Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3384 E. 2024/1472 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalıya emaneten verdiği paranın bir kısmının iade edilmediğini iddia ederek alacak davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, fazladan verdiği iddiasındaki parayı davalıya ödediğini ispat yükü kendisinde olmasına rağmen ispat edemediği, mahkemenin davacıya yemin ettirerek davayı kabul etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/57 E., 2023/136 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin kuyumcu olduğunu, dükkanında bulunan kasasına davalının emaneten 3 deste halinde toplam 26 bin dolar ve 10 bin dolar karşılığı 19.700,00 TL'sini koyduğunu, ertesi gün davalının gelip aralarında yazdıkları ve taraflarda birer nüshası bulunan tutanakta 26 bin dolar yazdığını, ancak kendisinin 32 bin dolar verdiğini bu durumun düzeltilmesini istediğini söylediğini, paraları birlikte saydığını söyleyerek kamera görüntülerine bakabileceğini söylemesine rağmen olay çıkmaması için görüntüler izlendikten sonra almak şartıyla davalının iddia ettiği 6 bin dolar karşılığı 11.982,00 TL'yi davalıya verdiğini, daha sonra kamera görüntülerini davalıya gönderdiğini ve davalının görüntüleri izledikten sonra parayı iade edeceğini söylediğini, fakat sonrasında CD'nin montaj olduğunu söyleyerek geri vermediğini belirterek, 27.08.2013 tarihi olan olay günü kuru üzerinden 6 bin doların karşılığı olarak verdiği 11.982,00 TL alacağının olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; olay tarihinde davacıya bir adet 11 bin, bir adet 10 bin, bir adet 6 bin ve bir adet 5 bin dolardan oluşan 4 deste dolar cinsinden para verdiğini, ancak aralarında düzenledikleri evrakta 26 bin dolar yazdığını, dalgınlıkla evraka bakmadığını, durumu izah ettiğini ve davacının da kabul ettiğini, dükkana gittiklerinde itiraz etmeden parayı iade ettiğini, sonrasında CD görüntülerini istediğini, ancak davacının kendisini oyaladığını ve beş gün sonra CD görüntülerini gönderdiğini, görüntüleri izlediğinde oynama olduğunu fark ettiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk derece Mahkemesinin 24.03.2016 tarih ve 2014/176 E.- 2016/197 K. Sayılı kararı ile; Mahkemece, davanın kabulü ile 6.000 Amerikan dolarının olay tarihi olan 26.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.12.2019 tarih ve 2016/25927 E.- 2019/12340 K. sayılı ilamıyla; “1-Dava, alacak istemine ilişkindir. Somut olay irdelendiğinde; davacı, davalının kendisine emanet ettiği paranın iddia ettiği kadar olmadığını, ancak aralarındaki tartışmanın büyümemesi için uyuşmazlık çıkan miktarı, kuyumcu dükkanında bulunan kamera görüntülerini incelediğinde kendisine geri vermesi şartıyla davalıya verdiğini iddia etmiş, paranın miktarı ile ilgili CD kayıtlarının incelenmesini istemiş ve aralarındaki uyuşmazlığa konu 6 bin dolar karşılığı Türk Lirasının davalıdan tahsilini mahkemeden talep etmiştir. Bununla birlikte davalı, uyuşmazlığa konu edilen paranın, kendisinin davacıya emaneten verdiği miktar kadar olduğunu ve bunun davacı tarafından iade edildiğini savunarak cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmıştır. Yargılama sırasında davalı tarafın yemin teklifi üzerine davacı, yemini eda etmiş ve mahkemece de, davacının ‘’..6.000 dolar karşılığı olan 11.982,00 TL davalının kendisine borcu olduğunu, bunun tarafına ödenmesini talep ettiği...’’ şeklindeki yeminine dayanılarak, davacının iddiasının aksine davalı tarafından başkaca bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyize konu uyuşmazlıkta; ispat yükünün davanın hangi tarafında olduğu noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK m.190). Söz konusu uyuşmazlıkta da iddia ettiği olgu sonucunda lehine hak elde etmek isteyen tarafın davacı olduğu ortadadır ve iddiasını ispat amacıyla CD kayıtlarına dayanmış, mahkemeden, içeriği hakkında inceleme yapılmasını da talep etmiştir. Davacının dayandığı CD kayıtının, iddiasını ispatlayan delil olduğunun kabulü ile bu yönde inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek ve ispat külfetinin ters çevrilmesi suretiyle davacının yemini yaptırılarak karar verilmesi hatalıdır.

Mahkemece, söz konusu CD kayıtlarının montaj olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumundan inceleme yapılması istenilmiş ve sonucunda da, görüntülerde montaj olmadığına dair rapor verilmiş ise de, dosya kapsamında içeriği hakkında bir incelemeye rastlanılmamıştır. Hal böyle olunca, ispat yükü üzerinde olan davacının delillerinin esas anlamda toplanılmadığı anlaşıldığından, öncelikle delillerin toplanılmasının sağlanılması ve bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

2. Kabule göre de; davalı, davacıya yemin teklifinde bulunmuş, davacı ise 28.01.2016 tarihli celsede yemini eda etmiştir.

6100 sayılı HMK'nın yeminin şeklini düzenleyen 233 üncü maddesinin ilk dört fıkrasında "Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.

Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.

Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.

Sonra "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" diye sorar. O kimse de "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." demekle yemin eda edilmiş sayılır." hükmüne; yine aynı Yasa'nın yemin tutanağının düzenlenmesine ilişkin 238 inci maddesinde "Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder." hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece, 28.01.2016 tarihli oturumda yemin eda etmeyi kabul eden davacı asile ne, HMK'nın 233 üncü maddesi doğrultusunda hangi konuda yemin edeceği açıklanmış ne de diğer devamı düzenlemelerdeki usul kuralları yerine getirilmiştir. Yine usule uygun olmayan yemin tutanağında da davacının ıslak imzası da bulunmamaktadır. Anılan hükümlere uygun olarak yemin merasimi tamamlanmadan bu yeminin hükme dayanak yapılması doğru görülmemiş ise de bozma içeriği itibariyle, eleştiri yapılmakla yetinilmiştir.” şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, “bilirkişi raporunda taraflar arasında bir para alışverişinin mevcut olduğunun sabit olduğu kimin kime para tesliminin ne amaçla yaptığını CD görüntülerinden net bir şekilde anlaşılamamıştır. Davacı tarafça belirtilen senedin her ne kadar Asliye Ceza Dosyası içeresinde yargıtaya gönderildiği belirtilmiş ise de Yargıtay 4. Ceza Dairesine bu hususun sorulması üzerine gelen yazı cevabında böyle bir senedin dosya kapsamında bulunmadığı dosya içerisine herhangi bir senet alımına ilişkin tutanak tutulmamış olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacının davalıya para verdiğini dosya kapsamında net bir şekilde ispat edememiş olduğu, verdiği paranın meblağını da tam olarak ispat edememiş olduğu hem CD görüntülerinden hem de Yargıtay da bulunan Ceza dosyasında senet bulunmaması nedeniyle davacının davalıdan alacağı olduğu hususu ispat edilememiştir. Davalı tarafın yemin deliline dayanmış olduğu dosya kapsamında davalı tarafça ibraz edilen cevap dilekçesinden anlaşılmıştır.

Mahkememizce davacı tarafça iddia ispat edilemeyince davalının cevap dilekçesinde yemin beyanına dayanmış olduğu dikkate alınarak, davalının yemin teklifi gereğince davacı asile tebligat çıkartılmış olup davacı asil duruşmada hazır olduğunda yemin eda edecek iken davalı tarafça 18.01.2023 tarihli duruşmada davalının yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiği ve bu delilden feragat ettiğini belirtmesi üzerine mahkememizce HMK'nın 227/2 nci maddesi gereğince davacı yemini edaya hazır olduğunda davacı asile yemin ettirilmek suretiyle dava konusu alacak hakkında sorular sorulmuş olup beyanı alınarak zapta geçirilmiştir. Davacı asil yemin ettikten sonra 6.000,00 doların o gün ki karşılığı olan 11.982,00 TL parayı davalıya verdiğini, davalının parayı kendisine geri vermediğini beyan ettiği dosya kapsamında alınan beyanlarından anlaşılmıştır.

Mahkememizce yemin delili talebine binaen davacı asilin tebligat çıkartılması ve davacı asilin duruşmada hazır olması durumunda mahkememizce HMK'nın 227 nci maddesi dikkate alınarak yemin hususunda usuli işlemler yapılmıştır. Mahkememizce davacı her ne kadar delilleriyle iddiasını ispat edemesede yemin delili sonrasında yemin etmiş olması nedeniyle ve yeminden sonra verdiği beyanlarıyla davasını ispat etmiş olduğunu kabulü gerekmiştir. Bu nedenle mahkememizce davacının davalıdan 6.000,00 ABD doları alacağı bulunduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı, yemin deliline dayanan tarafın kendileri olduğunu, davacının davasını ispat edemediğini belirterek mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; fazladan ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 maddesi gereğince, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Eldeki davada, davacı, davalıya fazladan para vermek zorunda kaldığını ileri sürerek fazladan vermiş olduğu paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup ispat yükü davacıdadır. Bu husus, mahkemece uyulmasına karar verilen ve az yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bozma ilamında da belirtilmiştir. Ancak mahkemece, davacının yemin deliline dayanmadığı, yemin deliline dayanan tarafın ispat yükü üzerinde olmayan davalı taraf olduğu hususları göz ardı edilerek davacıya yemin eda ettirilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Dosyaya kazandırılan Ceza Mahkemesi müzekkere cevabı, CD kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde davacı davasını ispat edememiştir. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.