"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince
davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 06.05.2017 tarihinde gayrimenkul satış sözleşmesini imzaladığı davalıya 70.000,00 TL peşinat ve taksitler halinde de bankadan 64.800,00 TL olmak üzere toplam 134.800,00 TL ödediği halde dairenin tamamlanarak tesliminin sağlanamadığını, sözleşmeyi 29.07.2019 tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak feshederek ödenen bedelleri faizi ile birlikte geri istediği halde ödenmediğini, bu nedenle başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak tutarına ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında taşınmaz ön satış sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede satıcı olan davalının dairenin teslimini süresi içerisinde yerine getirmediğinden davacı tarafça haklı nedenle feshedilen sözleşmenin geçersiz hale geldiği, geçersiz sözleşme kapsamında davacı tarafın ... olduğu bedellerin iadesini talep edebileceği, davacının toplamda 134.800,00 TL ödeme yaptığı, 30.08.2019 ve 26.11.2019 tarihleri arasında asıl alacağın işlemiş faiz miktarının 4.952,53 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, dava konusu takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 134.800,00 TL asıl alacak ve 4.952,53 TL işlemiş faiz (30.08.2019 - 26.11.2019 tarihleri arasında işleyen) üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak üzere takibin devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile davalının asıl alacak olan 134.800,00 TL'nin %20'si olan 26.960,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı; davacı vekilinin davada görev almasının hukuka aykırı olduğunu, zira dava açılmasından önce vekil tarafından davalı ile görüşmeler yapıldığını, vekiller hakkında savcılığa ve baroya şikayet dilekçesi sunulduğunu, davacı ile aralarında sözleşme imzalanmadığını, ödemelerin yükleniciye yapıldığını, söz konusu dairenin yükleniciye ait olduğunu, daha sonrasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedildiğinden sorumluluğun ihtarnamenin de keşide edildiği dava dışı ... Ltd. Şti.nde olduğunu, davacının yüklenici ile imzaladığı sözleşmelerin de dilekçe ekinde sunulduğunu, davacının kötü niyetli olarak yüklenici ile birlikte hareket ettiğini, icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı arasında tanzim edilen harici sözleşme ile satış bedelinin 70.000,00 TL'sinin peşin olarak ödendiğinin sözleşmede yazılı olduğu gibi ... Bankasının 12.05.2017 tarihli ve 19484 dekont nolu ödemesi ile peşin ödemenin davacı tarafından davalı hesabına ödendiğinin sabit olduğu, bakiye 64.800,00 TL'nin 14.06.2017 ila 13.03.2018 tarihleri arasında aylık taksitlerle ödendiğinin ibraz edilen dekontlarla ispatlandığı, davacının ödediği satış bedelini taşınmazın devrinin yapılmaması nedeniyle talep etme hakkının bulunduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirimin şart olması, davacının takip tarihinden önce temerrüt ihtarında bulunması nedeniyle ihtar ile verilen sürenin sonundan itibaren takip tarihine kadar işletilen faiz yönünden talebin kısmen kabulüne karar verilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı; taraflar arasında geçerli bir gayrimenkul satış sözleşmesi bulunmadığından bu sözleşmeye dayalı taleplerin reddi gerektiğini, davaya konu sözleşmenin adi şekilde olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı talebi bulunmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince bu yönde değerlendirme yapılmasının taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, arsanın maliki olup müteahhidin dava dışı ... Isı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ödemelerin kendisine yapılmadığını, müteahhit olmadığından yapılan ödemelerin müteahhide yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, müteahhit ile olan sözleşmenin feshedildiğini, kabul etmemekle birlikte hem sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunulmaması hem de sebepsiz zenginleşmeye dayalı istem bakımından zamanaşımı süresinin dolduğunu, zamanaşımının başlangıç tarihi açısından da dekontlardaki tarihlerin gözetilmesi gerektiğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte dava konusu dairenin maliki olmadığını, ödemelerin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 70.000,00 TL bakımından bir delil sunulmadığını, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödendiği iddia olunan taşınmaz satış bedelinin iadesi istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmî şekilde yapılması zorunludur. Bu bir geçerlilik koşuludur [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) m. 237; 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60/3; 2644 sayılı Tapu Kanunu m. 26]. Resmî biçimde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri hukuken geçersiz olup, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz; taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler.
2.Geçersiz sözleşme nedeniyle verilenlerin geri istenmesi hâli 6098 sayılı Kanun'un sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerini düzenleyen 77 ve devamı maddeleri çerçevesinde çözümlenir. Kanun’un 77 nci maddesine göre haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar ve bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.
3. Geçersiz sözleşme çevresinde verilenlerin iadesi, somut olayda olduğu gibi, alacaklı olduğunu iddia eden tarafça başlatılan bir icra takibi ile de istenebilir. Borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran takibin devamı için 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 ve devam maddeleri çerçevesinde itirazın iptali davası açılırsa, bu davaya bakan mahkemenin takip tarihi itibarıyla sebepsiz zenginleşme ve iade borcunun doğup doğmadığını, alacağın var olup olmadığını, buna göre borçlunun itirazının haklı sayılıp sayılamayacağını tespit etmesi gereklidir.
4. 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptali davası açabilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de, itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre ret veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir. Kanunda öngörülen tazminatların tespitinde takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
5. İcra inkâr tazminatı, Kanun’a, borçlu olduğu miktarı bilebilecek ya da bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icrada borcunu inkâr etmesini önlemek amacıyla konulmuştur.
6. Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifade ile borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
7.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık" başlıklı 26 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir: "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir...
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; davacı ile davalı arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca, davacı alıcı tarafından davalı satıcıya satış bedeline mahsuben 134.800,00 TL ödendiği, işbu paranın davalı hesabına gönderildiği, davacı tarafından sözleşme uyarınca ödenen bedelin davalıdan tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalının takibe vaki itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı; taraflar arasında imzalanan davaya konu harici taşınmaz satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle geçersiz olduğu, taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmayacağı ancak tarafların sözleşme gereği birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteme hakkına sahip oldukları, dolayısıyla davalının takibe itirazında haksız olduğu, diğer yandan alacağın likit olduğu anlaşıldığından, davalının aşağıdaki paragrafın dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı, icra takip talebinde 134.800,00 TL asıl alacak ile 20.995,10 TL işlemiş faizden oluşan toplam 155.795,10 TL alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağın değişen oranlarda yasal faiziyle tahsilini istemiş, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edilmiştir. Dava dilekçesinde harca esas değer 134.800,00 TL olarak gösterilmiştir. Dava dilekçesinde belirtilen miktar, takip talebindeki asıl alacağa karşılık geldiğinden ve sonradan harç ikmâli de yapılmadığından eldeki davanın takip talebindeki asıl alacakla sınırlı olarak açıldığının kabulü gerekir. Takip talebindeki faiz alacağı ile ilgili olarak harcı yatırılmak ya da sonradan tamamlanmak suretiyle usulen açılmış bir dava bulunmamaktadır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince; talep aşılarak işlemiş faiz alacağı yönünden de hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.