Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2435 E. 2024/1297 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Özel sigorta şirketinin trafik sigortası primlerini SGK'ya aktarmaması sebebiyle şirketin yönetim kurulu üyesine gönderilen ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti davasında, yönetim kurulu üyesinin 6183 sayılı Amme Alacağının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca şahsen sorumlu olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 98. maddesinde düzenlenen prim alacağının amme alacağı niteliğinde olmadığı ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip yapılamayacağı, dolayısıyla şirket yönetim kurulu üyesinin şahsi malvarlığı ile sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, ödeme emrinin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin yerel mahkeme kararının vekalet ücretinin düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/137 E., 2021/322 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkiline davalı idare tarafından gönderilen ödeme emrinin usulen ve hukuken haksız olduğunu, ödeme emirlerinde tahakkuk eden borçların hangi poliçelere istinaden düzenlendiğinin açık olmadığını, açıklama ve ayrıntı yer almadığını, müvekkilinin dava dışı Ege Sigorta A.Ş.'nin bir dönem yönetim kurulu üyesi olduğunu, dava dışı şirket tarafından borç yapılandırılarak ödeme yapıldığı halde müvekkili aleyhine ödeme emri düzenlendiğini, müvekkilinin 27.09.2011 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini ve istifası kabul edildiği halde yönetim kurulu olmadığı döneme ilişkin borçların da talep edildiğini, 31.08.2009 tarihinde atandığını, başka bir firmada sigortalı olarak çalıştığını ve işini kaybetmemek için saman üye olmayı kabul ettiğini, Euro Yatırım Menkul Değerler A.Ş.'yi temsil etmek üzere yönetim kuruluna atandığından sorumlu olamayacağını, görevi sona erdikten sonraki döneme ait borçların takibinin müvekkilinden beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin 4.721.359,65 TL asıl alacak 2.021.639,84 TL faizden oluştuğunu, görev süresi içinde ödeme yapıldığını, kaldı ki dava dışı şirket tarafından da ödeme emrinin iptali davası açıldığını, bu itibarla mükerrer takip bulunduğunu, sorumluluğun murahhas üye olarak atanan dava dışı 3. kişiye ait olduğunu, ödeme emrine konu alacağın amme alacağı olmadığını ileri sürerek, ödeme emrinin iptali ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; 25.02.2011 tarihli ve 27857 birinci mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' un 59 uncu maddesi ile 2918 sayılı Kanun'un 98 inci maddesinde değişiklik yapıldığını, bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve güvence hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağını, dava dışı kamu borçlusu Ege Sigorta A.Ş.'nin söz konusu kanun hükümleri gereğince prim katkı paylarını kuruma aktarması gerektiği halde aktarım yapmadığından 6183 sayılı Kanun gereğince takibe geçildiğini, takibe konu alacağın amme alacağı olduğunu ve imtiyazlı olduğunu, hesaplamaların da doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Kurumun ödeme emrine konu ettiği alacağın 5510 sayılı Kanundan doğan bir kamu alacağı olmadığı, 2918 sayılı Kanun'un 98 inci maddesine dayalı özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olduğu, bu nedenle bu alacağın tahsilinde 5510 sayılı Kanun'un 88/16 fıkrası atfı ile 6183 sayılı Kanun'a göre takip yapılamayacağı, yine aynı gerekçe ile dava dışı Ege Şigorta A. Ş.'nin yönetim kurulu üyesi olan davacının 5510 sayılı Kanun'un 88/20 fıkrası uyarınca bu alacak nedeniyle müteselsil sorumluluğunun bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının ödeme emrine konu takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davaya konu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun'un 98. maddesinin göndermesiyle 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasından kaynaklandığını, ödeme emrinin 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesi kapsamında "prim ve diğer alacak" niteliğinde olduğunun kabul edildiğini, kurum alacaklarının öncelikli alacaklar olduğunu ve 6183 sayılı Kanun'a göre takibinin gerektiğini, davacının da ödenmeyen bu alacak nedeniyle 5510 sayılı Kanun'un 88/20 nci fıkrası uyarınca müteselsilen sorumluluğu bulunduğunu, vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne dair verilen kararının usul ve kanuna uygun bulunduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

2918 sayılı Trafik Kanunu 98 inci maddesi uyarınca trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigorta şirketlerince Sosyal Güvenlik Kurumuna prim aktarımı yapılmaması halinde sigorta şirketlerinin kanuni temsilcilerinin sigorta primi borcundan 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uyarınca şahsi malvarlıkları ile sorumlu olup olmayacakları ve davalı tarafından gönderilen ödeme emri nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 98/2 nci maddesi; "Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 04.04.2015-6645/60 md.) Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.

Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. Cumhurbaşkanı söz konusu tutarı % 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir.

Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.

Sigorta şirketleri ve Güvence Hesabından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacak meblağın belirlenmesi ve ödenmesi ile sağlık hizmetleri için teminat sağlanan sigortaların tespiti ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Trafik kazası sebebiyle Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumlarınca gerçekleştirilen tedavi giderleri bakımından, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Sağlık Bakanlığına yapılacak ödemeye ilişkin usul ve esaslar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıca belirlenir."

2. 6183 sayılı Amme Alacağının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35 inci maddesi: "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.

Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.

Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.

(Ek fıkra: 04.06.2008-5766/4 md.; İptal fıkra: Anayasa Mahkemesinin 19.30.2015 tarihli ve E.: 2014/144, K.: 2015/29 sayılı Kararı ile.)

(Ek fıkra: 04.06.2008-5766/4 md.; İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 19.30.2015 tarihli ve E.: 2014/144, K.: 2015/29 sayılı Kararı ile.)”

3. 6183 sayılı Amme Alacağının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 1/1 inci maddesi: "Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.""Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur."

4. 5510 sayılı Sosyal Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesinde; “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır” hükmü vardır.

5. 5510 sayılı Sosyal Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89/2 nci maddesi; “Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için %3 (%2) oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Cumhurbaşkanı, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı %1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.”

6. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir denilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Eldeki davada davacı, Ege Sigorta A.Ş yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle özel sigorta primlerinin davalı SGK'ya ödenmemesi nedeniyle kendisine gönderilen prim borcunun tahsili istemli ödeme emri nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

2. 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 98 inci maddesi uyarınca trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigorta şirketlerince SGK'ya prim aktarımı yapılmaması halinde SGK’nın sigorta şirketlerine ve güvence hesabına takip yapma yetkisi vardır. Ancak maddede düzenlenen alacağın kamu alacağı olduğu ve dolayısıyla 6183 sayılı Kanun'a tabi olduğu hususu önem arz etmektedir.

3. 2928 sayılı Kanun'un 98/3 üncü maddesinde; "Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır." hükmü varsa da bu hüküm, Kurum alacağında gecikme cezasının nasıl ve hangi oranda alacağına ilişkin olup, alacağın amme alacağı olduğuna ve 6183 sayılı Kanun'un uygulanacağına yasal dayanak teşkil etmemektedir.

4. Konuya, 2918 sayılı Kanun'da sayılan alacakların kamu alacağı niteliğinde olup olmadığı ve 6183 sayılı Kanun'un uygulanıp uygulanmayacağı açısından da bakmak gerekecektir. 6183 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinde Kanun uygulama alanının bulunduğu kurumlar sayılmıştır. Davalı SGK, bu kurumlar arasında değildir. SGK’nın söz konusu alacağı 6183 sayılı Kanun'un 1 inci maddesindeki kamu alacağı tarifine de girmemektedir. SGK, 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 98 inci maddesinden kaynaklanan alacaklarını genel hükümlere göre takip yapması gerekmektedir.

5. 2928 sayılı Kanun'da hangi hallerde 6183 sayılı Kanun'a göre takip yapılacağı tek tek sayılmıştır. 35 inci maddesinde, araçların muayene için ödenmesi gereken Hazine payını süresinde ödemeyen ya da eksik ödeyen yetki verilen gerçek veya tüzel kişilerden, söz konusu tutarlar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesince tahsil edileceği; 14 üncü maddesinde, süresinde ödenmeyen para cezaları için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uygulanacağı düzenlenmiştir. Bunun gibi, 5510 sayılı Kanun'da da hangi alacakların 6183 sayılı Kanun'a göre takip edileceği tek tek sayılmıştır.

6. Sosyal Güvenlik Kurumu'na prim aktarımı yapılmaması halinde SGK’nın sigorta şirketlerine ve güvence hesabına 6183 sayılı Kanun'a göre takip yapmasını mümkün kılan düzenleme bulunmaması nedeniyle 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35 inci maddesinde düzenlenen sigorta şirketlerinin kanuni temsilcilerinin sorumluluğu da doğmayacaktır. Mükerrer 35 inci maddede düzenlenen kanuni temsilcilerin sorumluluğu, sıra sorumluluk olması yanında şirketlerinin borcunun kamu borcu niteliğinde olması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun'da Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacaklarının takibi düzenlenmiş ise de tamamı kamusal nitelik taşımamaktadır. Örneğin, iş kazası ve meslek hastalığına dayanan rücu alacakları genel hükümlere göre takip yapılmaktadır.

7. Kurum alacağının kaynağı 2918 sayılı Kanun'un 98/2 nici maddesidir. Kurum alacağı 5510 sayılı Kanun'da düzenlenen sosyal sigorta primi değil özel sigorta şirketleri tarafından sözleşme ile tahsil edilen primlerdir. Sigorta şirketlerinin sigorta ettirenlerden sözleşme kapsamında aldıkları sigorta primlerinin kaynağı özel sigorta ilişkisi olup kamusal nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle sigorta şirketlerinin sağlık teminatının SGK’ya devri nedeniyle kanuni temsilcilerinin SGK’ya prim aktarım borcu nedeniyle şahsi malvarlıkları ile sorumlu tutulması kanuni düzenlemelere uygun düşmemektedir.

8. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda açıklanan hukuk kurallarının doğru şekilde uygulanarak ödeme emrine konu takipten ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin verilen kararın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

9. 1136 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği ifade edilmiştir. Somut olayda, davacı adına gönderilen ödeme emri 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğmuş olup buna göre; davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “156.054,99 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine ''4.080,00 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.