Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2156 E. 2024/214 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Doktor hatasına dayalı maddi ve manevi tazminat isteminde hastanenin ve doktorların kusurlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hastanın ameliyat öncesi olası riskler ve komplikasyonlar hakkında yeterli ve somut bir şekilde aydınlatılıp aydınlatılmadığına dair ispat yükünün davalılarda olduğu, davalıların bu hususta ispat sunamadıkları ve hastanın aydınlatılmış onam belgesinin de dosyada bulunmadığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/201 E., 2022/501 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete ait Hospitalium Hastanesi’ne 2011 yılı Ekim ayında bademcik ameliyatı olmak için başvurduğunu, ameliyatın başarısızlığı nedeniyle nefes alamadığını, yoğun bakıma alındığını ve hiç uyuşturulmadan boğazının yanlarının delindiğini, direnler takılarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğini, daha sonra yakınlarının talebi üzerine ... Göğüs Hastalıkları Hastanesine sevk edildiğini, bu hastanede de boğazının yanları delinerek tedavi edilmeye çalışıldığını, bu sırada çok acı çektiğini ve nefes alamadığını, tedavinin 4 gün sürdüğünü, daha sonra taburcu edildiğini, ancak taburcu olduktan 8 gün sonra komaya girdiğini, tekrardan ...Hastanesi Acil Servisine yatırıldığını, doktorların hastalığın teşhisini koyamadıklarını, daha sonra endoskopi çekilerek hastalığa teşhis konulabildiğini, sürekli bakıma muhtaç bir şekilde yaşadığını, şuur ve görme kaybı oluştuğunu, tedavi süreci bittikten sonra ilk ameliyatı olduğu hastaneye giderek ameliyatı yapan doktor ile görüştüğünü, doktorun narkozcunun küçük hortum yerine büyük hortum taktığını ve bu nedenle hasar meydana geldiğini beyan ettiğini, davalı hastanenin kusurlu bir ameliyat yaptığını, ameliyat nedeniyle çok ciddi sağlık sorunları yaşadığını, halen eski sağlığına kavuşamadığını, tek başına yaşayamaz hale geldiğini, bu zararların ruhen de yıprattığını, emekli olmasına rağmen moda tasarımcısı olarak piyasada değişik firmalara tasarım ve danışmanlık hizmeti verdiğini belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminat ile 95.000,00 TL manevi tazminatın ameliyat tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Cemil Beraha; anestezi uzmanı olduğunu, davacının ameliyatının basit bir bademcik ameliyatı olmadığını, hastaya rutin testlerin yapıldığını, operasyon ile bilgiler verildiğini, Hospitalium Hastanesi’nin anestezi uzmanının hasta olması nedeniyle kendisine o gün görev verildiğini, ameliyatın başlamasından sonra anestezi amacıyla gerekli ilaçların verildiğini, hastanın rahat nefes alması için lokal anesteziyle drenaj tüpü takıldığını, hastanın oksijenizasyonu normale döndükten sonra toraks BT ve akciğer filmi çekildiğini, daha sonra epikriz ve BT'leri ile ambulans ve doktor eşliğinde sevk edildiğini, hastanın bu süreçte karşılaştığı komplikasyonlar nedeniyle herhangi bir kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ...; kulak burun boğaz doktoru olduğunu, davacının yapılan muayenesi sonunda bademcik üzerinde papillom adı verilen siğil olduğunun tespit edildiğini, bu hastalığın vücudun başka bölgelerinde de görülebileceğini, bu nedenle davacıya bu hususta soruyu yönelttiğini ve davacının da cinsel organında benzer bir siğilin tespit edildiğini bildirdiğini, bunun üzerine her iki bölgedeki hastalığın da aynı anda tedavi edilebileceğini söylediğini, davacının da uygun bulduğunu, hem kadın hastalıkları uzmanı hem de kendisi tarafından ameliyatın aynı anda gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını, boğazından yapılacak ameliyat girişiminin usulüne uygun yapıldığını, davacının daha sonra tedavi gördüğü hastanelerde sıkıntılı süreçler yaşadığının doğru olduğunu, anestezi işlemi ile ilgili kusuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalı hastane vekili; davanın öncelikle husumet yönünden reddini, hastaya çekilen BT'ler sonucunda durumun göğüs hastalıkları konusunda uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi görüşüne varıldığından ve bu kadroda da hastanelerinde bir doktor bulunmadığından davacının Cerrahpaşa'ya sevk edildiğini, tedavi sonrasında bir takım işlemler yaşamasının hastanenin sorumluluğunda olmadığını, hastanenin yapılan işlemlerde kusurunun olmadığını, somut olayda manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, zenginleşme saikiyle talep edilen bir miktar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.02.2017 tarihli ve 2012/469 E., 2017/40 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu raporlarında davalı doktorlara atfı kabil bir kusur tespit edilemediği, gerçekleşen olayların olağan komplikasyonlar olduğu, davalıların olayda kusurlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2017 tarihli ve 2017/993 E., 2017/1440 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporları ile özel tıbbi teknik bilgiler doğrultusunda davacıya ait teşhis ve tedavi belgelerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan durum neticesinde davalı doktorlar ve davalı hastaneye kusur atfedilemeyeceği, Yasa gereği taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olup davacının gördüğü zarardan davalıların sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olmaları gerektiği, somut olayda herhangi bir kusur tespit edilemediğinden davanın reddine yönelik verilen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 03.02.2021 tarihli ve 2020/7370 E., 2021/804 K. sayılı ilamıyla; davacının iddiaları ile bilirkişi raporlarına yaptığı itirazları ve özellikle yukarıda bahsedilen anestezi uzmanının ameliyat öncesi değerlendirme raporu, bilgilendirme onamı, özellikle ameliyat sırasındaki takip notunun bulunmaması hususu değerlendirilip tartışılmak üzere üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman akademik kariyere sahip yeni bir bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu raporlarında davalı doktorlara atfı kabil bir kusur tespit edilmediği, gerçekleşen olayların olağan komplikasyonlar olduğu, davalıların olayda kusurlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; dosyanın eksik incelendiğini, davalı ...'nin hatasını kabule yönelik beyanlarının dikkate alınmadığını, verilen kararın adaletsiz olduğunu ve bozulması gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, doktor hatasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 400 üncü, 502 nci ve 506 ncı maddeleri.

2. 5013 sayılı Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun.

3. 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu.

4. Hekim Etiği Yönetmeliği.

5. Hasta Hakları Yönetmeliği.

3. Değerlendirme

1. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken, yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.

2. 09.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Avrupa Biyotıp Sözleşmesi ile sözleşmenin taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyarak, biyoloji ve tıbbın uygulanmasında ayırım yapmadan herkesin bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almakla yükümlü olduğu vurgulanmış olup, Sözleşme iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir. Bu durumda, her türlü tıbbi müdahalenin mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olması benimsenmiştir. Diğer yandan, Biyotıp Sözleşmesinde “......,” konusu ayrıntılı düzenlenerek rızanın kapsamı belirlenmiş ve Dairemizin yerleşik uygulamalarına paralel düzenlemeler getirilmiştir. Buna göre salt ameliyata rıza göstermek yeterli değildir. Ayrıca, komplikasyonların da izah edilmesi gerekmektedir. Ancak bu rızanın da aydınlatılmış rıza olması gerekir. Nitekim Hekim Etiği Yönetmeliğinin 26 ncı maddesinde yer alan "Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır." düzenlemesiyle aydınlatmanın ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Aydınlatılmış onamda ise ispat külfeti hekim ya da hastanededir.

3. Somut olayda, dosyaya kazandırılan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 15.03.2022 havale tarihli raporda; davalı hastane tarafından sunulan belgeler arasında anestezi öncesi değerlendirme formu, anestezi uygulanması sırasında tutulan anestezi takip fişi, hastalar için anestezi öncesi bilgilendirme ve aydınlatılmış onam formu bulunmamasına rağmen, hastanın anestezi öncesi değerlendirmesinin yapılmış ve hastanın bilgilendirilmiş olduğu hususunun, davalı anestezi uzmanı Dr. ...'nin cevap dilekçesindeki beyanlarından anlaşıldığı belirtilerek, davacı hastada entübasyonun birkaç kez denenmesine bağlı olarak gelişen hava yolu travmasının bir komplikasyon olduğu ve günümüzde kullanılan anestezi öncesi bilgilendirme ve aydınlatılmış onam formlarında da komplikasyon olarak belirtildiği, oluşan bu komplikasyon hemen fark edilerek, komplikasyon yönetiminin doğru olarak yapıldığı, sonuç olarak davalıların davranış ve uygulamaları nedeniyle davalı hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de, davacının ameliyat öncesi değerlendirme raporu tutulmadığı ve bilgilendirme onamı bulunmadığı, yemek borusunun delindiğinin gizlenmesi nedeniyle sevk edildiği hastanede kendisine gerekli müdahalelerde bulunulamadığı yönündeki beyanları değerlendirildiğinde, hastanın olası risk ve komplikasyonlar konusunda somut ve yeterli bir şekilde aydınlatıldığının mevcut belgelerle davalılar tarafından ispatlanamadığı, davacıya hasta hakları yönetmeliği ve etik ilkelere göre spesifik bilgilerin verilip verilmediği konusunda ispatın bulunmadığı anlaşılmaktadır.

4. Davalıların ameliyat öncesi muhtemelen hasıl olabilecek sonuç ve komplikasyonlar hakkında hastasını bilgilendirmeleri bir zorunluluk olup, dosyaya ibraz edilen bir onam belgesi de bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesince davalıların sorumlu olduğu kabul edilerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.