"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2342 E., 2022/1844 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/488 E., 2020/237 K.
Taraflar arasındaki alacak, sözleşmenin iptali ve menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılardan Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalılardan ...Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile 09.02.2017 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesini imzaladığını, dairenin satım bedelinin 335.000 TL olarak belirlendiğini, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi dolduğu halde projede halen kaba inşaatın bitirilemediğini ve inşaatın keyfi olarak durdurulduğunu, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini, sözleşme imzalanırken davalı inşaat firmasına 100.500 TL, diğer davalı bankadan ise geri ödemeli 234.500 TL kredi kullanıp 68.005 TL ödeme yaptığını, davalı bankaya bakiye 166.495 TL ödemesi kaldığını, kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğunu, zamanında teslim edilmeyen konut sebebiyle satış sözleşmesinden cayma hakkını kullandığını ileri sürerek; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve bunun finansmanı için imzalanan kredi sözleşmenin temerrüt nedeni ile iptaline, 166.495 TL yönünden davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davalılara ödenen toplam 168.505 TL'nin ödeme tarihleri esas alınarak denkleştirici adalet kuralları gereğince uyarlanıp ortaya çıkacak bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 06.01.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 240.347,61 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı ...Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.; davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, feshin geçerli ve haklı olmadığını, denkleştirici adalet ilkesine göre iade talebinin sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini, ödemeler tamamlanmadığından karşı edimin yerine getirilmediğini, sözleşmede kararlaştırılan teslim süresinin dolmadığını, avans faizi talebinin haksız olduğunu, ancak ödenen bedelin talep edilebileceğini, imar planındaki değişiklikler ve 20.07.2016 tarihindeki OHAL nedeniyle inşaat durduğundan kusurlu olmadıklarını, mücbir sebep nedeniyle teslim süresinin uzadığının gözetilmesini, talep edilen avans faizin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ...Ş.; kredinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğinden davanın pasif husumet yokluğundan reddini, ayrıca sözleşmeden dönülmeden eldeki davanın açıldığını, sözleşmeden dönme iradesinin öncelikle diğer davalı inşaat firmasına iletilmesi gerektiğini, davanın açılmasında davacının hukuki menfaati bulunmadığını, sözleşme ile kararlaştırılan teslim süresinin dolmadığını ve davanın da kanunda belirlenen süre dolmadan açıldığını, 20.07.2016 tarihindeki olağanüstü hal ilanı nedeniyle teslim süresinin uzadığını, satıcının kusuru olmaksızın sözleşmeden dönülmesi halinde cezai şart ödenmesi gerektiğini, ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi talebinin ve bu tutara avans faizi işletilmesinin yerinde olmadığını, faizden sorumlu tutulamayacağını, aksinin kabulü halinde kullanılan kredi tutarı ile sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yapılan keşif ile taşınmazın oturuma, teslime ve tescile uygun olmadığının belirlendiği, sözleşmenin feshi koşullarının gerçekleştiği, davacının ödediği toplam 168.505 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncel değerinin 240.347,61 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 240.347,61 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ile davalı şirket arasındaki 09.02.2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacı ile davalı banka arasındaki 09.02.2017 tarihli ön ödemeli konut finansmanı kredi sözleşmesinin iptaline, davacı ile davalı banka arasında yapılan 09.02.2017 tarihli ön ödemeli konut finansmanı kredi sözleşmesi uyarınca 20.08.2019 tarihinden 20.06.2025 tarihine kadar aylık 2.345 TL olmak üzere toplam 166.495 TL kredi yönünden davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılardan Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ...Ş. vekili; arabuluculuk dava şartının göz ardı edildiğini, kredinin bağlı kredi niteliğinde olmadığını, Mahkeme kararının bağlı kredi tespiti bakımından gerekçesiz olduğunu, davacının sözleşmeden dönmeden dava açtığını, kanunda belirtilen süre dolmadan dava açması nedeniyle davayı açmada hukuki menfaati bulunmadığını, teslim tarihinin dolmadığını, sözleşme geçersiz olmadığından denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, kredi verenin sorumluluğunun kredi ödeme miktarı ile sınırlı olduğunu, anaparaya faiz eklenmesinin doğru olmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden ve sorumluluğun kullandırılan kredi tutarı ile sınırlı olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri, harç ve ilam vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, kabul etmemekle birlikte sınırlı sorumluluğu gözetilmeksizin diğer davalı ile yargılama giderleri bakımından müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı banka arasında imzalanan konut kredisi sözleşmesinin 12.3 maddesinde; "konut bedelinin bir kısmının bağlı kredi ile karşılanması durumunda, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullandığına ilişkin bilgi, satıcı tarafından ilgili konut finansmanı kuruluşuna derhal bildirilir" hükmünün yer aldığı, kredi sözleşmesine ilişkin “Ürün Bilgi Formunda” kredi ile satın alınacak taşınmaz bilgileri sözleşmeye yazılarak taşınmazın belirli hale getirildiği, bağlı kredinin ön koşulu olan "münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine" ilişkin olması koşulunun yerine geldiği, ayrıca davalı inşaat firmasının davalı bankaya bağlı kredi olgusuna dayanarak vermiş olduğu taahhüte ilişkin "Garanti Taahhütnamesi" başlıklı belgenin de dosyaya kazandırıldığı, bu itibarla kullandırılan kredinin bağlı kredi şartlarına haiz olduğu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imza tarihi olan 09.02.2017 ile davanın açıldığı 19.07.2019 tarihleri gözetildiğinde sözleşmede belirtilen 24 aylık teslim süresinin dolduğu, dosyaya yansıyan bilgilere göre projenin tamamlanmadığı, teslim koşullarının dava tarihi itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla, davacının 6502 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi uyarınca seçimlik haklarından sözleşmeden dönerek satış bedelini talep hakkının doğduğu ve davasında haklı olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ...Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ...Ş. vekili temyizinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davacının, davalı şirketten satın aldığı konutun ve içinde yer aldığı projenin, inşaatı tamamlanmadığından sözleşmenin feshi, menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 30. maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi, tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
2. Kredi verenin, tüketici kredisini belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararından bankanın yazılı gerekçeye göre, davalı banka vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta;derece mahkemelerinin de kabulünde olduğu üzere, davalı şirketten konut satın alan davacıya diğer davalı banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredidir.
3. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; davalı bankanın sorumluluğunun davacıya kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, diğer davalı inşaat şirketi ile birlikte toplam alacağın tamamından sorumlu tutulmasına karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
4. Bundan ayrı, davalı bankanın; kabul edilen menfi tespit istemine konu miktar ile sorumlu olduğu kredi miktarının toplamı üzerinden belirlenecek yargılama gideri ve karşı yan vekalet ücreti ile sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile alacak kalemlerine konu miktarlar ile menfi tespit istemine konu miktarın toplamı üzerinden belirlenen yargılama gideri ve karşı yan vekalet ücreti ile sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı banka vekilinin sorumlu olduğu miktar ile vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1), (5) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan ibareler çıkartılarak yerlerine sırasıyla;
“(1) Davanın kabulü ile 240.347,61 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı bankanın sorumluluğu kullandırdığı kredi tutarı ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
(5) Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 36.928,98 TL vekalet ücretinin (davalı bankanın sorumluluğu 36.519,65 TL vekalet ücreti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
(6)Davacı tarafından yapılan 1.621 TL keşif, bilirkişi ve posta giderinden ibaret yargılama giderinin (davalı bankanın sorumluluğu 1.597,70 TL yargılama gideri ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.