"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1814 E., 2022/1533 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/666 E., 2022/280 K.
Taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan gecikme tazminatı davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve davacı vekili temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'in sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirkete ait Afyonkarahisar İli, İhsaniye İlçesi, Yaylabağı Kasabası, 105 ada, 128 parselde inşa edilecek olacak ......., Termal Tatil Köyü olarak adlandırılan yazlık konutlardan 05.05.2012 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin 36 adet devre mülk satın aldığını ve her biri için 7.500,00 TL'den toplam 270.000,00 TL ödeme yaptığını, tapuda devir işlemi yapılmasına rağmen 31.12.2012 tarihinde teslim edilmesi gereken devre mülklerin halen müvekkiline teslim etmediğini, davalının edimini yerine getirmediğinin Afyonkarahisar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/10 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, sözleşmenin 6.2 maddesinde taşınmazın belirtilen süre içerisinde teslim edilmemesi halinde, davacıya her ay için 50 Euro ödeneceğinin kararlaştırıldığını, 36 ayrı sözleşmeye konu devre mülk için 01.01.2013 tarihinden dava tarihine kadar 71 ay için 50 Euro x 36 adet x 71 ay = 127.800,00 Euro tazminat alacağının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin 01.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; davacı vekili 08.03.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle; talebini 111.600,00 TL'ye artırmış, 10.03.2022 tarihli maddi hata dilekçesinde de; talebinin maddi hata sonucunda TL olarak yazıldığını belirterek 113.550,00 Euro bedelin 01.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taraflar arasında 36 adet devre mülk için her biri 7.500,00 TL bedeli olmak üzere toplam 270.000,00 TL karşılığında devre mülk sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmeye istinaden 07.06.2012 tarihinde D blok 3. kat 10 numaralı bağımsız bölümün tam hissesinin davacı adına devrinin sağlandığını, davacının tesisi görerek ve tecrübe ederek satın aldığını, ayrıca tesiste konaklamak suretiyle tesisten de faydalandığını, teslim şartının yerine getirilmiş olması nedeniyle ceza şart talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Samsun 1. Tüketici Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli ve 2018/315 E., 2019/558 K. sayılı ilamıyla; görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle, davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 18.03.2020 tarihli ve 2020/430 E., 2020/555 K. sayılı ilamıyla; somut olayda, davadaki istemin 36 adet sözleşmeye ilişkin bulunması nedeniyle yerel Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dosyanın gönderildiği Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/143 E., 2020/333 K. sayılı ilamıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 12 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca davanın Afyonkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesinin gerektiği gerekçesiyle, Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın görevli ve yetkili Afyonkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
4. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli ve 2021/622 E., 2021/677 K. sayılı ilamıyla; kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dosyanın gönderildiği görevli ve yetkili İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmaz devrini içeren sözleşme adi yazılı şekilde yapılması nedeniyle geçersiz ise de taşınmazın tapusunun davalı tarafından davacıya 07.06.2012 tarihinde devredilmesi ile geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazandığı, keşif sonucu aldırılan 02.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmeye konu devremülkün inşaat tamamlanma seviyesinin %32 oranında olduğunun belirtildiği, taşınmazların teslim edilmesi gereken tarih olan 31.08.2013 tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre içerisinde 36 adet devre mülk hissesi bazında yapılan hesaplamalar sonunda toplam 111.600,00 Euro ecrimisil bedelinin bulunduğu, davacı vekili 08.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 111.600,00 TL bedel üzerinden ıslah harcını ikmal ettiği, 10.03.2022 tarihli 2. ıslah dilekçesi ile toplam 113.550,00 TL Euro ecrimisil bedelinin ödenmesini talep ettiği, davacı dava dilekçesinin konu ve talep sonucu bölümlerinde ecrimisil ve cezai şart alacağı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dedikten sonra, şimdilik 10.000,00 TL'nin (hakkın doğum tarihi olan 01.01.2013'den itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dilekçede yer alan açıklamalar ve talep sonucundan davanın kısmi dava olarak açıldığı, 6100 sayılı Kanun'un 176/2 maddesi gereğince aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilecekleri, davacı vekilinin 10.03.2022 tarihli ıslah dilekçesinin reddine karar verildiği, dava açmadan önce davacı tarafın davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya kapsamında herhangi bir belge ya da bilgi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 111.600,00 TL ecrimisil alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; bilirkişi raporunda ecrimisil bedelinin 111.600,00 yazılı olduğunu, TL mi yoksa Euro mu belirtilmediğini, iş yoğunluğu nedeniyle 111.600,00 TL rakamının sonuna Euro yazmak yerine dalgınlıkla TL yazdıklarını, bu durumun farkına varır varmaz da ikinci dilekçeyle harç da ikmal ederek Euro talepli dilekçenin sunulduğunu, İlk Derece Mahkemesi 02.02.2022 tarihli ara karar gereğini gözetmeden hüküm kurduğunu, kararın kaldırılarak 113.500,00 Euro'nun 01.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı vekili; davacının tesis hizmetlerinden faydalandığını, konaklama hakkını da kullandığını, teslim şartının gerçekleşmiş olduğunu, sözleşmeyle belirlenen dairenin kendisine teslim edilmiş olmasına rağmen tecrübe ve muayene şartının gerçekleşmiş olmasına Mahkemece itibar edilmediğini, satın alınan bağımsız bölümler fiilen teslim edilmemiş olsa dahi hali hazırda aktif olan blokların müşterilerin hizmetine sunulduğunu ve tesis imkanlarından yararlanıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının dava tarihinden geriye dönük olarak talep edebileceği alacağının beş yıl ile sınırlı olduğunu, bilirkişi hesaplamasının hatalı olduğunu, son konaklama tarihinden ancak 23 aylık hesaplama yapılabileceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesinde TL para birimi cinsinden talepte bulunduğu, sözleşmede yabancı para cinsinden ceza kararlaştırıldığı, bilirkişi hesaplamasının Euro cinsinden yapıldığı, davacı tarafça dava dilekçesindeki talebi olan TL para cinsiyle uyumlu olarak 111.600,00 TL yazılı açık istemine ilişkin 08.03.2022 tarihli ıslah dilekçesinden sonra ikinci kez sunulan 10.03.2022 tarihli ıslah dilekçesinin 6100 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin 2 nci fıkrası gereğince nazara alınmayacağı, taraflar arasındaki satıma konu bağımsız bölümün sözleşmede taahhüt edilen sürede davacıya teslim edilmediği, satıma konu bağımsız bölüm dışında davacının tesiste konaklama yapması da davalının sözleşmenin 6 ncı maddesinde kararlaştırılan ecrimisil niteliğinde olmayan ifaya ekli cezai şarttan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak ve ıslah edilen kısım için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu da ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapuda devri yapılan devre mülk satış sözleşmesinde belirtilen süre içinde taşınmazın teslim edilmemesinden kaynaklı gecikme tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Kanunun "Ceza koşulu" üst başlığı altında düzenlenen "Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi" başlıklı 179'uncu maddesi.
2. 6098 sayılı Kanun'un Ülke parası ile başlıklı 99 uncu maddesi.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Maddi hataların düzeltilmesi" başlıklı 183 üncü maddesi.
4. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.05.2018 tarihli ve 2015/30453 E., 2018/6383 K. sayılı ilamı.
3.Değerlendirme
A.Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından;
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 179 ila 182 nci maddelerinde düzenlenen ceza koşulu, borçlunun, asıl borcunu ilerde hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle ceza koşulu, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer'î bir edimdir. Borçlu ceza koşulu ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının miktarını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Ceza koşulunun kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir. (Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, TEKİNAY/AKMAN/ BURCUOĞLU/ALTOP, 7. Basım, İstanbul 1993, s. 341-343).
2. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi temerrüt hâlinde TBK’nın 125'inci maddesinin birinci fıkrası hükmünce alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir ise de, ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede bununla ilgili açık hüküm bulunması şarttır. Ceza koşulunun esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlali hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bu iki temel amacı dışında, ceza koşulunun diğer bir amacı da, ifayı engelleyen ceza koşulunda (dönme/fesih cezasında), borçlunun ceza koşulu ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır .
3. 6098 sayılı Kanun'un 179 uncu maddesinin birinci fıkrasında seçimlik ceza koşulu düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde ödenmek üzere ceza koşulu kararlaştırılmış ve aksi de sözleşmede öngörülmemiş ise, alacaklı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebilir. Seçimlik cezai şartta alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o şartın gerçekleşmesi yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep eder. Seçimlik ceza koşulunda, aksi sözleşmede öngörülmemiş ise, alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini isteyemeyecektir.
İkinci fıkrada düzenlenen ifaya ekli ceza koşulunda ise alacaklı, açıkça vazgeçmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir.
Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen ceza koşulu ise maddenin üçüncü fıkrasında hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun ceza koşulunu ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat etme hakkı saklı tutulmuştur.
Ceza koşuluna ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlâl durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler. Ayrıca tarafların, ceza koşulu anlaşmasında, seçimlik ceza koşulu ile ifaya ekli ceza koşuluna birlikte yer vermeleri de mümkündür.
4. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının sözleşmenin 6 ncı maddesinde yer alan "Taşınmazın belirtilen süre içerisinde teslim edilmemesi halinde, pay sahibine her ay için 50 Euro ecrimisil bedeli ve cezai şart öder." hükmüne dayalı olarak ifaya eklenen cezai şart talebinde bulunduğu, davalının istinaf dilekçesinde faize yönelik istinaf sebebinin olmadığı ve istinafta ileri sürülmeyen hususların temyizde ileri sürülemeyeceği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının sözleşme konusu yapılan ve tapusu devredilen taşınmaz dışında taşınmazda konaklamasının olması teslim olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
B.Davacı vekilinin temyiz itirazları bakımından;
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99’uncu maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile de ödenmesini isteyebilir. Diğer bir anlatımla, borcun aslı yabancı para alacağı (döviz) ise alacaklının, borcun fiili ödeme günündeki TL karşılığı döviz veya doğrudan TL olarak talepte bulunma konusunda seçimlik hakkı bulunmaktadır. Seçimlik hakların söz konusu olması halinde seçimlik hak kullanılmak suretiyle edim tayin edilmiş olur ve seçimlik hakkı ortadan kalkar (K.Oğuzman-Öz, Borçlar Hukuku-Genel, s.227). Dolayısıyla, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklıya tanınan seçimlik bir hak sözkonusu olup hakkın kullanılması yenilik doğurucu nitelikte olduğundan talep hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihinden dönmesi mümkün değildir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.01.2022 tarihli ve 2021/12219 E., 2022/535 K. sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.01.2023 tarihli ve 2021/5290 E., 2023/581 K. sayılı ilamı).
2. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının dava açarken fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 10.000,00 TL bedel talep ettiği, 08.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 111.600,00 TL talepte bulunduğu, davacının seçimlik hakkını TL olarak belirttiği, 10.03.2022 tarihli maddi hata dilekçesinde ise maddi hata kaynaklı 113.500,00 Euro talep ettiği, ıslah harcını da söz konusu bedel üzerinden yatırdığı, 6100 sayılı Kanun'un 183 üncü maddesi gereğince dava dosyasında bulunan dilekçelerdeki açık yazı ve hesap hatalarının karar verilinceye kadar düzeltilebileceği, bu nedenle davacının ıslah dilekçesiyle 113.560,00 Euro talebinde bulunduğunun kabulü gerektiği, ancak davacı dava dilekçesinde Türk parası cinsinden talepte bulunmakla artık seçimlik hakkını ülke para birimi olan TL'den yana kullandığı, ıslahla bu tercihinden dönerek borcun yabancı para üzerinden tahsilini de talep edemeyeceği, bu durumda 111.600,00 Euro'nun dava tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı olarak TL cinsinde talepte bulunabileceği anlaşılmaktadır.
O halde İlk Derece Mahkemesince, davacı vekilinin dava tarihine kadar geçen süre için 111.600,00 Euro'nun TL karşılığı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.