"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/53 E., 2021/334 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ...-Datça Enerji Nakil Hattı tesisi için 588.450 m² ormanlık alanın 49 yıllığına davalıya tahsis edildiğini, davalının 2007 yılı kullanım bedeli farkı, gecikme zammı ve KDV'yi ödemediğini ileri sürerek; 220.239,83 TL asıl alacağın, 46.252,13 TL gecikme zammı ve 47.968,55 TL KDV'si ile asıl alacağa 30.05.2008 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun uyarınca uygulanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin ödeme yapmış olması nedeniyle borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 21.04.2010 tarihli ve 2008/289 E., 2010/191 K. sayılı kararla; alınan bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle toplam 314.460,51 TL'nin davalıdan tahsiline, 220.239.83 TL kullanım bedeline 30.5.2008 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun uyarınca gecikme zammı uygulanmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26.04.2011 tarihli ve 2010/15811 E., 2011/6565 K. sayılı ilamıyla; davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece, öncelikle 30.5.2008 tarihli yazının davalıya tebliğ tarihinin araştırılması ve bu suretle davalının temerrüde düştüğü tarihin belirlenmesi, belirlenecek temerrüd tarihinden itibaren de asıl alacağa yasal faiz uygulanması gerekirken, bu yön gözardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş; bozma ilamına karşı taraf vekilleri karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
3. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.11.2011 tarihli ve 2011/14442 E., 2011/16119 K. sayılı ilamıyla; bilirkişilerce 220.307,41 TL’nin nasıl bulunduğu denetime elverişli olarak açıklanmadığı, bu bedelin taahhüt senedinin 7-a maddesi gereği komisyonca belirlenmesi halinde bu belirlemenin yöntemine uygun olup olmadığının, idarenin kullanım bedelini belirleme hakkını kullanırken objektif iyi niyet kuralları içerisinde hareket edip etmediğinin irdelenmediği, soyut olarak idarenin bildirdiği 220.307.41 TL'nın esas alındığı, hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı gerekçe ile bozulduğu gerekçesiyle, davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 28.11.2012 tarihli ve 2012/56 E., 2912/670 K. sayılı kararla; aldırılan 16.10.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 07.09.2015 tarihli ve 2014/29085 E., 2015/26483 K. sayılı ilamıyla; dosya içeriğine göre, yönetmelik hükümlerinin uygulanması için gerekli bulunan izin lehdarının talebi ile buna bağlı olarak yeni taahhüt senedi düzenlenmesi şartlarının somut olayda gerçekleşmediği, tahsis bedeline ilişkin hesaplamanın taraflar arasındaki 09.06.1976 tarihli taahhüt senedine göre belirlenmesi gerektiğine ilişkin Mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı, 09.06.1976 tarihli taahhüt senedinin 7/a maddesinde ilk 5 yıl için yıllık arazi tahsis bedeli belirlendikten sonra, sonraki yıllar için tahsis bedelinin gayrimenkul kira bedellerindeki artışlar esas alınarak tespit olunacağının belirtildiği, hükme esas alınan 16.10.2012 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde her ne kadar 5 yıllık hesaplamalar yapılmış ise de 5 yılda bir yapılacak olan artışın yapılmadığı, Mahkemece tahsis bedelinin tespitine esas olmak üzere taahhüt senedinde işaret edilen artış oranları ilgili yerlerden temin edilerek yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde, dosyaya davacı tarafından sunulmuş olan 03.05.2002 tarihli “altıncı 5 yıllık arazi kullanma bedeli tutanağı” ve 21.09.2006 tarihli “yedinci 5 yıllık arazi kullanma bedeli tutanağı” başlıklı belgelerin de değerlendirilmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu esas alınarak; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bilirkişilerin sözde taahhüt senedine uyarak beş yıllık dönemleri göz önüne alarak hesaplama yaptığını, İdare tarafından taahhüt senedine uygun bir şekilde beş yılda bir yapılan gayrimenkul kira bedelleri göz önüne alınarak yapılan artışların dikkate alınmadığını, devredilen alanlara ilişkin Taahhüt Senetlerinin 7. maddesinde, idarenin para değerindeki değişmeleri dikkate alarak her beş yılda bir arazi tahsis bedelini yeniden belirleyebileceği hükmüne yer verildiğini, İdarenin “her beş yılda geçmiş beş yılı zarfında gayrımenkul kira bedellerindeki artışları esas alarak” yeni hesaplama yapabildiğini, İdarelerin tek taraflı tasarruf ile kamu yararı ve hizmet gereği ilkelerini göz önünde bulundurarak düzenleyici mahiyette olan yönetmelik hükümlerinin günün şartlarına uygun olarak yasaya aykırı olmamak kaydı ile her zaman değiştirebildiğini, yapılan işlemin hukuka ve kanuna uygun olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, KDV tutarı bakımından da Mahkeme kararının eksik ve yanılgılı olduğunu
ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arazi tahsis bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266 ncı maddesinin birinci fıkrası.
4. Taraflar arasında görülen aynı talep hakkında verilen Dairemizin 29.11.2021 tarihli ve 2021/3497 E., 2021/12155 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere bozma ilamı ile kesinleşen kısımlara yönelik yeniden inceleme yapılamayacak olmasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince hazırlandığı, aynı taleplerle 2008, 2009, 2010 yılı açılan davada dosyaların reddine dair verilen kararın Dairemizin yukarıda yer verilen ilamıyla onanarak kesinleştiği, gerekçeli karar başlığından dava tarihinin 26.04.2011 olarak gösterilmesinin maddi hataya dayalı olup, mahalinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.