"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin uyarlanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Türk vatandaşı olmasına rağmen prosedür gereği yabancı öğrenci kontenjanından üniversite seçme yerleştirme sınavlarına girmeksizin 2016-2017 öğretim yılında davalı Üniversitenin Uluslararası Ticaret Fakültesine kaydını yaptırdığını, yıllık eğitim-öğretim ücretinin 13.500,00 USD olarak belirlendiğini, 2016 yılının Eylül ayında birinci yarıyıl ücretinin 6.750,00 USD'lik kısmının kayıtla birlikte peşin olarak ödendiğini, 2017 yılının Ocak ayında ödenmesi gereken ikinci yarıyıl ücreti olan 6.250,00 USD'nin ekonomik sıkıntı sebebiyle ödenemediğinden senet yapıldığını, 2017-2018 yılında müvekkilinin ailesindeki sıkıntı nedeniyle davacının okulunu dondurmak zorunda kaldığını, okul ücretinin aşırı yüksek olması sebebiyle bu defa başka bir üniversiteye müracaat ettiğini ve kabul edildiğini, yeni seçtiği üniversiteye kaydını yaptırmak için davalı Üniversiteden kaydının silinmesini talep ettiğini, okula olan 6.250,00 USD'lik borcunu ödemeden kaydının silinmeyeceğinin bildirildiğini, hiç bir geliri olmayan müvekkili adına 1.250,00 USD'lik 5 adet senet imzalattırıldığını, senetlerin ödenmesi ile kaydının silineceğinin beyan edildiğini, doların ani yükselmesi ile müvekkilinin fazladan borç yüklendiğini, müvekkilinin gittiği bölümde Türk öğrenciler için davalı Üniversitenin aldığı ücretin sadece 30.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin ödeyeceği ücretin bu miktarın çok üstünde kaldığını, müvekkilinin borcunu ifada aşırı güçlük çektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 138 inci maddesi gereği üniversitenin 2016 - 2017 yılındaki ücretinin Türk öğrencilerden alındığı gibi müvekkili içinde eşitlik, hak, adalet, dürüstlük kuralları gereği 30.000,00 TL olarak takdir ve
tespitine karar verilmesini, olmadığı taktirde ödenmeyen 4 adet, 31.05.2018 - 30.06.2018 - 31.07.2018 - 31.08.2018 vade tarihli toplam bedeli 5.000,00 USD olan senetlerin iptalini, senetlerdeki dolar borcunun 2016 yılının Eylül ayındaki kur dikkate alınarak Türk Lirasına çevrilmesini, borcun kalan kısmının 14.750,00 TL olarak tespitini, senet borçlarının TL'ye çevrilerek sabitlenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; ... Üniversitelerinde verilen eğitim-öğretimin ücretli olduğunu, bu ücretleri belirlemeye tek yetkili organın ilgili ... Üniversitesinin mütevelli heyeti olduğunu, ... Üniversitesi olan müvekkili üniversitenin mali açıdan özerk olup, tam burslu kontenjanlar dışında eğitim-öğretim hizmetinin ücretli olduğunu, bu ücretlerin kar amacı gütmeyen müvekkili Üniversitenin gelir kaynağının büyük bir kısmını oluşturduğunu, Üniversitenin eğitim-öğretim ücretlerini herhangi bir şekilde ve tutarda belirlemeye kanunen hak ve yetkisi bulunmadığını, davacıdan eğitim öğretim ücretlerinin USD olarak alınmasının hukuka ve yasaya uygun olduğunu, müvekkili Üniversitenin yetkili organı tarafından da bu kapsamda belirtilen ücretin kayıt olmadan önce davacıya bildirildiğini ve davacının da bu ücretleri kabul ederek Üniversiteye kayıt olduğunu, davacının ilk dönem ücreti olan 6.750,00 USD'yi de hiçbir çekince ileri sürmeksizin ödediğini, bu hususun da davacının söz konusu öğrenim ücretini kabul ettiğinin açık bir göstergesi olduğunu, ilk dönem taksitinin kabul edilerek ödenmesi karşısında ikinci dönem taksitinin iptal ettirilmeye çalışılmasının iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmeye bağlılık esas olup, sözleşmenin uyarlanmasının ise uyarlama koşullarının varlığı halinde başvurulması gereken istisnai bir durum olduğunu, Türkiye'de dalgalı kur politikasının uygulandığını, dövizle borçlanmanın risk faktörü taşıdığının toplumun tüm kesimleri tarafından bilinmekte ve öngörülmekte olduğunu, dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığının açık olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı tarafından Yurt Dışı Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar Yönergesine dayanılarak ÖSYM sınavlarına girmeksizin yabancı öğrenci statüsünde kayıt ve kabulünün yapıldığı, davalı tarafça sunulan 2016-2017 yılı eğitim-öğretim hizmetine istinaden mütevelli heyeti kararına göre 13.500,00 USD bedel talep edilebileceği, bu bedelin talep edilmesinin ÖSYM sınavı ile davalı üniversiteye giren öğrenciler ile davacı arasındaki statü farkı sebebiyle denkleştirici adalet ilkesinin gereği olduğu, dava konusu senetlerin iptali ve 5.000,00 USD bedelin Türk Lirasına çevrilerek sabitlenmesi için gerekli yasal ve akdi şartların oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; kayıt yaptırırken müvekkilinin ödeme aracı olarak TL seçme hakkının mevcut olmadığını, kayıt olabilmesi için USD üzerinden ödeme yapmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin başka bir üniversiteye geçmek için kaydını sildirmek istediğinde üniversitenin ertelediği borcun ödenmesini şart koştuğunu ve senetlerin yapıldığını ancak dolarda çok ani şekilde aşırı bir yükselmenin olduğunu, 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair kararla; "Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım, satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile ..., hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz." şartının getirildiğini, işbu kararın uyulması ve uygulanması gereken bir karar olduğunu, bu kararla kararın yayımlandığı tarihten daha önce imzalanmış sözleşmeler için de döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşme yapma yasağının uygulanacağının belirlendiğini, bilirkişi tarafından dolarla yapılan bir sözleşme olduğu tespit edilmesine rağmen, dövizle sözleşme yasağı bulunduğu hususunun hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, dolar kuru sabitlenerek rapor düzenlenmediğini, taraflar arasında USD cinsinden yapılan sözleşmenin 01.09.2016 tarihli olduğunu, bu sözleşmenin de 2 Ocak 2018'den önce yapıldığını ve 2 Ocak 2018'deki Merkez Bankası efektif satış kurunun esas alınması gerektiğini, dolar kurunun 2 Ocak'ta 3,77 TL olup bilirkişi tarafından buna göre hesaplama yapılmasının zorunlu bulunduğunu, bilirkişi raporunda 13 Eylül 2018 tarihli karara uygun inceleme ve hesaplama yapılmadığını, Mahkemece edimler arası denklik sağlanmadan karar verildiğini, ülkede dolar artışının müvekkilini zora soktuğunu ve davalı kurumun sebepsiz zenginleştiğini, 6098 sayılı Kanun'un 138 inci maddesi koşullarının oluştuğunu belirterek, kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın uyarlama koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığını, uyarlama kurallarının uygulanması için, öngörülmez bir dış olayın meydana gelmesinin gerektiği, dava konusu olayda; davacının Yurtdışı Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar Yönergesinin Genel İlkeler Başlıklı 6 ncı maddesine dayanarak ÖSYM sınavlarına girmeksizin yabancı öğrenci statüsünde kaydını yaptırdığı, USD cinsinden eğitim-öğretim ücretinin ödeneceğini de başlangıçta bilmekte olduğu, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanma ve ödeme yolunu tercih etmiş bulunduğu, buna göre işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı, bununla birlikte davacının birinci dönem ücretini de peşin ... olması nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin kabulünün gerektiği, bu nedenle dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aşırı ifa güçlüğü hukuksal sebebine dayalı uyarlama istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun'un "Aşırı İfa Güçlüğü" başlıklı 138 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir, işte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Türk hukukunda da öteden beri Türk Medeni Kanun'u 2 ve 4 üncü maddesinden yararlanılarak hem de işlem temelinin çökmesi kuramı uygulanmak suretiyle Türk Borçlar Kanun'u 138 inci maddesinde belirlendiği üzere uyarlama davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir.
2. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği durumlar örnek olarak gösterilebilir. Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda "işlem temelinin çökmesi" gündeme gelir, işte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.
3. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesi istisnai tali (ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Yine değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki denge aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olması şarttır. Uyarlama isteyen davacı fevkalade hal ve şartların çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemelidir. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir, beklenebilir, olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı veya olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir.
4. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, davacının ÖSYM sınavlarına girmeksizin yabancı öğrenci statüsünde kaydını yaptırdığı, USD cinsinden eğitim-öğretim ücretinin ödeneceğini de başlangıçta bilerek buna göre borçlandığı, davacının serbest iradesiyle borçlanma türünü belirlediği, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığının da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanma yolunu tercih ettiği, buna göre işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı, bununla birlikte, davacının birinci dönem ücretini de peşin ... olması nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin kabulünün gerektiği, temyiz olunan kararda da belirtildiği üzere dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.