Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2364 E. 2023/1937 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalılar arasında yapılan danışmanlık sözleşmesi gereğince, davacının ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshederek talep ettiği ücret ve cezai şart alacağı isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının sözleşme kapsamındaki edimini yerine getirdiği, davalı tarafın ise ücret alacağını ödemediği ve davacının bu nedenle sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, cezai şart miktarının davalı şirketin mahvına sebep olacağından indirim yapılmasının isabetli olduğu gözetilerek, mahkemenin ücret ve cezai şart alacağına hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/652 E., 2022/95 K.

DAVA TARİHİ : 09.04.2015

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı, Davalılar

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar

verilmiştir.

Taraf vekillerince Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan Uzel Makina Sanayi A.Ş.’nin mali problemlerinin olması ve işlerin durma noktasında bulunması nedeniyle gerek şirket tüzel kişiliği gerekse diğer davalı ...’in davacı asilden danışmanlık ve koordinatörlük talebinde bulunduğunu, verilecek danışmanlık hizmetinin kapsamı ve ödenecek ücret ve primlerin 31.10.2008 tarihinde sözleşmeye bağlanmış olmasına rağmen aylık ücretlerin ve primlerin bir çoğunun ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça sözleşme feshedildiğinden, ödenmeyen ücret ve sözleşme ile hüküm altına alınan cezai şart alacaklarının davalılardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.03.2016 tarihli, 2015/162 esas, 2016/111 karar sayılı kararıyla; davalı şirketin mali problemleri nedeniyle şirket ortaklarından davalı ... ile davacı arasında danışmanlık ve koordinatörlük konusunda 31.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşme düzenlendiği, davacının fiilen çalışmaya başladığı, davalıların mahkemece kabul gören bilirkişi kurulunun 14.06.2013 tarihli raporunda belirlendiği üzere davacının ücret alacağını ödemediği, ödenmeyen ücret alacağının 118.000 Amerikan Doları olduğu, ceza-i şartın kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 3/e maddesine göre davacının talep edebileceği miktarın 1.000.000 Amerikan Doları olduğu, BK 161/son (TBK 182/3) maddesi gereğince cezai şartın fahiş olduğu, davacının çalıştığı süreye karşılık takdiren indirim yapılması gerektiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne; 118.000 Amerikan Doları ücret alacağı ile 400.000 Amerikan Doları cezai şartın Bakırköy 1. İflas Müdürlüğünün 2013/19 esas sayılı iflas dosyasında davacı alacağı olarak kaydına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 118.000 Amerikan Doları ücret alacağı ile 400.000 Amerikan Doları cezai şartın davalı ...'den tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesinin 21.01.2020 tarih ve 2016/23243 Esas, 2020/402 Karar sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazları incelenmeksizin, mahkemece davacının faiz talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, kayıt kabul davaları maktu harç ve maktu vekâlet ücretine tabi olduğundan mahkemece, davalı müflis şirket hakkında da nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, bozma ilamına uyma kararı gereği faiz bakımından yapılan değerlendirmede; davacı her ne kadar dava tarihinden önce davalıları temerrüde düşürmüş ise de, dava dilekçesinde açıkça dava tarihinden önceki bir tarihten işleyecek faiz talebinin bulunmadığı, dava dilekçesinde alacağın salt faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği anlaşıldığından taleple bağlılık kuralı gereği hükmedilen alacaklara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine, davacı ile davalı şirketin mali problemleri nedeniyle şirket ortaklarından davalı ... ile danışmanlık ve koordinatörlük konusunda 31.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşme düzenlendiği, davacının fiilen çalışmaya başladığı, bilirkişi kurulunun 14.06.2013 tarihli raporunda belirlendiği üzere davalıların davacının ücret alacağını ödemediği, davacıya ödendiği ispat edilemeyen 117 günlük ücret alacağı için yapılan hesaplama dikkate alınarak ödenmeyen ücret alacağının 118.000 USD olduğu, sözleşmeye göre ceza-i şartın kararlaştırıldığı taraflar arasındaki sözleşmenin 3/e maddesine göre davacının talep edebileceği ceza-i şartın 1.000.000 Amerikan Doları olduğu, BK 161/son (TBK 182/3) maddesi gereğince cezai şartın fahiş olduğu, davacının çalıştığı süreye karşılık takdiren indirim gerektiği anlaşılmakla hükmedilen alacağa takdiren % 60 oranında indirim uygulanarak talep edilebilecek cezai şart alacağının % 40'ı olan 400.000 USD üzerinden kısmen kabulüne, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161/son hükmünde fahiş görülen cezai şartın indirilmesine tarafların tacir olmasının bir engel teşkil etmeyeceği anlaşıldığından 118.000 Amerikan Doları ücret alacağının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Bakırköy 1. İflas Müdürlüğünün 2013/19 esas sayılı iflas dosyasında davacı alacağı olarak kaydına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 118.000 Amerikan Doları ücret alacağının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine, 400.000 Amerikan Doları cezai şartın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Bakırköy 1. İflas Müdürlüğünün 2013/19 esas sayılı iflas dosyasında davacı alacağı olarak kaydına, fazlaya ilişkin talebin reddine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 400.000 Amerikan Doları cezai şartın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ve katılma yoluyla davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairemizin 30.11.2022 tarihli ve 2022/6845 Esas, 2022/9075 Karar sayılı ilamında; kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan ilk derece mahkemesi kararı onanmıştır.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

1. Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde; cezai şart bedelinin özüne dokunacak şekilde takdiri indirim yapılmasının hatalı olduğunu, davalı şirketin basiretli bir tacir olması sebebiyle takdiri indirim/hakkaniyet indirimi talep edebilecek yahut lehine indirim yapılabilecek bir konumda olmadığını, lehlerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin uygun olmadığını belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili karar düzeltme dilekçesinde; davacının edimlerini yerine getirdiğini ispatlayamadığını, ücret alacağının 117 gün üzerinden mi 177 gün üzerinden mi tespit edildiğinin belirsiz olduğunu, sözleşmenin Türk Parasını Koruma Kanunu, tebliğ ve sair yasal düzenlemelere aykırı

olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 179 uncu maddesi; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmünü amir olduğundan davacının hem ücret alacağını hem de cezai şart alacağını isteyemeyeceğini, Türk Borçlar Kanunu 180/2 maddesi; "Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez." hükmüne göre cezai şartın alacak miktarını geçemeyeceğini, fahiş cezai şart talebinin reddedilmesi veya indirilmesi gerektiğini, davalı ...'in kefaletinin kanunda yazılı geçerlilik şartına göre düzenlenmediği için geçerli olmadığını belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

3. Davalı şirketi temsilen iflas idare memurları karar düzeltme dilekçesinde; ileri sürdükleri temyiz sebeplerinin hiçbirisinin onama ilamında değerlendirilmediğini, davacının edimlerini gerçekleştiremediğini, davacı tarafın davalı (müflis) şirketin zor durumundan yararlanmaya çalıştığını, edimler arasında aşırı oransızlık bulunduğundan tek taraflı cezai şarta ilişkin sözleşme hükümlerinin külliyen geçersiz sayılması gerektiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun hüküm tesisine elverişli olmadığını, davacının taleplerinin haksız ve fahiş olduğunu, davacının iddia ettiği miktarda bir alacağı varsa bunun, ticari defter, belge ve kayıtlarla kesin olarak ispatlanması gerektiğini, reddedilen kısım üzerinden masa vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi HUMK ve AAÜT amir hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan danışmanlık sözleşmesi gereğince davacının ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle sözleşmesini haklı olarak feshettiği gerekçesiyle talep ettiği ücret ve cezai şart alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ( Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Bununla birlikte her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü","sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumunun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.

2. BK.nun 19 uncu maddesindeki buyurucu hükümlere aykırı olmamak koşuluyla irade hürriyeti ve akit serbestisi sınırları içinde taraflar diledikleri gibi sözleşme yapabilirler. Sözleşme ilkesine egemen olan ve öncelikle uyulması ve uygulaması gereken hükümler sırasıyla, amir hükümler ve amir hükümlere aykırı olmamak kaydıyla tarafların kendi kararlaştırmalarıdır. Sözleşmeyi geçersiz saymak tarafların amacına aykırı düşer.

3. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).

4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20/12/2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı ve özellikle sözleşmede davacının görev tanımının üretim sorunlarının ve hukuki ihtilafların çözülmesi konusunda elinden gelenin yapılması, üretime geçilmesi için yapılacak danışmanlık hizmeti olarak belirlendiği dikkate alındığında, davalı tarafın davacıdan sözleşme kapsamında danışmanlık hizmeti istediğini ve davacının edimini yerine getirmediğini ispatlayamadığından davacının ücret alacağına hak kazandığı, davacının 177 günlük ücret alacağının bulunması nedeniyle davalılar ile arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği için cezai şart alacağına da hak kazandığı, cezai şart miktarı davalı şirketin mahvına sebep olacağından indirim yapılmasının yerinde olduğu, davalı şirketi temsil eden iflas idaresinin vekil ile temsil edilmemiş olması nedeniyle lehlerine vekalet ücreti takdir edilmemesinin isabetli olduğu anlaşılmakla tarafların karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.