Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1340 E. 2024/716 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiralananın erken tahliye edildiği iddiasıyla açılan gelir kaybı tazminat isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kiracının, tahliye kararına rağmen icranın geri bırakılması için gerekli yasal işlemleri yapmadığı ve cebri icra olmadan tahliye gerçekleştiği için erken tahliye olmadığı ve gelir kaybı tazminatına hak kazanmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/584 E., 2022/2655 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/126 E., 2019/303 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya ait boş arsa vasıflı taşınmazı açık otopark olarak kullanmak amacıyla 01.01.2010 başlangıç tarihli sözleşme ile 6 ay süreli kiraladığını, sözleşmede sona ermesinden 1 ay evvel yazılı tarafların ihbarda bulunmak suretiyle fesh etmedikleri takdirde sözleşmenin yenilenmiş sayılacağının düzenlendiğini, kiracı ve kiraya veren tarafından yapılmış böyle bir fesih ihbarı olmadığından kira sözleşmesinin 6'şar aylık dönemler itibariyle yenilendiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde davalı tarafından kira alacaklarının tahsili için icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davası sonucunda kiralananın tahliyesine karar verildiğini, kararın icraya konulmasıyla taşınmazın 31.01.2011 tarihinde haciz ve tahliye tehdidi altında tahliye edildiğini, daha sonra bu tahliye kararın Yargıtayca bozulduğunu, kira süresinin dolmasına 5 ay kalmasına rağmen haksız yere tahliye edilen müvekkilinin gelir kaybına uğradığını, müvekkilinin tahliyesinden sonra yoğun bir şekilde araştırma yapmasına rağmen yaptığı işe uygun ve ticari hayatını sürdürebileceği başka bir otopark bulamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL tazminatın davalı kiraya verenden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının talep hakkının zamanaşımına uğradığını, davacının taşınmazdan kusuru nedeniyle tahliye edildiğini, taşınmazın tahliyesine ilişkin kararı temyiz eden davacının tehiri icra talep etmemesi nedeniyle tahliye etmek zorunda kaldığını, davacının gerek kira ödemeyerek gerekse Kanun’un kendisine tanıdığı hakları kullanmayarak uğradığını iddia ettiği zarardan bizzat sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının taleplerinin kira sözleşmesine aykırılıktan kaynaklandığı, davanın on senelik genel zamanaşımı süresine tabi olduğunu, taraflar arasında 01.01.2010 başlangıç, 30.06.2010 bitiş tarihli ve 6 ay süreli yazılı kira sözleşmesinin varlığında ve sözleşme koşullarında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, bu kira sözleşmesinin yapılmasından hemen sonra, kiraya verenin, davacı kiracı hakkında haciz ve tahliye talepli icra takibi başlattığını, kiracının itirazı üzerine açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davasında, itiraz kaldırılarak kiraya konu taşınmazın tahliyesine karar verildiğini, kiracı verilen tahliye kararını tehiri icra talepli olarak temyiz etmişse de icra dosyasında icra takip işlemlerini durduracak şekilde icranın geri bıraktırılması kararı getirmek için uygun teminat yatırarak mehil belgesi almadığı, incelenen icra dosyası kapsamında cebri icra ile gerçekleşmiş bir tahliye işlemi bulunmadığı ancak kiracının cebri tahliye tehdidi altında taşınmazı kendiliğinden Ocak 2011 ayının son günlerinde tahliye ettiğini, kira sözleşmesinin 01.01.2010 -30.06.2010 dönemi için akdedildiği, kira süresinin 30.06.2010 itibariyle sona ereceği, kiracının tahliye tehdidi altında bile olsa taşınmazı erken tahliye etmiş sayılamayacağı, kiracının kira süresini tam olarak kullandığı, kiraya verenin tahliye ihtarlı icra takibi başlattığı dikkate alındığında, bu hususun kira sözleşmesini dönem sonunda yenilemeyeceği ihbarı olarak değerlendirildiği, 12.05.2010 tarihinde de itirazının kaldırılması isteği ile birlikte tahliye isteyerek bu iradesini net olarak ortaya koyduğu, bu bağlamda 2011 Ocak ayı sonunda gerçekleşen tahliye nedeniyle kiralanan erken tahliye edilmiş sayılmayacağından herhangi bir kazanç kaybının olmayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; kira süresinin bitiminden 1 ay önce sözleşmenin yenilenmeyeceği ihbarı yapılmadığını, bu nedenle sözleşmenin yenilendiğini, tahliye kararının bozulması ile sözleşmenin yenilerek yeni dönem sözleşme bitiş tarihinin 01.07.2011 olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalının müvekkilinin haksız yere erken tahliyesine yol açmak suretiyle maddi ve manevi zarara girmesine neden olduğunu, müvekkilinin tahliyenin ardından yaptığı işe uygun ticari faaliyetini devam ettirebileceği başka bir otopark bulamadığını, 5 aylık kazanç kaybının tazmini gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kiracı verilen tahliye kararını tehiri icra talepli olarak temyiz etmişse de, icra dosyasında takip işlemlerini durduracak şekilde icranın geri bıraktırılması kararı getirmek için uygun teminat yatırarak mehil belgesi almadığı, usulüne uygun şekilde tehiri icra talep etmediği, kiracı davacının taşınmazı kendisine verilen 10 günlük süreden ve sözleşme bitim tarihinden 6 ay sonra 31 Ocak 2011 tarihinde tahliye ettiği, kiracının tahliye tehdidi altında bile olsa taşınmazı sözleşmenin bitim tarihinden sonra tahliye ettiği, kiraya verenin tahliye ihtarlı icra takibi başlattığı dikkate alındığında, kira sözleşmesini dönem sonunda yenilemeyeceği ihbarı olarak değerlendirilmesi gerektiği, 31 Ocak 2011 tarihinde gerçekleşen tahliye nedeniyle kiralanan erken tahliye edilmiş sayılmayacağı ve sözleşme bitim tarihinden sonra tazminat istenemeyeceği, kazanç kaybının da olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verdiği kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kiralananın erken tahliye edildiği iddiasıyla gelir kaybı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 299 ve 327 nci maddeleri,

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 36 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacı kiracı hakkında itirazın kaldırılması ve tahliye istemli açılan davada tahliye kararı verildiği, davacı kiracı tarafından icranın geri bırakılması için karar alınmadığı, ayrıca tahliyenin cebri icra ile gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun

bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükselmesine,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.