"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/291 E., 2022/767 K.
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen istirdat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri ile ihbar olunan AKEDAŞ vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'da Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı asıl davada; elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirket ile birleşen ......, EDAŞ'tan temin ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarihli ve 2008/2695 E., 2011/1368 K. sayılı ilamı ile EPDK'nın 875 sayılı kararının iptaline karar vermesi nedeniyle PSH bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını, bu nedenle 2008 Ocak döneminde ....., EDAŞ'ın üç ayrı abonelik nedeniyle fazladan PSH bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 3.077,18 TL'nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı birleşen davada ise; Ocak 2008 dönemi hariç olmak üzere 2006 Eylül-2010 Aralık dönemlerinde üç ayrı abonelik nedeniyle fazladan tahsil edilen PSH bedelinden sabit bedelin (4,61 TL'nin) mahsubu ile KDV dahil 124.373,03 TL'nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; asıl ve birleşen davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise, kurul kararının bir bütün olduğunu, tamamlayıcı nitelikte olan II. Bölümünün (B) bendinin iptal edilmesinin uygulamayı etkilemeyeceğini, zira 2006-2010 uygulama dönemine ilişkin tarife tekliflerinin her dağıtım şirketine ayrı ayrı olmak üzere 24.08.2006 tarihli ve 877 ila 896 sayılı kurul kararları ve 24.08.2006 tarihli ve 875 sayılı kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiğini, anılan iptal kararının 01.09.2006 - 31.12.2010 tarihleri arasını kapsayan döneme ilişkin perakende satış hizmeti kapsamındaki gelir gereksinimlerini içeren her dağıtım şirketine özgü Kurul Kararlarının da iptal edildiği sonucunu doğurmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.04.2016 tarihli ve 2013/266 E., 2016/220 K. sayılı kararıyla; birleştirilen davalara konu PSH bedelinin EPDK'nın 24.08.2006 tarihli 875 sayılı Kurul Kararı doğrultusunda abonelerden tahsil edildiği, EPDK kararının Danıştayca iptal edilmiş olmasına bağlı olarak PSH bedelinin tahsilinin "Serbest Tüketiciler" açısından yasal dayanağının geriye etkili olarak ortadan kalktığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sonrasında abonelerden kayıp / kaçak bedelinin yanı sıra dağıtım, iletim, PSH ve sayaç okuma bedeli alınmasının mevcut hukuki düzenlemelere aykırı olduğu yönünde Yargıtay kararlarının bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizce verilen 19.03.2019 tarihli ve 2016/20633 E., 2019/2310 K. sayılı ilamla; hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının, iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkili olmasına, bu suretle iptal hükmünün, iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümesine, iptal kararlarının bu özelliğinin dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmasına göre; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek "...hükme esas alınan bilirkişi raporunda, birleşen davaya konu bazı faturalarda sözkonusu bedellerin yer almadığı belirtilerek hesaplama yapıldığı bildirilmiştir. Ne var ki, anılan raporda yapılan hesaplamalar, denetime elverişli değildir. Ayrıca, davaya konu edilen dönemlere ilişkin elektrik faturalarının sadece bir bölümünün dosyada yer aldığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacı birleşen davada; ödenmiş olan PSH bedellerinden, elektrik abonelerinden alınan aylık sabit bedel olan 4,61 TL'nin mahsup edilmesi suretiyle belirlenen bedelin tahsilini talep etmiştir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedellerden talep doğrultusunda mahsup işlemi yapılmamış, dolayısıyla Mahkemece HMK'nun 26 ncı maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece; öncelikle birleşen davaya konu edilen dönemlere ilişkin elektrik faturalarının tamamının getirtilmesi, sonrasında ise yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre (taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek) uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sayaç okuma bedeli EPDK'nın görev kapsamında olan yasal düzenlemeye göre belirlenmekle birlikte, bu yetkinin kullanılarak maktu olarak tahsil edilen bedelin tüketilen enerji bedeline göre tahsil edilmesine ilişkin karar İdari Yargı yolu ile ortadan kaldırıldığı için, davaya konu dönemde serbest tüketici konumunda olan davacı şirket gibi tüketicilerden artık önceki düzenlemeye göre sayaç okuma bedeli tahsili gerektiği, nispi tarifeye göre tahsil edilen bedelin yerinde olmadığı, sabit miktar olarak alınması gereken sayaç okuma bedeli belirlenip, bunu aşan ve davacıdan tahsil edilen ücretlerin ilgililerine iadesi gerektiği, davacının da 4,61 TL sabit sayaç okuma bedelini aşan miktarın iadesini istemiş olması nedeniyle bu istekle bağlı kalınması gerektiği, bu ilkeleri gözeten bozmaya uygun bilirkişi raporuna göre; davacının yasada belirtilen tüketim bedelini aşarak 2007 yılı Mayıs ayı itibarı ile serbest tüketici statüsünü kazandığı, davacıdan fazladan tahsil edilen sayaç okuma bedelinin asıl dava yönünden 3.062,57 TL ve birleşen dava yönünden ise 114.848,24 TL olduğu, talep para alacağına ilişkin olup, davadan önce davalı temerrüte düşürülmediği için bu miktarların dava tarihlerinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 3.062,57 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 114.848,24 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemece alınan raporlarda yapılan hesaplamalar eksik olsa da uzayan yargı süreci nedeniyle eksik hesaplamaya yönelik yeni bir yargı sürecinin davacının menfaatini olumsuz etkileyeceğini ileri sürerek, asıl ve birleşen davaya yönelik kararın ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline şeklinde düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, bireysel işlemlerin düzenleyici işlemin iptalinden kendiliğinden etkilenip geçersiz hale gelmeyeceğini, iptalleri için ayrıca dava açılması gerektiğini, EPDK kararları ile onaylı tarifelerin dağıtım şirketlerince uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu, Danıştayın mezkur iptal kararının geçmişe yönelik uygulanmasının söz konusu olmadığını, hükme esas alınan raporda davacının serbest tüketici olduğu kabulünün hatalı olduğunu ve serbest olmayan tüketicilerin iptal hükmü kapsamında olmadığını, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin değerlendirilmediğini, hükmedilen vekalet ücreti harç ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. İhbar olunan vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca husumet yokluğundan reddi gerektiğini, hükme esas alınan raporda davacının serbest tüketici olarak kabulünün yerinde olmadığını, raporun yeterli olmadığını, sabit alınması gereken bedelin mahsubu gerektiğini, davanın yasal dayanağı bulunmadığından reddi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01.09.2006 ile 31.12.2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde perakende satış hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
1. Hükmü temyiz etme hakkı, davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak, kendisine dava ihbar olunanların, davaya katılmadıkça kanun yollarına başvurma hakkı yoktur. Ancak Mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan davanın ihbar olunduğu kişiler hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
Somut olayda, davalının talebiyle dava, AKEDAŞ'a ihbar edilmiş ancak ihbar olunan feri müdahale talebinde bulunmamıştır. Bu nedenle davada, davalı sıfatının Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. ye ait olduğu, ihbar olunan aleyhinde hüküm kurulmaması nedeniyle hükmü temyiz etmekte hukuki yararının bulunmadığının anlaşılmasına göre, temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; davalı ... şirketinin asıl ve birleşen davaya konu 01.09.2006 ile 31.12.2010 tarihleri arası geçiş döneminde, Danıştay tarafından iptal edilen EPDK'nın düzenleyici işlemine (metodoloji) dayanarak, abonesi olan davacı şirket adına tahakkuk ettirdiği faturalar ile tüketilen enerji miktarı (kwh) üzerinden nispi olarak PSH bedeli tahsil ettiği, diğer taraftan, davacının yıllık enerji tüketim miktarı dikkate alındığında 2007 yılı Mayıs ayından itibaren serbest tüketici sıfatını haiz olduğu, bu durumda, geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle, davalı şirket tarafından geçiş döneminde fazladan tahsil edilen PSH bedelinin davacıya iadesi gerekecek olup, istirdada konu alacak miktarının belirlenmesi noktasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun Yargıtay ve taraf denetimine elverişli, ayrıntılı ve açıklayıcı, hukuka uygun olduğu, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, ayrıca hükmedilen yargılama giderlerinin de yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. İhbar olunanın temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ihbar edilene iadesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.