahsilini istemiş, 19.01.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminata ilişkin talebini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 156.534,94 TL'ye yükseltmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, ıslah dilekçesindeki talep çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hesaplanan 273.936,14 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi suretiyle talep aşımı yapılmış olması da usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraflar yararına BOZULMASINA,
17.100,00'er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ...Ş.'ye, davalı ...Ş.'den alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.