"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/239 E., 2020/50 K.
DAVA TARİHİ : 30.06.2008
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalılar vekilleri tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı; "Soyak Olympiakent" adlı projeden 11.02.2006 tarihli sözleşme ile daire satın aldığını ve dairenin 05.01.2007 tarihinde teslim edildiğini, davalıların satış sırasında reklamını yaptıkları projede sosyal ve sportif imkanlar sunarak, kaliteli, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşam alanı inşa ve teslim edileceğinin ilan edildiğini, ancak, sitede inşa edilen havuzun standart dışı olduğu, sulama sisteminin vaad edilen şekilde yapılmadığı, sitenin genel çevre duvarı ve demir parmaklıklarının büyük ölçüde mevcut olmadığı, vaat edilen “24 saat özel güvenlik” sisteminin işlemediğini, özel yaşam ve spor kompleksi vaat edilmesine rağmen vaad edilen spor kompleksinin TOKİ’ye ait 518 nolu ada üzerinde kaldığını ve fiili durumu itibarıyla çevre duvarı ve güvenliğinin olmaması sebebiyle kamuya açık hale dönüştüğünü, davalıların yaptıkları reklam ve tanıtımlarla kendisini kasten yanılttıklarını ve ayıplı mal sattıklarını, bu nedenle dairede önemli bir değer kaybı bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, bilahare 11.11.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini 12.255 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
Davalılar; dava konusu dairenin davacıya eksiksiz olarak süresinde teslim edildiğini, ayıp ve eksik bulunmadığını, kaldı ki ayıp ihbar mükellefiyetinin de süresinde yerine getirilmediğini savunarak davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, ... 2.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün yazısına ekli kayıttan Halkalı Mahallesi 551 Ada 2 Parsel sayılı taşınmazda yer alan tam arsa paylı D-11 Blok 11.kat 50 numaralı bağımsız bölümün 21.04.2006 tarihinde davacı adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, Türk Medeni Yasasının 706, Borçlar Yasasının 213, Tapu Yasasının 26'ncı maddeleri gereği taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmesinin zorunlu olduğu, davacı ile davalı satıcı TOKİ arasında düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi haricen adi yazılı şekilde düzenlenmiş ise de alıcının sözleşmede kararlaştırılan bedeli satıcıya ödediği, satıcının da daireyi tapuda alıcıya devrettiği, sözleşmenin tarafları sözleşmeye fiilen uyduklarından taşınmaz mal satış sözleşmesinin geçerli hale geldiği, dava konusu bağımsız bölümün ortak kullanım alanlarının vaad edilen nitelikte olup olmadığının, bağımsız bölümün yer aldığı projenin tanıtım materyallerine uygun olarak inşa edilip edilmediğinin tespiti bakımından taşınmaz başında keşfen bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, yapılan keşif sonrasında bilirkişilerin rapor ile ek raporlarını dosyaya sundukları, raporlardan özetle, Soyak Olimpiyakent ismini alacağı belirtilen okulun projeden bağımsız bir isim altında faaliyete başlamasının ayıp olarak nitelendirilemeyeceği, havuzun gösterilen büyüklük ve inşaa standardında olmaması, bahçe sulamasının hortumla sağlanması, sitede 50.000 adet ağacın bulunmamasının açık ayıp niteliğinde olduğu, özel mülkiyete konu konut parselleri ile birlikte kamuya ait alanların ve yollarında yer aldığı projede makette genel çevre duvarının bulunmamasına rağmen kamuya ait alan üzerinde tak, otomatik bariyer ve güvenlik kulübeli 3 ana giriş kapısı yapılarak fiili durum yaratıldığı ve bu fiili durumun yanında tanıtım materyallerinde kullanılan ifadelerin tüketici üzerinde yanıltıcı etki yarattığı, bu durumun olağan gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak gizli ayıp niteliğinde olduğu, ortak yaşam spor alanlarının kamuya açık hale dönüşmesinin de gizli ayıp niteliğinde olduğu, gizli ayıplar yönünden değer azalmasının ise 12.255 TL olduğunun belirtildiği, tüketicinin ayıp ihbarında bulunduğuna yönelik iddiasını her türlü delille ispatlayabileceği, dava konusu konutun davacılara teslim edildiği anda ortak kullanım alanlarında var olan, bilirkişi raporunda açık ayıp olarak tespit edilen konulara ilişkin olarak davacıların 30 günlük süre içinde davalıya ayıp ihbarında bulunduğuna yönelik iddialarının haklılığını kanıtlayamadığı, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasada gizli ayıbın ne kadar sürede ihbar edileceğine dair hüküm bulunmadığından Borçlar Yasasının 198'inci maddesinin son fıkrası hükmü kapsamında gizli ayıbın satıcıya derhal ihbar edilmesinin gerektiği, davacının dava konusu konutu kullanmaya başladığı konutun yer aldığı projenin inşaasının devam ettiği, konutun kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan bilirkişi raporunda gizli ayıp olarak nitelenen ayıplar yönünden kat maliklerinin elektronik posta yolu ve telefonla davalı satıcı TOKİ'nin vekili, davalı Soyak A.Ş'ye başvuruda bulundukları şikayetlerini dile getirdikleri ve kat maliki tüketicilerin yoğun baskısı üzerine satıcı davalı TOKİ'yi vekaleten temsile yetkili Soyak A.Ş.'nin kat maliklerinin şikayetlerini dinlemek üzere toplantı düzenlediğinin tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, gizli ayıplar yönünden davacıların süresinde ayıp ihbarında bulunduğunun kabul edildiği, davalılar vekilleri tarafından dosyaya sunulan belgelerde, makette genel çevre duvarı yer almamasına rağmen kamuya ait alanların tel çitle çevrilerek fiili durum yaratıldığı ve bunun yanısıra tanıtım materyallerinde kullanılan ifadelerinde bu fiili durumu tekrarladığı ve tüketicinin tanıtım materyallerinde kullanılan ifadelerle yanıltıldığının anlaşıldığı, dava açıldıktan sonra dahi davalı satıcı TOKİ'nin tüketiciyi yanıltmaya yönelik eyleminin sürdüğü, kamuya terk edilen alanların konut parselleri ile birlikte çitle çevrili olduğu yapılan keşifte tespit edildiği, vaad edilenin aksine, proje genelinde spor tesislerinin yer aldığı parseller ile yeşil alanların kamuya ait olduğu, tapuda spor alanı olarak kayıtlı parsellerde konut maliklerinin mülkiyet yada başka bir ayni hakkının bulunmadığı, bu nedenle spor alanlarının sadece konut maliklerinin değil kamunun kullanımına açık olduğu, gazete ilanlarında makette ve vaziyet planında kullanılan ifadelerin tüketiciyi yanıltmaya yönelik olduğu, dava konusu konutun ortak kullanım alanlarının reklam ve ilanlarında yer alan, satıcı tarafından bildirilen nitelikte olmadığı, bu durumun tüketicinin konutu kullanmaya başlamasından sonra ortaya çıktığı, satıcının edimini vaad ettiği şekilde yerine getirmediği, davalı satıcının edimini ayıplı olarak ifa ettiği, gizli ayıpların dava konusu konutun değerinde düşüşe neden olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davalı edimini eksik olarak yaptığından, konutta meydana gelen değer kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında davalının edimini eksik olarak yerine getirdiğinin tespitine, eksik ifa konutun değerinin düşmesine neden olduğundan 2.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden, 10.255,00TL maddi tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.02.2019 tarih ve 2016/5475E., 2019/1812K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalılarının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, somut olayda; mahkemece, kararın gerekçe kısmında dava konusu konuttaki gizli ayıplar nedeni ile oluşan değer kaybı tutarının 12.255,00 TL olduğu ve bu miktarın faizi ile davalılardan tahsiline karar verildiğinin belirtildiği; hüküm fıkrasında ise davanın kabulüne, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında davalının edimini eksik olarak yerine getirdiğinin tespitine, eksik ifa konutun değerinin düşmesine neden olduğundan 2.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden, 10.255 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verildiğini, gerekçede gizli ayıp nedeni ile değer kaybından söz edilirken hüküm fıkrasında eksik ifa nedeni ile değer kaybı tutarının tahsiline karar verilmek sureti ile hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297'nci maddesi gereğince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalıların satış sırasında reklamını yaptıkları projede yapılması ilanlarla vaat edilen hususları yerine getirmediği, özellikle 518 numaralı ada üzerine inşa edilen spor kompleksinin tapusunun bağımsız bölüm maliklerine verilmeyip TOKİ üzerinde bırakıldığı ve spor kompleksinin sadece site sakinlerinin kullanımına sunulması gerekirken kamuya da açıldığı, bu hususun açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için her hangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, ayrıca davacının dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı kanunun 4'üncü maddesi gereğince, malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde usulüne uygun olarak davalılara ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşıldığından, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 15.09.2022 tarihli ve 2022/4289E., 2022/6535K. sayılı kararıyla; somut olayda; 11.02.2006 tarihinde satın alınan bağımsız bölümün, 30.09.2006 tarihinde davacıya teslim edildiği ve 30.06.2008 tarihinde bu davayı açtığı dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacının, kendisine teslim edileceğinin sözleşme ve tanıtım materyalleri ile taahhüt edildiğini iddia ettiği sosyal donatı alanlarının bir kısmının inşa dahi edilmediğini, bir kısmının ise site mülkiyet alanı dışındaki parseller üzerinde inşa edildiğini ileri sürerek açtığı davada, her ne kadar mahkemece "--Davalıların satış sırasında reklamını yaptıkları projede yapılması ilanlarla vaat edilen hususların yerine getirilmediği, özellikle 518 numaralı ada üzerine inşa edilen spor kompleksinin tapusunun bağımsız bölüm maliklerine verilmeyip, TOKİ üzerinde bırakıldığı ve spor kompleksinin sadece site sakinlerinin kullanımına sunulması gerekirken kamuya da açıldığı, bu hususun açık ayıp niteliğinde olduğu--" kabul edilmiş ise de; bu eksiklikler yönünden aynı site ile ilgili olarak ‘--4077 sayılı TKHK’nın “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır” şeklindeki 30. maddesi hükmü gereği ihbar koşuluna bağlı olmaksızın BK’nın 125'inci maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi eksik ifa iddiası olarak değerlendirilmesi gerekir.--’ şeklinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.07.2020 tarihli ve 2019/13-366E., 2020/538K. sayılı kararının bulunduğu, söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olmasının, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olduğu, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa”nın söz konusu olduğu, eksik ifa nedeniyle ihbar şartı aranmaksızın davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcıların sorumluluğuna gidebileceğinin kabul edilmesinin gerektiği, hal böyle olunca, mahkemece keşif yapılarak, sosyal tesislerin davalılar tarafından yapılarak ve eksiklikleri giderilerek projenin tamamlanması halinde bu yönden dava konusuz kalacağından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yapılmayan ve bundan sonra da yapılmayacağı kesinleşen sosyal tesisler var ise, bunlardan dolayı davacının uğradığı zararın hesaplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekili; öncelikle işbu dava konusu projeye ilişkin olarak diğer konut alıcıları tarafından aynı konu, sebebe dayanılarak ve aynı davalılar aleyhine açılan davalarda yerel mahkemelerce verilmiş olan “davanın reddine” dair kararların, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi tarafından “spor alanı yönünden eksik ifa bulunması” gerekçesiyle bozulduğunu, bozma kararına karşı verilen direnme kararlarının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 tarih, 2011/13-4 E., 2011/230 K. sayılı ve 02.11.2011 tarih, 2011/13-468 E., 2011/666 K. sayılı kararlarıyla onandığı, söz konusu davaların davacılarının karar düzeltme taleplerinin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.03.2012 tarihli kararıyla reddedilmek suretiyle mahkeme kararlarının kesinleştiğini, dava konusu olayda "ayıp" bulunmadığı gibi "eksik ifa" da bulunmadığını, emsal kararlardan da görüleceği üzere dava konusu iddialar, bir an için ayıp olarak kabul edilse dahi bu ayıbın olsa olsa "açık ayıp" sayılabileceğini, zira sözleşmede ve tanıtım materyallerinde, hiçbir şekilde Olympiakent proje alanının tümünün dışa karşı tamamen izole edileceğinin belirtilmediğini, proje alanı içinde spor parselleri, ticaret merkezleri, okul, yol ve sair kamusal alanların bulunduğunu, daha sözleşmeyi imzalamadan makette ve vaziyet planını gören davacının alışveriş merkezine alışverişe gelen insanların, buraya mal getirip götüren firma araçlarının ve elemanlarının, işyeri sahipleri ve çalışanlarının, okuluna çocuğunu getirip götüren velilerin, okul servis araçlarının buraya girip çıkabileceğini gayet net bir şekilde bilerek hareket ettiğini, imar plânında spor alanı olarak gözüken 518 sayılı adanın mülkiyetinin müvekkil TOKİ’ye ait olduğunu, tapu sicilleri alenî olduğunu, kaldı ki ne müvekkil TOKİ ile Soyak arasındaki sözleşmede ve eki şartnamelerde, ne de davacı ile yapılan sözleşmede, yönetim plânında, tanıtım materyallerinde, reklâm ve ilânlarda bu alanın Olympiakent sâkinlerinin ortak mülkiyetine ait olacağından bahsedilmediğini, nitekim aynı iddia ve taleplerle açılan seri davalarda farklı isimlerden oluşan bilirkişi heyetleri ile yapılan keşifler neticesinde düzenlenen çok sayıda bilirkişi raporunda "ayıp" olarak nitelendirilebilecek bir durumun mevcut olmadığının tespit edildiğini, sonuç itibariyle, dava konusu konutun bulunduğu projede "gizli ayıp" ya da "eksik ifa" teşkil edecek bir hususun olmadığını, açık ayıplar yönünden de davacının 30 gün içinde ayıp ihbarında bulunduğuna dair hiçbir kanıtın dosyaya sunulmadığını ifade ederek bozma ilamının karar düzeltme incelemesi neticesinde kaldırılmasına, red kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Soyak İnşaat ve Ticaret A.Ş. vekili; Soyak Olympıakent Projesi ile ilgili davanın reddine ilişkin 21 direnme kararının onanmasına, davanın kabulüne ilişkin 5 direnme kararının bozulmasına dair 26 tane Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının bulunduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 gün ve 2011/4E., 2011/230K. sayılı kararının Olympiakent Projesi için ilke kararı niteliğinde olduğunu, yerleşik içtihad halini aldığını, davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını davalılara bildirmediğini, davacının dava dilekçesinde tanımladığı durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğunu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıklarını, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceğini, eldeki davada, davacının ileri sürdüğü hususların "eksik ifa" değil, "açık ayıp" nitelinde olduğunu, bu açık ayıplar 30 gün içerisinde davalılara bildirilmediğine göre, davanın süresinde açılmadığının anlaşıldığını, özel daire ilamlarında “hukuk güvenliği” gözetilerek, bağlayıcı nitelik taşıyan ve yerleşik içtihat halini almış olan “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ilamlarında vurgulanan ilkeler doğrultusunda” davaların reddinin gerektiğinin belirtildiğini ve bu kararlar doğrultusunda 211 dosyada aynı talep ve iddialara ilişkin red kararlarının kesinleştiğini, bozma ilamının adil yargılanma haklarının ihlal ederek tesis edildiğini, hukuk güvenliğine tamamen ters bir tutumla aynı iddia ve taleplere ilişkin kesinleşmiş ve içtihat halini almış kararların yok sayılması sonucunu doğuran bozma ilamının karar düzeltme incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, tüm dayanaklarıyla ve delilleriyle önceki dilekçelerinde arz ve izah edilen ve tümüyle saklı tuttukları savunmalarını bozma ilamına yönelik karar düzeltme sebebi olarak tekrar ettiklerini ifade ederek bozma ilamının karar düzeltme incelemesi neticesinde kaldırılmasına, red kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 4'üncü maddesinin 2'inci fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30'uncu maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 198'inci maddesine göre(6098 Sayılı TBK’nun bu konudaki 223'üncü maddesi) alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama(vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Söz konusu maddi ve biçimsel koşulların sağlanması hâlinde alıcı tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir (m. 4/II-2.c.) ve bu seçimlik haklardan satıcı yanında imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve bağlı kredi veren kuruluşlar da müteselsilen sorumludur (m.44/III).
2.Ayıp kavramı ile eksik iş kavramı ise birbirinden farklıdır. Ayıp, kanun ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Eksik iş, sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir. Yapılmayan işler bedeli yani eksik ifa nedeni ile zamanaşımı süresi B.K 125 maddesi gereğince 10 yıldır.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.07.2020 tarihli ve 2019/13-366E., 2020/538K. sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:
" 12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay yönünden davacı iddiasının eksik ifa mı, açık ayıp mı teşkil ettiği, burada varılacak sonuca göre yerel mahkemenin süresinde ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle davanın reddi yönündeki kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....
19. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin yalnızca bir daire satışına ilişkin olmayıp, konut tesliminin yanında taşınmazın bulunduğu alanın bütünlük arz eden bir toplu yapı olmasının getirdiği ve gerektirdiği yan edimleri de içeren vasıflı bir satım sözleşmesi mahiyeti taşıyor olması nedeniyle uyuşmazlık noktası anlamında eksik ifa kavramı ile ilgili doktrin ve uygulamadaki görüşlere daha çok inşaat hukukuna ilişkin kaynaklardan ulaşılmaktadır.
20. Buna göre; normal olan, sözleşme konusu yapının tarafların sözleşme ile kararlaştırıldıkları şekilde teslim edilmesidir. Bu doğrultuda yüklenicinin sözleşme gereğince üstlendiği bütün edimleri yerine getirmesi, inşaatı sözleşmeye, plan ve projesine uygun olarak tamamlaması gerekir. İnşaatın teslimi de bundan sonra söz konusu olacaktır. Bu nedenle inşaatın tamamlanması ve teslimi zaman bakımından birbirini takip eden süreçlerdir (Tandoğan, H.: Özel Borç İlişkileri, Ankara 1977, C.2, s.74 vd)...
30. Her ne kadar 4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin birinci bendinde ayıplı mal tanımı yapılırken “maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar” tabiri kullanılmış ise de, bu anlatımın kanun koyucunun tüketici işleri yönünden eksik ifayı ayıp kavramı içerisinde eritmesi şeklinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Aksi hâlde sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediği, eksik ifanın söz konusu olduğu düşüncesiyle hak arama gayretine düşen tüketiciyi, sözleşmeye aykırılığa ilişkin genel hükümlerin yüklemediği ihbar yüküne ve daha kısa zamanaşımına tabi kılmak sonucu doğuracaktır ki bu durum, Kanunun konuluş amacı ve ruhuna uygun düşmez...
32. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tüketicinin, kendisine teslim edileceğinin sözleşme ve tanıtım materyalleri ile taahhüt edildiğini iddia ettiği sosyal donatı alanlarının bir kısmının inşa dahi edilmediğini, bir kısmının ise site mülkiyet alanı dışındaki parseller üzerinde inşa edildiğini ileri sürerek açtığı davanın, diğer davalı SOYAK İnşaat ve Ticaret A.Ş. yönünden davanın reddine ilişkin kararın yargılama aşamalarında kesinleştiği gözden kaçırılmadan, yukarıda yapılan açıklamalar ve 4077 sayılı TKHK’nın “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır” şeklindeki 30. maddesi hükmü gereği ihbar koşuluna bağlı olmaksızın BK’nın 125. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi eksik ifa iddiası olarak değerlendirilmesi gerekir.
33. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davacı iddiasının TKHK anlamında ayıp mahiyetinde olduğu, bu nedenle tüketicinin süresinde ayıbı ihbar yükünü yerine getirmeden ileri sürdüğü iddiaların dinlenebilirlik koşulu bulunmadığından davanın bu istemler yönünden reddedilmesinin yerinde olduğu yönünde dile getirilen görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir... "
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle sözleşme ve tanıtım materyalleri ile taahhüt edilen sosyal donatı alanlarının bir kısmının inşa edilmemiş olması, bir kısmının ise site mülkiyet alanı dışındaki parseller üzerinde inşa edilmesinin eksik ifa olduğu, eksik ifa nedeniyle ihbar şartı aranmaksızın davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcıların sorumluluğuna gidebileceğinin anlaşılmasına göre, davalılar vekillerinin karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan karar düzeltme istemlerinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezaları ile bakiye harçların karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine,
12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.