"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra dosyanın evrak üzerinden incelenerek daha sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Suudi Arabistan vatandaşı olduğunu, Trabzon'da gayrimenkul edinmek istediğini, bunun üzerine davalılarla görüştüğünü, davalıların müvekkiline oldukça kıymetli bir araziyi gösterip, bu arazi üzerinde pazarlık yaptıklarını; ancak, müvekkilinin yabancı olmasından istifade ederek müvekkiline gösterilen ve mutabık kalınan arsa dışında başka kıymetsiz iki arsanın tapusunu müvekkiline vererek müvekkilini zarara uğrattıklarını, davacının davalılar tarafından dolandırıldığını ileri sürerek; davacının hile ile aldatılarak zarara uğraması nedeniyle, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL zararın 18.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davalı ... yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının iddiasının gerçek dışı olmakla birlikte hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bölgeden taşınmaz alan bu davacının gerekli dikkat ve özeni göstermemiş oluşu düşünülemeyeceği gibi bir adet taşınmaza bakılıp pazarlık yapılmışken iki adet taşınmazın satılmış oluşunun dahi iddiaların yersiz olduğunu gösterdiğini, davacının taşınmazları gezip görerek satın aldığını, hatta bu yerler için “sürdürülebilir tarım projesi” yaptırdığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalılar tarafından dolandırıldığı, hile ile aldatılarak satış sözleşmesi ile nitelikleri belirtilen satım konusundan başka değersiz taşınmazın devredildiği iddiası ile tazminat talebinde bulunduğu, dinlenen davacı tanığının görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, mail üzerinden davacının anlattığı kadarı ile bilgi sahibi olduğu, dinlenen davalı tanıklarının davacının satım konusu taşınmazları bizzat gezdiği ve incelediği yönünde gerek duruşmada gerek keşif mahallinde görgüye dayalı beyanda bulundukları, bilirkişi kurulu tarafından, taşınmazların temlik tarihindeki rayiç değerleri toplamının 378.364,73 TL olarak tespit edildiği, havale niteliği itibariyle ödeme aracı olup, açıklama içermemesi halinde güncel borcun ifası amacıyla yapıldığının karine olarak kabul edilmesi karşısında davalı tarafça itiraza uğramayan havale içeriğinin taşınmazların satım bedeline ilişkin olduğunun kabulü halinde dahi temlik tarihinde ki kur üzerinden havale bedeli olan 187.280 Doların karşılığının 378.305,60 TL olduğu, taşınmazların piyasa rayiç değerleri ile ödeme arasında aşırı farklılığın bulunmadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemece eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna istinaden karar verildiğini, taşınmazın bedelinin hatalı olarak belirlendiğini, satışlarının yapıldığı dönemde taşınmazların fiyatlarının fahiş derecede artmadığı ve yapılaşmanın dahi o bölgenin yakınına ulaşmadığı bir dönemde rapordaki bedelde olmasının mümkün olmadığını, bildirdikleri tanıkların tamamı dinlenmeden Mahkemece hüküm kurulduğunu, dava konusu taşınmazların yakın zamanda çevre parsellerinde ipotekli, serbest ya da kamu taşınmazı satışı olup olmadığına bakılmadığını, Mahkemece davalı tanıklarının çelişkili beyanlarının dikkate alınmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalılar vekili; davacının davalı ...'dan taşınmaz satın aldığını, diğer müvekkili yönünden davanın husumetten reddinin gerektiğini, bu nedenle müvekkilleri yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedileceğini, kötü niyetle dava açan davacı aleyhine HMK'nın 329/2 maddesi uyarınca para cezasına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yapılan yargılama ve toplanan deliller uyarınca davacının iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının ispat edilememiş olmasına, davacının, her iki davalının birlikte hareket ederek iradesini fesada uğrattığını ileri sürmesi karşısında her iki davalı yönünden davanın esastan reddinde ve hükmedilen vekalet ücretinde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, irade bozukluğu sebebine dayalı olarak taşınmaz satım sözleşmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi gereği; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. İspat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacının davalılar tarafından dolandırıldığı, hile ile aldatılarak satış sözleşmesi ile nitelikleri belirtilen satım konusundan başka değersiz taşınmazın devredildiği iddiasını ispat edemediğinin anlaşılmasına göre, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.