Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2143 E. 2024/241 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının satışına aracılık ettiği taşınmazın dava dışı kişi tarafından devir ve teslim edilmemesi nedeniyle, garanti sözleşmesi gereğince satış bedelinin faiziyle iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.2. maddesi hükmü uyarınca hesaplanan ve bilirkişi raporuyla belirlenen alacak miktarının hukuka uygun olduğu, davalı bankanın yargı harçlarından muaf olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2022/881 E., 2022/1510 K.

vekili Avukat ...

Taraflar arasında Mahkemede görülen sözleşmeden kaynaklanan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı bankanın pazarlamasını ve satıcılığını üstlendiği 20 nolu daireyi yazılı sözleşme ile satın aldığını, satış bedeli olan 88.900.000 TL’yi (eski TL) ödediğini, dava konusu dairenin teslim tarihinin 30.09.1991 tarihi olarak kararlaştırılmasına rağmen inşaatın yıllardır yapılmadığını, kendisine satılan ve bugüne kadar teslim edilmeyen daire bedeli olan 21.945,85 USD nin uygulanacak en yüksek faizi ile tahsiline, geri verilecek meblağın eşdeğer daire bedeli altında kalıp kalmadığının tespitine, aradaki farka ve munzam zarara ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiş; 30.04.2012 tarihli ilk ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda belirlenen dairenin eş değer bedeli olan 152.000,00 TL' nin işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 12.01.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 154,574,00 USD'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; yüklenici malikin... olduğunu, inşaat teslim ve tapu işlemlerinin firmaya ait olduğunun sözleşmede yazılı olduğunu, konut satışlarının müvekkili bankanın şubesinde yapıldığını, müvekkili bankanın hiçbir zaman satıcı gibi davranmadığını ve konut alıcılarıyla yaptığı sözleşmelerde de bu konumunu açıkça belirttiğini, müvekkilinin yüklenicinin edimini taahhüt eden değil garantörü olduğunu ve garantinin de sınırlı garanti olduğunu, akdin imkansızlaştığı tarihin 09.11.1990 tarihi olduğunu, bu tarihte satın alınmış bulunan konutun değerinin 88.900.000 TL olduğunu ve istenilen tazminatın fahiş olduğunu, akdin imkansızlaştığının bildirildiğini ve konut satış bedelinin faiziyle birlikte ödenebileceğinin teklif edildiğini, davacının bu teklifi kabul etmemekle temerrüte düştüğünü, bu nedenle faiz talebinin de hukuki mesnedi bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI:

İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.09.2002 tarihli ve 2000/571 E., 202/959 K. sayılı kararıyla; davacının sözleşme gereğince 88.900.000 TL olan konut bedelini ödediği, bilirkişi raporuna göre ödenen bedelin 21.945 USD ye karşılık geldiği bu tutarın Türk Lirası karşılığının 13.566.508,725 TL olduğu, davalı bankanın geri ödemeleri reeskont faizi ile yapılabileceği konusundaki beyanı da dikkate alınarak reeskont faizi ile davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 13.566,508.725 TL'nin reeskont faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 12.09.2002 tarihli kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yapılan inceleme sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.09.2009 tarihli 2009/4183 E., 2009/10471 K. sayılı ilamıyla; davacının, davalı bankanın garantörü olarak satışa sunduğu inşaattan bir adet konut satın aldığı, uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 08.06.2012 tarihli ve 2010/520 E., 2012/492 K. sayılı kararıyla; davacının davalı bankaya 88.900,00 TL ödeme yaptığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, 1991 yılında teslim alması gereken konutu teslim alamayarak zarara uğradığı, eş değer daire bedelinin bilirkişi raporuyla belirlendiği, davalı bankanın, gözetim ve garantörlüğünde yapılan sözleşme ve inşaatın yüklenici tarafından yapılmamasından sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, bilirkişi raporuyla belirlenmiş olan eş değer daire bedeli olan 152.000,00 TL'nin ıslah tarihi olan 30.04.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak değişken oranlardaki reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 08.06.2012 tarihli kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yapılan inceleme sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.09.2013 tarihli ve 2012/8518 E., 2013/1972 K. sayılı ilamıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu dairenin sözleşmeye uygun yapılması halinde keşif tarihi itibariyle rayiç bedelinin belirlendiği, geçersiz sözleşmelerde, taşınmazın rayiç değerinin talep edilemeyeceği, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümleri çevresinde çözümlenmesi gerektiği, Mahkemece, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, davacının taksitlerle ödemiş olduğu satış bedelinin güncel karşılığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 03.12.2014 tarihli ve 2014/1717 E., 2013/555 K. sayılı kararıyla; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.

E. Direnme Kararının Temyizi ve Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Mahkemenin 03.12.2014 tarihli direnme kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2018 tarihli ve 2017/13-549 E., 2018/1360 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin davalının satışına aracılık ettiği taşınmazın dava dışı kişi tarafından devir ve teslim edilmemesi hâlinde satış bedelinin faizi ile ödeneceği kaydını içeren garanti sözleşmesi niteliğinde olup, geçerli ve taraflar için bağlayıcı olduğu, davalının devir ve teslim borcu üstlenmediği sözleşmede, taşınmazın tesliminin gerçekleşmemesi durumunda ancak sözleşme hükümleri çerçevesinde bedeli iade ile yükümlü olduğu, yerel Mahkemece hatalı değerlendirme ile taşınmazın rayiç değerine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Özel Dairenin sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümleri çevresinde çözümlenmesi gerektiği yönündeki gerekçesinin de açıklanan nedenler karşısında isabetli görülmediği, Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin taraflar için geçerli ve bağlayıcı olduğu gözetilerek davacının alacak iddiasının sözleşmenin 5.2. maddesi hükmü çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, direnme hükmünün, açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen dördüncü Karar

Mahkemenin 15.06.2021 tarihli ve 2022/1410 E., 2022/5524 K. sayılı kararıyla; bilirkişiler tarafından, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.2. maddesi gereğince davacının yatırdığı paranın yıllık %30 gecikme faizi ile hesaplandığı, yabancı para cinsinden talepte bulunulması halinde %5 gecikme faizi uygulanacağı gözetilerek yapılan hesaplamada davacının 01.06.1990 tarihi ile 30.09.2020 tarihi arasında hesaplanan faiz tutarı uyarınca 154.574,00 USD alacaklı olduğuna kanaat getirildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 154.574,00 USD'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

G. Dördüncü Bozma Kararı

Mahkemece Bozma Sonrasında Verilen Karar

1. Mahkemenin 15.06.2021 tarihli kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan inceleme sonucunda; davacının, 30.04.2012 tarihli dilekçesi ile talebini ıslah ettiği, ıslah işleminin Kanun gereğince ikinci kez yapılamayacağından, bozma ilamından sonra yapılan 12.01.2021 tarihli ıslah işleminin yok hükmünde olduğu, Mahkemece ikinci kez yapılan 12.01.2021 tarihli ıslah işlemi yok sayılarak 30.04.2012 havale tarihli dilekçe kapsamında karar verilmesi gerekirken, yok hükmünde olan ıslah işlemine değer verilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece dördüncü Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişiler tarafından, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.2. maddesi gereğince davacının yatırdığı paranın yıllık %30 gecikme faizi ile hesaplandığı, yabancı para cinsinden talepte bulunulması halinde %5 gecikme faizi uygulanacağı gözetilerek yapılan hesaplamada davacının 01.06.1990 ile 30.09.2020 tarihleri arasında hesaplanan faiz tutarı uyarınca 154.574,00 USD alacaklı olduğuna kanaat getirildiği, Yargıtay bozma ilamı gözetilerek HMK’nın 176/2 nci maddesine göre, aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğinden, davacı tarafından yapılan 12.01.2021 tarihli ikinci ıslah işlemi yok hükmünde sayılarak, 30.04.2012 tarihli ıslah dilekçesindeki talebin dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 152.000,00 TL'nin 30.04.2012 ıslah tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; 30.04.2012 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi değil talep artırım dilekçesi olduğunu, 12.01.2021 tarihli dilekçesinin ilk ıslah diekçesi olduğunu, ilk dilekçe ıslah sayılırsa bunun tam ıslah olduğunu, vekaletnamede buna ilişkin özel yetki olmadığından Mahkemece ıslah olarak görülen talep artırımının yok hükmünde olduğunu, yıl bazında sözleşmede yazılı %30 oranında faize faiz işletilmek suretiyle bedelin tahsiline karar verilmesi gerektiğini, dava konusu olan dairenin bu günkü değerinin 10.000.000 ila 12.000.000 TL arasında olduğunu, davanın 23 yıldır sürmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek hükmün bozulmasına, aksi düşünülürse 152.000,00 TL ye 30.04.2012 tarihinden itibaren %30 oranında faize faiz işletilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacı yana akdin imkansızlaştığı bildirilerek, konut satış bedelinin faiziyle birlikte ödenebileceğinin teklif edildiğini, davacının bu teklifi kabul etmemekle temerrüte düştüğünü, bu nedenle faiz talep edilemeyeceğini, kararın dosya içeriği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ve yasal mevzuata aykırı olduğunu, 5411 sayılı Kanun'un geçici 13 ncü maddesi atfıyla 140 ncı maddesine göre davalı Bankanın harçtan muaf olduğu halde aleyhine harç yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalının satışına aracılık ettiği taşınmazın dava dışı kişi tarafından devir ve teslim edilmemesi hâlinde, satış bedelinin faizi ile ödeneceği kaydını içeren garanti sözleşmesi gereğince bedelin faiziyle iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) başkasının fiilini taahhüt kenar başlıklı 110 uncu maddesi, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.2. maddesi.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, Mahkemece, uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verildiği, karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda alacak miktarının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği şekilde taraflar arasındaki sözleşmenin 5.2. maddesine göre hesaplandığı, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı bankanın yargı harçlarından muaf olmadığı, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla; davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Davacı taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan temyiz harcının iadesine, davalıdan alınan temyiz harcının mahallinde alınmasına,

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.