"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/804 E., 2022/1959 K.
DAVA TARİHİ: 08.02.2017 (asıl) , 29.12.2017 (birleşen)
KARAR: Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/60 E., 2019/95 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl dava dosyası yönünden davacı vekili ve davalı vekili, birleşen dava dosyası yönünden ise davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davacılar vekili yönünden başvurunun esastan reddine, asıl ve birleşen davalı vekili yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl dava dosyası yönünden davacı vekili ve davalı vekili, birleşen dava dosyası yönünden ise davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili; davalı belediyenin müvekkilinin murisi Ali Ünsal'a encümen kararı ile belediyeye ait gayrimenkulü satıp parasını aldığını, gerek murisin sağlığında gerekse ölümünden sonra mirasçılarının başvurusuna rağmen tapu devri yapılmadığı gibi tahsil edilen paranın da geri ödenmediğini ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki değerinin ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılmış değerinin tahsilini, bu kabul görmezse belediyeye ödenmiş paranın denkleştirilmiş adalet ilkesi gereği güncellenmiş değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL'sinin davalıdan tahsil edilmesini istemiş, 05.04.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi tarafından tapu devri yapılmayan taşınmazın dava tarihindeki değeri olarak belirlenen 905.579,44 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline, işbu talepleri mahkemece kabul görmez ise; davacının murisince davalı belediyeye ödenmiş olan paranın denkleştirici adalet ilkesi gereğince ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması için güncelleme hesabı yapılarak belirlenecek olan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsilini istemiştir.
2. Birleşen İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/616 E. sayılı dosyasındaki davacılar vekili; asıl dava dosyasına sunulan dava dilekçesindeki hususları tekrarla, taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenerek ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılarak belirlenecek bu talebin, bu kabul görmezse murislerince belediyeye ödenmiş paranın denkleştirilmiş adalet ilkesi nedeniyle güncelleme yapılarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 4.000 TL'nin davalıdan tahsil edilmesini fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasını istemiş, 05.04.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi tarafından tapu devri yapılmayan taşınmazın dava tarihindeki değeri olarak belirlenen 905.579,44 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline, işbu talepleri mahkemece kabul görmez ise; davacıların murisince davalı belediyeye ödenmiş olan paranın denkleştirici adalet ilkesi gereğince ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması için güncelleme hesabı yapılarak belirlenecek olan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; tam yargı davalarında idari yargının görevli olduğunu, Belediye Encümeninin 21.04.1975 tarih 21-198 sayılı kararı uyarınca ödeme yapanın Ali Ünsal olduğunu, onun ölümüyle geriye mirasçılarının kaldığını, adı geçenlerin zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle tapu iptal tescil davasını birlikte açtıklarını ancak davanın aleyhlerine sonuçlandığını, bu sebeple ...'ın tek başına dava açamayacağını, davacıların murisi Ali Ünsal'ın 25.000 ETL ödemesini 09.06.1975 ve 31.03.1976 tarihlerinde yaptığını, 26.05.1983 tarihinde taşınmazın özel mülkiyete tabi olamayacağının müteveffa Ali'ye bildirildiğini, adı geçenin mirasçılarının açtığı tapu iptal tescil davasının reddedildiğini ve bu kararın 13.02.2006 tarihinde kesinleştiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/616E. sayılı dosyasının, mahkemenin 2017/60E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/464E., 2005/179 K. sayılı kararı incelendiğinde; davacılar Mustafa Ünsal, Mürüvvet Ünsal, Melek Yıldırım, ..., ... ve ... tarafından, davalı Maliye Hazinesi ve Narlıdere Belediyesi aleyhine tapu iptal ve tescil istemli dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 13.05.2005 tarihinde davanın reddine dair hüküm kurulduğunun görüldüğü, 28.03.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 905.579,44 TL olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunun ibrazından sonra davacılar vekilinin 05.04.2018 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ettiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar sonucunda alınan 11.02.2019 tarihli raporda; asıl dosyada dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada toplam ödenen eski 25.000 ETL'nin güncel değerinin 31.842,94 TL olduğu, birleşen dosyada toplam ödenen 25.000 ETL'nin güncel değerinin ise 29.462,46 TL olduğunun belirtildiği, dava konusu taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak 20 sene zilyetlik iddiası ile İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/464E. sayılı dosyasında davalı ... ve maliye hazinesi aleyhine dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 13.05.2005 tarihinde davanın reddedildiği ve kararın 13.02.2006 tarihinde kesinleştiği, bu tarih itibariyle de ifanın imkansızlığı kesinleştiğinden davacıların, dava konusu taşınmazın rayiç değerinin tahsili yönündeki talepleri yönünden karar vermek mümkün olmamakla birlikte, terditli olarak açılan asıl ve birleşen davada ancak TBK'nın 77'nci maddesinde belirtildiği şekilde "Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermek zorundadır" hükmü uyarınca ödenen paranın güncel değerinin talep edilebileceği kanaatine varıldığı, dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile de asıl davada dava tarihi itibariyle ödenen 25.000 TL'nin 31.842,94 TL olduğu, birleşen dava da ise ödenen 25.000 ETL'nin güncellenmiş oranının 29.462,46 TL olduğu yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, asıl dava yönünden; davacının davasının kabulü ile, davacının terditli taleplerinden ilk talebi olan taşınmazın rayiç değeri talebinin reddine, davacının terditli taleplerinden ikincisi olan güncellenmiş ve uyarlanmış değeri olan 31.842,94 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden; davacının davasının kabulü ile, davacının terditli taleplerinden ilk talebi olan taşınmazın rayiç değeri talebinin reddine, davacının terditli taleplerinden ikincisi olan güncellenmiş ve uyarlanmış değeri olan 29.462,46 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleşen davacılar vekili; açtıkları terditli davada birinci taleplerinin taşınmazın değeri üzerinden hüküm kurulması yönünde olduğunu, bilirkişi incelemesi sonucu belirlenen bedel üzerinden harç ikmali yapıldığını buna rağmen ikinci talep üzerinden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen davalı vekili; asıl ve birleşen dava ayrımı yapılarak davacılar lehine mükerrer değere hükmedildiğini, davacılar arasında terekeden kaynaklanan alacak iddiası için dava açıldığından zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, tüm davacılar için dava tarihinin 08.02.2017 olması gerektiğini, tereke alacağı konumunda 25.000 ETL üzerinde her bir davacının miras payı oranında payları olduğu halde bilirkişi raporunda bu tutarın belirtilmediğini, bu eksikliğin giderilmesine ilişkin taleplerinin kabul görmediğini, taşınmazın rayiç değeri taleplerinin reddi üzerinden lehlerine vekalet ücreti taktir edilmediğini, davanın haksız olduğunu, eksik inceleme yapıldığını, idari yargının görevli olduğunu, dava arkadaşlığı bulunduğundan ...'ın tek başına dava açamayacağını savunarak kararın kaldırılarak davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda taşınmazın başlangıçtan itibaren dere yatağından elde edildiği, davalı belediyenin mülkiyetinde olmadığı, satışında bu suretle başından itibaren geçersiz olduğu anlaşıldığından geçerli satışlarda istenebilecek ve davacıların asli talebi olan taşınmazın rayiç değerinin tazminine ilişkin isteminin reddedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği, geçersiz sözleşmeye göre bir bedel ödenmişse 10.07.1940 tarih ve 1939/2 E.- 1940/77 K. sayılı Yargıtay İBK'ya göre tarafların satışın kanıtlanması durumunda verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebileceği, Yargıtay HGK 2013/1-1117 E. sayılı 2017/745 K. sayılı 01.10.2014 tarihli kararında vurgulandığı gibi sözleşme tarihinde satış bedeli olarak verilen (0,025-TL'nin) paranın ifanın imkansız hale geldiği tarihi (somut olayda 13.02.2006) itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurları, memur maaşları ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, paranın reel değeri tespit edilerek hüküm kurulması gerektiği, somut olayda 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından davacıların murisi tarafından yapılan ödemenin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleştirmiş değerinin 5.957,86 TL olarak hesaplandığı, asıl ve birleşen dava bakımından 5 mirasçının toplam isteyebileceği tutar 5.957,86 TL olduğu halde asıl dava için 31.842,94 TL, birleşen dava için 29.462,46 TL fazla ve mükerrer şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, asıl ve birleşen dava bakımından davacılar vekili, asıl davadaki 1.000 TL, birleşen davadaki 4.000 TL olmak üzere toplam 5.000 TL talebini 05.04.2018 tarihli dilekçeyle 900.579,44 TL daha artırarak 905.579,44 TL'ye çıkarmış olup, bu talep veraset belgesindeki paylara bölündüğünde asıl davadaki isteğin 181.115,88 TL, birleşen davadaki isteğin ise 724.463,56 TL olarak artırılmış olduğu sonucuna ulaşıldığı, yerel mahkemece terditli davadaki asli talep kabul edilmeyerek feri talep incelenmek suretiyle, feri talep bakımından davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen bölüm için vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı görüldüğü belirtilerek, davacıların vekilinin asli talebe yönelik, davalı vekilinin aşağıda gösterilen sebep dışında kalan diğer istinaf itirazlarının esastan reddine, davalı vekilinin tazminat tutarına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-(b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi olan İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/60 E., 2019/95K. sayılı 12.03.2019 tarihli kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; Asıl dava için; davacının asli talebinin reddine, feri talebi bakımından 1.191,57 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin (179.924,31 TL) istemin reddine, Birleşen dava için; davacıların asli talebinin reddine, feri talebi bakımından 4.766,29 TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacılara eşit şekilde verilmesine, fazlaya ilişkin (719.697,26 TL) istemin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekili ile asıl ve birleşen davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davacılar vekili; bozulmasını talep ettikleri bölge adliye mahkemesi kararında, asli taleplerinin reddine karar verildiğini, feri talepleri yönünden de kısmen kabul kararı değil, feri taleplerinin kabulüne yönelik hüküm kurulduğunu, böyle olduğu halde, sanki asli taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş gibi, kabul edilmemiş olan bu asli talep üzerinden kabul ve red oranları hesap edilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin hesaplandığını, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı-birleşen davalı vekili; miras ortaklığı nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan aktif husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, yukarıdaki itirazları saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek üzere davacının bu davadaki taleplerinin esas yönünden de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, geçersiz taşınmaz satışı nedeniyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin, olmadığı taktirde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleştirilmiş değerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362'nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanunun 366'ncı maddesi atfıyla aynı Kanunun 352'nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Terditli dava" başlıklı 111'inci maddesinde düzenlenen biçimde terditli dava açılabilir. Terditli davalarda aynı davalıya karşı birden fazla talep, aralarında bir aslilik ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürülebilir. Ancak bu talepler arasında hukuki bağlantının bulunması şarttır. Öte yandan, anılan Yasanın 111'inci maddesinin 2'nci fıkrasında belirtildiği üzere mahkemece davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Terditli (kademeli) olarak açılan davalarda ilk talebin reddine bağlı olarak ikinci talep hakkında kabul kararı verilmesi durumunda iki ayrı dava için iki ayrı harç ve yargılama giderlerine hükmedilemez. İkinci talep hakkında verilen karara göre harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri hakkında hüküm kurulur.
3.Değerlendirme
1. Dosya içeriğine göre, asıl davada kabul edilen ve temyize konu edilen miktar 1.191,57 TL , birleşen davada kabul edilen ve temyize konu edilen miktar 4.766,29 TL olup, bu miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kalmaktadır.
2. Somut olayda asıl ve birleşen davada davacılar vekili, geçersiz taşınmaz satışı nedeniyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin, olmazsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleştirilmiş değeri için şimdilik asıl davada 1.000 TL, birleşen davada 4.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05.04.2018 tarihli dilekçesiyle ilk taleplerini bilirkişi raporu üzerine 905.579,44 TL olarak belirlemiştir. Davacılar vekili davasını bu şekilde terditli olarak açmış olup, davacıların isteminden ikinci talebi tamamen kabul edilmiştir. Bu durumda davacının terditli talebinden ikinci talebi kabul edildiği için davacının dava dilekçesindeki ikinci talebinden reddedilen kısım bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacının bir kısım talebi reddedilmiş kabul edilerek asıl ve birleşen davacılar aleyhine avukatlık ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi olanaksızdır. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek asıl ve birleşen davacılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370'inci maddesi gereğince hükmün asıl ve birleşen davacılar lehine düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-birleşen davalının temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Davacı-birleşen davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (V) numaralı bendinin (1) numaralı alt bendindeki "...fazlaya ilişkin (179.924,31 TL) istemin REDDİNE,", (VI) numaralı bendinin (1) numaralı alt bendindeki "...fazlaya ilişkin (719.697,26 TL) istemin REDDİNE,..." cümlesinin çıkartılmasına,
hüküm fıkrasının (V) numaralı bendinin (6) numaralı alt bendi ve (VI) numaralı bendinin (6) numaralı alt bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, hüküm fıkrasının (V) numaralı bendinin (3) numaralı alt bendinin hükümden çıkartılarak, yerine; ''Asıl ve birleşen davanın tahkikatının ortak yapılmış olması nedeniyle tüm davacıların yaptığı toplam 2.326,83 TL yargılama giderinden davacının 1/5 payına düşen 465,36 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine'' ibaresinin yazılması, hüküm fıkrasının (VI) numaralı bendinin (3) numaralı alt bendinin hükümden çıkartılarak, yerine; ''Asıl ve birleşen davanın tahkikatının ortak yapılmış olması nedeniyle tüm davacıların yaptığı toplam 2.326,83 TL yargılama giderinden davacıların 4/5 payına düşen 1.861,44 TL'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.