"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2004 E., 2022/2070 K.
DAVA TARİHİ : 20.05.2021
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/256 E., 2022/389 K.
Taraflar arasındaki blokenin kaldırılması ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; davalı bankada emekli maaş hesabı bulunduğunu, davalı bankadan kullandığı tüketici kredisi nedeniyle emekli maaşına bloke konulduğunu, emekli maaşına bloke konulmasına muvaffakati bulunmadığını, davalı bankanın uygulamasının haksız şart niteliğinde olduğunu belirterek; maaşı üzerinde bulunan blokenin kaldırılmasına, bloke nedeniyle yapılan kesinti tutarlarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının kredi kullandığını, kredi sözleşmesinin akdi sırasında sözleşmeye ek olarak davacının taahhütname imzaladığını, yapılan işlemlerin usul, yasa ve sözleşmeye uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı bankanın sözleşmedeki düzenlemeden (otomatik virman talimatına ilişkin 9. maddeye dayalı otomatik virman talimatı ve bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkına ilişkin 13. maddeye dayalı ek rehin belgesi) hareketle davacının emekli maaşı banka hesabına bloke koyarak kredi borcuna mahsup ettiği, İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında icra takibi başlatılıp emekli maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceği, bu durumda kredinin alınması sırasında virman, takas ve mahsup yönünde verilen muvafakatin geçerli sayılamayacağı, tüketici kredisinin kullanılması sırasında düzenlenen geçersiz muvafakatnameye istinaden davacının emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı banka tarafından tüketici kredisi borçlarının tahsili amacıyla davacının emekli maaşı üzerine bloke konulması uygulamasına son verilmesine, davacının kredi borçları için davalı banka tarafından tahsil edilen toplam 18.226,48 TL alacağın davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı; hükmedilen vekalet ücretinin salt iadesine karar verilen kesinti tutarı üzerinden hesaplandığını, blokenin kaldırılmasına ilişkin ayrı bir talep daha bulunduğunu, bu talebin de kabul edilmesine rağmen ayrıca vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı; davacının, bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde akdedilen sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerinin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu hükümlerin haksız şart teşkil etmemekle birlikte borçlunun, taksitlerin maaşından ödenmesini kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp blokenin kaldırılması ve kesinti bedelini geri istemesinin hakkın kötüye kullanılması olup, iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olmadığı, zira davacının yürürlükteki yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzaladığı, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığının söylenemeyeceği, ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olmadığı, davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerektiği, davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesinin hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, tüketicinin haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemeyeceği, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemeyeceği, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesinin de hukuken himaye göremeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı; emekli maaşının haczinin mümkün olmadığını, davalı banka tarafından emekli maaşına bloke konulması ve maaşın tamamından kesinti yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı bankadan emekli maaşındaki blokenin/haczin kaldırılması talep edilmesine rağmen davalı banka tarafından davacının bankadan tüketici kredilerini kullandığı esnada emekli maaşına bloke konulmasına muvafakat verdiği ifade edilerek talebin reddedildiğini, İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından yasanın 82 ve 83 üncü maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmadığını, kanunun emredici düzenlemesine göre kredi sözleşmesinin imzalandığı esnada emekli maaşına bloke konularak kesinti yapılmasına ilişkin muvafakatlerin geçersiz olduğunu, davaya konu kredi sözleşmesi imzalandıktan sonra Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/594 E. sayılı dosyasında davacının kısıtlanmasına karar verildiğini, kısıtlının haklarını ve mali menfaatlerini korumak için mahkemece vasi atanmasının uygun görüldüğünü, davacının kötüniyetli hareket etmek bir tarafa kendi menfaatlerini koruyacak durumda olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iade edilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 5 inci maddesi şöyledir:
"(1) Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.
(2) Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.
(3) Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez.
(4) Sözleşme şartlarının yazılı olması hâlinde, tüketicinin anlayabileceği açık ve anlaşılır bir dilin kullanılmış olması gerekir. Sözleşmede yer alan bir hükmün açık ve anlaşılır olmaması veya birden çok anlama gelmesi hâlinde; bu hüküm, tüketicinin lehine yorumlanır.
(5) Faaliyetlerini, kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi veya kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de niteliklerine bakılmaksızın bu madde hükümleri uygulanır.
(6) Bir sözleşme şartının haksızlığı; sözleşme konusu olan mal veya hizmetin niteliği, sözleşmenin kuruluşunda var olan şartlar ve sözleşmenin diğer hükümleri veya haksız şartın ilgili olduğu diğer bir sözleşmenin hükümleri dikkate alınmak suretiyle sözleşmenin kuruluş anına göre belirlenir.
(7) Sözleşme şartlarının haksızlığının takdirinde, bu şartlar açık ve anlaşılır bir dille yazılmış olmak koşuluyla, hem sözleşmeden doğan asli edim yükümlülükleri arasındaki hem de mal veya hizmetin piyasa değeri ile sözleşmede belirlenen fiyat arasındaki dengeye ilişkin bir değerlendirme yapılamaz.
(8) Bakanlık, genel olarak kullanılmak üzere hazırlanmış sözleşmelerde yer alan haksız şartların, sözleşme metinlerinden çıkarılması veya kullanılmasının önlenmesi için gerekli tedbirleri alır.
(9) Haksız şartların tespit edilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile sınırlayıcı olmamak üzere haksız şart olduğu kabul edilen sözleşme şartları yönetmelikle belirlenir."
3.Değerlendirme
1. Davacı tarafından imzalanan ek taahhütnamelerde kredilere ilişkin ödemelerinin emekli maaşı hesabından virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya kredileri kullandırmıştır.
2. Öte yandan davalı banka, kesintileri kredi sözleşmelerine istinaden yapmıştır. İcra müdürü tarafından yapılmış bir haciz de bulunmamaktadır. Bu durumda, borcun ödenmemesi üzerine bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükmüne dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.
3. Hemen belirtilmelidir ki davacının bankadan aldığı kredilerin borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşmeler gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmelere konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü de mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmelerin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin emekli maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez.
4. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp blokenin kaldırılmasını istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz (TMK m.2). Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.
5. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.