"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacı ...'ın beş yıl önce meme kanseri sebebiyle operasyon geçirdiğini ve tedavi olduğunu, özellikle göğüs kafesinde hissettiği şiddetli ... olmak üzere vücudundaki birtakım ... şikayetleri ile 24.09.2012 tarihinde başvurduğu davalı hastanece meme kanseri riskine yönelik bir takım tetkik, tahlil ve muayeneler uyguladığını; kan, idrar, hormon tahlilleri yapıldığını; ..., Memografi ve Tomografi çekildiğini ve bütün bu işlemler sonucunda meme maling neoplazmı tanısı ile sadece ... kesici verilerek eve gönderildiğini, tetkik ve tahlil sonuçları ile tomografi sonuçları dikkatli inceleseydi metastaz başladığının farkına varılarak onkolojik tedaviye başlanacağını, hastane ve doktorların ağır kusuru nedeniyle tespiti kaçınılmaz olan metastaz vakasının tespit edilmeyerek davacının sağlığının risk altına sokulduğunu, 06.03.2013 tarihinde tekrar hastaneye başvurulması neticesinde bu kez ağrıların lamber intervertebral disk travmatik yırtığından kaynaklandığı teşhisi ile fizik tedavi uygulanmasına karar verildiğini, fizik tedavi esnasında ağrıların artarak devam etmesi üzerine bir gece acilen başka hastaneye başvurduğunu, uygulanan fizik tedavinin ölümcül sonuçlara neden olabileceği belirtilerek onkolojik tedaviye alındığını, davalıların yanlış teşhis ve tedavileri davacının sağlıklı yaşam hakkı ve bedensel bütünlüğüne zarar verdiğini ileri sürerek; davacının beden gücü ve çalışma gücü kaybı sebebiyle uğradığı gelir kaybı, tedavi ve bakım masraflarını kapsayacak şekilde gerçek zararının tespit edilerek tazminini ile şimdilik 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminat; eşi ve iki çocuğu için 50.000,00'er TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 1.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın hatalı teşhisin konulduğu ve doğru tıbbi müdahalenin yapılmadığı 24.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, davacı ...'ın yargılama sırasında 17.10.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
II. CEVAP
Davalılar; husumet itirazında bulunarak, kusur olmadığını; hekimin, sağlık personelinin, sağlık kuruluşunun hukuka aykırı, haksız ve suç sayılır eylemi, savsaması, özensizliği ile kişilerin uğradığı zarar arasında nedensellik bağı kurulabilmesi gerektiğini, bilinen bir şeyin yanlış teşhisinin olmayacağını, davacının maddi zararını ve kusuru kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istmeiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna dayalı olarak davalılara atfı kabil kusura rastlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.01.2019 tarihli 2017/2277 E., 2019/777 K. sayılı ilamıyla; vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerektiği, hükme esas alınan rapora yapılan itirazlar değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiği, raporda yapılan tetkiklerin metastazı tespite yeterli olup olmadığı hususuna açıklık getirilmediği, mahkemece davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir üniversitede görevli aralarında dava konusu hususta uzman ve akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan yapılan tetkiklerin hastalığı tespitte yeterli olup olmayacağı, başkaca gerekli tetkik varsa bu hususun ihmal edilip edilmediği ve davacıların itirazlarını da dikkate alarak davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususlarında nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla alanında uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan alınan raporda davalıların kusursuz olduğunun tespit edildiği, davalıların zararının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının tespit edilmesiyle haksız fiilin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; bozma gereklerinin tam olarak yerine gelmediğini, raporun yetersiz olduğunu ve itirazları karşılar nitelikte olmadığını, kanser tedavisi olan hasta bakımından ağrılar sebebiyle ilk bakılacak şeyin kanser olup kemik sintigrafi önerilmeyip ağrıların fizik tedavi ile giderilmeye çalışılarak hastanın eve gönderildiğini, tetkiklerin ihmal edilip edilmediği sorusuna ısrarla raporda cevap verilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle bilirkişi raporundaki açıklamalara göre davacıların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.