"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen redidne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili tarafından davalıya 28.02.2018 tarihinde 10.000,00 Euro ve 30.04.2018 tarihinde 10.000,00 Euro olmak üzere toplam 20.000,00 Euro borç verildiğini, davalı tarafça söz edilen borçları ödeyeceğine ilişkin iki ayrı belge düzenlenip imzalandığını, davalı tarafça bizzat imzalanan belge ile kabul edilen ilgili borç tutarlarının müvekkiline ödenmediğini, alacaklarının tahsili için ... İcra Dairesi 2020/8615 E. sayılı dosyasıyla yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu haksız itiraz neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına,
davalı borçlunun %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili; "tercüme kayıtlarında 10.000,00 Euro'nun borç olarak verildiğine ilişkin açıklamanın bulunmadığını, borç olarak verildiğinin ispatının davacı üzerinde olduğunu, belirterek, davanın tamamın reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise, kabul anlamına gelmemekle birlikte kısmen reddini istemiştir.
2. Davalı asil, davacıya borç verdiğini, bu belgeleri davacının ödemesi esnasında imzaladığını, belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafça sunulan belgelerden borcunu 31.08.2018 tarihinde geri ödeyeceğini içeren belgede davalının 10.000,00 Euro'yu 28.02.2018 tarihinde davacıdan borç olarak aldığının kendi yazılı beyanı ile sabit olduğu, davalı yanca aksinin ispat edilemediği, yine davalının imzasını taşıyan diğer belgede ise davalı tarafın 10.000,00 Euro'yu, 30.04.2018 tarihinde nakit olarak aldığını beyan ettiği, davalı asilin isticvabında davacılara borç verdiğini, bu belgeleri davacıların ödemesi esnasında imzaladığını beyan ederek farklı bir hukuki ilişki ileri sürdüğü, davalının vasıflı ikrarda bulunduğu, vasıflı ikrarda ispat yükünün iddiayı ileri süren tarafta olduğu, nakit olarak alındığı belirtilen 10.000,00 Euro yönünden ispat yükünün davacı taraf üzerinde kaldığı, davacı tarafın iddiasını ispat edelemediği, borç olarak aldığı kabul edilen 10.000,00 Euroya ilişkin borç likit olduğundan davacı tarafın bu miktara ilişkin icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 10.000,00 Euro asıl alacak yönünden itirazın iptaline, takibe 10.000,00 Euro üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile 10.000,00 Euro'nun % 20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafça bizzat imzalanan ve ikrar edilen belgeler ile müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu, mahkeme tarafından isticvap işleminin usulüne uygun şekilde yapılmadığını, iddialarının yazılı delil ile kanıtlandığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı tarafın 28.02.2018 tarihinde davacıdan borç aldığı ve 31.08.2018 tarihinde ödemesi gereken 10.000,00 Euro borcunu ödemediği ve davalının istinafa gelmemesi nedeniyle bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık kalmadığı, 30.04.2018 tarihli belge ile borç verildiği iddiasına dayalı olarak yapılan incelemede ise; borcunu ödemeyen davalıya, davacının 30.04.2018 tarihinde, 10.000,00 Euro borç ödemesi yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı bir durumun varlığını iddia eden davalıda olup, davalı kendisinin davacıdan alacaklı olduğunu bu belgenin de bu borcun ödendiğine ilişkin verildiğini ispat etmesi gerektiği, bu hususta yazılı bir belge sunulmadığına göre, davanın 20.000,00 Euro yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulü doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının 20.000,00 Euro alacağa yaptığı itirazın iptaline, 20.000,00 Euro asıl alacağın takip tarihindeki karşılığı olan 125.638,00 TL'nin % 20'si olan 25.127,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, davanın tamamı yönünden kabul kararı verilmesinin yerinde olduğunu, ancak icra takibinden önce davalıya ihtarname gönderilmemesi nedeniyle davalının temerrüte düşmediğinden faiz talebinin yerinde olmadığına dair faiz yönünden kısmen red kararınının yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; müvekkilinin hiç bir aşamada 10.000,00 Euro'yu borç aldığını beyan etmediği halde Bölge Adli Mahkemesince bu konuda uyuşmazlık olmadığının belirtildiğini, böyle olsaydı bile ödeme tarihi olan 31.08.2018 tarihine bir aylık bir zamanın olduğunu, bu zamanda başka para alışverişi olmasının hayatın olagan akışına aykırı olmadığı, müvekkilin parayı aldığına dair ikrarının vasıfli ikrar olduğudan ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tarafın 10.000,00 Euro'yu borç olarak verdiğini yazılı bir delille ispat edemediğini, temerrüde düşürmediği için takip öncesi faiz işletilemeyeceğini, bu yönden kararın doğru olduğunu belirterek, 10.000,00 Euro yönünden de kabulüne dair Bölge Adli Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 386 ncı maddesi,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 188 inci ve 190 ıncı maddeleri,
4. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 386 ncı maddesine göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi , ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir."
2. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) ‘‘İspat yükü " başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
3.6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinde, taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır.
4. İkrar, davanın temelini oluşturan bir somut vakıa iddiasının doğru olduğunun, o vakıayı ispat yükünü taşımayan (karşı) tarafça kabul edilmesi olarak tanımlayabiliriz.
5. İkrar, vakıa iddiasının doğru olduğunun karşı tarafça tamamen kabul edilmesi şeklinde olursa basit ikrar; sadece maddi vakıanın kabul edilip bu vakıanın hukuki sebebinin farklı olduğuna ilişkin ise vasıflı ikrar (veya gerekçeli inkar); vakıa iddiasını tam olarak kabul edilmesine rağmen, bu vakıadan iddiada bulunan taraf lehine hukuki sonuç doğmasını engelleyecek nitelikte yeni bir vakıa iddiasında bulunulması (eklenmesi) şeklinde olursa bileşik ikrar olarak adlandırılır (..., ..., , , Medeni Usul Hukuku, On İki....Yayıncılık: ..., 2017, s. 1640 - 1641).
6. Somut olaya gelince; davanın konusunu oluşturan davalı tarafından imzalı tarihsiz belgede "Ben Uğur Elibol 28.02.2018 tarihinde 18.08.1966 doğumlu ...'dan 10.000,00 Euro borç aldım. Borcumu 31.08.2018 tarihinde ödeyeceğim" 30.04.2018 tarihli ikinci belgede ise "Uğur Elibol 30.04.2018 tarihinde...'dan 10.000,00 Euro nakit para almıştır" ibarelerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Tarihsiz belge açısından davacının davalıya borç verdiği açıkça yazılı olup aksinin davalı tarafça ispatlanamadığı ve davalının takip tarihinden önce temerrüde düşmediği davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan nedenler davacının da tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından sunulan ve davalının imzasını taşıyan 30.04.2018 tarihli belgede ise davalının 10.000,00 Euro'yu 30.04.2018 tarihinde nakit olarak aldığını beyan ettiği, davalı asilin isticvabında davacılara borç verdiğini, bu belgeleri davacıların ödemesi esnasında imzaladığını, beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde davalının, davacının ileri sürdüğü maddi vakianın varlığını (nakit para verildiğini) kabul etmekle birlikte onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunduğu bu şekilde ispat yükünün davacıda olduğu anlaşılmaktadır. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan ispat yükü davacı olduğu kabul edilmektedir.
Bu durumda; nakit olarak alındığı belirtilen ancak borç olarak alındığına dair bir ibare yer almayan 10.000,00 Euro yönünden ispat yükünün davacı taraf üzerinde kaldığı, düşünülmeden, ispat yükünün hayatın olağan akışına aykırı bir durumun varlığını iddia eden tarafta olduğundan bahisle, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi tarafından reddedilen kısım olan 10.000,00 Euro yönünden de davanın kabul edilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.