"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı polis memurunun 27.04.2009 günü yaşanan olaylar nedeniyle davalılar tarafından uğradığı taşlı saldırı sonucunda yaralandığını, görevini ifa ederken darp edilmesi sonucu yaralanan dava dışı polis memuruna 2330 sayılı kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan yönetmelik hükümleri gereğince Nakdi Tazminat Komisyonunun 17.06.2011 tarihli kararı ile 8.828,40 TL nakdi tazminat ödenmesine kararı verildiğini ve bu tazminatın 24.06.2011 tarihinde dava dışı polis memuruna ödendiğini, ödenen bu tazminat nedeniyle davacı idarenin zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 8.828,40 TL'nin 24.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkil kuruma ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı idarenin 2330 sayılı kanuna göre polis memurunun zararını zorunlu olarak karşılaması gerektiğinden bu miktarı davalılardan isteyemeyeceğini, ceza davasında ceza almış olsa da dava konusu olaya karışmadığını, eksik delil ve inceleme sonucunda cezaya mahkum edildiğini, yaralanan polisin farklı bir yerde yaralandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; dava dışı polis memurunun yaralanması olayı ile ilgisi olmadığını, polis memuruna verilen raporun gerçeği yansıtmadığını, polis memurunun yeniden Adli Tıp Kurumuna sevkini talep ettiğini, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının gerçeği yansıtmadığını, polisin yaralandığı yerde gözaltına alınmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ...; ceza aldığı dosyada doğrudan bir kastının olmadığını, davanın haksız olduğunu, ödeme gücü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
4. Davalı ...; davacı idarenin iddialarını kabul etmediğini, kamunun bir zararı bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
5. Davalı ...; dava dışı polis memuruna yönelik bir eylemi olmadığını, olaylar esnasında orada olduğunu, bazı çevreler tarafından orada olmak zorunda bırakıldığını, kendisi ve ailesinin mağdur olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
6. Davalı ...; cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dosyada dava konusu olayın faillerinin davalılar olduğuna dair somut herhangi bir delil bulunmadığı, davalıların mahkumiyetine ilişkin ceza dosyasında davalıların terör örgütü propagandası yapmak ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de; davacıya karşı etkili eylemde bulundukları yönünde bir tespit bulunmadığı gibi görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, olay günü şehrin pek çok farklı yerinde propaganda ve olaylar yaşanıp çok sayıda polis memurunun görev yaptığı, yine, dava dışı polis memurunun görevli bulunduğu yer ile bir kısım davalının eylemde bulundukları yerlerin de farklı olduğunun ceza dosyası kapsamı ile sabit olduğu, davalılardan...'nin ilk celsedeki beyanının, usul hukuku anlamında bir kabul beyanı olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, yeni rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, davalılardan...'nin ilk celsede kabul beyanı olmasına rağmen davanın reddine karar verildiğini, mevcut hazine zararının 8.828,40 TL olduğunu, hükme esas alınan rapordaki miktarın hazinenin gerçek zararını yansıtmadığını, mahkeme kararının bu anlamda 2330 sayılı kanuna aykırı olduğunu, kusurlu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin davacı kurum üzerinde bırakılmasının kabul edilemeyeceğini, davalıların zarara ve dava açılmasına kendi kusuru ile neden olduklarını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2330 sayılı Nakdi Tazminat Kanunu ve ilgili yönetmelik uyarınca davacı idare tarafından dava dışı polis memuruna ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanunu'nun ''Nakdi Tazminat'' kenar başlıklı 3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve özellikle dava dışı polis memurunun şikayeti üzerine davalıların terör örgütü propogandası yapmak ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan cezalandırılmalarına ve hakkında verilen ceza yönünden netice itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmekle bu kararın kesin bir mahkumiyet olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle de ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından hukuk hakimini bağlamayacağı, dosya kapsamındaki deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporu da dikkate alındığında davalıların dava dışı polis memurunu yaraladıklarına dair delil bulunmadığı gibi, davalıların eyleme karıştıkları noktalar ile dava dışı polis memurunun görev yaptığı noktanın farklı olduğu, yine her ne kadar davacı vekilince davalılardan...'nin duruşmadaki beyanının kabul beyanı olduğu iddia edilmiş ise de, davalı ...'nin duruşmada tespit edilen beyanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308 nci maddesi anlamında ''davayı kabul'' olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.