"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/62 E., 2022/248 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin avukat olduğunu, davalı ile 2002 yılında yaptıkları vekalet ücreti anlaşmasına göre, değeri 300.000,00 USD olan 3 daireye ilişkin müteahhitle davalının anlaşmasının feshine dair davaları takip etmesi karşılığında, davalının dava bitiminde edindiği hakların piyasa rayiç değerleri getirilerinin %15'ini nakden ödemeyi taahhüt ettiğini, davanın 2003 yılında sonuçlandırılmasına rağmen sırf vekalet ücretini ödememek için davalının müvekkilini haksız yere suçladığını ileri sürerek, davalıya kazandırılan dairelerden edinilen kira gelirleri ile mülk gelirlerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilecek bu bedelden %15'i hesaplanmak suretiyle şimdilik 20.000,00 TL vekalet ücreti ile davalının yaptığı hakaret ve suçlamalar nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiş, 07.06.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi ve manevi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını, vekalet ücreti alacağı taleplerini ise 29.895,74 TL'ye çıkarttıklarını belirterek, 29.895,74 TL'nin azil tarihi olan 23.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının haklı sebeple azledildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.11.2013 tarihli ve 2009/59 E., 2013/617 K. sayılı kararıyla; davalının davacı avukatı azlinde haklı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.02.2015 tarihli ve 2014/8451 E., 2015/5362 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediği belirtilerek, davacı tarafın 20.000,00 TL vekalet ücreti talebinin yanı sıra, davalının hakaret ve suçlamaları nedeniyle 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, ancak Mahkemece azlin haklı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 18.07.2017 tarihli ve 2015/159 E., 2017/353 K. sayılı kararıyla; davacı haklı olarak azledildiğinden vekalet ücreti talep edemeyeceği, maddi tazminat kaleminin hangi sebebe dayandığı net olarak açıklanmadığı gibi, hem maddi hem de manevi tazminat talebini ispatlar nitelikte delil de sunulmadığı gerekçesiyle, davacının vekalet ücreti alacağı, maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarihli ve 2017/9175 E., 2019/7561 K. sayılı ilamında; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, davacının, Beykoz 1. Noterliğinin 23.08.2004 tarih ve 24760 yevmiye numaralı azilnamesi ile azledildiği, azilnamede herhangi bir gerekçe gösterilmediği, davalı tarafından yargılama aşamasında azil sebebi olarak gösterilen Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/131 E., 2011/555 K. ve 06.10.2011 tarihli kararıyla davacının görevi ihmal suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, davalının azil sebebi olarak gösterdiği söz konusu karar güven sarsıcı nitelikte olup, azil işleminin haklı olduğunun kabulünün gerektiği, Dairenin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücretinin talep edilebileceği, vekalet ilişkisinin bir bütün olup azlin, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği belirtilerek, Mahkemece, azil tarihine kadar sonuçlanıp kesinleşen işler tespit edilerek, davacının vekalet ücreti alacağı olup olmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında alınan 27.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda azil tarihinde kesinleşen dosyalar yönünden yapılan incelemede; Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/499 E. sayılı dosyasının 12.05.2003 tarihinde karara çıktığı, kararın 25.12.2003 tarihinde kesinleştiği, tapuda tescili yapılan toplam 66/298 hissenin değerinin sözleşme uyarınca %15'i üzerinden yapılan hesaplamada 27.252,94 TL vekalet ücretinin istenebileceği, Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/238 E., 2004/370 K. sayılı dosyasının feragat ile sonuçlandığı, ...'ın payına düşen kısmın dava değeri olarak hesaplandığı, vekalet ücreti hesabının bu tutar üzerinden yapılması gerektiği, davanın kısa sürede feragat ile sonuçlanması nedeniyle davacının, Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesi uyarınca %10 üzerinden 7.142,80 TL vekalet ücreti isteyebileceği, davacı tarafından kabul edilen 4.500,00 TL ödeme düşüldüğünde, davacının azil tarihine kadar kesinleşen dosyalardan toplam 29.895,74 TL vekalet ücret alacağının hesap edildiği, davacı tarafça düzenlenen Beyoğlu 10. Noterliğinin 26057 yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı tarafa tebliğ tarihinin tespit edilememesi nedeniyle, davalı tarafın en geç Üsküdar 2. Noterliğinin 23.09.2004 tarihli, 34031 yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile temerrüde düştüğünün kabul edildiği, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat talebini takipsiz bıraktığı yönündeki beyanına karşılık, davalı vekilinin 11.10.2022 tarihli duruşmadaki "maddi ve manevi tazminat yönünden bizde açılan davayı takip etmiyoruz." şeklindeki beyanı dikkate alınarak, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, vekalet ücreti talebi yönünden davanın kabulü ile 29.895,74 TL vekalet ücret alacağının 23.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; bilirkişi raporu ve Mahkemenin davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, şayet bu yöndeki talepleri kabul edilmezse davacı lehine maktu vekalet ücreti yönünden değerlendirme yapılması gerektiğini, azil ile biten vekalet ilişkisinde dava sonucunda oluşacak vekalet ücreti yönünden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacının emek ve mesaisine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, dava sonucunda oluşacak vekalet ücretinin tamamının davacı lehine hükmedilemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; haksız azil nedenine dayalı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
2. 6098 sayılı "Vekilin borçları" başlık "Talimata uygun ifa" alt başlıklı Türk Borçlar Kanunu'nun 505 inci maddesi ve "Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme
" alt başlıklı 506 ncı maddesinin ikinci fıkrası.
3. Avukatlık Kanunu'nun 34 ve 174 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Avukatlık Kanunu'nun "Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi" başlıklı 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." hükmü mevcuttur. Bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı ve özellikle Mahkemece belirtilen gerekçelerle ve Dairemizin bozma ilamından da sabit olduğu üzere davacının davalı tarafça azlinin haklı olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli ve denetime elverişli olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne
karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.