Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2694 E. 2024/4444 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Süreli avukatlık sözleşmesinin sona ermesinden sonra davalı tarafından gönderilen ihtarnamelerin haksız azil teşkil edip etmediği ve davacının akdi ve yasal vekalet ücreti ile prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Süreli avukatlık sözleşmesinin sona ermesinin ardından davalı tarafından gönderilen ihtarnamelerin haksız azil olarak nitelendirilemeyeceği ve davacının yalnızca sözleşme süresi içerisinde kesinleşen davalardan kaynaklanan alacakları talep edebileceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/637 E., 2023/78 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin davalı şirkette 02.01.2002 tarihli ve 01.02.2010 yenileme tarihli iş sözleşmesi uyarınca yönetici olarak görev aldığını, avukat olması sebebiyle haricen 30.12.2004 ve 01.06.2007 tarihli süresiz genel vekaletname verildiğini, davalı kurumdaki görevlerinden 18.06.2012 tarihinde istifa etmesine rağmen vekillik görevinden istifa etmediğini, 10.09.2012 tarihine kadar dava ve işlemleri takip etmesine rağmen davalı kurumun buna itiraz etmediğini ve taraflar arasında 10.09.2012 tarihinde avukatlık sözleşmesi ile farklı tarihlerde ek protokoller imzalandığını, avukatlık sözleşmesi gereğince kendisine tahmil edilen ve yürütmek durumunda bulunduğu davalar henüz neticelenmeden vekillik görevinden davalı tarafça gönderilen Beşiktaş 8. Noterliğinin 23178 yevmiye numaralı 20.10.2014 tarihli ihtarnamesi ile haksız olarak azledildiğini, haksız azil sebebiyle Avukatlık Kanunu’na göre ilgili dosyalar için kanuni vekalet ücretine hak kazandığını, 10.09.2012 tarihli Avukatlık Sözleşmesi ve eki protokoller gereğince şartların gerçekleşmesi ve davanın neticelenmesi karşılığında bazı davalardan başarı prim alacağı bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden aylık ödenen avukatlık ücretinin Avukatlık Kanunu’na göre asgari tutarın altında bulunduğunu, Avukatlık Sözleşmesi sona ermiş bulunsa da kendisine verilen vekaletnamenin devam ettiğini ancak yollanılan ihtarname ile haksız olarak vekillik görevinden azledildiğini, azil tarihine kadar girmiş olduğu duruşmalar sebebiyle masraf yaptığını, taraflar arasında imzalanan 10.09.2013 tarihli ek protokolün ibra hükmünün sözleşme icabınca aylık olarak davalı kurumdan tahsil ettiği bedelleri ifade ettiğini, zamanaşımı süresinin başlangıcının davalı tarafça gönderilen Beşiktaş 8. Noterliğinin 20.10.2014 tarihli ve 23178 yevmiye numaralı ihtarname olduğunu, bu yönüyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/614 E. (birleşen: 2007/675 E. ve 2007/607 E.) sayılı, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/433 E. (eski) Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/644 E. (yeni) sayılı, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/33 E. sayılı, Danıştay 13. Dairesinin 2011/4540 E. sayılı, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/532 E. sayılı, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/659 E. sayılı, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/237 E. sayılı dosyalarındaki Avukatlık Kanunu ve sözleşmeden kaynaklı ücret, karşı taraf vekalet ücreti, başarı primi ve sair alacakları için şimdilik 11.996,42 TL nin faiziyle tahsilini talep etmiştir

2.Davacı vekili birleşen davada; taraflar arasında 10.09.2012 tarihinde avukatlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin 20.09.2014 tarihinde haksız olarak azledildiğini bu tarihe kadar bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini ileri sürerek akdi ve karşı taraf vekalet ücreti ile faiz olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; avukatlık ücretinin şimdilik bir kısmı olan 109.675,62 TL nin faiziyle tahsilini talep etmiş, davacı vekili, 06.09.2019 tarihli dilekçe ile asıl ve birleşen davada talep ettiği bedeli fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000.000 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında 10.09.2012 tarihli sözleşme ve akabinde protokoller imzalandığını, davacıya dava ve işlemler ve çeşitli konularda hukuki görüşünün sunulması amacıyla sınırlı olmayan işler için aylık ödemeler karşılığında vekalet görevi verildiğini, anılan sözleşmenin aslında hukuk müşavirliği sözleşmesi olduğunu, belirli bir süre için imzalandığını, süre sonunda başarı primi gibi şarta bağlı taleplerin gerçekleşmemiş olması sebebiyle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, sözleşmede belirtilen aylık ücretlerin, avukatın yapmış olduğu bütün hizmetler dolayısıyla hak kazandığı ücretler olduğunu, davacı tarafın 10.09.2013 tarihli ek protokol gereğince önceki alacaklarından davalıyı ibra ettiğini, aynı ek protokolle sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden ihbara veya ihtara gerek olmaksızın sona ereceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin süresinin 10.09.2014 tarihinde bittiğinden haksız azil durumundan söz edilemeyeceğini, hukuk müşavirliği sözleşmesine istinaden davacının vekillik görevinin ihtar ve ihbar şartına gerek olmaksızın sözleşmenin bitim tarihi itibariyle haklı olarak sona ereceğini, bu tarihten itibaren dava ve işlemleri takip etmesinin ancak davacının kendi hukuki sorumluluğunu doğuracağını, ayrıca alacaklar açısından davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI:

1. Mahkemenin 16.09.2015 tarihli kararı ile, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2016/5419 E., 2017/3019 K. sayılı ilamıyla Mahkemenin görevli olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 16.09.2021 tarihli kararıyla, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl davanın dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kısmen kabulüne davacı tarafın hak kazanmış olduğu toplam 4.726.272,92 TL kanuni vekalet ücretinin, 410.400,00 TL başarı prim alacağının, 510,23 TL masraf alacağının, 468.082,04 faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile, 89.600,00 TL başarı prim alacağının, 9.500,00 TL kanuni vekalet ücretinin, 9.639,14 TL faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemenin 16.09.2021 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 30.11.2021 tarihli ilamla; Mahkemece tefhim edilen kısa kararda Asıl davanın dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü ile 7.000,00 TL'lik sözleşmeden kaynaklanan vekalet ücreti alacağı ile 3.000 TL'lik Avukatlık Kanunundan kaynaklanan karşı taraf vekalet ücreti ve 510,23 TL'lik masraflara ilişkin alacak ile 686,19 TL faiz alacağının; asıl alacaklara asıl

dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 500.000 TL başarı pirimi alacağı, 4.571.012,13 kanuni vekalet ücreti alacağı ile 477.034,99 TL faiz alacağının; asıl alacaklara birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda "Asıl davanın dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı tarafın hak kazanmış olduğu toplam 4.726.272,92 TL kanuni vekalet ücretinin, 410.400,00 TL başarı prim alacağının, 510,23 TL masraf alacağının, 468.082,04 faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, Birleşen dava yönünden davanın kabulü ile, 89.600,00 TL başarı prim alacağının, 9.500,00 TL kanuni vekalet ücreti alacağının, 9.639,14 TL faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine," hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının doğru görülmediği, ayrıca asıl ve birleşen davada ayrı ayrı hüküm kurularak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan 10.09.2012 tarihli sözleşme ve eki protokollerin avukatlık sözleşmesi olarak değerlendirildiği, sözleşmenin Avukatlık hizmetinin kapsamı' başlığında düzenlenen hükme göre davacının davalıyı dava konusu dosyalar açısından sözleşme süresi ile değil anılı dosyaların neticelenmesi aşamasına kadar vekil tayin ettiği, Aynı zamanda birçok dava dosyası açısından davalı tarafça davanın lehe neticelenmesi halinde başarı primi ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dosyaya ibraz edilen farklı avukatlar lehine çıkartılmış olan vekaletnamelerdeki davalı kurumun davacının vekalet görevini süreye yahut hukuk müşavirliği sözleşmesine bağlaması olguları yukarıdaki hükümle birlikte değerlendirildiğinde avukatlık sözleşme süresinin 11.09.2014 tarihinde kendiliğinden sona ermesine rağmen davacının dava konusu dosyalar açısından vekillik görevinin kendiliğinden sona erdiğinden bahsedilemeyeceği, davalı tarafça keşide edilen 20.10.2014 ve 27.10.2014 tarihli ihtarnamelerle davacının vekalet görevinden haksız olarak azledildiği ve bunun karşılığında yasal şartları oluşan dava dosyaları için Avukatlık Kanunun 174. maddesi gereğince karşı vekalet ücretine, başarım prim alacağına ve ihtarname tarihine kadar katılmış olduğu duruşmalardaki masraflara hak kazandığı, dava dosyalarının neticelenme tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı, davacının sözleşmede kararlaştırılan aylık ücretin ödendiğini ikrar ettiği, vekalet ücretinin AAÜT'nin altında kaldığından bahisle eksik kısmın kendisine ödenmesini de talep etmişse de azil tarihine kadar sözleşmede belirlenen miktara itiraz etmediğinden bu talebin TMK'nın 2. madddesi gereği hakkkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğundan sözleşmede kararlaştırılan ücret miktarının tarafları bağlayacağı, davacının bu isteminin kabul edilemeyeceği, 10.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının toplam başarı primi alacağının 500.000 TL, davacının toplam kanuni vekalet ücreti alacağının ise 801.751,79 TL olduğunu ve 510,23 TL’lik masraf alacağı bulunduğunun tespit edildiği, 01.03.2021 tarihli ek raporda ise Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/644 Esas sayılı dosyası açısından kanuni vekalet ücretinin hesaplanmasında maddi hata yaptığını, iş bu dosya açısından kanuni vekalet ücretinin 4.574.012,13 TL olduğunun bildirildiği, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bozmada belirtilen usuli eksikliklerin giderildiği" gerekçesiyle asıl davanın dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kısmen kabul kısmen reddine, davacı tarafın hak kazanmış olduğu toplam 4.726.272,92 TL kanuni vekalet ücretinin, 410.400,00 TL başarı prim alacağının, 510,23 TL masraf alacağının, 468.082,04 faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile, 89.600,00 TL başarı prim alacağının, 9.500,00 TL kanuni vekalet ücretinin, 9.639,14 TL faiz alacağının, asıl alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; Mahkemece, davaya konu hiç bir dosya bakımından akdi vekalet ücretinin hesaplanmadığını, müvekkilinin 2012 yılında imzalanan sözleşmenin 09.09.2013 yılına kadarki uygulama dönemi için davalıyı ibra ettiğini, sözleşmenin yürülükte olduğu dönemde sözleşmede kararlaştırılan aylık ücretlerin ödenmediğinin iddia edilmediğini, taleplerinin haksız azil yapılmamış olsaydı gelecekte hak kazanacağı ücretlerin ödenmesini talep ettiklerini, bu konudaki talebin reddinin doğru olmadığını, aylık ücret ödenmesine dair sözleşmenin süresi dolduğu bahane edilerek haksız azil yapıldıktan sonra ücret kararlaştılmadığından, davalar devam ettiği müddetçe müvekkiline ödenmesi gereken ücretin ne kadar olduğunun belirsiz olduğunu, 2 yıl boyunca ödenen aylık ücretlerin davaların takibi için ödenmesi gereken ücret olarak kabul edilse dahi bu bedelin AAÜT'nin altında kaldığından sözleşmenin Avukatlık kanunun 164. maddesine göre geçersiz hale geleceğini, her durumda Avukatlık kanunun 164. maddesine göre akdi vekalet ücretinin hesaplanması gerektiğini, bilirkişilerce Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/614 Esas (birleşen 2007/675 E. ) sayılı dosya yönünden başarı primi, kanuni vekalet ücreti ve yasal fazi hesabı yapılmadığını, raporda başarı primine hak kazanılması için dosyanın onanması gerektiği ve Turkcell lehine verilen kararın Yargıtayca bozulduğundan bahsedildiğini, dosya devam ettiğinden bu yorumun yanılgılı olduğunu, Turkcell'in davadan feragat etmesi nedeniyle kanuni vekalet ücreti hesaplanamayacağı sebebiyle vekalet ücreti hesabının da yapılmadığını, feragat durumunda akdi vekalet ücreti ve karşı taraf vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğine dair Yargıtay içtihatlarından yapılan alıntıların itiraz dilkeçesinde sunulduğunu, müvekkilinin faragat halinde vekalet ücretinden vazgeçtiğine dair bir beyanın da olmadığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/433 E.(2011/644 E.) sayılı dosyasında başarı prim alacağının eksik ve hatalı hesaplandığını, taraflar arasında imzalanan 12.09.2012 tarihli protokolün başarı primi başlıklı maddesinde mahkeme kararı sonrasında 5.00.000 TL, onama kararı sonrasında 5.00.000 TL olmak üzere 1.000,000 TL olarak kararlaştıırdığı halde mahkemece 500.000 TL olarak verildiğini, Danıştay 13.Dairesinin 2011/4540 E. sayılı dosya yönünden hiçbir hesaplama yapılmadığını, bu dosyada akdi vekalet ücreti taleplerinin olduğunu, dava konusunun %10-20 tutarının akdi vekalet ücret olarak verilmesi gerektiğini, davanın bir maddi tazminatn davası olduğunu, reddilen kısım için AAÜT 13/3. maddesinin uygulanması gerektiğini, kısmen ret durumunda karşı taraf vekili yararına hükmedilecek ücretin davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğini, asıl davada lehlerine hükmedimesi gereken AAÜT'ne göre vekalet ücretinin 300.105,30 TL olması gerekirken 294.052,65 TL'ye hükmedildiğini, birleşen davada AAÜT'ne göre vekalet ücretinin 17.310,87 TL olması gerekirken 14.366,00 TL'ye hükmedildiğini ileri sürek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili; asıl davadan sonra açılmış olan birleşen dava dosyasının dava konusu ve dava sebepleri aynı olduğu halde derdestlik itirazlarının dikkate alınmadığını, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, taraflar arasında imzalanan 10.09.2012 tarihli sözleşmenin birer yıllık sürelerle uzatıldığını, 10.09.2014 tarihinde süre bitiğinden sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmede sürenin bitiminde kendiliğinden sona ereceğinin ve Turkcell'in bir ay önceden bildirim yaparak sözleşmeyi her zaman tek taraflı fesh edebileceğinin düzenlendiğini, bu husus gözetilmeden gerekçede sözleşmenin süresi bitse de davaların kesin hüküm elde edilinceye kadar takip etme yükümlülüğünden bahisle haksız azlin varlığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, vekaletnamelerin kaynağının sözleşme olduğunu, sözleşme süresi bittiği halde avukatın duruşmalara girmesi üzerine 20.10.2014 ve 27.10.2014 tarihli ihtarnamelerle yetkilerinin sona erdiğine vekaletlerin kullanılmamasına dair uyarmak mecburiyetinde kaldıklarını, hizmet hukuk muşavirliği sözleşmelerinin süresi dolduğunda sona ereceği ve haksız azil hükümlerinin uygulanmayacağına dair İçtihatların olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesi olduğunu, avukatlık sözleşmesi olarak nitelendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hizmetin belirli davalara özgülenmediği ve sözleşme süresi içerisinde kendisine tevdi adilecek dava dosyalarını takip etmek ve bunlarla ilgili hukuki görüş vermek üzere görevlendirilediğini, bunun karşılığında aylık ücret belirlendiğini, davacının yıllarca bu sözleşme hükmüne göre hiç itiraz etmeden işleri gördüğünü, süre bitince haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, sözleşmede belirlenen aylık ücret haricinde başka bir ücret istenemeyeceğinin hüküm altına alındığı halde karşı yan vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, karşı taraftan tahsil edilmeyen vekalet ücretinin istenemeyeceğini, karşı yan vekalet ücreti hesaplanan dosyalarda dosyaların birden fazla avukat tarafından takip edildiği gözetilmeden karşı taraf vekalet ücretinin tamamı yönünden hesaplama yapıldığını, Yargıtay içtihatlarına göre karşı taraf vekalet ücretinin vekil sayısınca paylaşılması gerektiğini, başarı primi şartları gerçekleşmediğinden davacının başarı primi alacağının bulunmadığını, sözleşmeye uygun olarak tüm hak ve alacağının ödendiğini, şirketin davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, davacının 10.09.2013 tarihli protokol ile davalı ... ibra ettiğini bu tarihten önce doğmuş karşı yan veklet ücretini alamayacağının bilirkişilerce gözardı edildiğini, raporun çelişkili ve eksik olduğunu, hükme esas alınmayacağını, davacının talebini de aşar şekilde hesaplamalar yapıldığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/433 E. 2014/696 E sayılı dosyasında harca esas değerin daha düşük olduğunu ve belge sundukları halde bu hususun dikkate alınmadığını mahkemesine de sorulmadığını davacının 28.11.2019 tarihli dilekçe ile bu dosya yönünden karşı taraf vekalet ücreti alacağının 50.000 TL olduğunu dile getirerek somutlaştırdığı halde talebi aşar şekilde vekalet ücretine hükmedildiğini, diğer dosyalar açısından da davacının talebinin aşıldığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/433 E. 2011/644 E sayılı dosyasında davadan feragat edildiğinden taraflar lehine veklat ücretine hükmedilmediğini, davacının başarı pirim alacağı şartlarının oluşmadığını, asıl davanın 15.09.2015 tarihinde 11.996,42 TL bedelle birleşen dava tarihinin 20.11.2015 tarihinde 109.675,62 TL bedelle açıldığını davacının dava değerini 06.09.2021 tarihli dilekçe ile 15.000.000 TL ye yükselttiğini Mahkemece hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün müvekkili yararına bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Uyuşmazlık, haksız azil iddiası ile akdi ve yasal (karşı yan) vekalet ücreti ve prim alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2.Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesine göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3.Taraflar arasında 10.09.2012 tarihinde imzalanan avukatlık sözleşmesi ile, sözleşmenin bir yıllık süre bitiminde kendiliğinden sona ereceği, Avukata net aylık 35.000 USD ödeneceği, sözleşmenin süresinin dolması halinde ödenmeyen alacaklar dışında avukatın avukatlık ücreti talebinde bulunmayacağı, belgelendirilmesi kaydı ile avukatın yaptığı masrafların ödeneceği hususları kararlaştırılmış, 09.09.2013 tarihli ek protokol ile bu tarihe kadar sözleşme nedeniyle doğmuş tüm hak ve alacakların tahsil edildiği, şirketin ibra edildiği, bundan sonra aylık net maaşın 12.500 USD olduğu, 10.09.2013 tarihinden itibaren sözleşmenin bir yıl süre ile uzatıldığı hususları imza altına alınmıştır.

4.Mahkemece, avukatlık sözleşmesi süresinin 11.09.2014 tarihinde kendiliğinden sona ermesine rağmen davacının dava konusu dosyalar açısından vekillik görevinin kendiliğinden sona erdiğinden bahsedilemeyeceği, davalı tarafça keşide edilen 20.10.2014 ve 27.10.2014 tarihli ihtarnamelerle davacının vekalet görevinden haksız olarak azledildiği ve bunun karşılığında yasal şartları oluşan dava dosyaları için Avukatlık Kanunun 174. maddesi gereğince karşı vekalet ücretine, başarı prim alacağına ve ihtarname tarihine kadar katılmış olduğu duruşmalardaki masraflara hak kazandığı gerekçesiyle davacı lehine, sözleşmenin sona erdiği 11.09.2014 tarihinden sonra kesinleşen dava dosyaları da dahil olmak üzere bilirkişiler tarafından hesaplanan kanuni vekalet ücreti ve prim alacağına hükmedildiği anlaşılmaktadır.

5.Taraflar arasında imzalanan 10.09.2012 ve 09.09.2013 tarihli avukatlık sözleşmeleri süreli sözleşmelerden olup sürenin bitimi ile Avukatlık sözleşmesinin sona erdiği kabul edilmelidir. sözleşmenin süresi 11.09.2014 tarihinde kendiliğinden sona ermiş, bu tarihten sonra avukatın duruşmaya girmeye devam etmesi üzerine davalı tarafça keşide edilen 20.10.2014 ve 27.10.2014 tarihli ihtarnamelerle sözleşmenin süresinin dolduğu, işlerden el çekilmesi gerektiği davacıya bildirilmiştir. Sözleşmenin süresi sona erdikten sonra uyarı niteliğinde gönderilen bu ihtarnamelerin Mahkemece haksız azil olarak değerlendirilmesi isabetsizdir. Bu şekildeki sona erme Avukatlık kanunun 174. Maddesindeki gibi haksız azil anlamına gelen bir fesih olmayacaktır. Davacı Avukat ancak sözleşme süresi içerisinde kesinleşmiş davalar bulunması halinde bu dosyalar açısından kanuni vekalet ücreti ve prim alacağına hak kazanabilir.

6. Hal böyle olunca, Mahkemece, sözleşme süresinin sona erdiği 11.09.2014 tarihinden önce sözleşme süresi içerisinde kesinleşen dava dosyaları açısından davacıya ödenmeyen karşı taraf vekalet ücreti ve şartlarının bulunması halinde prim alacağı ile davacının belgelendirdiği masraf alacağına hükmedilmesi, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirke,n sözleşmenin sona erdiği tarihten sonra kanuni vekalet ücreti ve prim alacaklarına hükmedilmesi doğru görülmemiş, açıklanan hususlar gözardı edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.