"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1519 E., 2022/1631 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/90 E., 2021/449 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Viyana'da yaşadığını, adına sahte nüfus cüzdanı çıkarılarak sahtecilikle malvarlığının boşaltıldığını öğrenmesi üzerine şikayetçi olduğunu, Antalya 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/226 E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, resmi evrakta sahtecilik yapıp davacının yerine geçen şahsın, Kepez Kaymakamlığı Nüfus Müdürlüğünden 22.04.2015 tarihinde sahte nüfus cüzdanı aldığını, öte yandan 22.04.2015 tarihli kolluk araştırmasında, basit bir sorgu ile davacının yurt dışında bulunduğu tespit edilebilecekken araştırmaya konu kişinin belirtilen sahte adreste yaşadığının tespit edildiğinin belirtildiği, müvekkili adına yabancı uyruklu... adlı şahsa 31.03.2015 keşide, 23.04.2015 ödeme tarihli, 140.000,00 TL bedelli bir adet sahte bono verildiğini, bononun Antalya 4. İcra Müdürlüğünün 2015/5012 E. sayılı dosyasında işleme konulduğunu, senedin borçlusu ..., kefilinin ise ... olarak göründüğünü, sahteciliği kanıtlar şekilde, hem asıl borçlu hem de ... olarak görünen kişinin icra dairesine gelerek, tebligatları elden aldıklarını, yasal sürelerden feragat ederek borcu kabul ettiklerini, yine sahteciliği kanıtlar şekilde dosyadan yalnızca davacı hakkında haciz yapıldığını ve müvekkilinin bankada vadeli hesaba yatırılan parasına haciz konulduğunu, ...'in vekilinin 13.05.2015 tarihli dilekçesinde dosyadan ...'na ait kimlik fotokopisinin alındığını, ...'na yeniden tebligat çıkarılmasını ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğini, bu şekilde İcra Müdürlüğünün sahteciliği öğrendiğini, İcra Müdürlüğünün durumu derhal savcılığa bildirmesi gerektiğini, bu aşamada İcra Müdürlüğünce böyle bir başvuru yapılmadığı gibi müvekkili adına sahte olarak çıkarılan nufüs cüzdanını kullanan kişinin muhtemelen diğer şüphelilerle arasında çıkan anlaşmazlık sonucu bir avukat aracılığıyla dosyaya sunduğu 21.05.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, borcu kabul dilekçesi ve tebligattaki imzaların sahte olduğunu beyan etmesi karşısında da savcılığa başvurulmadığını, İcra Müdürlüğünün kanundan doğan suçu bildirme yükümlülüğünü yerine getirip, savcılığa suç duyurusunda bulunmuş olması halinde savcılığın müvekkiline ulaşarak zarar görmesinin engelleneceğini, bu sebeple İcra Müdürlüğünün kusurlu olduğunu, şüphelilerin ayrıca davacının yurt dışında bulunan adresini sahte işlemler ile Antalya İli Kepez İlçesi Kültür Mahallesine aldıklarını, muhtemelen şüphelilerin aralarında çıkan anlaşmazlık sonucu...'in, vekili aracılığıyla bu kez 15.05.2015 tarihinde, sahte bonoyu dayanak göstererek Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/480 D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı aldırdığını, paraya ihtiyati haciz koydurduğunu, müvekkili adına sahte nüfus cüzdanını kullanan kişi adına vekilinin takibin durdurulması amacıyla Antalya 2.İcra Hukuk Mahkemesinde 2015/510 E. sayılı davayı açtığını, Mahkemece %20 teminat karşılığında takibin durdurulmasına karar verilse de teminat yatırılmadığından tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmadığı ve mernis adresine yapılan tebligatla takip kesinleştiğinden dosyadaki paranın ödendiğini, Nüfus Müdürlüğü görevlilerinin sahte nüfus cüzdanı çıkarmaları, sahte yerleşim yeri başvurusunu kabul etmeleri, Emniyet Müdürlüğünün doğru araştırma yapmaması, İcra Müdürlüğünün sahte bonoya dayalı takip yapması, sahtecilik belli olmasına karşın icra işlemlerine devam etmesi, Mahkemenin sahte bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz kararı vermesi sonucu davacının parası alınarak zarara uğramasına sebebiyet verildiğini ileri sürerek; 158.995,81 TL'nin paranın bankadan çekilme tarihi olan 21.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; davacının zararın oluştuğunu 13.01.2016 tarihinde Türkiye’ye geldiğinde öğrendiğini, davanın açıldığı tarih gözetildiğinde zamanaşımına uğradığını, borçluların hazır bulunarak borcu kabul ettiklerini beyan ettiği kesinleşmiş olan dosyada İcra Müdürlüğünün tarafına sunulan nüfus cüzdanının sahteliğini tespit etmesinin mümkün olmadığını, imzaya itiraz eden borçlu vekili tarafından Antalya 2.İcra Mahkemesinin 2015/510 E. sayılı dosyasında açılan davada teminat yatırılmadığından icra takibinin durmadığını, bu nedenle takibe icra müdürlüğü tarafından devam edilmek zorunda kalındığını, Mahkemeye paranın ödenmemesine engel bir halin olup olmadığı sorulduğunu, Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 08.05.2015 tarihli yazısı ile dosyaya yatan bir teminat olmadığından talep gibi işlem yapılabileceğine karar verildiğinden dosyaya yatan 158.995,81 TL’nin 09.06.2015 tarihinde gerekli harçlar düşülerek 144.038,72 TL olarak alacaklı vekilinin hesabına ödendiğini, bu hali ile icra müdürlüğü ve mahkeme tarafından tüm işlemlerin yasaya ve hukuka uygun, kendi yetki ve görev sınırları içerisinde yerine getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; davacının Kepez Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından 22.04.2015 tarihli nüfus cüzdanı düzenlenmesi işleminde ve 22.04.2015 tarihli kolluk araştırmasında İdarenin kusurlu davrandığını iddia ettiğini, iddia edilen işlem ve eylemlerin idari yargı yerinde dava konusu edilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili İdarenin üzerine düşen gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, mevzuat hükümleri çerçevesinde işlem tesis edildiğini, oluşan zarar ile idari faaliyet arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; nüfus ve polis memurunun görevi sırasındaki kusurlu eylemlerinden dolayı davalı ... Bakanlığına adli yargı yerinde husumet yöneltilemeyeceği, davalı ... yönünden ise, davacı vekilinin alacaklı vekilinin 13.05.2015 tarihli dilekçesi üzerine icra müdürünün sahtecilik olduğunu anlaması gerektiğini ileri sürmüş ise de; dilekçede sadece ...'nun kimlik fotokopisinin dosyadan alındığının beyan edildiği, alınan kimlik fotokopisinin zaten sahte olarak hazırlanmış olan kimlik fotokopisi olduğu, ayrıca dilekçede sahtecilik ile ilgili bir husus ileri sürülmediği, avukat tarafından da Cumhuriyet Başsavcılığına kimliğin sahte olarak hazırlandığına ilişkin bir şikayette bulunulmadığı, 21.05.2015 tarihli ... olarak görünen kişinin vekili tarafından icra müdürlüğüne sunulan dilekçede imzaların ...'na ait olmadığının belirtildiği, bunun üzerine icra müdürünün mahkemelerden sonuç alınana kadar ödeme yapılmaması yönünde karar verdiğini, ... hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi ve İcra Müdürlüğünde yapılan tüm işlemlerin davacı yönünden zarar doğurmasının sebebinin ... adına sahte olarak düzenlenmiş olan nüfus cüzdanı ve bu nüfus cüzdanı ile yapılan adres değişikliği olduğunun anlaşıldığı, nüfus cüzdanının sahte olarak düzenlenmiş olması ve bu nüfus cüzdan ile işlemlerin yapılmış olması, işlemleri yapan kişinin fotoğrafının nüfus cüzdanına yapıştırılmış olması ve nüfus cüzdanının Nüfus Müdürlüğü tarafından verilmiş olması göz önüne alındığında, İcra Müdürlüğünde yapılan tüm işlemler yönünden zarar ile İcra Müdürlüğünün işlemleri arasındaki illiyet bağının kesilmiş olduğu, illiyet bağı bulunmadığından İcra Müdürlüğünce yapılan işlemlerden dolayı Adalet Bakanlığının sorumluluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle; davalı ... yönünden açılmış bulunan davanın reddine, davalı ... yönünden açılmış bulunan davanın yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; idarenin kusurlu eylemlerinin zincirleme şekilde birbirini izlediğini, bu eylemlerden birden fazla idarenin müteselsilen sorumlu olduğunu, bu durumda müteselsil sorumlulardan biri için özel kanunla düzenlenen yargı yerinde tüm davaların beraber görülebileceğini, davalı ... hakkındaki davada 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 5 inci maddesi gereği adli yargı görevli olduğundan, onunla müteselsilen sorumlu olan ... hakkındaki davanın da adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini, icra müdürünün ağır kusuru olmasına karşın illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin ve 19.000,00 TL vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin adil olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmediği, Mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, nüfus memurlarının kusurlu eylemleri nedeniyle idare aleyhine açılacak davaların görülme yerinin idari yargı olduğunun açık olduğu, yine dosya kapsamına göre davacının zararının icra memurlarının değil nüfus memurlarının kusurlu eylemleri ile gerçekleştiği ve icra müdürlüğü memurlarının işlem ve tasarrufları ile davacı zararı arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel durum sicilinin usulsüz tutulmaması ve icra memurunun kusurlu eylemi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesi,
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, 2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi kapsamında icra görevlilerinin sorumluluğu için; görevlilerin kusurlu hareket etmiş olmaları, hareketleri sonucu zarar vermiş olmaları ve zararla hareket arasında illiyet bağının bulunması gerektiği, somut olayda kullanılan sahte nüfus cüzdanının nüfus müdürlüğünce düzenlendiği, sahtecilik eylemi ile illiyet bağının kesildiği, icra memurunun kusuru bulunmadığı ve davalı ... hakkında açılan davada idari yargının görevli olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre davacı tarafından açılan tazminat davasının reddine karar veren İlk Derece Mahkemesince davalı ... lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı İstinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 6 ncı bendinde yer alan "19.054,60 TL" ibaresinin çıkartılarak yerine "5.100,00 TL" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.