Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1054 E. 2024/573 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya gönderilen paranın ödünç mü yoksa mevcut bir borcun ifası mı olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Havalenin mevcut bir borcun ifası olduğuna dair karinenin aksini ispat yükü kendisinde olan davacının ispatlayamaması ve davalının yemin delili ile savunmasını güçlendirmesi gözetilerek, davacının itirazın iptali talebinin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/780 E., 2022/2848 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/454 E., 2018/273 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davalılar ..., ..., ... vekili tarafından duruşma talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalılar ..., ... ve ... vekili Avukat ...'nın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının müvekkilinden 15.11.2016 tarihinde ödeyeceğini belirterek, 200.000,00 TL borç para istediğini, müvekkili tarafından 11.11.2016 tarihinde davalıya 200.000,00 TL havale gönderildiğini, davalının müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç alamaması üzerine alacağını tahsil etmek amacıyla icra yoluna başvurduğunu, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin yakın arkadaşı olan davacının zor zamanlarında hep yanında olduğunu, gönderilen paranın müvekkiline olan borcun ödenmesine ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; makbuzda paranın ne için gönderildiği hususunda kayıt olmadığı, gönderilen havalenin borç ödemesi olarak kabul edildiği, ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafından teklif edilen yeminin de davalı tarafından usulünce yerine getirilmiş olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin davalıya borç para verdiğini, aslında davalı tarafça bu savunma yapılmak sureti ile gerekçeli inkarda (vasıflı ikrarda) bulunulduğunu, nitekim bu anlamda yeni vakıa ileri süren davalının bu vakıasını ispat etmek yükümlü olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2021 tarihli ve 2018/3407 E., 2021/742 K. sayılı kararıyla; havalenin bir ödeme vasıtası olduğu, bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerektiği, ispat yükü kendisinde olan davacının yasal delillerle bu karinenin aksini ispat edemediği, davalının savunmasının gerekçeli inkar mahiyetinde olduğu, dekontların incelenmesinde yapılan havalelerin paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.01.2022 tarihli ve 2021/6707 E., 2022/486 K. sayılı ilamıyla; davacı vekilinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin somut olayda; davalıya ait nüfus kaydından, davalının yargılama sırasında (İlk Derece Mahkemesinin kararından sonra Bölge Adliye Mahkemesi kararından önce) 25.01.2019 tarihinde öldüğü, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davalı vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle yargılama sırasında vefat eden davalının mirasçılık belgesi getirtilerek,mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; havalenin bir ödeme vasıtası olduğu, bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerektiği, ispat yükü kendisinde olan davacının yasal delillerle bu karinenin aksini ispat edemediği, davalının savunmasının gerekçeli inkar mahiyetinde olduğu, dekontların incelenmesinde yapılan havalelerin paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli olmadığı, davalı mirasçısı olan ... yönünden mirası kayıtsız şartsız olarak ret ettiğinden yasal mirasçı sıfatı ortadan kalkan bu davalı hakkında pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, gerekçesiyle davacının davalı ... hakkındaki davasının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine, davacının diğer davalılar hakkındaki davasının reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; İstinaf Mahkemesi tarafından Yargıtay ilamı doğrultusunda sadece usuli bir işlem olarak taraf teşkili sağlandığı, alt derece hüküm Mahkemesi olarak karar verildiği ve yeniden yargılama yapılmadığı, davalı mirasçılar lehine 31.000,00 TL red vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, daha önce İlk Derece Mahkemesince hükmedilen 18.580,00 TL nispi vekalet ücretinin ödendiğini, ödenen bu bedelin mahsup edilmediğini, davalının vasıflı ikrarda bulunarak ispat yükünü üstüne aldığını, davalının borç verdiğini ispat edemediğini, davalının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, tarafların arasında borç ilişkisinin olup olmadığı konusunda her iki tarafı da tanıyan tanık ...'i dinletme talebinin haksız reddedildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ödünç verme sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Kanun'un 555 inci maddesi.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

4. 6100 sayılı Kanun'un "Senette ispat zorunluluğu" başlıklı 200 üncü maddesi.

5.6100 sayılı Kanun'un "Yemin teklifi" başlıklı 227 nci maddesi.

3.Değerlendirme

1. 6098 sayılı Kanun'un 555 inci maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 457) ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda adi karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-362 E., 2004/347 K. sayılı kararı).

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereği; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. İspat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

4. Yazılı delille (senetle) ispatı gereken hususlar, istisnalar dışında takdiri delillerle ve bu kapsamdaki tanık delili ile ispatlanamaz ise de, bu hususların senet dışındaki yemin, ikrar ve ticari defterler gibi diğer kesin delillerle kanıtlanması mümkündür.

5. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının davalıya gönderdiği 11.11.2016 tarihli dekontta açıklama yer almadığı, söz konusu havale makbuzunun borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, ispat yükü kendisinde olan davacının paranın borç olarak gönderildiğini, yasal delillerle ispat edemediği, davalının 25.09.2018 tarihli duruşmada kendisine teklif olunan yemini usulüne uygun şekilde eda ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak karar verildiği, yeniden hüküm tesis edilmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, hükmedilen vekalet ücretinin duruşma vekalet ücreti olmadığı, daha önce ödenen vekalet ücretinin de infazda dikkate alınacağı anlaşılmakla davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar ..., ... ve ...'e verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, davalılardan alınan temyiz harcının mahallinde alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.