Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2954 E. 2024/917 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesine dayalı alacak davasında, Yargıtay'ın bozma kararından sonra davacı tarafından yapılan ıslahın geçerliliği ve davanın kabulüne ilişkin kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın bozma kararına rağmen ilk derece mahkemesince ıslah doğrultusunda hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olduğu, bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımların kesinleştiği ve bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacağı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/158 E., 2023/17 K.

Taraflar arasındaki vekalet sözleşmesine dayanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının davalıya taşınmazlarının satışı konusunda vekaletname verdiğini, davalının taşınmazlarını davacıdan habersiz sattığını ve satış bedellerini ödemediğini ileri sürerek satış bedeli olan 8.000,00 TL'nin davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.12.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 155.302,00 TL'ye çıkarmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; alacak davası yönünden davanın yetki yönünden Pendik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davacı ile davalının akraba olduğu, davacıya ait Niğde ilindeki ev inşaatı için dava konusu edilen taşınmazların satıldığını, davalının bu taşınmazları davacının bilgisi dahilinde sattığını, parayı da inşaat için kullandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29.03.2012 tarihli kararında; "Getirtilen tapu kaydına ve satış belgesine göre, taşınmazlardan Mersin Bahçe Mah. 93 pafta, 1161 ada 5 parsel nolu olanın bizzat davacı tarafından satıldığı, yine İçel Erdemli 1 pafta 213 parselinde bizzat davacı tarafından dava dışı 3.kişiye satılmıştır. Bu şekli ile taraflar arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmakla" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 06.11.2012 tarihli ve 2012/18313 E., 2012/25630 K. sayılı ilamı ile; "Davaya konu taşınmazlar ile mahkemece kayıtları getirtilen taşınmazlar farklıdır. O halde mahkemece, davaya konu taşınmazlara ait tapu kayıtları getirtilerek incelenmeli ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29.03.2012 tarihli "Davanın kabulü ile; 155.302,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ilişkin kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 24.10.2017 tarihli kararıyla temyiz itirazı reddedilmiştir.

2. Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 19.09.2019 tarihli ve 2018/650 E., 2019/8559 K. sayılı kararıyla; "bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında 15.12.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle davacı talebini 155.302,00 TL 'ye çıkarmış, mahkemece ıslah edilen talep dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, HUMK’nun 83. maddesi ve 4.2.1948 tarih, 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün bulunmayıp Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun son olarak 06.05.2016 Tarih, 2015/1 Esas ve 2016/1 sayılı kararında da bozma sonrası ıslah yapılamayacağı ve 1948 tarihli içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesinin gerekmediği belirtilerek ilke olarak bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kesinleşmiştir. Bu nedenle davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle onama kararı kaldırılmış ve mahkeme kararı davalı yararına bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesi bozma kararına uyarak "bedel arttırım dilekçesi altında tekrar ıslah yapılmış, bozma sonrası ıslah olması nedeniyle kabul görmeyeceğinden karar tekrar bozulmuş olup fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile ilk açılan davadaki değer kabul edilerek ıslah edilen miktarın başka bir davada talep edilmesi uygun görülerek 1-Yargıtayın bozma ilamı doğrultusunda Davanın kabulü ile, 8.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar vermiştir.

2. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 17.11.2021 tarihli ve 2021/1919 E., 2021/11552 K. sayılı kararı ile; "28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, yukarıda açıklandığı üzere usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi gerektiğinden, mahkemece davacı tarafın bozma sonrası ıslahına değer verilip tekrar değerlendirilerek hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya ayakırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

4. Davacı vekili 17.01.2022 tarihli dilekçesiyle kanun değişikliğinden müvekkil aleyhine sonuç çıkartmanın savunma hakkının ihlali olduğu gerekçesiyle karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 30.03.2022 tarihli ve 2022/1506 E., 2022/2981 K. sayılı kararı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, "birinci bozmada eski karardaki ilamı, ikinci karardaki son rapordaki rakamı esas almamız gerektiğinden ve başka bir alternatifimiz kalmadığından ıslah doğrultusundaki talep miktarı kabul edilerek hüküm kurulduğu" gerekçesiyle bedel arttırım talebinin kabulü ile 155.302,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının, davalının dayısı olduğunu, vekalet ve satışların davacının memleketindeki evinin inşaatı kapsamında olduğunu, taşınmaz satışındaki paranın evin inşaatı için davacının bilgisi dahilinde kullanıldığını, davalı tarafından yapılan harcamaların ispatı yönünde bilirkişi incelemesi gerektiğini, satış bedelleri belirli olduğu için davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, vekalet ilişkisi gereği zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesine dayanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. TBK'nın 505. maddesi; "Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz." hükmüne haizdir.

2. TBK'nın 508. maddesi: "Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür. Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür." hükmüne haizdir.

3. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.12.1959 tarihli 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar.

2. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.

3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmış olmasına göre karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.