Logo

3. Hukuk Dairesi2023/250 E. 2023/975 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kooperatifin, davacı avukatları haklı nedenle azletmesinin ardından, avukatların hak kazanacakları vekalet ücretinin miktarı ve davacıların açtığı itirazın iptali davalarının akıbeti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kooperatifin vekili olan davacı avukatların, kooperatif yöneticilerinin aleyhine açılan ceza davasında, kooperatif ile vekalet ilişkisi devam ederken yöneticileri savunmaları nedeniyle azillerinin haklı kabul edilmesi, ancak haklı azil durumunda dahi azil tarihi itibariyle kesinleşmiş işler için vekalet ücreti talep edilebileceği gözetilerek; kesinleşme durumu tespit edilemeyen dava dosyaları yönünden eksik inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücretine ilişkin kısım bozulmuş, hukuki danışmanlık ücretine ilişkin ve usuli müktesep hak oluşan kısım ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/233 E., 2022/101 K.

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA

DAVA TARİHİ : 31.03.2011

KARAR : Asıl davada davanın kabulüne, birleşen davada davanın kısmen kabul kısmen reddine

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin asıl ve birleşen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleşen dava yönünden taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar dava dilekçesinde; davalı Kooperatif ile 15.03.2007-15.03.2008 tarihlerini kapsar şekilde "Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi" ile "Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi" imzaladıklarını, davalı Kooperatifin her iki sözleşmede kararlaştırılan ücretleri ödemesi gerekirken Antalya 14. Noterliğinin 02.12.2010 tarih ve 26930 sayılı azilnamesi ile kendilerini Kooperatif vekilliğinden azletmiş bulunduğunu, davalı Kooperatife sözleşmeler gereği vekalet ilişkisinin devam ettiği süre içerisinde danışmanlık hizmetinin kesintisiz olarak verildiğini, ancak davalı Kooperatifin 10.04.2007 tarihinde 600 TL, 15.06.2007 tarihinde 600 TL, 23.08.2007 tarihinde 600 TL, 15.11.2007 tarihinde 600 TL, 03.01.2008 tarihinde 1.200 TL olmak üzere toplam 3.600 TL ödemede bulunduğunu, davalı tarafın sözleşme gereği 15.03.2007-15.03.2008 dönemi ile azilnameye kadar geçen dönemlerdeki hukuki danışmanlık hizmeti ücretini ödemediğini, ayrıca sözleşme gereğince keşide ettiği azilname sebebiyle lehte sonuçlanan davalarda hükmedilen avukatlık ücretlerinin tahsil ve takibini imkansız hale getirdiğinden dolayı tahsil edemedikleri avukatlık ücretini de ödemesi gerektiğini, davalı hakkında başlatılan icra takiplerine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. ve 2011/911 E. sayılı dosyalarında yaptığı itirazlarının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 20.000 TL değer yönünden iptali ile takibin devamına, % 40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmişlerdir.

2. Birleşen davada davacılar dava dilekçesinde; asıl dava dosyasında belirtilen sebeplerle, ek dava olarak asıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporu gereğince tahsilde tekerrür olmamak şartıyla asıl davada talep edilmeyen Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/911 E. sayılı icra takip dosyasında 30.208,52 TL, Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı icra takip dosyasında vekalet ücretinin 1.934,29 TL olduğunu belirterek, 2013/5636 E. sayılı icra takip dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleşen davada davalı; Kooperatife ait 2.200.000 TL paranın önceki yönetim tarafından çekilmiş olması nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010/34002 sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, ayrıca yapılan genel kurul toplantısı ile mevcut yönetim ve denetim kurullarının azledilerek yeni yönetim oluşturulduğunu, eski yönetimin bilançosunun ve hesaplarının ibra edilmediğini, bu esnada şüpheliler ..... ve ...'un 31.05.2010 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdiklerini, her üç şüphelinin de müdafileri huzurunda ifade verdiklerini, kongreden hemen önce verilen bu ifadede şüphelilerin müdafisinin davacı ... olduğunu, davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin 7 nolu paragrafının 2 nci cümlesinde "İş sahibinin çalışanlarının veya yetkililerinin kişisel olarak karşılaşacakları hukuki sorun, takip ve davaları bu sözleşmenin kapsamı dışındadır." denildiğini, avukat ile iş sahibi arasındaki ilişkinin güven esasına dayandığını, Kooperatif üyelerinin şikayet dilekçesi ile Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunurken ve Kooperatifin menfaatleri çok büyük bir miktarda heder olmuş iken davacıların Kooperatifin menfaatleri yerine hasım tarafın müdafiliğini yüklenmesinin hem Kooperatif üyelerinin hem de seçilen yönetimin güvenini son derece sarsmış bulunduğunu, yapılan azlin haklı olduğunu, azil haklı nedenlere dayandığı için davacıların hiçbir ücret isteme hakları bulunmadığını, sözleşme gereği tahakkuk etmiş ücretler ödenmedikçe danışmanlık hizmeti verilmeyeceğini, dava konusu olayda hizmet verildiğine göre ücretin de ödenmiş olduğunu, aksi durumu davacı yanın ispat etmesi gerektiğini, ceza soruşturma dosyası incelendiğinde Kooperatifin haklılığının görüleceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. Mahkemenin 24.12.2012 tarih ve 2011/140 E. 2012/560 K. sayılı kararı ile; asıl davada davacılar ile davalı Kooperatif arasında 15.03.2007 tarihinde yazılı hukuki danışmanlık ve avukatlık iş ve ücret sözleşmeleri yapıldığı, daha sonra Antalya 14. Noterliğinin 02.12.2010 tarih ve 26930 yevmiye nolu azilnamesi ile davacılar Av. ... ve Av. ...'nin Kooperatif tarafından görülen lüzum üzerine azledildikleri, savunmada sözü edilen Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/6 E. sayılı dosyasında, şüpheliler..... ... haklarında S. S. Menzil Konut Yapı Kooperatifi ile ilgili olarak 2005-2010 yılları arası zimmet, bu suçun işlenmesine yardımda bulunmak ve görevi kötüye kullanmak suçlarından kamu davası açıldığı, davanın halen derdest bulunduğu, Av. ...'ın şüpheliler ....., ..... ve Salih Akay'ın 31.05.2010 tarihinde şüpheli sıfatıyla Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadeleri sırasında müdafi olarak bulunduğu, Av. ...'ın sanık ....nin avukatı olarak ceza duruşmalarına katıldığı, Avukatlık Kanunu'nun 38/b maddesi uyarınca davacı avukatın hem Kooperatifin avukatlığını yapması, hem de eski yönetim kurulu üyeleri hakkında yürütülen ceza soruşturmasında onların müdafiliğini üstlenmesinin Kooperatif menfaatlerine aykırı olduğu, Avukatlık Kanununun 174/2 maddesi hükmüne göre azil haklı ise de, hukuki danışmanlık ve vekalet ücretinin üstlenilen işin sonuçlanması ile muaccel olduğu, davacıların azil tarihinden önce bitirdikleri işlerden dolayı ve yapmış oldukları danışmanlık işinden kaynaklanan ücretlerini isteyebilecekleri, bu nedenle davacıların Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı icra takip dosyasında yapılan takip nedeniyle bilirkişi raporu ile tespit edilen Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/39 E. sayılı dosyasından 13.724,92 TL, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/1588 E. sayılı dosyasından 1.940,33 TL, Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/59 Esas sayılı dosyasından 250 TL, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/98 E. sayılı dosyasından 1.800 TL, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 E. sayılı dosyasından 3,649,58 TL, Antalya 2. İş Mahkemesinin 2007/555 E. sayılı dosyasından 819,46 TL olmak üzere toplam 21.934,29 TL alacaklı bulundukları, ayrıca Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/911 E. sayılı icra takip dosyasında yapılan takip nedeniyle aylık ücret alacakları toplamının 30.208,52 TL olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak; davalının Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı dosyada asıl alacağın 20.000 TL'lik kısmı için yapılan itirazın iptali ile bu kısım yönünden takibin devamına, dava yargılamayı gerektirdiğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

2.Birleşen davada; Mahkemece bu aşamada birleşme yapılmadığından henüz bir karar verilmemiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/47399 E., 2015/21551 K. sayılı kararı ile; mahkemece “azlin haklı olduğu” benimsendiği halde, bu konuda bir gerekçeye yer verilmeden ve aynı ücret hesabının hangi esaslara göre yapıldığı açıklanmadan, çelişki doğuracak şekilde bilirkişi raporunda belirtilen aynı miktar üzerinden (21.934,29 TL) vekalet ücretinin talep edilebileceğinin belirtilmiş olması, ayrıca “taleple bağlılık” gereğince sadece Antalya 10. İcra Müdürlüğüne ait 2011/904 E. sayılı takip dosyası yönünden itirazın iptaline karar verilmiş, dava konusu aynı İcra Müdürlüğüne ait 2011/911 E. sayılı takip dosyası yönünden ise kararın “hüküm” fıkrasında herhangi bir hükme yer verilmemiş olması nedeniyle karar bozulmuş olup, bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 15.07.2016 tarihli, 2016/154 E., 2016/290 K. sayılı karar ile; davacılar ile davalı Kooperatif arasında 15.03.2007 tarihinde yazılı hukuki danışmanlık ve avukatlık iş ve ücret sözleşmeleri yapıldığı, daha sonra Antalya 14. Noterliğinin 02.12.2010 gün ve 26930 yevmiye nolu azilnamesi ile davacılar Av. ... ve Av. ...'nin Kooperatif tarafından görülen lüzum üzerine azledildikleri, savunmada sözü edilen Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/6 E. sayılı dosyasında, şüpheliler ...... ..... haklarında S. S. Menzil Konut Yapı Kooperatifi ile ilgili olarak 2005-2010 yılları arası zimmet, bu suçun işlenmesine yardımda bulunmak ve görevi kötüye kullanmak suçlarından kamu davası açıldığı, davanın halen derdest bulunduğu, Av. ...'ın şüpheliler .... ve ....ın 31.05.2010 tarihinde şüpheli sıfatıyla Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadeleri sırasında müdafi olarak bulunduğu, Av. ...'ın sanık ... ....'nin avukatı olarak ceza duruşmalarına katıldığı, Avukatlık Kanunu'nun 38/b maddesi uyarınca davacı avukatın hem Kooperatifin avukatlığını yapması, hem de eski yönetim kurulu üyeleri hakkında yürütülen ceza soruşturmasında onların müdafiliğini üstlenmesinin Kooperatif menfaatlerine aykırı olduğu kabul edilse bile, davacıların davalı Kooperatifin eski yöneticilerinin savunmasında bulunmuş oldukları tarihte davalı Kooperatif tarafından yapılmış bir şikayet ve itiraz söz konusu olmadığından aynı anda vekillik durumunun bulunmadığı, bu durumda davacıların azlinin haksız olduğunun kabulü gerektiği, azlin haklı nedenle yapılmış sayılamayacağı, hukuki danışmanlık ve vekalet ücretinin üstlenilen işin sonuçlanması ile muaccel olduğu, davacıların azil tarihinden önce bitirdikleri işlerden dolayı ve yapmış oldukları danışmanlık işinden kaynaklanan ücretlerini isteyebilecekleri, davacıların Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı icra takip dosyasında yapılan takip nedeniyle bilirkişi raporu ile tespit edilen Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/39 E. sayılı dosyasından 13.724,92 TL, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/1588 E. sayılı dosyasından 1.940,33 TL, Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/59 E. sayılı dosyasından 250,00 TL, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/98 E. sayılı dosyasından 1.800 TL, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 E. sayılı dosyasından 3,649,58 TL, Antalya 2. İş Mahkemesinin 2007/555 E. sayılı dosyasından 819,46 TL olmak üzere toplam 21.934,29 TL alacaklı bulundukları, ayrıca Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/911 E. sayılı icra takip dosyasında yapılan takip nedeniyle aylık ücret alacakları toplamının 30.208,52 TL olduğu tüm dosya kapsamı ile belirlendiğinden, davacının her icra dosyası için talep miktarını açıklamaması gözetilerek her dosya için eşit miktarda talepte bulunduğu kabul edilerek ve toplam 20.000 TL için itirazın iptali talebi ile bağlı kalınarak; davalının Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı dosyasında asıl alacağın 10.000 TL'lik kısmı, 2011/911 E. sayılı dosyada asıl alacağın 10.000 TL kısmı için itirazının ayrı ayrı iptali ile iptaline karar verilen asıl alacaklar yönünden takibin devamına, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle yasal koşulları bulunmayan icra tazminatı talebininin reddine şeklinde karar verilmiştir.

2. İlk derece Mahkemesinin kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26.09.2018 tarihli, 2016/26940 E., 2018/8353

K. sayılı kararı ile; azlin haklı olduğunun kabul edilerek, Mahkemece haklı azil halinde vekilin talep edebileceği ücrete ilişkin bir değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekçesiyle kararın bozulmasına, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1.10.12.2021 tarihli karar ile asıl dava ile birleşen davanın birleşmesine karar verilmiştir.

2.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacıların hukuki danışmanlık ve vekalet ücret sözleşmelerini davalı kooperatif ile imzaladıkları, sözleşmeler gereği davacıların sadece kooperatif vekili olarak görevlendirildikleri, kooperatif yöneticileri ile ilgili davalarda görev alacaklarına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, uyuşmazlığa konu Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/6 E. sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde, davalı kooperatif üyelerinin şikayeti üzerine kooperatif yöneticileri ...... ....hakkında zimmet ve görevi kötüye kullanmak suçlarından açılan davanın derdest olduğu, davalı kooperatif ile vekalet ilişkisi sürerken davacılardan ...'ın yöneticilerin müdafii olarak soruşturma ve yargılama aşamasında yer aldığı, halihazırda dosyada sanık müdafii olduğu, somut olayda davacıya karşı güven ilişkisinin sarsıldığı, bu nedenle azlin haklı olduğu, uyulan bozma ilamında da aynı hususlara değinildiği, azlin haklı olduğu kabul edildiğinden yasal düzenlemeler ve yerleşik Yargıtay içtihatlar dikkate alınarak azil tarihi itibarıyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı davacı avukatların vekalet ücreti talep edebileceği, bu doğrultuda Yargıtay bozma ilamından sonra azil tarihi itibarıyle kesinleşen işler yönünden davacı tarafın talep edebileceği vekalet ücretinin hesaplanması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 21/04/2022 tarihli raporu ile 07.09.2022 tarihli ek raporlarında davacı tarafından talep edilebilecek vekalet ücretinin hesaplandığı, bilirkişi ek raporunda asıl dosya ve birleşen dosyalardaki tüm icra takipleri yönünden değerlendirilme yapılarak rapor düzenlendiğinden ayrıntılı ve gerekçeli şekilde düzenlenen bilirkişi ek raporun hükme esas alındığı, bu doğrultuda mahkemenin esas dosya yönünden 2 adet icra dosyasında yapılan icra takibine itirazın iptali talep edildiğinden esas dosyadaki talep miktarı olan 20.000 TL'nin, her bir dosyaya eşit şekilde paylaştırılarak her bir icra dosyasından 10.000'er TL asıl alacak yönünden icra takibine itirazın iptaline, birleşen dosyada ise kalan vekalet ücreti yönünden talepte bulunulduğundan, bilirkişi raporunda belirlenen, davacı tarafça talep edilebilecek kalan vekalet ücreti yönünden de bu icra takibine itirazın iptaline karar verilmiş olup, birleşen dosyada takibe konu olan ödeme emrinde 3.214,28 TL vekalet ücreti talebinde bulunulmuş ise de; dava dilekçesinde açıkça bu miktara yönelik itirazın iptali talep edilmediğinden bu husus yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle, Mahkemenin 2022/233 E. sayılı (öncesi Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/250 E. sayılı) dosyası yönünden; davanın kabulü ile, Antalya 10. İcra Dairesinin 2011/914 E. sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 10.000 TL asıl alacak yönünden ve Antalya 10. İcra Dairesinin 2011/911 E. sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 10.000 TL asıl alacak yönünden iptali ile, her iki takip yönünden takibin bu miktarlar üzerinden kaldığı yerden devamına, tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminatları taleplerinin reddine, Mahkemenin dosyası ile birleşen Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/378 E. sayılı birleşen dosyası yönünden; davanın kısmen kabulü ile Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2013/5636 E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 29.997,46 TL asıl alacak ve 6.030,30 TL işlemiş faiz yönünden iptali ile takibin bu miktarlar yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminatları taleplerinin reddine

karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı ..., Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/378 E. sayılı birleşen dosyası yönünden, davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalı ile yapılan yazılı sözleşmelerin göz ardı edildiğini, bilirkişi raporuna ilişkin olarak yapılan itirazların değerlendirilmediğini, vekalet ücretinin muacceliyet kazanacağı tarih, azil durumu, vekalet ücretinin vekile ödenmemesi halinde aylık %3 gecikme zammı ile alacağın icra takibine konu olmasından sonra da %10 vekillik ücretinin vekile ödeneceği hususlarının dikkate alınmadığını, hesaplamanın sadece bitirilmiş işler nedeniyle eksik hesaplama yoluna gidildiğini, davalının ödemenin yapılmadığı her bir ay itibarıyle temerrüde düştüğünü, sözleşme ile kararlaştırılan ücretin davalının ödemesi gerektiğini, faiz hesaplaması gerektiğini, azlin haksızlığı kabul edilerek kanuni ve akdi vekalet ücretleri taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, alacaklarının "Denkleştirici Adalet" gereği güncellenmesini, davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren uygulanması gereken akdi faiz ve cezai şartların hesaplamada nazara alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı ..., bilirkişinin, uzmanı olmadığı konuda, eksik ve hatalı rapor düzenlediğini, davalı ile yapılan yazılı sözleşmelerin göz ardı edildiğini, vekalet ücretini harca esas değer üzerinden değil dava olunan değer esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, vekalet ücretinin vekile ödenmemesi halinde aylık %3 gecikme zammı ile alacağın icra takibine konu olmasından sonra da %10 vekillik ücretinin vekile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasında hiçbir yazılı anlaşma yokmuş gibi faiz hesaplaması yapıldığını, sözleşmede "vekilin azledilmesi halinde işin bitirilmiş sayılacağı, borcun muaccel hale geleceği ve davalının sözleşmede belirtilen ücretin tamamı ile karşı taraftan alınacak olan dava ve vekalet ücretleri tahsil edilmiş olmasına ve şartına bakılmaksızın vekile defaten ödeneceği" kararlaştırılmasına rağmen bu yönde bir hesaplama yapılmadığını, "Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi" nin 5. maddesinde; "....vekilin azledilmesi halinde işin bitirilmiş sayılacağı, borç muaccel hale geleceğinden sözleşmede belirtilen ücretin tamamı ile karşı taraftan alınacak olan dava ve vekalet ücretleri de tahsil edilmiş olmasına ve şartına bakılmaksızın vekile defaten ödeneceği, borcun muaccel olmasından sonra işveren tarafından vekalet ücretinin vekile ödenmemesi halinde aylık %3 gecikme zammı ile alacağın icra takibine konu olmasından sonra da %10 vekillik ücretinin vekile ödeneceği" denilmesine rağmen bu maddenin hiç değerlendirilmediğini, kesinleşmemiş bulunan dava dosyaları için vekalet ücreti hesaplaması yapılmamasının doğru olmadığını, bu dosyalarla ilgili olarak sunulmuş bir hizmet olduğunu, icra takiplerindeki toplam değer üzerinden karar verilmesi gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen kararın Yargıtay incelemesinde başka gerekçelerle bozulmuşsa da, usuli müktesep hak haline gelen hususların değerlendirilmediğini, Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2013/5636 E. sayılı dosyasındaki asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden eksik hüküm kurulduğunu, "Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi"nde "ödemelerin peşin olarak her ayın 3. günü ödeneceği, belirli sürelerde yapılması gereken ödemelerden herhangi birisi yapılmadığı takdirde ücretin tamamı muaccel olacaktır." hükmü bulunmasına rağmen, ödemenin yapılmadığı her bir ay itibarıyle temerrüde düşüldüğünden faiz hesaplaması yapılması gerektiğini, yukarıda 3. ve 4. maddede belirtildiği gibi davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren uygulanması gereken akdi faiz ve cezai şartlar hesaplamada nazara alınmadığını, alacaklarının "Denkleştirici Adalet" gereği güncellenmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı; önceki aşamalarda ve dilekçelerinde ısrarla tekrarlamasına rağmen “Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin azil tarihinden sonra davacı tarafça düzenlendiğini, ancak yargılama sırasında değerlendirmeye alınmadığını, 15.03.2008 tarihli "Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi"nde Kooperatifin kaşesi olduğunu, ancak aynı tarihte ve aynı anda düzenlendiği iddia edilen diğer Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesinde ise kaşe bulunmadığını, bu nedenle kaşe bulunmayan ve sonradan düzenlediği açıkça belli olan ikinci sözleşmenin yasa gereğince hükümsüz olduğunu, 15.03.2008 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesinin iki nüsha olduğunun sözleşme metninde açıkça belirtilirken, Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesinde böyle bir kayıt bulunmadığını, Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi sonradan düzenlendiği iddiasının mahkeme tarafından olumlu ya da olumsuz bir şekilde karşılanmadan hüküm tesis edildiğini, aynı tarihli her iki sözleşmeden 15/03/2008 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesinde "Av. ..." ismi bilgisayar ile yazılıp imza altına alınmışken Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi'nde ise "Av. ..." yazısının el ile yazılıp altı imzalandığını, her iki sözleşmede aynı gün düzenlenip imzalanmış olsa idi her iki sözleşmenin formatının aynı olması gerektiğini, 15.03.2008 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesinin 7 nci maddesinde "Münhasıran Avukatlık sıfatı gerektiren işler ile iş sahibinin ayrıca icra takip ve davaları olursa onlar ayrı anlaşmaya ve ücrete tabii olup bu konuda ayrıca avukatlık ücret sözleşmesi düzenlenmesi zorunludur." hükmü gereği her yeni çıkan işte ayrı bir anlaşma yapılacağı ve her biri için ayrı sözleşme düzenleneceği, dava konusu olayda ise bütün işler için tek bir sözleşme düzenlendiği, takip edilecek dava ve işlerin neler olacağının yazılmadığını, Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesinin 2 nci maddesinde davacı tarafından açılan davalarda masraflar ve vekalet ücretinin peşin alınacağının belirtildiği, ancak mahkemenin vermiş olduğu karar ile davacıların peşin aldıkları dava ücretinin yeniden ödeneceğini, 15/03/2008 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesinde "Ücretin ödenme şekli" başlıklı bölümdeki " Ödemeler peşin olup her ayın 3. günü akşamına kadar yapılacak ve karşılığında avukat (Avukatlık ortaklığı) serbest meslek makbuzu düzenleyerek iş sahibine verecektir. Aksi takdirde tahakkuk etmiş ücretler ödenmedikçe danışmanlık hizmeti verilmez." hükmüne rağmen bilirkişiye hesap yaptırıldığını, davacıların yaklaşık üç buçuk sene herhangi bir ücret almadan avukatlık hizmeti vermeye devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, gerekçeli karara dayanak bilirkişi raporuna karşı itirazların dikkate alınmadığını, ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet ücreti sebebiyle itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Tanımı" kenar başlıklı 502 nci maddesi şöyledir:

"Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır."

b. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Kurulması" kenar başlıklı 503 üncü maddesi şöyledir:

“Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır."

c. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34 üncü maddesi şöyledir:

"Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.

"

d. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararının Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının ilgili kısmı şöyledir:

''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir."

3. Değerlendirme

1.Asıl davada davalı Kooperatifin vekili olan davacılar, davalı Kooperatif ile 15.3.2007-15.3.2008 tarihlerini kapsar şekilde “Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi” ile “Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi” imzaladıklarını, davalı tarafından 02.12.2010 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, ödenmeyen vekalet ücretlerinin tahsili için Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 ve 2011/911 E. sayılı dosyaları üzerinden icra takibi başlattıklarını, ancak davalı tarafından takiplere itiraz edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, dava değerini 20.000 TL olarak göstererek, davalının her iki takibe itirazının iptaline, %40 inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

2.Birleşen davada ise davacılar, ek dava olarak asıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda tahsilde tekerrür olmamak şartıyla asıl davada talep edilmeyen Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/911 E. sayılı icra takip dosyasında 30.208,52 TL, Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 E. sayılı icra takip dosyasında vekalet ücretinin 1.934,29 TL olduğunu belirterek, 2013/5636 E. sayılı icra takip dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmişlerdir. Dava değerini davalının asıl alacaklar yönünden 32.142,81 TL olarak göstermişler, daha sonra 59.683,19 TL işlemiş faiz yönünden taleplerini ıslah ederek, toplam taleplerini 91.182,09 TL'ye yükseltmişlerdir.

3.Davalı yan ise, azlin haklı olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

4.Yukarıda aşamaları açıklandığı üzere, yerel Mahkeme kararı iki kez bozulmuş olup son olarak; uyuşmazlığa konu Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/6 E. sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde, davalı Kooperatif üyelerinin şikayeti üzerine kooperatif yöneticileri Salih Akay, Sabri Tunç, Mahmut Tuğrul Türkeri, Mevlüt Çetin, Necip Peker hakkında zimmet ve görevi kötüye kullanmak suçlarından açılan davanın derdest olduğu, davalı kooperatif ile vekalet ilişkisi sürerken davacılardan ...'ın yöneticilerin müdafii olarak soruşturma ve yargılama aşamasında yer aldığı ve halihazırda dosyada sanık müdafii olduğu anlaşıldığından, davalı müvekkilin, vekiline karşı güven ilişkisinin sarsıldığı ve bu nedenle azlin haklı olduğu kabul edilerek, Mahkemece haklı azil halinde vekilin talep edebileceği ücrete ilişkin yasal düzenlemeler ve yerleşmiş içtihatlar gözetilerek bir değerlendirme yapılması gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

5.Asıl dava dosyasındaki itirazın iptali talep edilen 2011/904 E. sayılı icra dosyasında, 21.649 TL asıl alacak, 29.466,84 işlemiş faiz, 2.164,90 %10 avukatlık ücreti olmak üzere 53.310,74 TL toplam alacak üzerinden, borcun sebebi olarak 15.03.2007-15.03.2008 tarihlerini kapsar şekilde “Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi”ne göre 7 adet mahkemesi ve esası belirtilen dava dosyası gösterilmiştir. 2011/911 E. sayılı icra dosyasında ise, 40.352,94 TL asıl alacak, 31.949,90 TL işlemiş faiz olmak üzere 72.303,84 TL toplam alacak üzerinden, borcun sebebi olarak “Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi”ne göre ödenen 3.600 TL'nin mahsubu ile bakiye kalan hukuki danışmanlık ücreti gösterilmiştir.

6.Birleşen 2013/378 E. sayılı davada ise, ek dava olarak itirazın iptali istenen 2013/5636 E. sayılı icra takip dosyasında, 32.141,81 TL asıl alacak, 3.214,28 TL vekalet ücreti, 59.683,19 işlemiş faiz olmak üzere 95.040,28 TL toplam alacak üzerinden icra takibi başlatılmış, borcun sebebi olarak asıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporundaki hesaplama tahsilde tekerrür olmamak şartıyla gösterilmiştir. Dava dilekçesinde yapılan açıklamaya göre, davacılar asıl davada talep edilmeyen Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/911 E. sayılı icra takip dosyasında 30.208,52 TL, Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2011/904 Esas sayılı icra takip dosyasında vekalet ücretinin 1.934,29 TL olduğunu belirterek, 2013/5636 E. sayılı icra takip dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmişlerdir. Dava değerini asıl alacaklar yönünden 32.142,81 TL olarak göstermişler, sonradan 59.683,19 TL işlemiş faiz yönünden taleplerini ıslah ederek, toplam taleplerini 91.182,09 TL'ye yükseltmişlerdir. Birleşen davada 2013/5636 E. sayılı icra takip dosyasında Buna göre asıl ve birleşen davaki talepler, hem avukatlık vekalet ücretine, hem de hukuki danışmanlık ücretine ilişkin olup, ayrıca icra takibine konu 3.214,28 TL olarak gösterilen avukatlık vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini dava etmedikleri anlaşılmıştır.

7.Asıl dava dosyası yönünden dava değeri 20.000 TL olarak gösterilmiş olup, her bir icra takip dosyası için ne kadar dava değeri gösterildiğinin Mahkemece davacılar tarafından açıklanması istenilmişse de duruşma sırasında 2011/904 E. ve 2011/911 E. sayılı dosyaları üzerinden başlatılan icra takipleri için dava değerini belirleme takdirini Mahkemeye bıraktıklarını beyan etmişlerdir.

8. İtirazın iptali davalarına esas olan icra takiplerinde borcun sebebi, takip dayanağı olarak gösterilen sebepler ile davada istenen alacak kalemleri sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle icra takibinde talep edilmeyen icra dosyalarına ilişkin vekalet ücret alacağı yönünden davacıların taleplerinin reddi gerekmektedir.

9.Mahkemece bozmaya uyularak haklı azil halinde azil tarihi itibarıyla kesinleşen işler bakımından vekalet ücretinin hesaplanmasına ilişkin alınan 07.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda ve Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 E. sayılı dosyasında kesinleşme şerhi bulunmadığının, Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/59 E. sayılı dosyasının ise azil tarihi itibarıyle kesinleşip kesinleşmediği yönünden tespit yapılamadığının bildirilmesine rağmen, mahkemece yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

10. Hal böyle olunca, “Avukatlık İş ve Ücret Sözleşmesi”ne ilişkin tarafların asıl ve birleşen davadaki taleplerinin incelenmesi yönünden; Mahkemece, haklı azil halinde azil tarihi itibariyle kesinleşen işler bakımından vekalet ücretinin hesaplanmasına ilişkin, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 E. sayılı ve Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/59 E. sayılı dosyalarının kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, emsal içtihatlar dikkate alınarak ve davacının talebi de gözetilerek, gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak usul ve kanuna aykırı karar verilmesi bozmayı gerektirir.

11. Bozma nedenine göre, vekalet ücretine ilişkin tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

12. “Hukuki Danışmanlık ve Ücret Sözleşmesi”ne ilişkin asıl ve birleşen davadaki tarafların taleplerinin incelenmesi yönünden; Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı). Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/47399 E. 2015/21551 K. ve 2016/26940 E., 2018/8353 K. sayılı bozma ilamlarında işbu sözleşmeye ilişkin herhangi bir hususun bozma konusu yapılmadığı, davacılar yararına usuli müktesep hak oluştuğu, mahkemece hukuki danışmanlık ücretinin doğru hesaplandığı anlaşıldığından, davacıların ve davalının (sözleşmenin geçersizliğine ve hesaplamaya ilişkin) ileri sürdüğü tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.

13. Kabule göre de, Antalya 10. İcra Dairesinin 2011/904 E. sayılı dosyası için hüküm kurulması gerekmekteyken, mahkeme kararının hüküm bölümünde " ...Antalya 10. İcra Dairesinin 2011/914 E. sayılı takip dosyasına..." şeklinde esas numarası yanlış yazılmak suretiyle hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Asıl ve birleşen davada vekalet ücreti talebinin değerlendirilmesi yönünden;

İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleşen davada vekalet ücretine ilişkin talepler yönünden davacılar yararına BOZULMASINA,

Tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

2.Asıl ve birleşen davada hukuki danışmanlık ücreti talebinin değerlendirilmesi yönünden;

İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleşen davada hukuki danışmanlık ücreti talebi yönünden ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.