"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait olan kız öğrenci yurdunda 2011 yılından 2018 yılı sonuna kadar kiracı olduğunu, bütün kira bedellerini ödemesine rağmen davalının kira bedellerinin ödenmediğinden bahisle kira sözleşmesi yapılırken imzalanan 400.000,00 TL bedelli teminat senedinde oynamalar yaparak 13.12.2018 tarihinde senede dayalı icra takibi başlattığını, takip üzerinden alınan ihtiyati haciz kararı doğrultusunda 17.12.2018 tarihinde hacze gelindiğini, haciz baskısıyla 17.12.2018 tarihinde protokol düzenleyerek içinde bulunan bütün malzemeleriyle kiralananı, yurt açma izin belgesini ve ayrıca 15.01.2019 tarihli 200.000,00 TL bedelli senet ile 15.03.2019 tarihli 25.000,00 TL bedelli senet olmak üzere 2 adet senedi verdiğini, borcun hepsinin biteceği konusunda anlaşmaya vardıklarını, yurt açma izin belgesini devir sözleşmesi ile davalıya devrettiğini, 225.000,00 TL ödeme yaparak senetleri geri aldığını, davalı taraf bir ay içinde yasal işlemleri tamamlamadığından 16.01.2019 tarihi protokol ile daha sonra tekrar vermek üzere yurt açma izin belgesinin tekrar müvekkili üzerine alındığını, bu işlemin 17.12.2018 tarihli protokolün fesih edildiğine dair bir anlaşma olmadığını, bütün edimleri yerine getirdiği için davalının alacaklı olduğu icra dosyası kapsamında hesaplarına konan hacizleri 20.12.2018 tarihinde kaldırıldığını, icra dosyasında 23.09.2019 tarihine haciz işlemi yapılmadığını, 23.09.2019 tarihinde anlam verilemeyen bir şekilde daha önce işletilen ve davalıya teslim edilmiş olan kız yurdunda haciz işlemi uygulandığını, davacı aleyhine tasarrufun iptali davası açıldığını, aralarında kira ilişkisi dışında başkaca bir ilişki bulunmadığını ileri sürerek; 17.12.2018 tarihli protokol uyarınca tüm edimlerin yerine getirilmesi ve davalının istediği an yurt açma izin belgesinin davalıya geçecek olması sebebiyle bunun dışında bir borcunun bulunmadığının tespitini, icra takibine konu senedin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının kira bedellerini ödememesi üzerine bir kısım borçları için verdiği bononun takibe konulduğunu, ihtiyati hacizde davacı borçlunun borca itiraz etmediğini, kiralananın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini, görüşmeden sonra teminatın iadesine muvafakat ettiğini, yapılan uzun görüşmeler neticesinde borç hesabı çıkartılarak 31.12.2018 tarihine kadar olan borç tutarı ile ödeme şartları üzerinde anlaşmaya varıldığını, tüm ödemeler dikkate alınarak bakiye borcun hesaplandığını ve mutabakata varıldığını, takip konusu senet bedelinin 400.000,00 TL olup protokolde çıkarılan borç üzerinden 590.000,00 TL'nin 31.12.2019 tarihine kadar asıl borçları kapsadığını, takip masraflarının protokol dışında tutulduğunu, 31.12.2019 tarihine kadar olan borcun toplam tutarının 590.000,00 TL olduğunun davacının kabulünde olduğunu, davacının protokol hükümlerine uymadığını, yurdu, ruhsat ve eşyalarıyla teslim etmediğini, eşyaları üçüncü şahıslara satarak eylemli olarak protokolün feshedilmesi ve ifasının artık imkansız hale gelmesi sebebiyle takibe devam edildiğini, yurdun eşyalarını üçüncü şahıslara satması sonucunda işletme devir sözleşmesinin iptal edildiğini, alacaklıya devir yapılmadığını, yurt ve yurdun eşyalarının teslim edilmediğini, eylemli olarak protokolün feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 17.12.2018 tarihli protokol ile 590.000,00 TL borcun bulunduğunun, yurdun işletme ruhsatı ve yurt binasında bulunan menkullerin değerlerinin 350.000,00 TL olarak kabul edildiğinin, kalan 240.000,00 TL'ye karşılık toplam 225.000,00 TL'lik iki adet senet verileceğinin, bu senedin bedellerinin vadesinde ödenmesi şartı ile bakiye 15.000,00 TL'den feragat edileceğinin kabul edildiği, 350.000,00 TL değer belirlenen yurt işletme ruhsatı ve yurdun içinde bulunan menkullerin dava tarihi itibariyle davalı kiraya verene devredildiğini yahut davalı tarafın yurt açma izin belgesini almaktan kaçınarak temerrüde düştüğünü gösteren bir belge sunulmadığı, protokol ekinde sayılan menkullerin davalıya teslim edildiğine ilişkin bir teslim tesellüm tutanağı da bulunmadığı, buna göre 350.000,00 TL değer biçilen yurt işletme ruhsatının ve menkullerin davalıya devredilmemiş olması nedeniyle davalıya 350.000,00 TL ödeme yapılmış sayılmasının mümkün olmadığı, protokol ile kabul edilen 590.000,00 TL'lik borca karşılık 225.000,00 TL ödendiğinin davalı yanın da kabulünde olduğu, 590.000,00 TL olarak belirlenen tutarın içinde huzurdaki davaya konu icra takip dosyasından talep edilen 400.000,00 TL'lik senetten kaynaklanan borcun da dahil olduğunun davalı vekili tarafından kabul edildiği, 590.000,00 TL'lik borca karşılık yapılan 225.000,00 TL'lik ödemenin icra dosyası borcuna karşılık mı yoksa icra dosyası dışında kalan ve taraflarca tespit edilen diğer borçlara karşılık mı yapıldığı hususunda davacı borçlunun bir beyanı bulunmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 102 nci maddesi uyarınca muaccel borçlara karşılık olarak yapılmış 225.000,00 TL kısmi ödeme mevzuat uyarınca öncelikle ilk olarak takip edilen borç için yapılmış sayılması gerektiği, davalı vekilinin icra dosyasına beyan ettiği 35.000,00 TL'lik ödemenin 225.000,00 TL'lik ödemenin içinde olan bir ödeme olması sebebiyle ayrıca borçtan mahsubu yapılmayacağı, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalar neticesinde dava tarihi itibariyle davacının toplamda 297.594,74 TL bakiye borcunun bulunduğu, icra dosyasında 120.941,14 TL borçlu olmadığı, yapılan protokole rağmen akdi yükümlülüklerini yerine getirmeyen alacaklıyı zor durumda bırakan borçlu aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacının takip dosyasında 120.941.14 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, reddedilen asıl alacak olan 259.451.24 TL’nin %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; taraflar arasında yapılan protokollere göre davacının üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, takip dosyasında davacının borcu kalmadığını, haciz baskısı altında 17.12.2018 tarihli protokolü imzaladığını, haciz baskısı altında borcu kabul ettiğini beyan eden borçlunun beyanının kabul anlamına gelmeyeceğini, protokol tanzim tarihinde verilen senetlerin ödemelerinin yapıldığının davalının da kabulünde olduğunu, tüm yükümlülükler yerine getirildiği halde haksız olarak takibe devam edildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili, Mahkemece hükme esas alınan rapordaki hesaplamanın hatalı olduğunu, protokolde takip borcu ve takip dışı borç birlikte değerlendirilerek toplam borcun 590.000,00 TL olduğunun belirlendiğini, takip dışı borç için 2 adet senet alındığını, senetler ödenmiş ise de menkuller teslim edilmediğinden protokolün ifasının gerçekleşmediğini, 225.000,00 TL bedelli senetlerin icra takibi ile ilgisi bulunmayan kira alacakları için alındığını, senetlerin ödeme tarihine kadar kira alacakları da işlediğinden yapılan ödemelerin 190.000,00 TL'sinin bu alacaklara mahsup edilip kalan 35.000,00 TL takip alacağından düşüldüğünden bu tutarın takip dosyasına bildirildiğini, davacı borçlu takip dışı borçlar için düzenlenen senetleri ödediğinden ancak yurdu ve eşyaları protokol hükümlerine uygun şekilde teslim etmediğinden takipten feragat şartının gerçekleşmediğini, davacı borçlunun, senetleri takip borcuna mahsuben ödediği hususunda bir bildirimde bulunmadığını, davalının ödemeler protokoldeki hükümlere göre takip dışı borca mahsup ettiğini, davalı borçlunun da buna derhal itiraz etmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında düzenlenen 17.12.2018 tarihli protokol uyarınca, ödemesi yapılan senetler, 31.12.2018 tarihi itibari ile bakiye kira borcunun teminatı olarak alındığından yapılan ödemenin bu tarihten sonra muaccel hale gelen kira bedellerinden mahsup edilemeyeceği, 6098 sayılı Kanun'un 101 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince borçlu bildirimde bulunmazsa yapılan ödemenin itiraz olunmadıkça alacaklının göstermiş olduğu borç için yapılmış sayılacağı, Kanunun 102 nci maddesi gereğince de ödeme belgesinde açıkça bir izahat bulunmadıkça ödemenin muaccel bir borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, davacı tarafça yapılan ödemelerin 6098 sayılı Kanun'un 100 ve 102 nci maddeleri gereğince davanın konusunu oluşturan ve davacı tarafça başlatılan takipten dolayı muaccel hale gelmiş ve takibe konu borç için yapılmış sayılacağı, davacı tarafın bu takipten dolayı 259.451,24 TL borç bakiyesinin bulunduğu, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra takibine konu borç dolayısıyla menfi tespt istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgeler ile ispat kurallarına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davalı tarafından 13.12.2018 tarihli takip ile davacı ve dava dışı ... aleyhine, 10.03.2018 keşide, 20.09.2018 vade tarihli 400.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmış, 400.000,00 TL asıl alacak, 17.950,68 TL faiz, 100,20 TL ihtiyati haciz masrafı, 485,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 418.535,88 TL'nin tahsili talep edilmiş, 17.12.2018 tarihli haciz tutanağında alacaklı vekilinin muhafazadan vazgeçtği, borçlunun sulh görüşmelerinin devam ettiğini ve borcu ödeyeceğini söylediği belirtilmiş, davalı alacaklı vekili 18.09.2019 tarihli dilekçesi ile 15.01.2019 tarihinde 35.000,00 TL'nin haricen tahsil edildiğini beyan etmiştir.
3. Taraflar arasında imzalandığı uyuşmazlık konusu olmayan 17.12.2018 tarihli "protokol" başlıklı belgede; 31.12.2018 tarihi itibarı ile bakiye kira borcu toplam 590.000,00 TL olduğu, davacı kiracının yurdun işletme ruhsatını 17.12.2018 tarihi itibarı ile 350.000,00 TL bedel karşılığında, mevcut eşyaları ve demirbaşları ile birlikte davalıya noterde yapılan 17.12.2018 tarihli ve 26197 yevmiye numaralı işletme devri sözleşmesi ile harcının düşük ödenmesi amacı ile 2.000,00 TL değer gösterilerek devredildiği, esasen ruhsat ve menkullerin değerinin 350.000,00 TL olduğu, yurdun 15.01.2019 tarihine kadar davacının işletmesinde olacağı ve bu tarihe kadar doğacak her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun davacıya ait olacağı, bu tarihte işletme ve taşınmazın demirbaşları ile birlikte davalıya teslim edileceği, bakiye 240.000,00 TL kira alacağına karşılık 15.01.2019 vade tarihli 200.000,00 TL değerli bir senet ve 15.03.2019 vade tarihli 25.000,00 TL değerli senedin davalıya verileceği, bu senetlerin gününde ödenmesi halinde davalının bakiye 15.000,00 TL alacağından feragat edeceği, senetlerin ödenmesi ve taşınmazın ile menkul malların (televizyon, yatak, dolap, mutfak malzemesi v.s) yukarıda ve ekte yazılı şekli ile teslim edilmesi halinde davalının icra takibinden feragat harcı davacıya ait olmak üzere başkaca hiçbir hak ve talepte bulunmaksızın feragat edeceği, kira borçlarıyla ilgili olarak tarafların bu hükümlere göre anlaşmaya vardıkları ve sulh oldukları düzenlenmiştir.
4. 17.12.2018 tarihli devir sözleşmesi ile yurt açma izin belgesi davalıya devredilmiş, 16.01.2019 tarihinde taraflarca imzalanan fesihname ile 17.12.2018 tarihli işletmenin devri sözleşmesini feshedilmiş, söz konusu sözleşmenin feshi ve herhangi bir hak ve alacaklarının kalmaması sebebiyle birbirlerini karşılıklı olarak ibra ettiklerini belirtmişlerdir.
5. Görüleceği üzere, taraflar arasında imzalanan protokolde davacı kiracının yurdu işletme ruhsatı ve menkulleriyle birlikte devrinin 350.000,00 TL değerinde olduğu konusunda tarafların iradeleri uyuşmuş, davacı protokolden kaynaklanan bu edimini ifa ettiğini ispatlayamamıştır. Takip konusu senet bedeli 400.000,00 TL olup 350.000,00 TL değerindeki edim yerine getirilmediği gibi protokol ile davacı bakiye 50.000,00 TL den daha fazla borcu olduğunu da kabul etmiştir.
Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; takip konusu borcun ödendiği ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken protokol kapsamında ödenen senet bedellerinin takip konusu borçtan mahsubu ile kısmen kabul kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.